Yılın En İyilerinden Albert Nobbs: Zengin Ahlâksızların Düzeninde Bedbaht Kurbanlar!

Filmin öyküsünü, İrlandalı yazar George Moore’un (1852 – 1933) kısa hikâyesinden István Szabó yazmış. 19. yüzyıl sonunda İrlanda’da geçen bir öykünün, günümüzle, meselâ bugünün Türkiye’si ile kurduğu bağ, evrensellik özelliği de, bu usta dokunuş sayesinde sanırım.

Tarihin her döneminde erkek hegemonyası altında ezilenlerden birinin, bir ‘piç’ olarak dünyaya gelip küçük yaşta ‘kirletilen’ kırılgan kızın, geri kalan yaşamında erkek kimliğiyle çalışıp düşler kurması öyküsü, ekonomik sınıf çatışmasının kalbinde yer alıyor. Bu çatışmada ise erkekler de kurban. Soylu ve zengin ‘ahlâksızların’ din kurumuyla işbirliği yaparak kurdukları ‘kölelik’ düzeninde, sömürülenlerin ‘yırtmak’ için çırpınmaları bazen toslasa da duvara, her zaman yeniden ‘nefes almaya başlamak’ mümkün.

Derisinden ve ruhundan içeriye nüfuz eden sahte kimliğinin beslediği umudunu kaybetmeyen Albert Nobbs’un trajik yaşamı, başka acı hikâyelerle kesişirken, koca bir dünyanın adaletsizlik temelinde yükselmiş olduğuna, yeniden, bir defa daha inanıyorsunuz. Bu dünyayı, en iyi temsil eden ‘çanak yalayıcı’, pansiyon sahibesi Mrs. Baker… Ancak, iyi ki, berbat dünyayla baş etmeyi öğrenmiş Hubert Page (başka bir erkek kimliğinde kadın) gibileri var da, iyilik ve vicdanlarıyla dengeleri kurmaya çalışıyorlar.

1898 İrlanda’sından 2012 Türkiye’sine bakalım. Kadınların ‘erkeklerin sistemine’ entegre olmaları, ne kadar şanslı ve ne denli akıllarını kullanabildikleriyle ilintili olsa da, seks objesi ya da görevi üreme olan makineler gibi hissetmeleri için her tür silâh devrede: Medya, töre adı altındaki uygulamalar, cinsel namus gibi muğlâk kavramlar… Yani, Mrs. Baker’ın (iyi Hıristiyan!) pansiyonunun lüks odalarında zengin gençlerle düşüp kalkan şımarık kadınlardan ya da bir genç adamı sevip ondan çocuğu olduğu için din sopasıyla köleleştirilmeye çalışan hizmetçilerden biri olmak, aynı baskıcılık içinde rollerin nasıl dağıtıldığıyla ilgili sadece! Mesele, erkeğin kesin egemenliğinin kırılamaması!

Mutlaka görmeniz gereken bu film, insan türünün iki büyük sınıfı, erkeklerle kadınlar arasındaki eşitsizlikte, ‘şekil’ şartını taklit ederek kendini korumaya ve hayata bağlı kalmaya çalışan ayrıksı Albert Nobbs’un yanı sıra, ‘iyinin iyisi’ oyuncuların yorumladığı karakterlerle öykünün hakkını veriyor.

(20 Temmuz 2012)

Ali Ulvi Uyanık

[email protected]