Raşit Çelikezer’in yönettiği Can, 19 – 29 Ocak 2012 tarihleri arasında düzenlenecek olan dünyanın en büyük bağımsız film festivali olan Sundance Film Festivali’nin “Dünya Sineması” bölümünde yarışacak. Bu bölümde ilk kez bir Türk filmi yer alıyor. Amerika’dan 2059, dünyadan ise 1983 uzun metraj filmin başvurduğu festivalde 31 ülkeden 110 film seyirciyle buluşacak. Bu filmler arasından 88’i dünya prömiyerlerini Sundance Film Festivali içinde gerçekleştirecek. Can, 48. Ulusal Antalya Altın Portakal Film Festivali’de Behlül Dal Jüri Özel Ödülü ve Antalya Kent Konseyi Seyirci Ödülü’nü kazanmıştı.
Aylık arşivler: Aralık 2011
Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam Kitabı Küre Yayınları’ndan Çıktı
Ülkemizin duayen sinema yazarlarından Giovanni Scognamillo’nun eleştiri ve röportajları Barış Saydam tarafından Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam adıyla kitaplaştırıldı ve satışa sunuldu. Sinemacılar döneminde yazmaya başlayan Scognamillo, yazılarıyla sinemamızın değişim sürecini ortaya koyarken, eleştirmenlik mesleğini ve eleştirmenlerin gelişimini de akip ediyor. Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam, bugün eksikliği hissedilen kriterli eleştirinin geçmişteki örneklerini sunarken, bir dönemin sinemayla irtibatına da ışık tutuyor.
- Basın Bülteni
- Web Sitesi
- Giovanni Scognamillo Hakkında: 1 / 2
Giovanni Scognamillo’nun Gözüyle Yeşilçam Kitabı Küre Yayınları’ndan Çıktı yazısına devam et
Haber Kameramanlığı Belgesel Oldu
Haber kameramanları ile Türkiye ve dünya gündemini belirleyen haber görüntüleri belgesel oldu. Yapımcı Meryem Özen Firik ve Yönetmen Celal Çevirgen tarafından hazırlanan Haber Kameramanı adlı belgeselde, yayınlandıkları dönemde Türkiye ve dünya gündemini belirleyen haber görüntülerinin kamera arkası hikâyeleri, kameramanlar tarafından anlatılıyor. Belgesel, 03 Aralık Cumartesi gününden itibaren her Cumartesi ve Pazar 20:45’de TRT Haber kanalında seyircisiyle buluşacak. (Haber: Serpil Boydak.)
Mahmut Fazıl Coşkun, Film Arası Söyleşileri’nde
Film Arası Sinema Dergisi’nin Türkiye Yazarlar Birliği ile ortaklaşa düzenlediği Film Arası Söyleşileri devam ediyor. Geçtiğimiz ay yönetmen Murat Saraçoğlu’nun konuk olduğu söyleşilerin bu ayki konuşmacısı ise genç yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun. Uzak İhtimal isimli filmiyle çok sayıda ödül kazanan Mahmut Fazıl Coşkun, sinemaseverlerin sorularını cevaplayacak. Aliya ve Yaşamak: Cahit Zarifoğlu isimli belgeselleriyle de ses getiren Coşkun’un son filmi olan Yozgat Blues’un çekimleri devam ediyor. Etkinlik, 03 Aralık 2011 Cumartesi günü, saat 17:00’de gerçekleştirilecek.
Mahmut Fazıl Coşkun, Film Arası Söyleşileri’nde yazısına devam et
Yunus Güner ve Nail Kırmızıgül, Klak Sinema Programı’nda
Sinema dünyasının gündemini evlerinize taşıyan Klak Sinema Programı yine çok dolu, yine çok eğlenceli. Nezih Ünen’in yeni filmi Mavi Pansiyon sinemaseverlerle buluşmak için hazır. Bodrum Gümüşlük’te geçen filmin oyuncularından Yunus Güner ve Nail Kırmızıgül film hakkında merak edilenleri Klak Röportaj’da anlatıyor. Vizyon trafiği ise bu hafta çok sıkışık. Entelköy Efeköy’e Karşı, Musallat 2: Lanet, İntikamın Bedeli ve Hediye Operasyonu, Klak 0 Km’de. Hepsi ve çok daha fazlası Gizem Ertürk’ün hazırladığı Klak’ta sizleri bekliyor. Klak 02 Aralık Cuma 15:20’de Bugün TV’de, tekrarlar Cumartesi 01:20, Pazar 17:20’de.
Yunus Güner ve Nail Kırmızıgül, Klak Sinema Programı’nda yazısına devam et
Simon’dan Hayata Matematik Ayarı
Aşkın Formülü Yok (I Rymden Finns Inga Kanslor)
Yönetmen: Andreas Öhman
Senaryo: Jonathan Sjöberg-Andreas Öhman
Müzik: Josef Tuulse
Görüntü: Mikael Johansson
Oyuncular: Bill Skarsgard (Simon), Martin Wallström (Sam), Cecilia
Forss (Jennifer), Sofie Hamilton (Frida)
Yapım: Naive Film (2010)
Bu yılki Oscar’da İsveç’in aday adayı olan “Aşkın Formülü Yok”, yönetmen Andreas Öhman’ın da ilk uzun filmi. Dünyaya “asperger sendromlu” Simon’un gözüyle bakan filmin mizahı da güldürüyor.
Simon, “asperger sendromlu” 18 yaşında bir genç. Simon’un bu sendromunda, plân yapma ve hayal gücü yüksekken, sosyal etkileşim ve iletişim bozuklukları fark ediliyor. Otizme gibi bir sendrom bu. Simon, sığınağı bidonunun içine girip kendini dış uzayda olduğunu sanıyor. O, matematik dahisi. Her şeyi matematikle formüle ediyor. Bir sabah, anne ve babasının yalvarmalarına rağmen girdiği sığınağından çıkmayan Simon, bu yeryüzünde hayatına anlam katan abisi Sam’ın evine yerleşiyor sonra. Sam, sevgilisi Frida’yla yaşıyor. İşi de oto tamirciliği. Simon, kendi gibi olan gençlerle beraber çevre temizliği yaparak sosyalleşmeye çalışıyor her gün. Simon dakik. Her sabah, sokaktaki kavşağı aynı saatte geçiyor. Haftalık mönüsünün değişmesine büyük tepki veriyor. Sabah ve akşam öğünleri daima aynı saatlerde yeniyor. DVD’den de filmler sadece haftanın bir günü izleniyor. Kendisine dokunulmasından hoşlanmıyor. “13” sayısını seviyor. Çünkü, bu asal sayı kendisi gibi sadece kendine bölünebiliyor. İşte bu Simon’un matematiksel doğrularla bir araya getirdiği denklemler bir yerde takılıyor ve gerçek anlamda dış dünyayla tanışıyor. Sancılı olsa da. Simon, Sam’ın hayatındaki en değerli şey. Sam, onun için kız arkadaşından bile ayrılıyor; sonunda depresyona girse bile. Frida, Simon’un matematik doğruluğundaki hayatından boğuluyor ve çekip gidiyor. Abisinin mutsuz halinin farkına varan Simon, abisine yeni bir Frida aramaya koyuluyor. Yeni kız arkadaşı hemen bulmak zorunda. Çünkü kendi dakik düzenini hemen düzeltmesi gerekiyor Simon’un. Matematiksel doğruluktaki testlerle yeni kızın peşine düşen Simon, sabahları çarpıştığı Jennifer’i kestiriyor gözüne. Abisi ona, anlayacağı dilde kadın ve erkeğin “çekimi” üstüne konuşmasından sonra karakteri abisine en uzak Jennifer görüyor matematiksel mantığına göre. Romantik anlar bile hazırlıyor onları tanıştırabilmek için. Ama, aşkın kimi nerede ve ne zaman bulacağı belli olmuyor. Erkek arkadaşından yeni ayrılmış Jennifer kararını çoktan vermiş çünkü.
İsveç’ten sıcak hikâye…
Bu film bir İsveç yapımı. Ama tahmin ettiğiniz gibi soğuk değil. Tam tersine sıcak bir film. Zaman zaman da insanı güldürüyor mizahıyla. Filmin görselliği de çarpıcı. Görüntülerdeki yazılar ve şekillerle gerçeküstü estetiğin de kıyılarında dolaşıyor film. Sarı tonların kuşattığı anlardaysa bir an Van Gogh tablosu karşısındaymış gibi de hissettiriyor insana. Müzikleri de kulağa hoş gelen filmin hikâyesi, İsveç’in kuzeyindeki Vasternorrland şehrinin yakın ve uzak ilçelerinde geçiyor. Filmi seyrederken filmin tek bir yerde geçtiği izlenimine kapılıyorsunuz. Buna sinemada “Kuleşov etkisi” deniliyor. Büyük Rus yönetmen Lev Kuleşov (1899-1970), kurgu denemeleriyle sinemaya yeni anlamlar katmıştı. İsveççe adı “Uzayda Yok Olan Hisler” olan 2010 yapımı “I Rymden Finns Inga Kanslor-Aşkın Formülü Yok”, İsveç’in Oscar aday adayı olmuştu bu yıl. Yönetmen Andreas Öhman, filminin İsveççe adına nazire yapar gibi, “Tabii ki uzayda his var” demiş bir röportajında. Ayrıca bu ilk filmi için, İngiliz yazar Mark Haddon’ın “The Courious Incident of the Dog in the Night-Time” romanından ilham aldığını da belirtmiş yönetmen. Haddon’ın bu romanı, İş Bankası Kültür Yayınları’nca “Süper İyi Günler/Ya da Chrisopher Boone’un Sıradışı Hayatı” adıyla 2004’te yayımlanmıştı. 1986 Stockholm doğumlu genç yönetmenin “Aşkın Formülü Yok”, 2011 Filmekimi’nde de sinemaseverlerle buluşmuştu. Yönetmenin bir saygı sunuşu da var “Aşkın Formülü Yok” filminde. Yönetmen doğrudan göstermese de Simon, Sam ve Frida’ya, Stanley Kubrick’in bilimkurgu klasiği “2001: A Space Odyssey-2001: Uzay Yolu Macerası” filmini de seyrettiriyordu DVD’den.
(09 Aralık 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com
Toprağın Çocukları
Ali Adnan Özgür’ün yönettiği ve Erkan Can, Şebnem Sönmez, Bahtiyar Engin ile Suzan Kardeş’in oynadığı Toprağın Çocukları, 14 Eylül 2012′de Medyavizyon dağıtımıyla Yapımhane tarafından vizyona çıkarıldı.
Kampı saldırıya uğrayan Çingene kızı Karika, Köy Enstitüsü öğrencisi Cevher tarafından kurtarılır ve İsmail Hakkı Tonguç’un da yardımı ile Enstitü içinde koruma altına alınır. Bu durumdan rahatsız olan köy halkının Çingenelerin Enstitüden çıkartılmasını istemesi üzerine bölge komutanı Necip, Enstitü Müdürü Kemal Öğretmen’i gözaltına alır.
Toprağın Çocukları yazısına devam et
Orkide Ünsür’e Kanada’dan Birincilik Ödülü
Bağımsız sinemacı Orkide Ünsür, Toronto / Kanada’da düzenlenen WILDsound Film Festivali 1 Sayfa Senaryo Yarışması’nda Sitophobia adlı senaryosuyla 1. seçildi. WILDsound Film Festivali’nin, kısa, uzun metraj senaryo ve filmlerle ilgili yarışmalarının yanı sıra, en fazla ilgi çeken bölümü, 1 Sayfa Senaryo Yarışması. Ünsür, senaryosu ve festivalle ilgili olarak şunları söyledi: “Sitophobia, günümüz modern kadınının, bilhassa medya, eğlence, moda ve güzellik sektörleri tarafından üzerinde yaratılan baskıyla, sürekli diyet yaparak kilo vermeye çalışma takıntısını esprili ve sürprizli bir dille anlatan bir senaryo.”
Orkide Ünsür’e Kanada’dan Birincilik Ödülü yazısına devam et
Bir Yolculuktan Derin İzler
İz (Rêç)
Yönetmen-Senaryo: Tayfur Aydın
Müzik: Mustafa Biber
Görüntü: Emre Konuk
Oyuncular: Necmettin Çobanoğlu (Mirza), Bilal Bulut (Hêvi), Melahat
Bayram (Şêristan), Serdar Orçin (Bekir), Ozan Diyar (Osman), Tarçın
Çelebi (Buse)
Yapım: Arti Film (2011)
Tayfur Aydın, “İz” filminde yaşlı bir kadının doğduğu yerlere doğru uzun yolculuğunu anlatıyor. Bu yolculukla yakın ve uzak geçmişin de izine bir yolculuk var.
Yönetmen Tayfur Aydın’ın 2011 yapımı “İz-Rêç”, bu ülkenin coğrafyasına derin yolculuk yapan önemli bir film. Öncelikle yolculuk bölümleriyle. Türkçeyi sonradan öğrenmiş Hêvi, kendine Kenan diyor. Fakülteden Buse’ye da aşık Hêvi. Aşkına karşılık bulamıyor. Çünkü aralarında sadece kültürel uzaklık yok, sınıfsal farklılıklar da var. Öte taraftan evin ninesi Şêristan, düşüp yaralanmış. Hastanede tedavi gördükten sonra eve getiriliyor Şêristan. İki kızı evli, iki kızı çalışan, bir oğlu Hêvi okuyan Mirza, oğlu Hêvi’ye karşı sert ve öfkeli hep. Bir de Mirza’nın Bekir’le evli kızının dramı var. Önceki kürtajda zarar gördüğünden doğurma gücünü kaybetmiş. 80 yaşındaki Şeristan, oğlu Mirza’dan kendisini “vatanı”na götürmesini istiyor. Ölmeden oraları solumak için. Tren, İstanbul’dan Batman’a doğru yola çıkıyor. Bu yolculuk, sinemamız için de önemli bir yolculuk. Sinemamız “yol filmi” denilen türe hep uzak kaldı. Yönetmen Aydın, bu yolculuğu trenle sonlandırmamış, doğunun sert ikliminde de sürdürmüş. Gerçekten özel bir yolculuk bu. Görsel anlamda da çarpıcı. Finale yaklaştıkça manevi yolculuk da anlam kazanıyor seyircinin zihninde. Her zaman acıların yaşandığı bu coğrafyalarda huzura nasıl varılacak?
Verilen sözü tutmak…
Yönetmen Aydın, Batman’da 1980’de doğmuş. Yönetmen, 2009 yapımı iki filmde “Kayıp Özgürlük” ve “Press” filmlerinde de oynamış. İşte bu yönetmen ilk uzun filminde, yaşlı kadın Şêristan üstünden, hem günümüzdeki (1990’lardaki) hem de geçmişteki acıları iç içe geçirerek anlatıyor. Elbette geçmiş zihinsel. Yakılan ve terk edilen köyler, geçmişte de yakın zamanlarda da hep olmuş. İnsanlar hep tehciri yaşıyor. Tren yolculuğu sürerken kompartımanda uykusundan uyanan Şêristan, “Arto’yu öldürdüler” diye mırıldanıyor. Film bu andan itibaren seyircinin zihninde başka anlamlar almaya başlıyor. Mirza bir Kürt. Annesi Şêristan bir Ermeni. Kocası köy baskınında öldürülmü Şêristan, vakti zamanında Mirza’nın babasıyla evlendirilmiş ve hep “gâvur” diye aşağılanmış. Şêristan, köyündeki Ermeni mezarlığında gömülmek istemiş hep. Mirza, annesinin vasiyetini yerine getirebilmek için inatçı kişiliğini ortaya koyarak terk edilmiş köye doğru oğluyla yola devam ediyor. Zorluklar bitmiyor. Korucular köye gitmelerine izin vermeyince karlı yollara yayan düşüyor baba-oğul. Filmde bir şey fark ettik. Yönetmen, hikâye derinleştikçe yavaş yavaş genel plan çekimlerini öne çıkarmış. Yayan yolculukta her şey alabildiğine geniş açıyla kaplıyor perdeyi. Bu yolculuk, gerçekten çarpıcı bir görsellikle yansıyor perdeye. Sinemaskop görüntüler üzerinde en geniş açıyla görüyorsunuz bu muhteşem doğayı. Yıkılmış köprünün yerine yapıştırılmış gibi duran asma köprüden tabutla geçme sahnesi bu filmden unutulmayacak anlardan. Terk edilmiş köyün enkaza dönüşmüş hali de insanı burkuyor. Tüm tren sahneleriyle karlar da büyülüyor estetik anlamda. Fonda duyulan müzikler de insanın yüreğine akıyor bu filmden. Sinemamızın önemli oyuncularından Necmettin Çobanoğlu’nun performansı her övgüyü hak ediyor. Serdar Orçin de. Diğer oyunculara da övgü gönderilmeli.
(Bu yazı 09 Aralık 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)
(09 Aralık 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com
Altyazı Dergisi’nin Aralık Sayısı Bayilerde
Altyazı Dergisi’nin Aralık sayısının kapak konusu, Charlotte Bronte’nin sinemaya daha önce defalarca aktarılan klâsiği Jane Eyre’in yeni uyarlaması. Amerikalı yönetmen Cary Fukunaga’nın imzasını taşıyan film, romanın gotik atmosferini etkileyici bir görsellikle perdeye taşıyor. Aralık’ta gündem yaratacak yerli yapımların yaratıcıları, Altyazı’ya konuştu: Ümit Ünal, Nar’ı; Murat Saraçoğlu ve Murat Batgi, Yangın Var’ı; Yüksel Aksu, Entelköy Efeköy’e Karşı’yı; Serkan Acar ve Serkan Turhan da Aşk ve Devrim’i Altyazı okurları için anlatıyorlar. Dergi, 17. Gezici Festival’e ise iki bölüm ayırıyor.
Altyazı Dergisi’nin Aralık Sayısı Bayilerde yazısına devam et
Şahin Irmak, Kanal D Cinemania’da
Ömür Gedik’in hazırlayıp sunduğu sinema programı Kanal D Cinemania’da bu haftanın stüdyo konuğu Entelköy Efeköy’e Karşı filminin başrol oyuncularından Şahin Irmak. Sevilen oyuncu, ünlü yönetmen Yüksel Aksu’nun filmine nasıl dahil oldu? Canlandırdığı iki karakter, Hıyarlı Baba ve Muhtar Ali, gerçek hayatta karşılaşsalar ne olurdu? Şahin Irmak kendisine yapılan hangi şakadan artık sıkılmaya başlamış? Editörlüğünü Fırat Sayıcı’nın yaptığı programda vizyona giren yeni filmler, haberler, vs. yer alıyor. Ömür Gedik’le Cinemania her Cumartesi Kanal D’de.
Şahin Irmak, Kanal D Cinemania’da yazısına devam et
Melez Sinema: Karşılaştırmalı Film Okumaları Başlıyor
Zeynep Dadak tarafından Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan Melez Sinema: Karşılaştırmalı Film Okumaları semineri 10 Aralık’ta başlayacak. 8 hafta sürecek olan seminer, katılımcılarını farklı dönemlerin filmlerini değerlendirerek bir sinema atlası yaratmaya çağırıyor. Tıpkı birbirine karışan türler gibi, yönetmen filmleri de başka yönetmenlerinkilerle iç içe geçerken, ülkelerin sınırları sinema aracılığıyla muğlaklaşıyor olabilir mi? Bu tür sorulara da cevap verecek seminere katılmak için ön kayıt yaptırmanız gerekiyor. (Haber: Serpil Boydak.)
Melez Sinema: Karşılaştırmalı Film Okumaları Başlıyor yazısına devam et
Yapı Kredi Kültür Sanat’tan Çocuk Etkinlikleri
Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın önceki senelerde düzenlediği çocuk etkinlikleri tekrar başlıyor. Etkinliklerin ilki 03 Aralık Cumartesi günü Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde yapılacak olan Yaratıcı Drama Yöntemiyle Kitap Okuma Atölyesi. Atölyede okuması yapılacak olan kitap, yakın zamanda filmi de çekilen Boyacının Penguenleri. Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde yapılacak olan etkinlikte çocuklarla birlikte kitabın okumasını yapacak olan Gelişim Atölyesi Genel Müdürü Özlem Seller, “Çocukların Popper’dan öğreneceği çok şey var” diyor. Yapılacak atölyeye 08 – 12 yaş grubu tüm çocuklar katılabilecek.
Yapı Kredi Kültür Sanat’tan Çocuk Etkinlikleri yazısına devam et
Çocuk Hakları, Perdeye Yatırılacak
Türkiye’nin ilk İnsan Hakları Film Festivali, 06 – 10 Aralık’ta üçüncü kez perdelerini açıyor. Documentarist’in düzenlediği Hangi İnsan Hakları? Film Festivali’nde Peru’dan Hindistan’a, Kolombiya’dan Filistin’e, ABD’den Afganistan’a, İsveç’ten Senegal’e ve elbette Türkiye’ye kadar pek çok ülkeden insan hakları manzaraları sunan nitelikli belgeseller sinemaseverlerle buluşacak. Bu yıl ana teması ‘çocuk hakları’ olarak belirlenen festivalin en geniş bölümü çocuklara ayrıldı. “Çocuklar ve Hakları” bölümünde, aralarında animasyon-belgesellerin de yer aldığı 15 film gösterilecek.
Tisfest Kısa Film Yarışması’na Katılmak İçin Son 10 Gün
Türkiye Yardım Sevenler Derneği Kağıthane Şubesi 10. yaşını bir kısa film yarışması düzenleyerek kutluyor. Türkiye’de 13 – 19 yaş arası gençlere yönelik uluslararası tek kısa film yarışması olan TISFEST Kısa Film Yarışması herkese açık olarak düzenleniyor. Amacı öğrencilere sinema sevgisi kazandırarak Türk sinemasının geleceğine katkıda bulunmak olan yarışmanın son katılım tarihi 12 Aralık 2011. Yarışmanın jürisinde Jannicke Systad Jacobsen, Thomas Woschitz, Berke Göl, Feza Çaldıran, Thomas Balkenhol, Scott Hillier, Beste Bereket, Bennu Yıldırımlar ve Mert Fırat bulunuyor.