Yabancıların Arzuları Üzerinden Şekillenen Hayatlar

Dünya sinemasının en üretken yönetmenlerinden Woody Allen’ı izlemek her zaman keyiflidir. Hele hele edebiyatla haşır neşir olduğu çalışmalarında. Bunların şimdilik sonuncusu olan ‘Blue Jasmine’, Tennessee Williams’ın ünlü oyunu ‘Arzu Tramvayı / A Streetcar Named Desire’dan yola çıkmış. Ancak birebir uyarlama olmaktan ziyade, Williams’ın oyununun ölümsüz karakterleri ile benzerlikler içeren, olay örgüsüyle ince ince flört eden bir deneme bu. Aslına uygun koyu bir dram olmak yerine, Woody’nin mizahından nasibini almış yaman bir burjuva sınıfı eleştirisi. Tepetaklak bir düşüş öyküsünün ardında, çağdaş kapitalizmin güdüsünde gözü doymak bilmez insancıkların bitmez tükenmez statü ve lüks tutsaklığı üzerine hınzır bir taşlama.

Kızkardeşi Ginger ile birlikte evlâtlık olarak yetiştirildiği orta sınıf ailenin gözbebeği olmuş çekici Jeannette, fiziksel özelliklerinin de yardımıyla kendisine sınıf atlatacak zengin bir koca bulmuş, alelâde ismini ‘Jasmine’ olarak değiştirdikten sonra, parlak ve gösterişli bir hayatın hanımefendisi oluvermiştir. Gün gelir, finansçı kocasının dolandırıcılığı ortaya çıktığında ise tüm ihtişam elinden kayıp gider.

‘Blue Jasmine’, Park Avenue’nün mağrur güzelinin San Fransisco’nun ücra mahallelerinde yeni bir hayat kurmak, daha ziyade kaybettiği görkemli yaşamı geri kazanmak üzerine verdiği savaşım üzerine. Williams’ın Blanche Dubois’sı gibi Jasmine’in hayatında da gerçeklere yer yoktur, mucizeler ve tatlı hayaller peşindedir. Kendini erkeği üzerinden var etmiş genç kadın, kaybetmiş olduğu rüya yaşamını statü sahibi başka erkekler üzerinden geri almayı deneyecektir.

Tek bir karakterin bütüne egemen olduğu nadir Allen filmlerinden biri ‘Blue Jasmine’. Bu da daha önce Williams’ın oyununu sahnede Liv Ullmann yönetmenliğinde başarıyla sergilemiş olan Cate Blanchett’e müthiş bir performans sunma olanağı sağlamış. Kendi ayakları üzerinde duramayan mağrur Jasmine’in umutsuz mücadelesini ve derinleşen nevrozunu ustalıkla aktarıyor Avustralyalı mükemmel oyuncu. Herkesin defalarca yazdığı gibi, Blanchett isminin başta Oscarlar olarak bilinen Akademi Ödülleri olmak üzere önümüzdeki aylarda açıklanması beklenen ödül listelerinde sıkça geçeceğini tahmin ediyorum ben de. Yazımı noktalamadan, usta oyuncuya eşlik eden diğer mükemmel yorumculardan da söz etmek isterim. Oyunun özgün Stella’sına kıyasla daha sevecen ve insaflı kız kardeş Ginger’da yetenekli İngiliz oyuncu Sally Hawkins, yine oyunun buyurgan ve şiddet yüklü Stanley Kowalski’si yerine Andrew Dice Clay’in çok daha evcil ve sevimli Augie’si filmin önemli kozlarından. Henüz izlememiş olanlar için lezzetli bir bayram şekeri kıvamında ‘Blue Jasmine’. Kaçırmayın.

(16 Ekim 2013)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com