2. Canlandıranlar Festivali’nde İtalyan Filmleri

23 – 28 Mayıs 2014 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek olan 2. Canlandıranlar Festivali’nin bu yılki onur konuğu, sadece canlandırma filmleri ile değil karakter tasarımcılığı ve çizgi romanlarıyla da tanınan İtalyan sanatçı Alessandro Rak. 23 Mayıs Cuma günü 19:30’da yapılacak festival açılışından sonra açılış filmi olarak Beyoğlu Pera Sineması’nda sanatçının Mutluluk Sanatı (L’arte Della Felicita) adlı filmi gösterilecek. Film ayrıca 24 Mayıs 16:30’da Beyoğlu Pera Sineması’nda, 19:00’da Moda Sineması’nda; 25 Mayıs 15:00’de İstanbul Modern Sinema’da gösterilecek. İstanbul Modern gösteriminden sonra saat 17:00’de sanatçıyla söyleşi yapılacak.

Sinemamız Kaynaklarında Haklarında Yanlış Bilgi Verilen Filmler ve Yanlışlar (Farklılıklar) 7

Filmleri (ben) yönetmenine göre değerlendiririm fakat unutmamak gerekir ki, filmlerde seyircinin gördüğü öncelikle oyuncudur. Seyirci -belki- filmin bile ne olduğunu bilmeden beyazperde önündeki koltuğuna oturur ama filmi görmeden -özellikle eski- filmler hakkında bilgi edinmek istediği zaman sinemamızda çok az olan kaynaklara bakmak durumundadır. Bir film hakkında öncelikle bilgi veren yer “jenerik”tir, ondan öncesi ise, “afiş”, gerçi şimdilerde sinemaya girişte afişi görmeme olasılığı çok yüksek.

Şimdi, bu şekilde -birçok kişiye önemsiz gelebilir- yanlış ve hatalı bilgiler arasında kısa bir gezinti yapacağız. Bu hatalı bilgilerin bunlarla sınırlı olmadığını belirtelim. Farkında olmadığımız daha ne hatalar (ve eksikler) var, onların bir kısmına zaman içinde ulaştığım oluyor. Şimdilik ulaşabildiklerimi (ve hatırlayabildiklerimi) aktarıyorum:

Benim için en enteresanı: Gazap Rüzgârı (Orhan Aksoy / 1982) filmidir. Bu filmin afişinde ve jeneriğinde Gülistan Güzey adı var fakat Sayın Güzey bu filmde yok. Filmi ilk seyretmemden sonra sırf Güzey’i aramak için tekrar seyrettim, yoktu… Güzey’in oynayabileceği bir rolü Şeref Çokşeker oynuyordu fakat ne afişte ne de jenerikte adına rastlamak mümkün değildi… Google’da son bir deneme yaptım, filmi buldum. Hem Güzey’in, hem Çokşeker’in adı oyuncular arasında yer alıyor fakat tüm oyuncuların filmde oynadıkları karakter adları parantez içinde yer alırken, Güzey’in karşısında her hangi bir ad (oynadığı rol) yok, Çokşeker’in karşısında ise “dadı” rolü yazılmış. Bu rol filmde Güzey’in oynayabileceği tek rol fakat bu rolde afiş ve jenerikte adı geçmeyen Çokşeker oynuyor.

Hülya Koçyiğit’in filmografisinde Gazap Rüzgârı filminde oyuncular arasında Şeref Çokşeker sayılırken (Alican Sekmeç) Özgüç’ün Türk Filmleri Sözlüğü’nde (cilt: 2) filmin oyuncuları arasında Gülistan Güzey sayılıyor.

Yavuz Yalınkılıç’ın Cesur Kabadayı (1969) filminin oyuncuları arasında Hayati Hamzaoğlu sayılmaktadır (Özgüç, cilt: 1) fakat filmde Hamzaoğlu yoktur, olması halinde -olası- rolünü, filmin yönetmeni Yavuz Yalınkılıç oynamaktadır. Filmin başrol oyuncusu İzzet Günay’ın filmografisinde ise oyuncu olarak Yalınkılıç adı geçmez iken Hamzaoğlu oyuncular arasında sayılmaktadır. (Evren)

Orhan Elmas’ın Plajda Sevişelim (1964) filmi oyuncuları arasında Hülya Koçyiğit adı verilmektedir (Özgüç: 1) fakat film Hülya Koçyiğit’in filmografisinde yer almamaktadır. Filmin afişi üzerinde yapılan araştırmada filmde oynayan Koçyiğit’in Hülya değil Nilüfer olduğu görülmüştür.

Aykut Düz’ün Otelde Cinayet (1986) filminde oynayan Yılmaz Zafer’in adı Özgüç’ün kitabında (cilt 2) Zafer Yılmaz olarak yer almaktadır. Yılmaz Zafer’in adının bu şekilde ters yüz edilmesi tek örnek değildir, bir kısım film afişlerinde de adı Zafer Yılmaz olarak yer almıştır. Sinemamızın kuruluş yıllarındaki yönetmenlerinden Muhsin Ertuğrul’un adı, eski bir geleneğe göre bazı eski metinlerde Ertuğrul Muhsin olarak yer almakta ise de, bu kullanım Yılmaz Zafer’in doğumundan çok öncesinde terk edilmişti. Yıllar sonra bazı yerlerde adın bu şekilde değiştirilmesinin hiç bir savunması olamaz.

Film isimleri:

Mehmet Dinler’in Yalancı (Çok Yalnızım) (1973) filminin çift ismi vardır, Özgüç Türk Film Yönetmenleri Sözlüğü’nde Dinler’in filmlerini verirken iki isimli bu filmi iki ayrı filmmiş gibi göstermektedir. Aynı şekilde Orhan Elmas’ın iki isimi filmi, Mahzun Gönüller’e (İçimdeki Alev) iki ayrı filmmiş gibi yer vermektedir.

Türk Filmleri Sözlüğü’nün ikinci basımı hazırlanırken (basım için yazımı yapılırken) yanlış yazıldığını fark ettiğimiz Kelepçeli Aşk (1963) filminin isminin düzeltilmesi için Özgüç’ü uyarmamız üzerine, hata (yanlışlık) düzeltilmiştir fakat kitabın film dizininde, düzeltilmesini istediğimiz hatalı hali ile (Kelepçeli Aşık) yer almış bulunmaktadır. Aynı yıl içinde yer alan Bulunmaz Uşak filminin ismi yanlış (hatalı) olarak Bulunmaz Aşk olarak yazılmıştır. Film dizininde ise filmin adı doğru şekli ile yer almaktadır.

(27 Mayıs 2014)

Orhan Ünser

2. Uluslararası Farklı Perspektifler Kısa Film Festivali Programı Açıklandı

Katadrom Kültür Sanat ve Sosyal Politikalar Derneği tarafından organize edilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen 23 – 25 Mayıs 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek 2. Uluslararası Farklı Perspektifler Kısa Film Festivali programı açıklandı. Almanya, Amerika, Brezilya, İngiltere,Malta, İran ve Kuzey Kore’nin aralarında olduğu yirmiiki ülkeden, altmışa yakın filmin yer aldığı festival programı; Değişen Bakış Açıları, Değişim Deneyimi, Gündelik Hayatta Değişen Bakış Açısı, Çevreyi Değiştirme, Kültürel Bakış ve Bilateral olmak üzere altı bölümden oluşuyor. Festival, 23 Mayıs Cuma günü Stowaway filminin gösterimiyle başlayacak.

2. Uluslararası Farklı Perspektifler Kısa Film Festivali Programı Açıklandı yazısına devam et

Kayıp Zaman

İnternette yayınladığı dizi ve parodilerle tanınan genç yönetmen Evliya Çelebi, çektiği 5 kısa filmi birleştirerek, ortaya konu bütünlüğü bozulmayan, içinde Atatürk canlandırmaları da bulunan, 5 sekanslı, 80 dakikalık film ortaya çıkardı. Yönetmen Evliya Çelebi, senaryolarını yazdığı ve özgün müziğini bestelediği Kayıp Saat, Kayıp Zaman, Kayıp İrade, Kayıp Senaryo, Kayıp Sağlık adlı ‘kayıp’ beşlemesi kısa filmleri daha sonra birleştirerek, konu bütünlüğü bozulmayan bir uzun film ortaya çıkarmayı başardı. Filmin 9:06 saniyesinde çalışmaya başlayan saatle birlikte Atatürk’ün sesi duyuluyor. Çelebi, bu 80 dakikalık uzun filme, serinin ikincisi olan Kayıp Zaman adını verdi.

  • Basın Bülteni
  • Kayıp Saat (Kısa Film)

ÖĞ-DER Senaryo Ödüllerini Verdi

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞDER), “Eğitimde Önce Ahlak ve Maneviyat” konulu 3. Kısa Film Senaryo Yarışması ödül törenini gerçekleştirdi. Başkent Öğretmen Evi’nde yapılan programa çok sayıda eğitimci katıldı. Jürinin yaptığı değerlendirme sonucunda birinciliği, Dört Kelime adlı senaryosuyla Mehmet Akif Söğüt, ikinciliği, Senin Gibi Bir Öğretmen adlı senaryosuyla Hâkime Akyol aldı. Yarışmanın üçüncüsü ise Ruhobur adlı senaryosu ile Ahmet Güney oldu.

6. Montreal Türk Filmleri Festivali Kapanışında Soma Kurbanlarına Saygı Duruşu

09 Mayıs’ta coşkuyla başlayan 6. Montreal Türk Filmleri Festivali, Soma’da yaşanan facia dolayısıyla 15 Mayıs’ta hüzünle bitti. Görkemli açılış yapan festival, Soma kurbanlarına saygı dolayısıyla sade bir törenle kapanışını gerçekleştirdi. Festivalde bu yıl uzun metraj dalında ödül verilmezken, Halk Seçiciler Kurulu’nca ilk kez verilen İzleyici Ödülü’ne Bi Küçük Eylül Meselesi layık görüldü. Festival Seçici Kurulu ise En İyi Kısa Film Ödülü’nü Buğra Dedeoğlu’nun Şeref Dayı ve Gölgesi’ne layık görürken, En İyi Belgesel Ödülü’nü çocuk gelinler sorununa dikkat çeken, ancak “güçlü kadın, kaderine boyun eğmeyen kadın” imajını öne çıkaran Özer Kesemen’in yönettiği Zen adlı film aldı.

6. Montreal Türk Filmleri Festivali Kapanışında Soma Kurbanlarına Saygı Duruşu yazısına devam et

Aşk, Tutku, Dedikodu

Mona Achache’nin yönettiği ve Camille Chamoux, Audrey Fleurot, Anne Brochet ile Josephine De Meaux’un oynadığı Aşk, Tutku, Dedikodu (Les Gazelles – The Chicks), 23 Mayıs 2014’de M3 Film dağıtımıyla Kurmaca Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Marie ve Eric liseden beri birliktedirler. On yıl sonra, birlikte bir daire almaya karar verirler. Aslında bu durum evlilik kadar sorumluluk anlamına gelmektedir. Kontratı imzaladıktan hemen sonra Marie’nin aklı karışmaya başlar, ardından da bir adamla tanışması her şeyi allak bullak eder. Marie, Eric’i alışılmışın dışında bir şekilde terk eder ve kendisini zevk ve özgürlüğün adresi olan bekârlar dünyasının kollarına bırakır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Facebook
  • Fragman
  • IMDb

Cannes’da Zafer Kış Uykusu’nun

67. Cannes Film Festivali’nde ödüller açıklandı. Tüm sinema yazarlarının birleştiği nokta bu yılki hasadın çok verimli olduğu yolunda idi. Altın Palmiye adayı yarışmalı ana bölümde gösterilen 18 film çıtayı hayli yukarılara taşıdı. Çağımızın usta yönetmenlerinin son çalışmaları büyük bir keyifle izlendi, değerlendirildi.

Yeni Zelanda’lı yönetmen Jane Campion başkanlığındaki jürinin Altın Palmiye’yi hangi filme layık göreceği son güne kadar merak konusuydu. Başından beri beklediğimiz gerçekleşti. Büyük ödülün Nuri Bilge Ceylan imzalı ‘Kış Uykusu’na verilmesi hepimizi sevindirdi. Usta yönetmenin Çehov tutkusunun izlerini taşıyan, Bergman’dan ‘Evlilik Üzerine Sahneler’den esinler taşıyan mükemmel yazılmış ve oynanmış bu son başyapıtını ülkemizde gösterime çıktığında uzun uzadıya tartışmak üzere diğer ödüllere bir göz atalım isterseniz.

Festivalin yarışmalı ana bölümünün ikincilik ödülü sayılan Büyük Jüri Ödülü bu yıl gencecik bir İtalyan yönetmenin ‘Le Meraviglie / Şaheserler’ adlı filmine gitti. Alice Rohrwacher’in Toscana kırsalında kendi çocukluğu ve ilk gençliğinin geçtiği yerleri mekan almış çalışması bir büyüme öyküsü anlatıyor, kadınlığa geçişin sancılarını duyarlıkla irdeliyor.

En iyi yönetmen ödülü, bizde en çok Philip Seymour Hoffman’a Oscar ödülü getirmiş 2005 yapımı ‘Capote’ ile tanınan Bennett Miller’a takdim edildi. Amerikalı yönetmenin ‘Foxcatcher’ı, milyarder John Du Pont ile olimpiyat madalyalı güreşçi kardeşler Mark ve Dave Schultz’un trajediyle sonuçlanmış gerçek hikâyelerine dair. Paranoid şizofren Du Pont’u dehşetengiz bir makyajla canlandıran Steve Carell, kariyerindeki yeni dönemeçte bu çok farklı kompozisyonla beklenen erkek oyuncu ödülünü alamadı ama Oscar’larda adını duyarız gibi geliyor.

Festivalin en iyi erkek oyuncu ödülü bu dalda favoriler arasında gösterilen emektar İngiliz oyuncu Timothy Spall’e verildi. Mike Leigh imzalı ‘Mr. Turner’, 1775-1781 yılları arasında yaşamış, Empresyonist akımın ve yirminci yüzyıl soyut resminin ilham perisi olarak kabul edilmiş öncü ressam Joseph Mallord William Turner’ın yaşam hikâyesini konu alan görkemli bir ‘biopic’ olarak festivale damgasını vuran filmlerden biriydi.

En iyi kadın oyuncu ödülü bir diğer Amerikalı yıldıza sunuldu. David Cronenberg’in Hollywood’un şiddet yüklü rekabetini bıçak altına yatırdığı son opus’u ‘Maps to the Stars / Yıldız Haritası’nda mükemmel bir oyun çıkartan Julianne Moore’un oldu bu ödül.

2003 yapımı ilk uzun metrajı ‘Dönüş’ten beri favori yönetmenlerimiz arasında yer alan Andrey Zvyagintsev’in ‘Leviathan’ı en iyi senaryo ödülünün sahibi oldu. Eski Ahit’in şeytanla özdeşleştirilen deniz canavarından ve Hobbes’un aynı adlı eserinden yola çıkan yönetmen, kutsal Eyüp kitabının ‘dürüstler neden acı çeker’ sorusuna odaklanmış öyküsünde, günümüz Rus toplumunun keskin bir eleştirisini yapıyor.

İki film arasında paylaştırılan Jüri Ödülleri, 67. Cannes jürisinin belki de en hınzır kararı idi. Üçüncülük olarak kabul edilen Jüri Ödülü bu yıl 1930 doğumlu efsanevi usta Jean-Luc Godard’ın kendi gelmeden festivale yolladığı son deneysel çalışması ‘Adieu au Langage / Dile Elveda’ ile 1989 doğumlu Kanadalı genç yetenek Xavier Dolan’ın ‘Mommy’si arasında paylaştırıldı. Fransız Yeni Dalga’sının 84 yaşındaki dev anıtının yenilikçi, kışkırtıcı her daim genç sinemasının Kanada’nın yaramaz çocuğunun coşkun ödipal denemesiyle birlikte değerlendirilmesi çok yerinde olmuş kuşkusuz.

Bu yıl birbirinden iyi filmlerin yarışmalı seçkide yer aldığı Cannes sahnesinde, ödül listesine giremeyen ancak bu listedekiler denli başarılı filmler de vardı kuşkusuz. Dardenne kardeşlerin toplumsal dayanışma ruhunu yücelten, muhteşem Marion Cotillard’‘Deux Jours, Une Nuit / İki Gün, Bir Gece’si, sol ideolojinin yılmaz ozanı Ken Loach’un çok sağlam dayanışma filmi ‘Jimmy’s Hall / Jimmy’nin Mekanı’ ya da Japon yönetmen Naomi Kawase’nin Doğu Çin Denizi’nde mercanlarla çevrili Amami Oshama adasının eşsiz eko sistemini mekân alan, yaşam, ölüm ve yeniden hayat bulma döngüsü üzerine muhteşem çalışması ‘Futatsume No Mado – Still the Water / Su Durgun’ ödül listesinde yer bulamayan festivalin önemli yapımları arasındaydı.

67. Cannes Film Festivali’ni noktalarken, şu karanlık günlerde Türkiye’ye 32 yıl sonra ikinci Altın Palmiye’yi getiren ülkemizin aydınlık yüzü Nuri Bilge Ceylan ve çalışma arkadaşlarına bir kez daha teşekkür ediyor, daha geniş bir değerlendirme için ‘Kış Uykusu’ ve diğer filmlerin sinemalarımızda gösterime çıkmasını bekliyoruz.

(25 Mayıs 2014)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

2. Kırmızı Lale Film Festivali

Hollanda Türkiye Kültür Vakfı tarafından Rotterdam kentinde düzenlenecek olan 2. Kırmızı Lale Film Festivali (2. Rode Talip Film Festival – 2. Red Tulip Film Festival), 25 – 31 Mayıs 2014 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Festivalin basın toplantısı 14 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul’daki Hollanda Konsolosluğu’nda gerçekleştirildi. Basın toplantısında Hollanda Başkonsolosu Robert Schuddeboom da bir konuşma yaptı.

2. Kırmızı Lale Film Festivali yazısına devam et

Telekinezi

Marina de Van’ın yönettiği ve Missy Keating, Marcella Plunkett, Padraic Delaney ile Charlotte Flyvholm’in oynadığı Telekinezi (Dark Touch), 23 Mayıs 2014’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, ailesinin öldürülüşüne tanık olan bir çocuğun başından geçen akıl almaz olayları anlatıyor. Neve, ailesinin ve küçük kardeşinin öldürülüşüne tanık olur. Ailesinin öldürülmesinden sonra geriye kalan tek kişi Neve´dir. Olayı soruşturan polisler bir çeteden şüphelense de, gerçekler sandıkları gibi değildir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb