Masum Kalamıyoruz Hiçbirimiz

‘İki Şafak Arasında’ son dönemde ülkemizde üretilmiş en iyi ilk filmlerden biridir. Selman Nacar’ın uzun plan – sekanslara haiz, son derece olgun bir anlatıma sahip çalışması, bir günün sabahından başlayarak ertesi günün sabahına kadar gelişen olaylara objektif bir biçimde tanıklık ederken, izleyicisini hikâyenin sorduğu sorularla baş başa bırakır. İş kazası üzerine kurulu hikâye Uşaklı fabrika sahibi ailenin küçük oğlunun gözünden ahlâki meseleleri sorgular, köhneleşmiş bir sistem içinde çarkların nasıl döndüğünü içerden bir bakışla gözler önüne serer. Vicdan hesaplaşması üzerine bu çarpıcı deneme geleneksel aile bağları üzerine de keskin gözlemler içerir.

Tadı damağımızda kalan bu ilk uzun metrajın ardından genç sinemacının 80. Venedik Film Festivali’nin resmi yarışma seçkisi dahilindeki Orrizonti (Ufuklar) Bölümü’ne kabul edilmiş olan ikinci filmini sabırsızlıkla bekliyorduk. Yönetmenin önceki çalışmasında olduğu gibi 24 saatlik bir zaman dilimi içinde geçen ‘Tereddüt Çizgisi’ bir kez daha Nacar’ın doğup büyüdüğü Uşak kentini mekân olarak kullanıyor. Cristian Mungiu imzalı ‘Mezuniyet / Bacalaureat’ (2016) ve ‘R.M.N.’ (2022) ile Cristi Puiu başyapıtı ‘Malmkrog’ (2020) gibi filmlerden hayranı olduğumuz Romanyalı görüntü ustası Tudor Vladimir Panduru’un açılış ve kapanış sekanslarıyla büyüleyen yapım yeni bir ahlâk ve vicdan otopsisine girişiyor.

Eğitimini yurt dışında tamamlamış olan avukat Canan (Tülin Özen) yıllar sonra dönüş yaptığı kentte solunum cihazına bağlı annesinin akıbetine ilişkin ahlâki karar ile boğuştuğu 24 saat içinde, masum olduğuna inandığı ve uzun süredir savunmasını yaptığı cinayet zanlısı Musa’nın (Oğulcan Arman Uslu) hüküm duruşmasını da göğüslemek durumundadır. Zorda olan genç kadın, annesi, dava hakimi ve sanığın hayatını etkileyecek ahlâki bir tercih yapmak durumunda kalacaktır.

Nacar, film boyunca Canan’ın yanından hiç ayrılmıyor ve olaylarla genç avukatın bakışı üzerinden karşılaşıyor. Yönetmen seyircinin gün boyunca kamusal alanlarda koşuşturan Canan ile birlikte yol almasını, çürümüş sistemin çarklıları ile boğuşan genç kadının psikolojisi ile yüzleşmesini amaçladığını ifade ediyor. Canan karakteri üzerinden filmin izleyiciye ayna tutmasını ve genç kadının bahsettiğimiz gün içerisinde yaşadığı zorluklar üzerinden ahlâk ve vicdan hesaplaşmasına girişmesini istediğini; Musa’nın ‘suçlu mu değil mi, ceza alacak mı almayacak mı?’ gibi soruların açıklığa kavuşmasından çok ‘böyle bir sistem içinde yaşanıyorsa kokuşmuşluğun hayatın her alanına sirayet edeceği ve kimsenin masum kalamayacağını’ anlatmak istediğini ilave ediyor.

Kurgusu ve görselliği ile dikkatleri çekiyor ‘Tereddüt Çizgisi’. Mahkeme tavanının çöktüğü sahne sistemin çürümüşlüğünü ifade eden yaman bir metafor olarak göz dolduruyor. Canan’ı ve aile ilişkilerini, bir de elde Oğulcan Arman Uslu gibi müthiş bir oyuncu varken Musa karakterini daha iyi tanımak isterdik doğrusu. Nacar’ın yeni çalışmalarını heyecanla beklemeyi sürdürüyoruz.

(11 Mayıs 2024)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com