Havana’dan İnsan Manzaraları

Filmekimi’nde ilk kez görücüye çıkan ‘Havana’da 7 Gün (7 Dias En La Habana)’ yedi ayrı yönetmenin tek bir kent’e baktığı kısa öykülerden oluşuyor. ABD ambargosu ve Sovyetler Birliği’nin 1991’deki çöküşüyle ekonomik açıdan zor günler yaşayan Küba’nın değişim sancılarını derinlemesine irdeleyen bir film değil bu, ancak her biri 15 – 20 dakika uzunluğundaki bölümleriyle Karayipler’in bu renkli kentinin ruhunu yansıtmayı başarmış.

Puerto Rico doğumlu oyuncu Benicio del Toro’nun kamera arkasında olduğu ilk hikâye ‘Amerikalı’, aktör Teddy’nin güzeller güzeli bir fahişeyle sonu sürprizli biten macerası üzerine. Sovyetler Birliği’nde mühendislik okumuş, ekonomik zorluklar nedeniyle teknisyenliğin yanı sıra şöförlük de yapan Angel’in taksisiyle Havana’yı turlarken Batista döneminden kalma Kongre Merkezi’nin, Washington’daki Beyaz Saray’ın -5 cm daha uzun- bir kopyası olduğunu ve Amerikalılara neden ‘Yuma’ dendiğini öğreniyoruz.

Arjantinli usta Pablo Trapero’nun öyküsünde -Emir Kusturica’nın canlandırdığı- yorgun ve bezgin yönetmen, kendisi için pek bir şey ifade etmişe benzemeyen onur ödülünü aldığı festival töreni sonrasında, marifetli taksi şöförünün sahne aldığı caz kulübündeki Jam Session’la kendinden geçecektir.

İspanyol Julio Medem’in yönettiği ‘Cecilia Yoldan Çıkıyor’ isimli üçüncü öykü, Havana’da bırakıp gideceği sevgilisi ile rüyalar ülkesi Amerika’dan aldığı cazip teklif arasında bocalayan yetenekli caz şarkıcısının tereddütleri üzerine.

Filistinli sinemacı Elia Suleiman, güz mevsiminin ıssız Havana kumsallarını fon almış kişisel bir yalnızlık öyküsünde kameranın hem önünde, hem ardında. Fransızların aykırı ismi Gaspar Noe ise yöreye özel bir aklanma ayinini görüntülemiş.

‘Otobüs Durağı (Lista de Espera)’ isimli güzel filmi bizde de gösterilmiş Küba’lı yönetmen Juan Carlos Tabio, ‘Acı Tatlı’ adlı bölümde, derin ekonomik krize, saatler süren elektrik kesintilerine rağmen yaşama coşkusunu yitirmeyen Küba’lıların yaşam kavgalarını; Altın Palmiye’li Fransız sinemacı Laurent Cantet (Sınıf / Entre Les Murs) ise yöreye özgü tipik bir mahalle halkının Hz. Meryem’i onurlandırma partisi girişimini mizahi bir dille aktarıyor.

(16 Kasım 2012)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Malatya Sultan’ı Ağırlıyor, Türkan Şoray Malatya’da

Malatya Valiliği’nin koordinasyonunda, Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından, Manas Evleri’nin ana sponsorluğunda düzenlenen 3. Malatya Uluslararası Film Festivali sinemamızın sultanı Türkan Şoray’ı ağırlıyor. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Malatya Uluslararası Film Festivali için konuklar kente gelmeye başladı. Bugün 19:00’da Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan açılış töreni ile başlayacak festival için hareketlilik dün gece başladı. Festivalin ilk konukları, sinemamızın Sultanı Türkan Şoray, Hababam Sınıfı oyuncuları ve açılış gecesinde konser verecek olan İlhan Şeşen oldu.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Malatya Sultan’ı Ağırlıyor, Türkan Şoray Malatya’da yazısına devam et
  • Sezonun Sürpriz Komedi Filmi Bana Bir Soygun Yaz’ın Fragmanı Görücüye Çıktı

    Oyuncu Hakan Yılmaz’ın baş rolünü oynadığı Bana Bir Soygun Yaz adlı komedi filminin fragmanı nihayet izleyicisiyle buluştu. Senaryosunu İnci Uluçay’ın yazdığı, Biray Dalkıran’ın yönettiği Bana Bir Soygun Yaz, 14 Aralık 2012 tarihinde izleyicisiyle buluşacak.
    Kolunu mafyaya kaptıran üç kafadarın, karanlık adamlardan kurtulmak için verdikleri komik mücadelenin hikâyesini anlatan Bana Bir Soygun Yaz’da Hakan Yılmaz’ın yanı sıra Çetin Altay, Umut Oğuz, Mehmet Özgür, Sera Tokdemir, Ömür Arpacı, Sefa Zengin, Hazel Çamlıdere ve Yosi Mizrahi de rol alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Fragman’ı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Antidepresan +18 İlk Kez Seyr-î Mesel’de

    Ümit Cin Güven’in yönettiği ve başrollerini Umut Özkan, Ayşe Özkök ile Öznur Kula’nın paylaştığı Antidepresan +18 Kasım ayı içinde Seyr-î Mesel’de gösteriliyor. Bir underground film olan Antidepresan +18 dört paralel hikâye üzerine kurgulandı. Bağımlılıkların ölümcüllüğü, şizofrenliğini konu alan film, çıkışı olmayan yollara giren insanların duvara çarpmasını ya da U dönüşü arama mücadelelerini anlatıyor. Sanat hayatı Ceyhan Halkevi’nde amatör oyunculukla başlayan Ümit Cin Güven, Aydın Sayman ile birlikte Sır Çocukları adlı filmi çekerek yönetmenliğe başladı.