Tereddüt’e Almanya’dan En İyi Film Ödülü

Yeşim Ustaoğlu’nun son filmi Tereddüt şimdi de, 25. Mannheim Türk Filmleri Festivali’nde En İyi Film seçildi. Festival jüri kararında ise şunlar söylendi: “Yönetmen ve aynı zamanda da senarist olan Yeşim Ustaoğlu, geleneksel ve modern Türkiye’yi temsil eden, birbirlerinden bir hayli farklı iki kadının cinsel açıdan nasıl baskı altına alındığını ortaya koyabilmeyi ve böylelikle de erkek-agresif ve tatmin edilmemiş kadın cinselliğine bir kadın bakış açısı getirebilmeyi ikna edici bir şekilde başarmıştır. Bu iç çatışmaları baskılamanın ne kadar ağır sonuçları olduğunu etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor ve kadınları çok daha güçlü yapan çeşitli çözümler bulmaya cesaretlendiriyor.”

Hepimiz Birer Sürü Hayvanıyız

Son dönemin öne çıkan sinemacılarından Ruben Östlund, 70. Cannes Film Festivali’nden Altın Palmiye ödüllü filmi ‘Kare / The Square’ ile çağdaş Batılının ahlâki çıkmazlarını kurcalamaya devam ediyor. Beklenmedik olaylar karşısında bireylerin davranışlarını mercek altına almayı seviyor İsveçli sinemacı. Bir hayli ses getirmiş ve ülkemizde ‘Turist’ adıyla gösterilmiş bir önceki çalışması ‘Force Majeur’, aniden beliren çığ tehlikesi karşısında çekirdek aile bireylerinin davranışları üzerine hınzır bir deneysel incelemedir. Panik esnasında çocuklarına sımsıkı sarılan anne, ortalık yatıştığında ailenin reisi konumundaki babanın (cep telefonu ve eldivenlerini de alarak) olay yerinden hızla uzaklaştığını fark etmesiyle kocasına olan güvenini yitirir. Bundan sonrası hayatta kalma güdüsü ağır basmış adamın evrensel erkeklik kodlarıyla, kahramanını yitiren kadının savunmasızlığıyla yüzleşme sürecidir.

Sosyolog annesinden aldığı mirasla davranışsal deneylerin peşine düşen Östlund, üç yıl önce bir enstalasyon olarak sergilediği ‘Kare’ projesini beyazperdeye taşırken, çekirdek ailenin sınırlarını aşarak çok yönlü bir toplumsal araştırmaya soyunmuş bu kez. Prestijli X- Royal sanat müzesinin dış avlusunda sergilenen ‘içinde herkesin eşit hak ve yükümlülüklere sahip olduğu, güven ve yardımseverliğin tapınağı’ olarak tanıtılan kare biçimindeki enstalasyon, temel sosyal sözleşmenin simgesidir. Müzenin saygıdeğer baş küratörü Christian (dilimizde Hristiyan anlamına gelen ismine dikkat) yeni serginin hazırlıkları ile uğraşırken, yönetmenin olmazsa olmazı ‘beklenmedik gelişmeler’, yakışıklı, iyi eğitimli kendinden emin genç adamın vicdani hesaplaşmasını gündeme getirecektir.

Yoğun bir koşturmacanın ortasında önce yankesiciler tarafından çarpılır Christian. Müşkül durumdaki bir kadına yardım etmek isterken cep telefonu, cüzdanı ve dede yadigarı kol düğmeleri çalınır. Sokaktaki kavganın düzmece bir olay olduğunu anladığında öfkelenir, intikam almak ister. Telefonun izini sürerken GPS uygulaması onu çoğunlukla göçmen ailelerin oturduğu merkezden uzak mahalleye götürür. Adresteki binada bulunan tüm dairelerin kapısına birer tehdit mesajı bırakarak, eşyalarının merkez istasyondaki markete teslim edilmesini buyuran kibirli adam, binada oturan ve ailesi tarafından haksız yere suçlanan 12-13 yaşlarındaki çocuğun öfkeli isyanı ile bocalar önce. Sergiye gündem yaratacak sunum peşindeki PR firmasından iki gencin marifeti ‘karenin içindeki dilenci küçük kızın bombayla havaya uçurulduğu kışkırtıcı tanıtım filmi’ ise başını iyice derde sokacaktır.

Bir önceki filminde tekil bir olaydan hareketle çekirdek aile tablosunu otopsiye yatırmış olan Östlund ‘Kare’ ile birden fazla temayı devreye sokuyor. Birbirlerinden farkı olmayan çağdaş sanat müzelerini eleştiriyor. Onları çok para eden sanat eserleri toplamakla yetinen, dışarıdaki dünya ile ilgili olmayan kurumlar olarak teşhir ediyor. Kişinin rutindeki çatlaklardan yola çıkarak hayatını sorgulaması ile ilgilendiğinin altına çiziyor. Ana karakterinin hayatını değiştiren olaylar, Hristiyan ahlâkını otopsi altına yatırma fırsatı veriyor sinemacıya. Günümüzde tüm yaratıcı yönetmenlerin ana meselesi haline gelmiş göçmen sorununun Batı toplumlarını nasıl etkilediği üzerine kafa yoruyor. ‘Kare’nin simgeleştirdiği sevgi, güven ve dayanışmanın yerini daha çok kazanç hırsının yer almasından dem vurarak kapitalizm eleştirisini gündeme getirirken, Christian’ın ağzından ‘varlığın eşit dağıtım sorununu biz çözemeyiz, dünyadaki kapitalizm böyle’ sözleri dökülüyor.

Çok katmanlı filminde politik doğruculuğun, yaratıcı özgürlüğünün sınırlarını tartışıyor. Christian’ın Amerikalı gazeteci ile tek gecelik seks ilişkisini yine beklenmedik bir tartışmayla noktalarken, çağdaş kadın-erkek ilişkisindeki karşılıklı güvensizliğin hınzır komedisini filmine yerleştirmeyi ihmal etmiyor. Ancak filmin asıl sürprizi, konuklarının büyük çoğunluğu sanat çevresinin gerçek aktörlerinden oluşan smokinli gala yemeği sekansı. ‘Maymunlar Cehennemi’ serisinde oyuncu antrenörü olarak da görev almış performans sanatçısı Terry Notary’nin davetli konukları terörize ettiği, üç günde çekildiği belirtilen ve filmin afişinde yer alan bölüm bu. Maymun gibi hareket eden sanatçının bir kadın davetliye fiziksel tacizi karşısında diğerlerinin uzunca bir süre sessiz kalmaları üzerinden psikolojideki ünlü ‘seyirci etkisi’ni (bystander effect) gündeme getiren Östlund, bunu ‘hepimiz birer sürü hayvanıyız, herhangi bir tehdit karşısında tüm bireyciliğimizle kendimizi dışarıda tutmaya yöneliyoruz’ sözleriyle ifade ediyor.

Östlund filminin festivalde ana yarışmada gösterilmesini en başından arzu etmiş. Cannes galalarının (zorunlu) smokin giyen izleyicisinin kendileriyle aynı kostümü taşıyan sanat camiasından seçkin konukların başına gelenlerden nasıl etkileneceklerini hınzırca değerlendirmek istemiş. Pedro Almodóvar başkanlığındaki jüri de bundan hayli etkilenmiş olacak ki, büyük ödülü ‘Kare’ye vermekte tereddüt etmemiş. Östlund’un 140 dakika uzunluğundaki absürd denemesi, izleyeni güldürdüğü kadar rahatsız da eden filmlerden. Güvensizlik ve korkunun dağları beklediği çağdaş Batı toplumlarında ahlaki ve vicdani sorumlulukları tartışmaya açarken, İsveç özelinde refahın ardındaki çürümeye dikkat çekiyor.

(02 Kasım 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Macera Günlükleri: Sihirli Adaya Yolculuk

Kamal Bansal’ın yönettiği animasyon film Macera Günlükleri: Sihirli Adaya Yolculuk (The Shonku Diaries: A Unicorn Adventure), 03 Kasım 2017’de Bir Film dağıtımıyla Fabula Films tarafından vizyona çıkarıldı.
İngiltere’deki 9 yaşındaki Mo ve 12 yaşındaki Melody’nin hazine avcısı ve kaşif babaları Willard, iki minik kardeşe ipuçları bırakarak ortadan kaybolmuştur. Çocuklar, ipuçlarını çözmek için babalarının yakın arkadaşı Hint bilim adamı ve mucit, Profesör Shonku’nun yardımına başvururlar. Yanlarına robot yardımcıları Robo’yu da alarak önce Himalayalar’ın derinlerinden, sonra da Nepal’in buzullarından geçen macera dolu bir yolculuğa çıkarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman: 1 / 2

Macera Günlükleri: Sihirli Adaya Yolculuk yazısına devam et

Danis Tanovic: Savaşın Ortasında Savaş Filmleri Çekmeye Başladım

54. Uluslararası Antalya Film Festivali, film gösterimleri ve yapımcı söyleşileriyle devam ediyor. Bosna Hersekli ünlü yönetmen Danis Tanovic düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bosna Herkes’te yaşanan savaş ile ilgili açıklamalarda bulunan Tanovic, kamerasını eline aldığı ve ilk kez savaş filmi kaydetmeye başladığı yıllarda öğrenci olduğunu söyledi. Tanovic, filmlerinde müzik kullanmaması konusunda ise tercihi seyircilere bıraktığını belirtti.

Sinema ve Mutfak Buluşuyor

54. Uluslarararası Antalya Film Festivali, Gastronomi Bölümü’nde sinema ile mutfağı buluşturuyor. Eyüp Kemal Sevinç, Mehmet Akdağ, Pelin Bozkurt Bilgiç ve Selin Kutucular gibi ünlü şeflerin kendine özgü lezzetleriyle renklenen etkinlikte Türk ve Antalya mutfağı dünyaya tanıtılıyor. Gastronomi Bölümü kapsamında Türk Mutfağına Övgü (The Turkish Way), Noma Tokyo’da (Ant on a Shrimp) ve İsraf (The Wasted) adlı filmler Antalyalı sinemasever izleyicilerle buluştu.

Sinema ve Mutfak Buluşuyor yazısına devam et

Uluslararası Antalya Film Festivali’nin Kapanışına Yıldız Yağacak

54. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin 27 Ekim’de gerçekleşecek olan kapanış törenine yıldız yağacak. Dünyaca ünlü oyuncular Lindsay Lohan, Matt Dillon, Anthony Delon ve Adrian Greiner ile resmi seçkide yer alan Florida Project filminin oyuncuları Bria Vinaite, Mela Murder, Misafir filminin oyuncusu Saba Mubarak, April’s Daughter filminin oyuncusu Joanna Larequi ve Jüri Başkanı Elia Suleiman’ın eşi Lübnanlı şarkıcı Yasmine Hamdan Antalyalılarla buluşacak. Delon, ülkemizde sinemalarda gösterilen Kırmızı Pazartesi adlı filmdeki rolü ile hatırlanıyor. Film ünlü yazar Gabriel García Márquez’in eserinden uyarlanmıştı.

Ayaz, 7. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde Yarışacak

Senarist, yönetmen Dersu Yavuz Altun’un ikinci filmi Ayaz, 03 – 09 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 7. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde yarışacak. Dersu Yavuz Altun, cezaevlerinde gerçekleştirdikleri bir sosyal sorumluluk projesi sırasında namus cinayeti nedeniyle ceza alan bazı mahkûmların yaşadıkları derin ve sarsıcı pişmanlıkları gözlemledikten sonra filmi yapmaya karar verdiğini belirtiyor.

54. Ulusal Yarışma’da Gênco ve Körfez Gösterildi

54. Ulusal Yarışma’da beşinci gün iki filmle devam etti, Gênco ve Körfez filmleri izleyiciyle buluştu. 28. Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Yarışması’nda En İyi Film ödülünü kazanan Gênco, bir süper kahraman filmi. Körfez’in gösterimine yönetmen Emre Yeksan, oyuncular ve film ekibi de katıldı. Emre Yeksan, ulusal yarışma iptal edilmeseydi dahi 54. Antalya Film Festivali’ne katılmayacaklarını, festivali 2014 yılında yaşanan sansür krizinden beri boykot ettiklerini açıkladı.

54. Ulusal Yarışma’da Gênco ve Körfez Gösterildi yazısına devam et

Yeni Film Dergisi 45 – 46. Sayı Çıktı

Yeni Film Dergisi son sayısının kapağına yönetmenliğini İmre Azem’in yaptığı Uçurumun Kıyısında Türkiye belgeselinden bir görüntüyü taşıyor. Belgesel izleyene cesaret bulaştırıyor ve Türkiye’nin Gezi’den 15 Temmuz’a ve referanduma uzanan yakın tarihini anlatıyor. Arka kapakta ise yönetmen Kazım Öz’ün sansür dayatmasına uğrayan, sansürü ifşa ederek bir eyleme dönüştürmesiyle eser işletme belgeseli iptalinin tehdidiyle karşılaşan farklı filmi Zer yer alıyor.

Thor: Ragnarok

Taika Waititi’nin yönettiği ve Chris Hemsworth, Tom Hiddleston, Cate Blanchett ile Idris Elba’nın oynadığı Thor: Ragnarok, 27 Ekim 2017’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Hikâyede Thor, güçlü çekicinden mahrum bir şekilde, evrenin diğer tarafında mahkûm olur ve Asgard’a geri dönüp, Asgard medeniyetinin sonu anlamına gelen ve yeni güçlü bir tehdit olan kötü Hela’nın ellerinde Ragnarok’u durdurmak için, kendini zamanla bir yarış içinde bulur. Ama önce, kendisini eski ortağı ve dostu olan Avenger, yani İnanılmaz Hulk ile karşı karşıya getirecek olan ölümcül bir yarışmadan sağ çıkmayı başarmak zorundadır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Thor: Ragnarok yazısına devam et

Beginner, 17 Kasım’da Vizyonda

Burçak Üzen’in ilk uzun metrajlı filmi Beginner, 17 Kasım’da vizyona giriyor. Güven Kıraç, Birsen Dürülü, Ali Uyandıran, Bülent Çolak gibi oyuncuların rol aldığı film 60 yaşlarında taksi şoförlüğü yapan Faruk’un İngilizce öğrenme sürecini anlatıyor. Bu zorlu süreçte Faruk’un karşısına çıkan insanlar, olaylar ve yaşanan değişimler anlatılıyor. Bu yıl 17 – 26 Kasım’da beşincisi düzenlenecek Uluslararası Boğaziçi Film Festivali’nde yarışma filmi olan Beginner, Faruk’un hayatına etki edecek bir olayın beklentisiyle sinemasever seyirciyi meraklandıracak bir çalışma. Güven Kıraç ve Birsen Dürülü’nün bu yolda birbirlerine destek veren oyunculukları da görülmeye değer.

Morg

Tuncer Gürbüz’ün yönettiği ve Emin Gümüşkaya, Gamze Pelin Gökçe, Cengiz Demir Öztürk ile Banu Ölmez’in oynadığı Morg, 24 Kasım 2017’de MC Film dağıtımıyla İstanbul Medya tarafından vizyona çıkarıldı.
Yıllar önce Emin’in kızı evlilik dışı bir ilişki ile hamile kalmıştır. Bu durumu sadece Annesi bilmekte ve Emin’den gizlemektedirler. Dindar bir aile reisi olan ve kızıyla gurur duyan Emin bir gün işten erken gelir; eşinin kızının dizlerinin dibinde bir şeyler yaptığını görür. Kapı arasından izlerken eşinin laflarını dinler. Eşi kızına tembihte bulunuyordur. Hamileliğinin son aylarına geldiğini saklanacak hali kalmadığını, evden uzaklaşması gerektiğini söyler.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

Necdet Yaşar’ı Kaybettik

Tambur sanatçısı Necdet Yaşar, 24 Ekim 2017 Salı günü (bugün) hayatını kaybetti. Yaşar, Tamburi Mesut Cemil’in yönettiği Klasik Koro’da, Münir Nurettin Selçuk’un yönettiği İstanbul Belediye Konservatuarı İcra Heyeti’nde çalıştı. Dertli Gönüller ve Gönülden Gönüle adlı filmlerin müziklerine katkıda bulunan Yaşar, Mehmet Eryılmaz’ın yönettiği Dünden Yarına Musiki İnsanlarımız: Necdet Yaşar adlı belgesele de konu oldu. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Michel Hazanavicius: Organizasyon Çok İyi, İnsanlar Çok Sıcakkanlı

54. Uluslararası Antalya Film Festivali’nin film seçkisinde Le Redoutable filmiyle yer alan, Oscar ödüllü ünlü Fransız yönetmen Michel Hazanavicius festivale tam puan verdi. Ünlü yönetmen, sabah saatlerinde basın mensuplarıyla, ardından da festival kapsamında gerçekleştirilen Soru – Cevap bölümünde de Antalyalı sinemaseverlerle bir araya geldi. Hazanavicius, Uluslararası Antalya Film Festivali’nin çok iyi bir organizasyon olduğunu belirtti.

Michel Hazanavicius: Organizasyon Çok İyi, İnsanlar Çok Sıcakkanlı yazısına devam et

Ketenpere

Kamil Çetin’in yönettiği ve Şafak Sezer, Hakan Ural, Mehmet Esen ile Elif Erol’un oynadığı Ketenpere, 03 Kasım 2017’de UIP Filmcilik dağıtımıyla Film İstanbul tarafından vizyona çıkarıldı.
Kalender, bir akrabasının cast şirketinde çalışan ve arada dizilerde, filmlerde ufak roller alan bir figürandır. Uzatmalı sevgilisi İmge ile evlenme hayalleri kurmakta; yaşadığı semtteki çevresine ufak tefek roller ayarlamaya çalışmaktadır. Akrabasının adının karıştığı bir mali suçu üzerine alan Kalender, kısa bir süre cezaevine girer ve orada Vefa isimli bir mahkumla karşılaşır. Vefa cezaevinden çıktıktan sonra çok sevdiği Kalender’e yardım etmeye ve ona bir film çektirmeye karar verir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman

Ketenpere yazısına devam et