Bunun adı Neofaşizm: İlk Aşk

Şiddetin kol gezdiği sokaklarda, o şiddetin mağduru iki gencin arasında başlayan aşk… O aşk başladığında da film bitiyor.

Susurluk’ta bir kaza yaşanmıştı, hatırlıyor musunuz? Bir polis, bir milletvekili ile bir katil/kaçak ile sevgilisi ölmüştü. O kazanın altından neler çıkmıştı, Meclis araştırması, komisyonlar, yargılanmalar, toplumsal tepkiler… Derin devletin yüzü çıkarılmaya çalışılmıştı ortaya.

Takashi Miike, hem çok üretken hem de her filminde konunun özüne uygun dil kullanan önemli bir yönetmen. Bu kez şiddetten yararlanıyor. Hadsiz ve insafsız bir şiddet kol geziyor sokaklarda. Tıpkı Susurluk’taki gibi devletle mafyanın nasıl iç içe olduğunu, çıkarları doğrultusunda her iki gücün de hayatı zehre çevirmekten gocunmayacağını anlatıyor.

Filmin adına aldanıp da keyifli bir aşk filmi izleyeceğini sananlar hemen her sahnede/planda kan gölüyle karşılaşacaklar. Aman dikkat!

Babasının borcu nedeniyle zorla fuhuş yaptırılan kızı uyuşturucu çetesi bir “hırsızlık”ta kullanmaya karar verir. Polis işbirliğiyle, zaten ölüden farksız kızı kullanarak “patron”dan uyuşturucu çalıp yaşamlarını sürdüreceklerdir. Ancak beyninde ur olduğunu, yaşama şansının kalmadığını öğrenen genç boksörle yolu kesişen kız bir şekilde kurtulur kanlı katillerinin elinden. Zaten bir gece içinde geçmektedir her şey. “Pırasa doğrar gibi” denilecek kadar insan kesilir hiç göz kırpmadan.

Bu filme yönelik, söylenecek bir şey var: Neofaşizm. İnsanlar konuşmak ve konuşarak anlaşmaktansa ellerine geçirdikleri silâhlarla (mekân Tokyo olunca iri keskin kılıçlar da epey bir hayatın içinde) hiç sorgulamadan birbirlerini öldürüyorlar. Gündelik yaşamın zorlukları ve karmaşası karşısında çözümsüz insanın yapabileceğinin şiddete yönelmek olduğu anlatılıyor. İşte biz bu duruma neofaşizm diyoruz. Bir dönem sonraki İstanbul sokaklarını şimdiden görmek için ilk fırsat.

İlk Aşk (Hatsukoi – First Love)
Yönetmen Takashi Miike
13 Mart’tan itibaren gösterimde…

(06 Mart 2020)

Korkut Akın

[email protected]

Podyumlardan Dans Pistlerine Transfer, Hababam İçin Dans Etti

7’den 70’e herkesin gönlüne taht kuran Hababam Sınıfı, Kıbrıs’ta çekilen Hababam Sınıfı: Yaz Oyunları ismiyle sinema salonlarında yerini almak için gün sayıyor. Filmde, güzel öğrenci Jessica rolüne hayat veren Chloe Loughnan ise rol Doğan Akdoğan’la yaptığı dansla bir yeteneğinin daha olduğunu gözler önüne serdi. 1975’de Ertem Eğilmez’in yönetmenliğinde beyazperdeye yansıyan Hababam Sınıfı yeni yüzlerle yoluna devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Hababam Sınıfı Yeniden ismiyle serinin ilk filmini çeken Hann Medya, bu sene de Hababam Sınıfı: Yaz Oyunları filmi için soluğu Kıbrıs’ta aldı, filmin ilk teaser’ının ardından afişte de izleyici karşısına çıktı.

  • Basın Bülteni
  • Teaserı izlemek için tıklayınız.
  • Fotoğraf çekimi videosu için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

6 Arkadaşın Gizemli Arayışı, Kitap 1820’nin Çekimleri Başladı

Türk sinemanın günümüzdeki en popüler türü olan korku – gerilim filmlerine bir yenisi daha ekleniyor. 1500 yıllık mistik bir kitabın peşine düşen 6 arkadaşın yaşadıklarının anlatıldığı Kitap 1820 filmi, hikâyesiyle izleyiciyi derinden sarsacak. Başrollerini Serkan Güler, Naira Seydova, Aslı Kökçe ve Ekrem Emir Kaltar’ın üstlendiği filmde, 1820 yılında Yahya ismiyle yaşadığını iddia eden Soner’in peşine düştüğü gizemli kitabı ararken, başına gelenler anlatılıyor.

31. Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışma Jürisi Belli Oldu

31. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin Ulusal Kısa Film Yarışma Jürisinde bu sene yapımcı Bulut Reyhanoğlu, akademisyen Andreas Treske ve oyuncu Şenay Gürler yer alacak. Kısa film platformu olan Shortbyshort sitesinin sahibi Bulut Reyhanoğlu, Zenne, Çekmeceler ve Anons adlı filmlerin yapımlarına destek verdi. Şenay Gürler, oyunculuğa İzmir Sanat Tiyatrosu’nda başladı, tiyatro oyunu, dizi ve sinema filmlernde rol aldı, dublaj yaparak birçok ünlü ismin sesi oldu. Yapımcı Andreas Treske ise Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü başkanlığı yapıyor.