Yaşamın Yükünü Sırtlayan İşçi Kadınlar

Halen gösterimde olan Bosna Hersek’ten ‘Çocuklar / Djeca’ ve bizden ‘Zerre’ güçlü kadın karakterleri merkeze alan iki güzel film. Bosnalı yönetmen Aida Begic’in ilk kez geçtiğimiz yıl Cannes Film Şenliğinde görücüye çıkmış filmi, 24 yaşındaki Rahime’nin yaşam mücadelesi üzerine. İnsafsız iç savaş yıllarında büyümüş, ebeveynlerini kaybetmiş genç kadın bir restoranın mutfağında çalışarak ayakta kalma savaşı verirken, bir yandan da iki göz oda evi paylaştıkları erkek kardeşinin koruyuculuğunu üstlenmiştir. Nedim ergenlik çağındadır. Savaş ortasında yetim kalmış birçok akranı gibi asidir, huzursuzdur. Üstelik şeker hastasıdır. Savaş sona ermesine ermiştir belki, ancak yoksul yetimler için yaşam koşulları hiç de parlak değildir. Savaş öncesi bölgenin en güçlü sanayilerinden birine sahip olan ülke, savaşın yıkımına eklenmiş dünya ekonomik krizi ve hukuka aykırı şekilde uygulanmış özelleştirme politikaları sonucunda, gerek ekonomik gerekse ahlâki açıdan tam bir çöküntü içindedir. Yolsuzluk almış yürümüş, gücü yeten güçsüzü, yoksulu ezer hale gelmiştir. İşte bu ortamda Rahime’nin tek dayanağı ve özgürleştirici gücü emeği ve inancıdır. Başını örtmüştür. Hem inancından, hem de savaş yıllarının tecavüz vahşetine bir refleks olarak belki. Öylesine güçlü, bir yandan da öylesine ürkektir ki kendisine sevgiyle yaklaşan genç adamın şefkatine bile karşılık veremez. Aida Begic ikinci filminde, Rahime’nin koşturmaca içindeki tedirgin mücadelesini, omuz kamerasının titrek ve huzursuz görüntüleriyle saptamış ve bu yaralı kalbin hüznünü, asil mücadelesini bir belgesel titizliğiyle aktarmış.

Erdem Tepegöz’ün, 32. İstanbul Film Festivali’nin programıyla çakıştığı için biraz geç gündeme getirdiğimiz ilk filmi ‘Zerre’nin, Bosnalı komşusunun filmiyle belirgin bir akrabalığı mevcut. Tarlabaşı’nın izbe sokaklarından birinde yine iki göz bir evde yaşlı annesi ve hasta küçük kızıyla yaşam mücadelesi veren Zeynep’in koşulları Rahime’den daha iyi değil, hatta daha da beter. İzbe bir tekstil atölyesindeki işinden de olmuş, ne olursa olsun bir iş bulma telaşındadır. Bir yandan gözü böbreğinin tekinde olan ev sahibiyle mücadele halindedir. Öte yandan, kilometrelerce ötede gece yatılı çalışmaya razı olduğu fareli fabrikalardaki erkeklerin sataşmalarına göğüs gerer. Ve Erdem Tepegöz, Zeynep’in çok kolay melodrama, arabeske yönelecek hikâyesini tam bir belgesel titizliğiyle ve bir ilk filmden beklenmeyecek olgunlukta anlatır.

Kadın karakterlere hayat veren muhteşem oyuncuları, her iki filmin de önemli bir şansı. ‘Çocuklar’da Marija Pikic ve ‘Zerre’de Jale Arıkan’ın yorumları her türlü takdire değer. Bu iki güzel film vesilesiyle tüm emekçilerimizin, yaşam mücadelesinde dimdik işçi kadınlarımızın 1 Mayıs emek bayramlarını kutluyorum.

(‘Çocuklar’ bu hafta İstanbul’da Gayrettepe Astoria Sinemaları’nda; ‘Zerre’ Beyoğlu Pera Sineması’nda izlenebilir.)

(29 Nisan 2013)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com