Turkuaz AVM Salonları, 01 – 07 Haziran 2012 seansları için tıklayınız.
Aylık arşivler: Mayıs 2012
Iron Man 3
Shane Black’in yönettiği ve Robert Downey Jr, Gwyneth Paltrow, Don Cheadle ile Jon Favreau’nun oynadığı Iron Man 3, 03 Mayıs 2013′de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Tony Stark, özel hayatının düşmanı tarafından yok edildiğini anlayınca bu işin sorumlularını bulmak için harekete geçiyor. Köşeye sıkışan Stark’ın en yakınlarını korumak için tek şansı zekâsına ve içgüdülerine güvenerek kendi yetenekleriyle hayatta kalmaktır. Kafasını kurcalayan şu sorunun cevabını arar: Adam mıdır kıyafeti kıyafet yapan yoksa kıyafet midir adamı adam yapan?
65. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye, Avusturyalı Yönetmen Haneke’nin Oldu
22 filmin büyük ödül için yarıştığı 65. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye, bu yıl Avusturyalı yönetmen Michael Haneke’nin Amour (Aşk) isimli filmine verildi. Michael Haneke, Ruban Blanc isimli filmiyle 2009 yılındaki Cannes festivalinde yine Altın Palmiye ödülü kazanmıştı. İki yaşlı çiftin tutkulu aşk hikâyesini anlatan filmde başrolleri 81 yaşındaki Jean-Louis Trintignant ve 85 yaşındaki Emmanuelle Riva oynuyor. 65. Cannes Film Festivali’ndeki tek Türk filmi Rezan Yeşilbaş’ın kısa metraj dalında yarışan Sessiz adlı filmi de Altın Palmiye aldı. (Haber: Serpil Boydak.)
65. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye, Avusturyalı Yönetmen Haneke’nin Oldu yazısına devam et
Bir Masalı Yeniden İcat Etmek
Ortaçağ karanlığında bir krallık, “dev” tabir edilmiş trol’leri de eksik olmayan kapkara bir orman, acımasız bir kraliçe/üvey anne, Jan Dark’la Braveheart arasında kalmış bir Pamuk Prenses, bir yerine iki hayran: avcı ile prens, ya da dük… İlk haftasında gişe hasılatı listesinin tepesine yerleşen “Snow White and the Huntsman / Pamuk Prenses ve Avcı”yı böyle tanımlayabiliriz.
Reklâm filmi yönetmenliğinden gelme İngiliz Rupert Sanders kurmacaya attığı ilk adımda büyük bir cesaretle (ki, yapımcılar da benzer bir cesarete sahipmiş, belli) Grimm Kardeşler’in Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masalını bir kez daha beyazperdeye aktarma hevesi duymuş. Kısa süre önce, daha mizahi olan “Mirror Mirror”la yönetmen Tarsem Singh de aynı hevese kapılmıştı. Ama gişede pek başarılı olamamıştı. Bu seferki hayli farklı bir Pamuk Prenses. Gerçi gene hain üveyanne, ayna, zehirli elma var ama kızımız boyun eğen takımından değil. Avcıyı Thor’a (Chris Hemsworth) oynatırsan, haliyle bir savaşçılık durumu da bekliyorsun. Ancak, dul ve ayyaş avcımız, ki aslında tehlikeli olan cücelerle birlikte komik unsuru oluşturuyor, kendi dövüştüğü gibi, Pamuk Prensese de bir-iki hareket gösteriyor.
Masalı herkes bilir ama biz filmi gene de özetleyelim. Pamuk Prenses’in annesi ölüyor. Erkeklerin faydacı yaratıklar olduğuna iman etmiş Ravenna, kralın karşısına çıkıp güzelliğiyle büyülemek için bir numara çeviriyor (Savaşmaya gelen hayalet ordu çapında bir numara). Sözde karısının yasını tutan kral onu görür görmez âşık oluyor. O erkenden ölünce, Kraliçe Ravenna, Pamuk Prenses’i (Kirsten Stewart) kuleye kapatıp, halka zulmetmeye koyuluyor. Sağ kolu ise, sevimsiz kardeşi Finn (Sam Spruell). Ravenna’nın (Charlize Theron) amacı, fethettiği Avrupa krallıklarına İngiltere’yi de katmak.
Bir de aynasına (Christopher Obi) güveniyor, tabii. Gerçi aynadan çok kalkana benziyor ama, akışkan metal olarak hayli etkileyici. Dünyada sadece güzelliğiyle ayakta kalacağını bilen Ravenna, genç kızlardan ve çiçeklerden yaşam enerjisi alıyor. Ancak, yaşlanmaya başlayınca, ayna ona saflık timsali Pamuk Prenses’in kalbini yiyerek ebedi hayata kavuşmasını tavsiye ediyor. O noktada da, köyde herkese içki borcu olan, karısını kaybedince kendini alkole vurmuş Avcı devreye giriyor. Yakışıklı Prens ise, Ravenna saraya yerleşince orayı terk etmek zorunda kalan Dük oğlu William (Sam Claflin).
Mesele bu, farklı olan her şeyi söylememiz ne yazık ki mümkün değil. Ancak, bir Braveheart durumundan söz edilebilir. Yani, bildiğiniz masalın her ayrıntısını beklemeyin. Her şeyden önce, cüceler yedi değil sekiz tane. Üstelik de Walt Disney’in filmindeki cüceler gibi zararsız, hatta sevimli, komik isimleri olan şahıslar beklemeyin. Bunlar, kavgacı, acımasız, tehlikeli cüceler. Üstelik de, bilgisayar marifetiyle ufalmış saygın aktörler tarafından oynanıyorlar: Bob Hoskins, Ray Winstone, Ian McShane, Toby Jones, vd.
Sonuç olarak cüceler, oyuncu seçiminin artı puanları arasında. Filme adını veren iki kişiden ilkini “Twilight / Alacakaranlık” şöhretli Kristen Stewart’ın, diğerini de Chris Hemsworth’ün oynaması, genç kız ve erkek seyircileri hedefliyor besbelli. Belki de yapımcılar, 140 milyon dolar hasılatı yeterli bulunmayan diğer Pamuk Prenses filmi “Mirror Mirror”dan ders alarak bu filme özellikle genç erkek seyircileri çekmeye çalışmışlar. Ravenna’da harikulâde olan Theron ise, abartılı oyununu kontrol altında tutuyor. Hiç değilse, bu sefer “Canavar” gibi görünmüyor diyebiliriz.
Eski Pamuk Prenses uyarlamalarına dalmadan, Rupert Sanders’in filmini değerlendirelim. Kendi payıma, “Twilight”taki sünepe karakterinden beri Kristen Stewart’a tahammül etmekte zorluk çekiyorum ama genç hayranları aynı fikirde değildir elbette. Dolayısıyla, akıllıca bir oyuncu seçiminden söz edilebilir. Ama Pamuk Prenses’in inandırıcı olduğundan pek söz edilemez. Buna karşılık, film bir görsel şölen. Soluksuz izleniyor, mizahi yanları var, aksiyonu durmak bilmiyor. Hatta, Pamuk Prenses’in orman mahlûkatıyla tanışması gibi bölümlerde Walt Disney’e de selâm gönderilmiş. Eleştirmenlerin içinde beğenmeyeni de oldu (yabancılardan söz ediyorum), ancak belli ki seyirciler cevaplarını gişe hasılatı yoluyla vermiş. İzlerken sıkılmayacaksınız, ama sonradan eleştirecek yönlerini bulabilirsiniz. Eh, sonuç olarak bu da büyük bütçeli bir yaz filmi…
Masal ve uyarlamaları
Pamuk Prenses’i daha çok Walt Disney animasyonuyla hatırlarız. Oysa Pamuk Prenses neredeyse beş yüz yıldır gezegenimizin konuğu. İlk kez Grimm Kardeşler’in 19’uncu yüzyıl başında toplayıp yayınladıkları Avrupa halk masallarından biri olarak basılsa da, aslında 16’ncı yüzyıldan kaldığı sanılıyor. Özgün adıyla Schneewittchen, bazı yönleriyle Disney versiyonundan farklı. Benzer başka masallar da var: İtalya’da Bella Venezia ve Genç Köle, Yunanistan’da Myrsina ve İskoçlar’ın Altın-Ağaç ve Gümüş-Ağaç masalları. Ancak bunlarda cüceler genellikle, Pamuk Prenses’in güzelliğini görene kadar çalan çırpan, öldüren yaratıklar olarak gösterilmiş. Öyleyse, Sanders de masalın aslına dönmüş denebilir.
İlk kez Grimm Kardeşler’in masalıyla geniş bir okur kitlesi bulan Pamuk Prenses’i her sanat dalı sevgiyle kucakladı. Masal pek çok bale grubu tarafından yorumlandı, genelde kaynağı da Disney animasyonu oldu. En eski tarihli uyarlama ise, 1912’de sahnelenen ve kaynağı Grimm masalı olan Broadway oyunu. 1937’de ise meşhur Disney animasyonu gösterime girdi. Snow White and the Seven Dwarfs’un, Amerika’nın ve Walt Disney Stüdyoları’nın ilk animasyonu, ilk renkli animasyon olmak gibi çığır açıcı özellikleri vardır. Yaşı tutanların hatıralarında da silinmez biçimde yer etmiştir.
Prenses yıllar sonra aynı adlı bir müzikalle, 1979’da City Music Hall’de sahneye çıktı. 1987’de onu ikinci müzikal Snow White izledi ve doğruca videoya gitti. Aynı yıl, Prenses ve Prens’in sihirle 20’nci yüzyıl California’sına gönderildiği Amerikan sitkom’u The Charmings yayınlandı, bir yıl dayanabildi. 2011 yapımı dizi Once Upon a Time ise, şimdilik ikinci sezonuna girdi. Animasyon Happily Ever After’da (2003) prenses, prens, ayna ve kraliçe dışında bütün karakterler farklıydı. İki Japon uyarlaması da var: anime TV dizisi The Legend of Snow White ve dört ciltlik manga serisi Prétear (2000). Çizgi roman serisi Fables’ı, Neil Gaiman’ın vampirlik, ensest ve pedofiliyi de içeren kısa hikâyesi Snow, Glass, Apples’ı (1994), 1998’de Zürih Operası’nda galası yapılan Schneewitten operasını da unutmayalım. En yeni versiyonla benzerlikler taşıyan, ama mizah unsuru kuvvetli, kraliçeyi Julia Roberts’ın oynadığı Mirror Mirror’ı da. Gail Carson Levine romanı (2006) ile Tarsem Singh’in filmi (2012) aynı başlığı paylaşıyor.
(05 Haziran 2012)
Sevin Okyay
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 25 – 27 Mayıs 2012 Haftasonu (Weekend) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
Lanetli Kız
Antonio Chavarrias’ın yönettiği ve Juan Diego Botto, Barbara Lennie, Magica Perez ile Marc Rodriguez’in oynadığı Lanetli Kız (Dictado – Childish Games), 08 Haziran 2012’de Medyavizyon Film dağıtımıyla İle Prodüksiyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Bir ilkokulda sınıf öğretmenliği yapmakta olan Daniel, yine aynı okulda öğretmen olan Laura ile birlikte mutlu bir hayat yaşamaktadır. Ancak uzun süredir çocukları olmayan çiftin kaderleri Daniel’in çocukluk arkadaşı Mario’yu görmesi ile değişir. Mario’nun kızı Julia’yı evlât edinme kararı alan çift başlarına geleceklerden habersizdir. Laura her şeyi değiştirecektir.
Lanetli Kız yazısına devam et
Operasyon: Argo
Ben Affleck’in yönettiği ve Ben Affleck, Alan Arkin, Bryan Cranston ile John Goodman’ın oynadığı Operasyon: Argo (Argo), 30 Kasım 2012’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
4 Kasım 1979 tarihinde, İran devriminin en sıcak döneminde, militanlar Tahran’daki Amerika Birleşik Devletler Büyükelçilik binasına girip 52 Amerikalıyı rehin alırlar. Yaşanan bu kargaşa sırasında altı Amerikalı Büyükelçilik binasından kaçmayı başarırlar ve Kanada Elçiliği’ne sığınırlar. Yakalanmaları ve öldürülmeleri an meselesidir. CIA uzmanı olan Tony Mendez onları kurtarmak için çok riskli, sadece filmlerde olabilecek bir plân yapar.
Bolu Kardelen Eurimages Sinemaları
Bolu Kardelen Eurimages Sinemaları, 01 – 07 Haziran 2012 seansları için tıklayınız.
Cesur
Mark Andrews, Brenda Chapman ile Steve Purcell’in yönettiği ve Kelly MacDonald, Emma Thompson, Kevin McKidd ile Craig Ferguson’un seslendirdiği animasyon film Cesur (Brave), 07 Eylül 2012’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Kendi hayat yolunu kendi çizmeye kararlı olan Merinda, ülkenin şamatacı lordlarına ait olan asırlık bir geleneğe karşı çıkar. Merida’nın hareketleri krallık içerisinde kaos ve öfke yaratır. Merinda peşindeki tehlikeli güçleri keşfederken çok geç olmadan o korkunç laneti bozmaya çalışır ve gerçek cesaretin ne olduğunu anlar.
Cesur yazısına devam et
4 Adımda Proje Geliştirme ve Sunum Atölyesi 05 Haziran’da Yapımlab’da Başlıyor
Ödüllü yapımcı Zeynep Özbatur’un gerçekleştireceği 4 Adımda Proje Geliştirme ve Sunum Atölyesi, 05 Haziran 2012 Salı günü Yapımlab’da başlayacak. Dört hafta boyunca devam edecek olan atölye, en fazla 10 kişilik bir grupla gerçekleştirilecek. Grup çalışması dışında, projeye özel birebir görüşmelerin de yapılacağı 4 Adımda Proje Geliştirme ve Sunum Atölyesi’nde, yapımcı gözüyle, yaratıcı alanlara girmeden projenin geliştirilmesi, güçlü ve zayıf yanlarının görülmesi, yurtiçi ve yurtdışındaki fonlara, kurum ve kuruluşlara sunulabilmesi için gerekli bilgilerin sağlanması amaçlanıyor.
4 Adımda Proje Geliştirme ve Sunum Atölyesi 05 Haziran’da Yapımlab’da Başlıyor yazısına devam et
FİGEB Kısa Film Festivali
Eyüp Belediyesi, sinema sektörüne destek olacak bir projeyi hayata geçirdi: FİGEB (Eyüp Film Geliştirme ve Girişimcilik Bürosu). Bütçesi İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan sağlanan FİGEB Projesi, Eyüp Belediyesi, Eyüp Kaymakamlığı ve Plato Meslek Yüksekokulu’nun ortak çalışmalarıyla yürütülüyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü’nde gerçekleştirilecek olan ilk etkinlik FİGEB Konferansı’na yönetmenler, yapımcılar, senaristler, eleştirmenler katılacak. 31 Mayıs Perşembe günü yapılacak FİGEB Kısa Film Festivali’nde ise gençlerin filmleri gösterilerek, ödülleri verilecek.
FİGEB Kısa Film Festivali yazısına devam et
Üç Ahbap Çavuş
Bobby Farrely ile Peter Farrely’nin yönettiği ve Chris Diamantopoulos, Sean Hayes, Will Sasso ile Jane Lynch’in oynadığı Üç Ahbap Çavuş (The Three Stooges), ülkemizde DVD olarak satışa çıkarıldı.
Çocukken beraber büyüdükleri kilise yetimhanesine yardım etmeye çalışan 3 kafadar Moe, Larry ve Curly, kendilerini bir cinayet davasından bir televizyon şovuna uzanan bir dizi komik ve sakarlıklarla dolu maceranın içinde bulurlar.
Üç Ahbap Çavuş’un başrol karakterlerinin Türkçe dublajını sevilen tiyatro sanatçılarımız Savaş Özdural, Kerem Kobanbay ve Hakan Altuntaş yaptı.
Üç Ahbap Çavuş yazısına devam et
Regici: Bir Müzik Belgeseli
Lee Scratch, Gregory Isaac, Count Ossie gibi ustalara saygılarını sunmak üzere biraraya gelen Sattas, yönetmenliğini Batu Akyol’un üstlendiği Regici: Bir Müzik Belgeseli’nin ilk gösterimi ile Ghetto sahnesinde olacak. Raggae türünün önde gelen temsilcilerinden Sattas, hem canlı performansıyla, hem de günlük hayatlarını anlatan Regici: Bir Müzik Belgeseli ile sevenleriyle biraraya gelecek. Belgesel, Türk müzisyenlerden oluşan bir reggae müzik grubu Sattaş’ın, yerel bar sahnelerinden, uluslararası festivallerde saygı gören ünlü bir müzik grubuna dönüşmelerini anlatan bir başarı hikâyesi.
5. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri’nde Youth Mode – İnteraktif Belgesel Atölyesi
Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri 2012 kapsamında düzenlenecek uygulamalı Youth MODE İnteraktif Belgesel Atölyesi’nde, dijital interaktif belgesel alanına giren birçok konsept incelenecek, tartışılacak ve uygulama yapılarak hayata geçirilecek. 03 – 06 Haziran 2012 tarihlerinde gerçekleştirilecek atölye için son başvuru tarihi 30 Mayıs 2012 olarak belirlendi. Etkinlik, MODE İstanbul tarafından, Doc Next Network programının bir parçası olarak organize edilecek. Doc Next, film, video ve medya alanında faaliyet gösteren yaratıcılar, eğitimciler, araştırmacılar ve yapımcıların biraraya gelerek başlattığı yeni bir hareket.
- Basın Bülteni
- Web Sitesi: 1 / 2 / 3
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Dedemin Hayalleri
Dedemin Hayalleri adlı 15 dakikalık bir kısa film çeken Kükürtlü Ticaret Sanayi Odası İlköğretim Okulu öğrencilerini gala heyecanı sardı. Bursa İnSanat Sinema Derneği 16mm Sinema Atölyesi çalışmalarına katılan minikler, İnSanat Derneği Başkanı yönetmen Suat Oktay Şenocak ve 16mm Sinema Atölyesi Koordinatörü İsmail Dalgıç’tan sinemanın inceliklerini öğrendikten sonra, yazdıkları senaryoyu filme çekmeyi başardılar. TOFAŞ Otomobil Müzesi’nde 29 Mayıs akşamı yapılacak galada, filmlerini görücüye çıkaracak olan çocuk yönetmenler, Bursa’nın en genç sinemacıları oldular.
Dedemin Hayalleri yazısına devam et