Ferhan Baran Yazıyor: William Blake’in Ruhani Yolculuğu

‘Her gece ve her sabah / Doğar bazıları acıya, / Her sabah ve her gece / Doğar bazıları tatlı hazza. / Doğarken bazıları tatlı hazza, / Doğar bazıları sonsuz geceye.’ Yersiz yurtsuz kızılderilinin, Cleveland’dan kopup gelmiş üstü başı düzgün delikanlıya William Blake’in ‘Masumluk Kehanetleri’ şiirinden alınmış bu dizeleri aktarması boşuna değildir. Öyle ya, bölgenin zengin maden şirketinden aldığı mektupla vahşi batı macerasına … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Colette Yeteneğini ve Cinselliğini Keşfediyor

ulianne Moore’un Oscarlı yorumuyla belleklerde yer etmiş ‘Beni Unutma / Still Alice’ filminin yaratıcılarından Wash Westmoreland, Fransız edebiyatının en ünlü kadın yazarı Colette’in yükseliş hikâyesini beyazperdeye taşırken, 19.yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başları ‘Belle Epoque Paris’inin dünyayı dönüştürücü ikliminden ilgiye değer bir panoramaya imza atıyor. Tam adıyla Sidonie-Gabrielle Colette’i Burgonya kırsalındaki sakin … Devamı… »

Ferhan Baran Yazıyor: Amerika’nın Tüm Yabanıl Kuşları

Bafta ödüllü belgeselci yazar yönetmen Bart Layton’ın son filmi ‘Amerikan Soygunu / American Animals’, özgün adını Charles Darwin’in ‘Türlerin Kökeni’nde ifade ettiği üzere, nesiller boyu dış dünyadan Kentucky’nin derin ve girintili mağaralarına yerleşmiş ‘Amerikan Hayvanları’ndan alıyor. Türkçe adının seyirci çekmeye yönelik olduğu malûm. Ancak filmin 2004 yılında Amerika’da gerçekleşmiş en tuhaf soygun girişimlerinden … Devamı… »

Gaip

Vecihi Ener’in yönettiği ve Aziz Özuysal, Emel Sertel, Mecit Ekinci ile Ayça Çeçen’in oynadığı Gaip, 26 Temmuz 2019’da Blackwell Distribution dağıtımıyla Hezer Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Issız bir orman bölgesinde eski bir otele kafa dinlemeye gelen bir grup tatilci arasında bir arkadaş grubu, iki kız kardeş, iki evli çift, birkaç da istenmeyen vardır. Arkadaş grubundan Taner, define aramaya meraklı biridir, buraya gelmesinin tek amacı vardır bir define bulmak ve bir gizemi çözmek. Gruptaki iki kız kardeşin amacı ise farklıdır. Yıllar önce burada şehit düşüp rüyalarına giren dedelerini huzura kavuşturmak istemektedirler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Instagram
  • Fragman
  • IMDb

Freedom

Jan Speckenbach’ın yönettiği ve Johanna Wokalek, Hans Jochen Wagner, Ricky Watson ile Andrea Szabova’nın oynadığı Freedom (Freiheit), önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Ela Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Nora kocası gibi başarılı bir avukattır. Bir kız, bir erkek iki çocukları olan çiftin görünürde büyük bir sorunları yoktur. Ama Nora bir gece hava almak için sokağa çıkar, sabaha kadar boş sokaklarda dolanır. Ertesi gün başka bir ülkede, Slovakya’dadır. Başarılı bir avukat olan Nora bu dilini bilmediği ülkede otelde temizlikçilik yapmaya başlar. Saçını kısa kestirir, genç kıyafetleri, deri ceketler giyer, kendine yeni arkadaşlar edinir. Kocası Philip, birden bire ortadan kaybolan eşini bulmak için her yola başvuracaktır.

Kod Adı: Hummingbird

Kim Nguyen’in yönettiği ve Jesse Eisenberg, Alexander Skarsgard, Salma Hayek ile Michael Mando’nun oynadığı Kod Adı: Hummingbird (The Hummingbird Project), 26 Temmuz 2019’da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla BG Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, New York’lu kuzenler Vincent ve Anton’un Borsa başta olmak üzere Bitcoin, Kripto Para ve tüm bankacılık sistemlerini ele geçirebilecek yüksek frekans ticaretinden yararlanıp milyarder olmaya çalışmalarını konu alıyor. Kansas ve New Jersey arasında bir fiber optik hattı döşeyerek sistemi ele geçirmeye çalışan Vincent ve Anton’un macerası, patronlarının peşlerine düşmesiyle kontrolden çıkıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Aşk Tesadüfleri Sever 2

Ömer Faruk Sorak ile İpek Sorak’ın yönettiği ve Nesrin Cavadzade, Yiğit Kirazcı, Elif Doğan ile Aytaç Şaşmaz’ın oynadığı Aşk Tesadüfleri Sever 2, 31 Ocak 2020′de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Hüzzam Films – Böcek Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Aşk Tesadüfleri Sever 2, tesadüflerle örülü unutulmaz bir aşk hikâyesiyle sinema seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor. Gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan film, geçmişin aşklarını günümüz ilişkileriyle karşılaştırırken sinemaseverleri 1960’lardan günümüze uzanan romantik bir yolculuğa çıkaracak. Film bir kez daha hayatta yaşanan tesadüflerin aşka hizmet edişini beyazperdeye getirecek.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Aşk Tesadüfleri Sever 2 yazısına devam et

Tek İstediğim Bana Acımanız

Yunan sinemacı Babis Makridis imzalı ‘Oiktos’ (Acıma) bizde ‘Zavallı’ adıyla gösterime girdi. (Tuhaf) Yunan Dalgası olarak adlandırılan akımın izini süren bu ikinci uzun metrajını, uzun yıllar Yorgos Lanthimos ile çalışmış senaryo yazarı Efthymis Filippou ile birlikte kaleme almış.

Film, açılan garaj kapısından perdeyi kaplayan uçsuz bucaksız masmavi bir gökyüzü ve deniz manzarasıyla başlıyor. Denize karşı lüks apartman dairesinin yatak odasına dönüyoruz daha sonra. Ana karakterimiz yatağın ucuna çökmüş hüngür hüngür ağlamaktadır. Adını bilmediğimiz orta yaşlı adam ergenlik çağındaki oğluyla birlikte yaşamaktadır. Evin annesi, ayrıntıları açıklanmayan ölümcül bir kaza sonucu komaya girmiştir. Adam dertlidir, kederlidir. Sabahları portakallı kek yaparak acılarına ortak olma çalışan komşu kadın, eşiyle birlikte karısının iyileşmesi için dua ettiklerini dile getiren kuru temizlemeci ya da annesinden kalan haçlı kolyeyi patronuna armağan eden sadık sekreteri, adamı teselli etmek için didinir durur. ‘O olmadan hiçbir şeyle başa çıkamam’ diyen adamın eşine derinden bağlılığını bizler de hissederiz. Başkaları tarafından acınma duygusunun adamın bağımlılığı haline geldiğini fark ederiz daha sonra.

Yaşadığı kâbusun kendisine kazandırdığı başkalarının merhamet duygusundan mutludur adam. Ta ki, karısı sürpriz bir biçimde komadan çıkıp hayata dönene kadar. Evde herşey normale dönmüş gibidir. Piyanist genç çocuk Mozart sonatının uçarı allegro bölümünü dilediği gibi çalabilecektir artık. Lakin, insanların ona acımayı bırakmalarıyla birlikte, adam için mutsuz günler başlamıştır. Büyük bir haz aldığı başkalarının merhamet duygusunu geri ister. İnsanların ona acımamasının sorumluluğunu kendinde arar. ‘Daha trajik bir şey dikkatlerini çekmiş olmalı’ diye düşünür. Oğlunun başarılı adımlarından rahatsız olur. Piyanonun tellerini tahrip etmek yetmeyecektir. Gelecek tüm mutlu zamanların önünü kesmek için pes etmeden daha kökten kararlar alma zamanı gelmiştir.

Yönetmen Makridis’i 31. İstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş 2012 yapımı ilk uzun metrajı ‘L’ ile tanımıştık. Bu ilk film, 40’lı yaşlarda sıradan bir sürücünün, hayatını vakfettiği işinden olması ve bunun getirdiği hayal kırıklığı ve kimlik arayışı doğrultusunda şiddet yanlısı bir motorcu çeteye dahil olmasını deneysel ve gerçeküstücü bir üslup ile ele alır. ‘Zavallı’nın aynı yaşlardaki avukatı, orta üst sınıftan, yetenekli oğlu, (filmin önemli figürlerinden biri olan) sevimli köpeği ile imrenilecek bir villa dairede yaşayan, babadan zengin hali vakti yerinde bir karakter. Bir de onu içten içe kemiren doyurulmamış ‘hüzün’ duygusu olmasa.

Makridis karakterin dünyasına zıt bir atmosfer yaratmış. Gökyüzünün güneşli, çarşaf gibi denizde yelkenlilerin sakince süzüldüğü huzurlu dünya, orta yaşlı adamın ruhuyla tezat teşkil ediyor. Başroldeki Yannis Drakopoulos’tan, çoğunlukla statik bir kamera önünde sessiz, Keatonvari tarzda donuk bir oyun istenmiş. Bu sükunet içinde beliren kara bulutlar ise, anlatıya eşlik eden klasik korallerin fırtınalı kreşendolarıyla dile geliyor. Beethoven 9. Senfoni ve Mozart Requiem’den ‘Dies Irae’ bölümleri ana karakterin iç dünyasını simgeleyen ezgiler. Yas bölümlerine ise Mozart’ın ölüm döşeğinde tamamlamadan bıraktığı ünlü ‘Lacrymosa’sı ve Arvo Pärt ezgileri eşlik ediyor.

Ana karakterin, sakin yelkenlilerin sessizce süzüldüğü güneşli okyanus manzaralı devasa tabloyu asılı olduğu yerden indirip, yerine kara kalem, fırtınalı denizde alabora olmakta olan geminin resmini asması, ana karakterin içindeki çatışmayı ilan ettiğini ve isyanını gözler önüne serişini ifade eden güzel bir sahne olarak özellikle dikkat çekiyor.

Bir söyleşisinde Makridis’in de ifade ettiği gibi ‘dünyada herkes mutlu olmak istiyor’. Başlarına ne gelirse gelsin, sonunda iyi birşeyler olacağına inanmak istiyor her insan. Farklı duygular karmaşası içinde yol alan filmini de hepimizi rahatlatacak bir sonla bitiriyor. İzleyince sizler de mutlu ayrılacaksınız salondan.

(22 Temmuz 2019)

Ferhan Baran

[email protected]