2. Uluslararası Distopya Film Festivali Başladı

T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla ve BKM Mutfak’ın iş birliğiyle Uluslararası Bağımsız Sinema ve Sanat Derneği tarafından Hatice Aşkın’ın direktörlüğünde düzenlenen 2. Uluslararası Distopya Film Festivali, seyircisiyle buluşmaya başladı. 19 Kasım 2022 Cumartesi günü AKM Yeşilçam Sineması’nda gerçekleşen festival programında ilk olarak Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda yer alan kısa filmlerin gösterimi yapıldı. Gösterimlerin ardından ekip söyleşisi gerçekleştirilirken, etkinliğin moderatörlüğü festivalin program direktörü ve sinema yazarı Kerem Akça tarafından üstlenildi.

2. Uluslararası Distopya Film Festivali Başladı yazısına devam et

Dünyanın Tüm Ötekileri

Luca Guadagnino’nun Venedik Film Festivali’nden yönetmen ve oyuncu ödülleri ile dönen son filmi ‘Kemikler ve Her Şey / Bones And All’ yağlı boya çizimlerle açılıyor. Kırsal Amerika ıssız bozkırlarının resmedildiği çalışmalar soluk soluğa bir yol serüveninin habercisi gibidir. Siyahi babası ile kader birliği yapmış Maren’in kısa hayatı kasabadan kasabaya göç ederek geçmiştir. Çekmiş gitmiş annesini hiç tanımaz. Ona ait hiçbir anı, bir fotoğraf bile yoktur. Babası da annesi hakkında konuşmaz. İçe dönük genç kız okulun popüler kızlarından bir davet aldığında, babasının geceleri yattığı odanın kapısını kilitlemesi onu durdurmaz. Homoerotik bir yakınlaşma üzerinden ilerleyen kızlar partisi, Maren’in yakın arkadaşının ojeli parmağını nerdeyse koparacak şekilde arzu ile ısırması kızlar kadar izleyiciyi de dehşete düşürür. Soluk soluğa eve dönüşü babası için bir sürpriz değildir. Doğası gereği tıpkı annesi gibi Maren de insan eti ile beslenme ihtiyacı duymaktadır. Yapacakları tek şey taşıyabilecekleri üç beş eşyayı yanlarına alıp polis gelmeden önce Virginia’yı ve yaşadıkları alüminyumdan fakir evlerini bir an önce terkederek başka bir kasabaya kaçmaktır.

Maren 18’ine geldiğinde baba pes eder. Doğum belgesini ve olan biteni anlattığı bir teyp kasetini (film 80’li yıllarda geçiyor) kızına bırakarak ortadan kaybolur. Kendi yolunu çizmek için yola çıkan Maren derin Amerika’nın izbe kasabalarından geçerek Minnesota’da yaşayan annesinin izini sürmeye kararlıdır. Bu uzun yolculukta kendi gibi insan eti yiyenler ile karşılaşacak, onları kokularından tanımayı öğrenecek, ona şefkatle yaklaşan çılgın Lee’ye aşık olacaktır.

Camille DeAngelis’in 2015’te yayımlanmış ödüllü ‘genç yetişkin’ romanından, yönetmenin gözde senaristi David Kajganich’in uyarladığı film, dehşetengiz açılışının ardından hikâye boyunca seyri kolay olmayan kanlı sahneler ile sürmesine karşın Guagnino’nun elinde tipik bir korku gösterisine sapmadan yönünü şefkat yüklü bir aşk hikâyesine çeviriyor. Bu belki de fazla aşırı örnek üzerinden doğası gereği dışlanmış, toplum dışına itilmiş tüm ötekilerin derdi üzerine bir söyleme evriliyor. ‘Beni Adınla Çağır / Call Me By Your Name’ ile Timothée Chalamet’yi sinema evrenine tanıtan İtalyan sinemacı, bu kez aynı şeyi kırılgan Maren’i canlandıran Taylor Russell ile gerçekleştirmiş, deli dolu Lee’yi canlandıran her daim gözdesi Chalamet ile birlikte çıkış yolu arayan genç kızın çaresiz arayışını ön plana çıkarmış. Filmin en akılda kalıcı iki yorumu ise eski tüfeklerden geliyor. Kenarı tüylü fötr şapkası, uzun saçları at kuyruğu örgülü, beslendiği insanların saçlarını birbirine bağladığı örgüyü yanından ayırmayan, insan öldürmeyi sevmeyen ve de ölmekte olan insanların kokusunu uzaktan alabilme yeteneğine haiz yaşlı ‘yiyici’ Sully’de deneyimli oyuncu Mark Rylance’in performansı olağanüstü. Keza kısa rolünde harikalar yaratan pasaklı Jake’de yine unutulmaz bir aktör Michael Stuhlbarg harikalar yaratmış. Yiyici olmayan müridi Brad (yönetmen David Gordon Green) ile takılan Jack filmin adını da açıklıyor izleyiciye. Beslenmenin doruğunda bedenin son kemiğine kadar yendiği aşkın anı ifade ediyor ‘Kemikler Ve Her Şey’. Bu kadarı da olmaz diyenleriniz çıkacaktır. Haklısınız bu film herkese göre değil. Lakin, doğası gereği ötekileştirilmiş insanların çaresizliğini her midenin kaldıramayacağı bir metafor üzerinden irdeleyen bu çizgi dışı yapım, görüntüleri, kurgusu ve müzik bandı ile titiz bir çalışmanın ürünü olarak ilgiyi hak ediyor.

(26 Kasım 2022)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Black Panther: Yaşasın Wakanda İçin Bilim Virüsü ile 200 Öğrencinin Katıldığı Özel Bir Gösterim Düzenlendi

Gençleri bilim ve teknoloji ile buluşturan bir sosyal girişim olan Bilim Virüsü tarafından Black Panther: Yaşasın Wakanda filmi için özel bir söyleşi ve gösterim yapıldı. Bu etkinlikle dördüncü yaşını kutlayan yeni nesil öğrenme platformu Bilim Virüsü’nün kurucusu Şule Yücebıyık ve alanlarında önemli başarılara imza atan üç bilim insanı ve kadın girişimci ile “bilim ve teknolojide kadın gücü” üzerine gerçekleşen sohbete yaklaşık 200 kadar öğrenci katıldı.

Müstakbel Damat Haftanın En Çok İzlenen Komedi Filmi Oldu

11 Kasım’da vizyona giren, başrollerini İlker Ayrık, Erdal Özyağcılar, Hande Soral’ın paylaştığı, kadrosunda ayrıca Ayça Erturan, Ahu Sungur, Suat Sungur, Ferdi Akarnur, Bilge Şen, Nilgün Kasapbaşoğlu ve Yücel Erten gibi isimlerin paylaştığı Müstakbel Damat filmi ilk haftayı gişede galip bitirdi. Oyuncuları geçtiğimiz günlerde İstanbul, Adapazarı, İzmir, Adana, Antalya’daki AVM.lerde seyircileri ile buluşan filmin galaları ve söyleşileri de bir hayli kalabalık geçiyor.

Barış Akarsu: Merhaba’ya Sevgi Seli

Bir dönem Anadolu rock müzikte fırtınalar estiren, sesi, şarkıları ve yorumuyla milyonların gönlünde taht kuran Barış Akarsu’nun yaşam öyküsünü anlatan Barış Akarsu: Merhaba filmi dün vizyona girdi. 15 Kasım’da Levent Paribu Cineverse Kanyon Sineması’nda düzenlenen galaya yoğun bir katılım olmuş, ünlüler ve Barış Akarsu’nun hayranları filmle ilk kez burada buluşmuştu. Büyük beğeni toplayan ve galaya gelen konuklardan tam puan alan filmin başrol oyuncusu İsmail Ege Şaşmaz, dün (18 Kasım Cuma) İstanbul’da Marmara Park ve Torium alışveriş merkezlerinde izleyicilerle bir araya geldi. Ünlü oyuncu Bursa, Bartın, Manisa ve İzmir’de düzenlenecek gösterimlere de katılarak söyleşiler yapacak.