Bir Film Filmleri, 02 – 08 Ekim 2020 seansları için tıklayınız.
Günlük arşivler: 1 Ekim 2020
14. SineMardin Uluslararası Mardin Film Festivali
Mardin Film Ofisi tarafından T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla gerçekleştirilecek olan 14. SineMardin Uluslararası Mardin Film Festivali 16 – 23 Ekim 2020 tarihleri arasında düzenleniyor. SineMardin, ilk kez gerçekleştirildiği 2006 yılından bu yana, Mardin ve Mezopotamya’nın anlatı geleneğine atıfta bulunmak amacıyla düzenleniyor. Uzun metraj film senaryolarından doğru yaptığı özgün film seçkisiyle farklılık yaratan SineMardin, mümkün olan en geniş izleyici profiline ulaşılabilir bir sanat etkinliği sunuyor. Festivalin tüm film gösterim ve etkinlikleri ücretsiz olan Sine Mardin ve Cinemaximum Emirgan AVM Sineması’nda gerçekleştirilecek.
14. SineMardin Uluslararası Mardin Film Festivali yazısına devam et
Kim Uygar, Kim Barbar
Güney Afrikalı Nobelli yazar JM Coetzee’nin 1980 yılında yayımlanan ünlü romanı ‘Barbarları Beklerken / Waiting for the Barbarians’ın sinema uyarlaması bu hafta gösterime girdi. Salgın döneminin öne çıkan filmlerinden biri olan yapım, geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nin ana seçkisinde yer almıştı.
Coetzee eserlerinde, Güney Afrika’yı ve sömürge yönetimi politikalarını eleştirel bir dille ele alır. Evrensel emperyalizmin sömürü anlayışına, ve kimin uygar kimin barbar olduğuna dair sorular sorar, 1948 – 1994 yılları arasında beyazların siyahilere ve yerli halklara uyguladığı faşist yöntemleri bir beyaz adam olarak yargılamaya koyulur. 20. yüzyıl başlarında adı belirtilmeyen bir imparatorluğun ücra bir sınır bölgesinde geçen ve filme kaynaklık eden romanında, olan bitene bölgede görevli bir sulh hakiminin gözünden tanıklık ediyoruz.
Ücra karakolda yıllardır görevini sürdüren emekliliği yaklaşmış kanun adamının sakin hayatı, merkezden sınır ötesindeki ‘barbarlar’ tehdidine karşı bölgeye gönderilen sorgu müfettişi Albay Joll’un gelişiyle eksen değiştirir. Totaliter her organizmada olduğu gibi, yerli halkı kontrol edebilmek için sanal düşmanlar üreten emperyal güçler, bu hikâyede de toprağında yaşayan insanları düşman, kendilerini ‘uygar’, yörenin geleneğini sürdüren yerlileri ‘barbar’ ilan etmişlerdir bile. Albay’ın acımasız tutumu karşısında hem kendi otoritesinin hem de iktidara bağlılığının sarsıldığını fark eden yaşlı adam, yerli halka reva görülen ağır işkencelere karşı çıktığında, herkesi karşısına alacaktır.
‘Barbarları Beklerken’ iktidar ile uyum içinde yaşamını sürdürmüş bir hukuk adamının görevi ve vicdanı arasında yaşadığı gelgitler ve yoğun iç tartışmalarını merkeze alan eşsiz bir metin, çetin bir iç yolculuğun hikâyesidir. Sulh hakiminin tanıklığı eşliğinde, kimlerin gerçek barbar olduğunun iz sürücüsüdür. Başka halkların topraklarını işgâl eden emperyal hükümranlıklar mıdır barbar olan. Yoksa, yaşama biçimini, kültürünü, korumak isteyen, toprağında yaşamak isteyen yerli halklar mı.
Gerek Coetzee gerekse yapımcı Michael Fitzgerald’ın seçimiyle yönetmenlik koltuğuna Kolombiyalı Ciro Guerra’nın seçilmesi şaşırtıcı değil. Kolombiyalı sinemacıyı, Amazon topraklarında kutsal bir şifa bitkisinin izini süren iki bilim insanının öyküsünden yola çıkarak, sömürgeciliğin Amazon halkının tarihi üzerinde yarattığı derin tahribat üzerine, siyah-beyaz görselliği ve şiirsel sinema diliyle ağıt yakan 2015 yapımı benzersiz denemesi ‘Yılanın Kucağında / El Abrazo de la Serpiente’ ile tanımıştık. Yerel kültürleri yerle yeksan eden beyaz adamın günahlarını tavizsiz bir sinemayla aktaran filmin dünya çapında büyük ilgi görmesi ve Oscar adayı olmasının ardından, Cristina Collego ile ortaklaşa yönettiği bir sonraki filmi ‘Göç Mevsimi / Pájaros de Verano’, geçtiğimiz yıl sinemalarımızı ziyaret etmişti. Kolombiya halkının uyuşturucu üreticiliğine geçişinin Escobar’dan önceki yıllarını anlatan çalışma, bu acı sınavın kutsallık üzerine inşa edilmiş bir yaşam biçimini nasıl yerle bir ettiğini anlatıyordu. Vahşi kapitalizmin akıl çelici nimetlerinin gözlerini kamaştırdığı, yüreklerini kararttığı bir toplumun; ölülerinin kehanetlerine kulak vermemiş, gücendirilmiş ruhların artık onları korumadığı insanların trajik öyküsünü dile getiriyordu.
Bu portfolyonun ardından yönetmenin Coetzee’nin romanıyla karşımıza çıkması rastlantı değil. Kendi başarılı yönetmenlik denemeleri olan görüntü ustası Chris Menges ile birlikte olması; sulh hakiminde Mark Rylance gibi çok incelikli performanslar sunan bir oyuncu ile çalışması da filmin artılarından. Ancak sinemaya uyarlanması kolay olmayan bir roman ‘Barbarları Beklerken’. Senaryo bizzat Coetzee tarafından ele alınmış bile olsa, roman kahramanının içsel yolculuğu peliküle geçememiş. Buna karşılık Johnny Depp ve küçük bir rolde Robert Pattinson gibi yetenekli oyuncular, tek boyutlu yazılmış kötü adam tiplemelerinde fazla bir varlık gösterememiş. ‘Kahrolsun Emperyalizm’ mesajını duyurmak açısından işlevi var kuşkusuz, ancak bu haliyle Fas ve İtalya’nın kızgın kumlarında çekilmiş görüntüler eşliğinde, eski usul Hollywood tarzı oryantalist bir seyir vaad ediyor ‘Barbarları Beklerken’. Piyasadaki film yokluğunda buna da razıyım diyenler için.
(08 Ekim 2020)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
19. Filmekimi
39. İstanbul Film Festivali, Ekim ayında pandemi nedeniyle çevrimiçi olarak sürerken sinema salonu gösterimlerine de başlıyor. Festivalin en sevilen bölümlerinden olan Galalar bölümü, bu yıl Filmekimi’yle bir araya geliyor. Filmekimi, pandemi nedeniyle bu yıl festival galalarıyla birlikte gerçekleştiriliyor. Ulusal Belgesel Yarışması ve Filmekimi Galaları filmleri Cinemaximum Nişantaşı City’s ve Kadıköy Sineması’nın yanı sıra festivalin çevrimiçi gösterim sitesi filmonline.iksv.org’da da izleyici erişimine açılıyor.
Aile Hükümeti’nin Oyuncuları Alper Saldıran ve Aslıhan Malbora Filmi İlk Kez Anlattı
Burak Demirdelen’in yönettiği Aile Hükümeti, 09 Ekim’de vizyona giriyor. Filmin oyuncuları Aile Hükümeti’nin çekiminde yaşadıklarını ilk kez anlattı. Çekimleri Çanakkale Asos’ta gerçekleştirilen, Elaldı Köyü’nün akraba evlilikleri ile verdiği mücadeleyi konu alan filmde başarılı oyuncu Alper Saldıran köyün öğretmeni Salih’i canlandırıyor. Saldıran, “Sabahları set, akşamları saz, söz, muhabbetle nasıl geçtiğini anlamadık.” şeklinde konuştu.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
TİHEK Kısa Film ve Senaryo Yarışması
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü / Haftası kapsamında insan hakları alanında farkındalığı artırıcı özellikte “İnsan Hakları Bağlamında İnsani Değerler” temalı kısa film yarışması ile kısa film senaryo yarışması düzenliyor. TİHEK Kısa Film ve Senaryo Yarışması’na yapılacak başvuruların, 19 Ekim – 19 Kasım 2020 tarihlerinde elden veya posta yoluyla TİHEK hizmet binasına ulaştırılması gerekiyor. Yarışmanın her iki dalında da birincilere 15.000 TL, ikincilere 12.500 TL, üçüncülere 10.000 TL ve ayrıca 2.000 TL teşvik ödülü verilecek. Yarışmayla ilgili detaylı bilgi web sitesinden alınabiliyor.
Güzel Ordu 4. Kısa Film Yarışması
Güzel Ordu 4. Kısa Film Yarışması, toplumda “adalet” konusunda farkındalık düzeyini yükseltmek, adaletin bireysel ve toplumsal yaşamdaki önemine dikkat çekmek, konuyla ilgili yaklaşımları kısa film aracılığıyla anlatmak amacıyla düzenleniyor. Film sanatını kendine uğraş edinenlerin adalet konusuna bakışını yansıtan eserlerini toplumla paylaşmalarına aracı olmak, genç ve yetişkinlerin kurmaca, belgesel, deneysel ve animasyon filmlerini desteklemek; kısa filmin gelişimine katkıda bulunmak ve geleceğin sinemacıları olacak yeteneklerin keşfedilmesini hedefleyen kısa film yarışmasının son katılım tarihi 19 Ekim 2020 olarak belirlendi.
Nomadland
Chloe Zhao’nun yönettiği ve Frances McDormand, Gay DeForest, Patricia Grier ile Linda May’in oynadığı Nomadland, önümüzdeki aylarda UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Nevada’daki küçük yerel şirketin batması sonucu, Fern her şeyini toplar ve karavanıyla birlikte günümüz göçebelerinin yaşamlarını keşfetmek üzere yollara koyulur. Chloé Zhao’nun üçüncü filmi olan “Nomadland”de Amerika’nın batısındaki uçsuz bucaksız düzlükler boyunca Fern’e yoldaşlık eden günümüzün gerçek göçebeleri Linda May, Swankie ve Bob Wells’le tanışırız.