Transformers Film Bileti Kampanyası Başlıyor

Erkek çocuklarının en çok sevdiği markalardan biri olan Transformers, Migros’tan yapılacak her 50 TL.lik Transformers oyuncak alışverişine 23 Haziran’da vizyona girecek olan Transformers 5: Son Şövalye (Transformers: The Last Knight) filmini sinemada izlemek isteyenler için bir Cinemaximum bileti hediye ediyor. 15 Haziran – 07 Temmuz 2017 tarihleri arasında tüm Migros’larda geçerli olacak özel kampanyayla her 50 TL.lik Transformers oyuncak alışverişinde kasadan alınan PNR kodu bir sinema bileti yerine geçecek. Michael Bay’in yönettiği Transformers 5: Son Şövalye’nin başrollerinde Laura Haddock, Mark Wahlberg, Gemma Chan var.

Sabancı Vakfı 2. Kısa Film Yarışması

Sabancı Vakfı’nın toplumsal sorunlara sanat aracılığıyla dikkat çekmek amacıyla düzenlediği Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması, ikinci yılında yine çok önemli bir konuya dikkat çekiyor. 15 Kasım 2017 tarihine kadar başvuruların alınacağı Kısa Film Uzun Etki ismiyle düzenlenen yarışmanın bu yılki teması “Çocuk İşçiler” olarak belirlendi. Yarışmanın kanaat önderliğini, Tarafsız Bölge (No Man’s Land) filmi ile 2002 yılında En İyi Yabancı Film Oscarı’nı alan dünyaca ünlü yönetmen Danis Tanovic üstlendi. Kariyeri boyunca Berlin Film Festivali’nden farklı dallarda Altın Ayı ve Gümüş Ayı ödülleri almaya hak kazanan Danis Tanovic’in 29 ödülü bulunuyor.

Sabancı Vakfı 2. Kısa Film Yarışması yazısına devam et

Hollywood Sezonunda Efsane Filmler Vizyonda

sinemia.com editörleri, önümüzdeki aylarda bizi sinema salonlarının abonesi haline getirecek Hollywood yapımlarını listeledi. Sinemia ayrıca, bu sezonu yepyeni Sinemia Premium Üyelik paketi ile karşılıyor. Artık sinemaseverler bir ay boyunca salon türü sınırı olmadan tüm formatlarda diledikleri 3 filmi izleyebilecek. Karayip Korsanları’ndan Wonder Woman’a, Maymunlar Cehennemi’nden Çılgın Hırsız’a aksiyon, komedi, macera, bilimkurgu ve eğlenceye doyacaklar.

Hollywood Sezonunda Efsane Filmler Vizyonda yazısına devam et

Kimlik Arayışı, Mistisizm ve Teknoloji

Sevdiğiniz birini kaybettiğinizde kendinizi bir boşlukta hisseder, onun artık sizle olmadığını kabullenmek istemezsiniz. Onunla iletişim kurmaya çalışmak bir umut, bir tesellidir bazen. Olivier Assayas’ın bizde ‘Hayalet Hikayesi’ adıyla gösterime giren Cannes’dan en iyi yönetmen ödüllü son filmi ‘Personal Shopper’ işte böylesine bir iletişim olasılığı üzerine kafa yoran ilgiye değer bir çalışma. ‘Cahiers du Cinéma’ eleştirmenliğinden gelmiş Fransız sinemacı, günümüzde geçen bir hayalet hikâyesini, çağımıza özgü bir iletişim biçimi olan akıllı telefonlarla mesajlaşma üzerine kuruyor, gotik hayalet öyküsünü çağdaş elektronik alışkanlıklarla harmanlıyor.

İkiz erkek kardeşini kısa bir süre önce kaybetmiş olan Maureen yas süreci içindedir. Ölen ikiziyle aynı kalp rahatsızlığından mustarip olan, -filmin özgün adına uygun olarak- Paris’te yaşayan ünlü bir Alman modelin ‘alışveriş asistanlığı’nı sürdüren genç kadın, ikiz kardeşinin kendisine bıraktığı metruk evde onunla irtibat kurmanın peşine düşer. Eurostar treniyle Paris’ten Londra’ya yolculuğu sırasında iPhone’undan cüretkâr mesajlar alır. Bunlar erkek kardeşinden mi, yoksa kötücül başka bir ruhtan mı gelmektedir.

Yaşayanlar ve ölüler arasındaki puslu ve geçirgen çizginin izinde, çağımızın mesafeleri yok eden iletişim teknolojisi devreye girer. Google’dan soyut sanatın öncüsü kabul edilen İsveçli medyum sanatçı Hilma af Klint’in (1862-1944) resimlerini inceler Maureen. Eski bir televizyon filminde ünlü Fransız yazar Victor Hugo’nun (1802-1885) bizzat yönettiği ruh çağırma seansını izler. Uzak alemlerin artık çok yakın olduğu çağımızda, onun Umman’daki erkek arkadaşıyla Skype görüşmesinin bir ruh çağırma seansıyla benzerliklerini farkederiz.

‘Sinemanın bir diriliş, kendi hayaletlerimizle yüzleşmek suretiyle onları hayata geçirme sanatı olduğunu’ ifade eden yönetmen Assayas ‘sinema vasıtasıyla bilinçaltınızı ve hatıralarınızı kurcalar, kaybettiklerinizi geri çağırırsınız’ diyor. Diğer yarısını kaybetmiş genç kadının kendini bulma ve yeniden inşa sürecini anlatırken moda endüstrisini, genç kadının dişiliğini ve ruhaniyeti sorgulayan karakter incelemesinin zemini olarak kullanıyor. Kamera film boyunca Kirsten Stewart’ın yüzüne yoğunlaşıyor, filmin şimdiden antolojilere girmeye hak kazanmış ünlü ‘soyunma-giyinme’ sekansında, genç kadının cinselliğini keşfe çıkışına tanık oluyoruz.

19. yüzyılın ruhani fotoğrafçılığından, ruhsal varlıkları tespit etme çalışmalarından etkilendiğini belirten Assayas, mistisizm ile teknolojinin flörtünden yola çıkıyor. Akıllı telefonu görünmeyen varlıklarla iletişim kurmada metafor olarak kullanıyor. Bir filminde ilk kez bilgisayar efekti kullanıyor, ama daha ziyade psikoloji ile, bilinç ile bilinçaltı arasındaki muğlak alanda olup bitenlerin peşinde.

Hayalet sahnelerinde müzik, hele elektronik müzik kullanmaya yanaşmamış Assayas. Filmini tür klişelerine hapsetmek istemiyor, gürültü ve doğal seslerin etkisinden yararlanarak daha ürkütücü bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Ünlü ‘soyunma-giyinme’ sekansı Marlene Dietrich’in seslendirdiği şarkı eşliğinde bir dans gösterisine dönüşüyor. ‘Das Hobellied’ isimli bu Viyana halk şarkısında, ‘ölüm’ün zamanı geldiğinde hepimizi aynı yere, toprağın altına götüreceği dile getiriliyor.

Fransız yönetmenin bizde ‘Ve Perde’ adıyla oynamış ‘Sils Maria’dan sonra bir kez daha çalıştığı Kirsten’dan harika bir sonuç aldığı bu sinefil işi hayalet öyküsünde yabancılaşma ve kimlik arayışı üzerine kafa yoruyor, beden ile ruh arasındaki huzursuz ilişkiyi kurcalıyor, ölüm ile kurduğumuz ilişki üzerine meditasyona girişiyor. Finaldeki üç dakikalık kesintisiz sekansıyla Antonioni imzalı ‘Yolcu’nun (Professione: Reporter) kapanış bölümünü anımsatan bu güzel filmi; maddi dünya ile ruhlar dünyası arasındaki kişisel yolculuğun bu ilginç tasvirini kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.

(15 Haziran 2017)

Ferhan Baran

[email protected]

Dede Korkut Hikayeleri İlk Kez Sinemada

Yazdığı ve yönettiği birçok film ve diziyle fenomen yapımlara imza atan Burak Aksak, bu kez Dede Korkut Hikayeleri ile sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Aksak’ın BKM Film yapımcılığında senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği Salur Kazan: Zoraki Kahraman adlı yeni filmi, 09 Haziran’da vizyona girecek. Aksak, nesilden nesile aktarılan destansı hikâyelere getirdiği modern solukla, fantastik komedi hayranlarını yine kahkahaya boğacak. Filmde Oğuz boylarının saygın isimlerinden Salur Kazan’ın kötü adamlar tarafından esir alınan sevdiklerini kurtarma mücadelesi ve oba halkının esir düştükten sonra yaşadığı olaylar iç içe anlatılıyor.