Bir hayat nasıl karartılır?
Yemyeşil bir dağ, masmavi bir deniz; cıvıl cıvıl, kanı kaynayan, oynaşan, ağız dolusu gülen çocuklar… bunlar bir kefesinde hayatın. Diğer kefesinde mahalle baskısı, zorbalık, tutuculuk, ‘eller ne der’ tedirginliği, ‘hanım yaptı kaza oldu, halayık yaptı ceza oldu’ anlayışı…
Ülkemizin her karesinde olduğu gibi tutuculuk, buna da bağlı olarak mahalle baskısı, dolayısıyla da zorbalık öne çıkıyor “Mustang”de… Anne babası ölmüş, babaanne ve amca cenderesi arasında sıkışmış beş genç kızı tanıyoruz filmde. Filmin bir mesaj verme derdi yok, yönlendirmiyor da izleyiciyi… sadece durum tespiti yapıyor, saptıyor ve sunuyor. Artık siz ne alırsanız…
Hayat, bir bütün…
Ankara’da patlayan bomba ile yaralananlara, ‘son nefesinizi de biz alacağız’ dercesine gaz sıkanlardan hiçbir farkı yok ailenin. Duygu yoksunu, empati gibi bir derdi olmayan babaanne ve amca. Varsa yoksa kendilerine bir şey demesinler… Gençlerin onca çaba harcamasına, kendilerini var etme mücadelesine engel olsunlar, gerekirse baskı uygulasınlar o kadar. Ülkemizin hemen her köşesinde izleyegeldiğimiz bir toplumsal gerçeklik yansıyor “Mustang” ile beyaz perdeden.
O beş genç kız, birer birer “suç” işliyorlar. Sahi, bizim ülkemizin dışında nerede suç sayılıyor gülme, hayatın tadını çıkarma?
Pozitif ayrımcılık
Yönetmen, genç kadın penceresinden bakıyor yaşananlara… öyle de bakmalı. Senaryoyu çok iyi kotarmış. Rejisi de sakin -giderek hareketleniyor, filmin dramıyla doğru orantılı- temiz ve yalın. Yeşilçam deyimiyle atraksiyonlara girmiyor, oyun oynamıyor. Tavrı net.
Yönetmen Deniz Gamze Ergüven’in ilk filmi olduğuna inanmak zor, doğal mekânda, aynı doğallıkla oynayan genç oyuncularla (bu arada hemen belirtmeliyim, Saraybosna ve Uluslararası Sakhalin Film Festivali’nde oyuncu ödüllerini hak etmiş kızlar… filmin kazandıklarını da unutmamalı) rahat çalışmış. “Soğukkanlı geçiş” diyebileceğimiz yerler var. El halılarının değeri simetrinin bozukluğuyla ölçülürmüş, buna da bağlı olarak göze çarpmayan hatalar hoş görülüyor.
Bir hayat niye karartılır?
Bir yandan kızların yaşamını mahvetmeye soyunan mahalleli, bir yandan da onları kurtarmak için mahallenin elektriklerini bile kesmeyi, direklerdeki yükselticileri kırmayı göze alabiliyor. Tipik Anadolu insanı tavrı; kaypak ve sürekliliği olmayan… İçleri gidiyor aslında onların da… kızlarla birlikte kendi kurtuluşlarını görüyorlar onların yaptıklarında ama yine de engel olmayı görev biliyorlar.
Belirleyici noktalardan biri “bekâret”. Kuşkusuz öyle kolay dillendirilebilen bir şey olmasa da kızlar, açık yüreklilikle saflarını belirlemiş. Ailelerin takıntısı olan bu “bozulma/bozulmama’ durumuna, gerdekten apar topar doktora götürülen kız yanıt veriyor (öncesinde bütün kızlar götürülmüştü muayeneye ama bu acı, acının da acısı). Bundan çıkarmamız gerekenler var, en azından gelecek kuşakları benzer sıkıntılarla yüz yüze getirmemek için.
Sakin akan filmde, rejiden çok senaryo öne çıkıyor, üzerinde çalışılmış. Yönetmen de senaryonun ritmini filme yansıtmış. Son dönemde, gerek yerli gerekse yabancı filmlerde, bir türlü bitmeme hastalığı görüyordum. Bu kez film, dozunda ve zamanında bitti. İzlerken ama en çok da salondan çıktıktan sonra yaşamınızla karşılaştırırken bulacaksınız kendinizi.
Mustang, yönetmen Deniz Gamze Ergüven, oyuncular Güneş Nezihe Şensoy, Doğa Zeynep Doğuşlu, Elit İşcan, Tuğba Sunguroğlu, İlayda Akdoğan, Nihal Koldaş, Ayberk Pekcan…
(24 Ekim 2015)
Korkut Akın