Andrzej Wajda, Wszystko na Sprzedaz (Herşey Satılık) filmini, bir çok filminde -bazen başrol, bazen küçük bir rol- oynamış olan Zbigniew Cybulski’nin ölümü üzerine yapmıştır, bu nedenle diğer filmlerine göre hayli kişiseldir. Filmde, birlikte yaptıkları (yönetmen / oyuncu) filmlerde Cybulski’nin kullandığı kimi eşyayı, örneğin bir maşrapayı gösterir. Film, Cybulski üzerine bir filmdir ama sadece iki kez o da en az görülebilecek biçimde Cybulski’nin fotoğrafı kadraja girer, kısa bir süreliğine. Cybulski bir film çekimi sırasında oluşan bir kazada -tren çekimi sahnesi- ölür. Cybulski, uzun yıllar Polonya Sinemasında oynadıktan sonra Batıya (!) açılmış ve Orta Avrupa’da filmlerde oynamıştır. Bu arada İsveç’te oynadığı (bir İsveç filmi) -bizdeki adı- Sevmek ile seyircilerimize ulaşmıştır. Diğer (Polonya) filmleri Sinematek seyircilerinin belleğindedir (!) ama Wszystko na Sprzedaz’ı seyreden bir kişi Cybulski’nin -çoğu Wajda’nın yönettiği- diğer filmlerini görmemiş ise yeteri kadar bir şey anlamaz, tadını da çıkaramaz.
Bahar İsyancıdır da bu şekilde bakacağımız bir filmdir. Filmde söz konusu edilen, oyun çalışması, bilinmesi gereken başkaca bilgileri gerektirdiği için yeteri kadar anlaşılmıyorsa, ayrıca sırf oyun değil oyuncuların özel hayatları, bu hayatlardaki kırılganlıkları yeteri kadar bilinmiyorsa, film bize yabancı duracaktır. Tamam, bahar isyancıdır ama -her ne kadar aynı ismi taşıyan Onat Kutlar’ın kitabını okumadıysam da- baharın isyancılığı, doğanın uyanmaya başladığı ilkbahar için söylenmiş bir söz-müş gibi geliyor bana. (Bu yargılar kişisel olup, yeterli dayanaktan yoksundur) Filmin sonundaki, deniz kenarı sahnesindeki, denizin kabarmasının, dalgaların gelişinin -Karadeniz mi idi?- bir evvel bahar isyanı olduğunu çıkaramıyorum. Kumsalda oturanların kırgınlıkları, kızgınlıkları, susuşları, arkadaşları Ali’nin ölümüne mi, oyunun çıkışsızlığına mı, -yoksa “oyun” çıkmış mı idi?- hazan’ın (bana sonbaharmış gibi geldi) giderek coşmasını “sadece” seyretmek ise baharın isyancılığı bir başlangıcı değil de bir bitişi mi simgeliyor? Yine de baharın isyancılığını, bir ilkbahar değişimi, girişimi ve mevsimsel değil, toplumsal bir olgu olarak almak istiyorum.
(11 Mayıs 2013)
Orhan Ünser