Kaybolan Kadının Geride Bıraktıkları

Sert Rüzgarlar (Des Vents Contraires)
Yönetmen: Jalil Lespert
Roman: Olivier Adam
Senaryo: Marion Laine-Olivier Adam-Jalil Lespert
Müzik: Francis David Moreau
Görüntü: Josée Deshaies
Oyuncular: Benoît Magimel (Paul), Isabelle Carré (Josée), Audrey Tautou (Sarah), Antoine Duléry (Alex), Ramzy Bedia (Samir), Marie-Ange Casta (Justine), Bouli Lanners (Bréhel), Hugo Fernandez (Clément), Cassiopée Mayance (Manon), Lubna Azabal (Yamine), Daniel Duval (Xavier)
Yapım: Wy Production-Universal (2011)

Oyuncu-yönetmen Jalil Lespert’in “Sert Rüzgarlar” filmi, yazar Olivier Adam’ın romanından uyarlanmış modern zamanlardaki acılar üstüne. Filmde, Paul’le beraber başka insanların dramları da yansıyor.

Paul Anderen bir yazar. Sabah kahvaltıda doktor karısı Sarah’yla çocukları Clément ve Manon’un önünde tartışırlar. Romanına yoğunlaşmış Paul, karısının çocukları okula bırakmasını istemesiyle adeta patlıyor. Sanki bu evlilik Sarah tarafından sorgulanıyor. Sarah akşam eve gelmiyor. Aramalar sonuç vermiyor ve aradan bir yıl geçiyor. Tüm birikimlerini karısının aranmasına harcayan Paul, büyük şehir Paris’te iki çocukla ayakta durmakta zorlanıyor. Ehliyet kursu işi yapan abisi Alex’in davetini kabûl eden Paul baba ocağı Saint-Malo’ya da dönmüş oluyor. Büyüdüğü eve yerleşen, çocuklarıyla eğlenerek evi badana yapan mutsuz Paul’ün zihninin bir köşesinde hep kayıp karısı var. Kursta kendine ilgi duyan hayalleri geniş güzel Justine’le, bunalımdan olmalı, okyanus kıyısında tecavüz eder gibi sevişiyor Paul. Film ilerledikçe başka insanların hikâyeleri de yansıyor kıyıdan köşeden. Alex, karısına aşık olmaktan çok onu kaybetmekten korkan biri. Karısının kendisini aldattığında bile tek kaygısı onun kendini bırakıp gitmesi. Hayatta hep çekingen olmuş Alex, sakin görüntüsünün aksine içinde fırtınalar yaşıyor. Çünkü her şeyi içine atmış. İçinde biriken öfkesini Paul’den çıkarıyor Alex. Bir de mösyö Bréhel var. Küçük bir kaza onun hayatını altüst etmiş ve elinde ne varsa kaybetmiş. Şimdi Atlantik kıyısında bir karavanda tek başına yaşıyor. Hayatında yeni bir başlangıç için kaybettiği ehliyetini yeniden kazanmayı hayal ediyor. Çocukluğun bu şehrinin her bir yerinde hatıralar ve biraz yaşlansalar da aşina yüzler de var. Çocuklarına annelerinin yokluğunu hissettirmemeye çalışan Paul’ün hayatına “Nakliyeci” adıyla anılan Samir de giriyor. Hapiste yatmış Samir, işsiz olduğu için karısı Yamine, yeni rap müziği tutkunu oğlunu göstermiyor. Samir de okuldan oğlunu alıp, Paul ve çocuklarıyla okyanus kıyısında eğleniyorlar. Bu olaydan sonra unuttuğu polisler hayatına yeniden giriyor Paul’ün. Kadın polis Josée Combe, belli etmese de içinde yangınlar olan Paul’e alttan alta ilgi de duyuyor. Filmin finali, tam anlamıyla seyirciyi zihinsel bir boşluğa düşürüyor. Samir’le dostlukları kısa sürse de bitirdiği kitabını ona adıyor Paul. Kitabının metnini Paris’te yayıncısı Xavier’ye veren depresyon içindeki Paul, Seine üzerindeki köprüde ne düşünmüştü acaba? Belki de karısının trajedisini. Belki de, kendisini hep küçük görmüş karısının ailesini. Belki de çocuklarını, Alex’i, geçmişini, hatta gri bulutlar içindeki geleceği. Açık uçlu bir sonda bir şeyler dolaşıyor zihninizde. Modern zamanlardaki acılar sarsıcı.

Dingin bir anlatım…

1976’da Paris’te doğmuş Cezayir kökleri de olan oyuncu ve yönetmen Jalil (Celil) Lespert, ikinci uzun filmi 2011 yapımı “Des Vents Contraires-Sert Rüzgarlar” gizem dolu bir iç yolculuk. Yönetmen Lespert’i, oyuncu olarak Robert Guédiguian’ın 2005 yapımı “Le Promeneur du Champ de Mars-Son Sosyalist Mitterrand” filminde Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand’la dostluk kuran gazeteci Antoine Moreau karakteriyle hatırlayabilirsiniz. 2011 yapımı “Des Vents Contraires-Sert Rüzgarlar”, dingin anlatımlı bir film. Yönetmen, kamerayı ve kurguyu Paul’ün sakin görünümüyle buluşturmuş ama bu sakinliğin altında filmin Türkçe adındaki gibi sert rüzgârlar esiyor. Vicdan azabı ve suçluluk da var. Filmin genel görüntüsünde de hayatın sertliği kendini hissettiriyor. Fonda duyulan müzikler bile Paul’ün görünümüyle özdeşleşmiş gibi. Paul, sanki bu dingin tınılardan kurtulmak için kendini diskonun hızlı ve zıplatan müziğine bırakıyor arada bir. Lespert filmini, Olivier Adam’ın 2009’da yayımlanmış aynı adlı romanından uyarlamış. 1974 doğumlu Fransız yazar Adam’ın romanları sinema için verimli. Senaryosunu yönetmen Philippe Lioret’yle beraber yazdığı ilk romanı da gizem yüklüydü. 2006 yapımı “Je Vais Bien, Ne t’en Fais Pas-Benim İçin Üzülme” filminde de bir kayıp vardı sonu trajik olan. Yazar, yönetmen Lioret’yle 2009 yılında “Welcome-Hoşgeldiniz” filminde de işbirliği yapmıştı. Bu filmde Kürt göçmenler öne çıkıyordu. Yazarın romanları ülkemizde yayımlanmadı.

Büyüleyen mekânlar…

Aşağı Normandiya’da bulunan, kale duvarlarıyla ünlü, Arnavut kaldrımlı sokakları ve haliç’i olan liman şehri Saint-Malo, büyülü bir yer. Burası, Fransa’nın kuzey batısında ve Bretanya Bölgesi’nde, yani “Région Bretagne”da. Manş Denizi’ne de çok yakın. Gelgit olayları da yaşanıyor denizinde. Rennes şehrine de hayli yakın. Romantizm akımının kurucularından ünlü Fransız yazar, tarihçi ve politikacı François-René de Chateaubriand’ın (1768-1848) doğduğu yer ayrıca burası. Yazarın “Napoleon Mezar Ötesinde Hatıralar”, “Sonuncu Ibn-i Serac’ın Maceraları”, “Atala/René ya da Çölde Iki Vahşinin Hayatı” kitapları ülkemizde biliniyor. 1974 Paris doğumlu Benoît Magimel, Michael Haneke’nin sarsıcı filmi 2001 yapımı “La Pianiste-Piyano Öğretmeni” filminde Walter Klamler karakteriyle unutulmaz bir oyunculuk göstermişti. Claude Chabrol’ün 2003 yapımı “La Fleur du Mal-Kötülük Çiçeği”, Harry Cleven’in 2005 yapımı “Trouble-Gizemli Geçmiş” akılda kalıcı filmleri oyuncunun. Kadın polis Josée’yi oynayan Paris doğumlu Isabelle Carré, Leatitia Colomboni’nin 2001 yapımı “A la Folie… Pas du Tout-Seviyor… Sevmiyor…” filminde de yine Audrey Tatout’yla başrolü paylaşmıştı. 2005’te Anne Fontaine’in “Entre ses Mains-Hayatım Ellerinde”, 2006’da Christian Vincent’ın “Quatre Etoiles-Tatlı Hayat”, 2007’de Luc Jacquet’nin “Le Renard et l’Enfant-Arkadaşım Tilki”, 2008’de Josiane Balasko’nun “Cliente-Müşteri”, 2009’da François Ozon’un “Le Refuge-Yuva” filmlerinde oynadı ve bu filmler buralara da uğradı.

(22 Haziran 2012)

Ali Erden

ailerden@hotmail.com