Genellikle yabancı filmlerde oluyor. Filmlerin bazı yerlerine geçmişteki usta oyuncu ve yönetmenlerin eserlerini anımsatan bölümler koyuyorlar. İlk aklıma gelen “Korkunç Bir Film” serisinin filmleri. İsimlerini hatırlayamasanız da sahneler eski filmleri çağrıştırıyor. Ben görmediğim için fark edemedim ama bir arkadaş “Almanya’ya Hoşgeldiniz” filminde oyuncunun dev Coca Cola şişesine sarılması sahnesinin Antonioni’nin “Gece” (La Notte) filmine saygı duruşu olduğunu söyledi. Sinemamızın gerçekleştirdiği filmlerde benzer durumlar çok nadirdir. Yine görmeyip de kulaktan duyduğum “Gemide” ile “Laleli’de Bir Azize” filminde benzer bir saygı gösterisi varmış. Zeki Demirkubuz’un “Kader”inin başkahramanının da “Masumiyet” filminde Haluk Bilginer’in canlandırdığı karakterin öncesi olduğu biliniyor. Vizyona yeni giren “Anadolu Kartalları”nda Ediz Hun’u Hava Kuvvetleri Komutanı olarak gördüğümde filmin hoş bir fırsatı kaçırdığını fark ettim. Şimdiye kadar askeri pilotlar ve Türk Hava Kuvvetleri dendiğinde sinemamızda hemen Halit Refiğ’in yönettiği “Şafak Bekçileri” akla gelirdi. O filmde Eskişehir’de ve Türk Hava Kuvvetleri’nin yardımı ile çekilmişti. “Anadolu Kartalları”nı görünce, o filme saygı gereği keşke Ediz Hun yerine Hava Kuvvetleri Komutanı rolünde Göksel Arsoy oynasaydı diye düşündüm. Ediz Hun da çok sevdiğim bir oyuncudur, özel hayatını bile takip ederim. O kadar ki geçen yıl Frankfurt Türk Film Festivali’nin kızının mutlu bir yuva kurmasına vesile olduğunu, Ediz Hun’un Frankfurt Konsolosluğu’nda çalışan bir damada sahip olduğunu bile öğrenmişimdir. Oğlunun ise Avrupa’nın küçük ve sevimli ülkesi Malta’da mutlu ve mesut yaşadığı basına daha fazla yansımıştır.
*****
Fotoğraf çeken cep telefonları ve digital fotoğraf makineleri çıktıktan sonra sinema sanatçılarının işi oldukça zorlaştı. Sanatçıları gören hayranları hemen cep telefonuna veya fotoğraf makinesine davranıp fotoğraf çektirmek istiyor. Toplum içine çıkan sanatçının neredeyse gününün yarısı fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarına poz vermekle geçiyor. Bazı hayranlar ise işin tadını iyice kaçırıyormuş. Geçtiğimiz günlerde “İncir Reçeli”nin yönetmeni Aytaç Ağırlar’la konuşuyoruz, anlattı. “Abi, Üsküdar’da gidiyorum, amcanın biri çevirdi, hayranım olduğunu, fotoğraf çektirmek istediğini söyledi. Girdim koluna, yan yana vaziyet aldık, poz verdik, bekliyoruz. Bekledik, bekledik, hareket yok, fotoğraf çeken de yok. ‘Eee’ dedim, ‘Kim çekecek fotoğrafı?’. Amca bana döndü, ne dese beğenirsin, ‘Siz ünlü sanatçılarsınız, çok fotoğraf çektirmek isteyen hayranınız olur, neden yanınızda fotoğraf makinesi bulundurmuyorsunuz?’ Diyecek başka bir şey bulamadım, kucakladım, sarıldım, ‘Başka sefere inşallah’ diyerek uğurladım.”
Sadi Bey’in Twitter Günlükleri:
Türk Sinemasının en pahalı yapımlarından olacağı söylenen “Kara Murat: Mora’nın Ateşi”nin 02 Aralık 2011 olarak ilân edilen vizyon …
… tarihi belirsizleşti. Fısıltı gazetesine göre 3 trilyona yakın harcama yapılmış, film bitmemiş ancak yapımcının parası tükeneyazmış, …
… bunun üzerine destek arayışları başlamış?
Bazı sanatçılar takır takır kesesinden para harcayarak yardım malzemesi tedarik edip Van depremzedelerine gönderdi. Bazıları ise …
… paraları, konser düzenleyip vatandaştan toplayarak yardımseverlik yapmayı tercih ediyor. Birçok sanatçı yaptıkları yardımı açıklamayı …
… doğru bulmazken, yardım amaçlı konser vereceklerini açıklayanların hareketi reklâm ve gündeme gelmek gibi de algılanabiliyor.
“Yüzde Yüz istanbul” sloganıyla pazarlanan yaşam merkezinin adını “The İstanbul” koymuşlar. Daha uygun isim bulunamazdı doğrusu, aferim.
Sinema Dergisi, Tüm Zamanların En İyi 10 Türk Filmi listesi istedi, sırasıyla şöyle yazdım: Kosmos, Gurbet Kuşları, Sevmek Zamanı, …
… Anayurt Oteli, Sonbahar, Beş Vakit, Acı Hayat, Kader, Irmak, Hayat Var. Listemi gözden geçirdim, 10 filmin 3 tanesi Reha Erdem filmi.
(29 Ekim 2011)
Sadi Çilingir