Hayatlarından Sadece Bir Gün

Bir Gün (One Day)
Yönetmen: Lone Scherfig
Senaryo: David Nicholls
Müzik: Rachel Portman
Görüntü: Benoit Delhomme
Oyuncular: Anne Hathaway (Emma), Jim Sturgess (Dexter), Tim Mison (Callum), Patricia Clarkson (Alison), Rafe Spall (Ian), Josephine de la Baume (Marie), Heida Reed (Ingrid)
Yapım: Focus-Random-Film4 (2011)

Danimarkalı heyecan verici kadın yönetmenlerden Lone Scherfig’in “Bir Gün” filmi, iki insanın her yıl tek bir gününü yansıtarak roman tadında bir yapıta dönüşüyor.

Film, bisikletle şehirde yol alan bir genç kadının üzerine açılıyor. Tarih, 15 Temmuz 2006… Seyirciler, iki insanın 18 yıl boyunca süren ve yılda tek bir günlerinin yansıdığı filmde, önce iki dostun, sonra iki sevgilinin hayatlarına tanıklık ediyorlar. Her şey trajediye kadar sürüyor filmde. Ama hayat da devam ediyor. Tüm dünya üzerinize yıkılıyormuş gibi olsa da tutacak bir yer kalabiliyor. Film, 18 yıl geriye, 15 Temmuz 1988 yılına gidiyor. Edinburg Üniversitesi’nden mezun olan Emma Morley ve Dexter Mayhew’nün yolları kesişiyor. Dexter’ın en yakın arkadaşı Callum, Emma’nın arkadaşıyla hemen iletişim kuruyorlar. Emma ve Dexter için bu o kadar kolay değil. Emma’nın evine giden iki genç bir türlü sevişemiyorlar. Hep bir aksilik çıkıyor. Onlar da arkadaş olmaya karar veriyorlar. 15 Temmuz, Britanya’da “Aziz Swithin Günü…” Bu aziz, Britanya’da “Yağmur Aziz” diye de anılıyor. M. S. 800 – 862 yılları arasında yaşamış. Film, iki gencin hayatlarını ve hayal kırıklıklarını takip ediyor. Aslında bu iki genç birbirlerine sırılsıklam aşık olmalarına rağmen kader bir türlü aşk yolunda buluşturamıyor onları. Zengin ailenin oğlu Dexter, Paris’te İngilizce dersleri verirken, Orta halli ailenin kızı Emma da Londra’da bir Meksika barında garsonluk yapıyor. Yazarlığa yakın duran Emma, karşısına çıkan, ama hep kaybeden gibi görünen komedyen Ian’la istemese de beraber yaşamak zorunda kalıyor. Dexter, televizyon şovmeni oluyor. Hızla yükseliyor ve hızla dibe vuruyor. Aşklar yaşıyor. Evleniyor. Çocuğu oluyor. Karısını, geçmişteki sıkı arkadaşı “snop” Callum’a kaptırıyor. Dexter tam dibe vuracakken, bir 18 Temmuz’da Emma ona kalbinin kapılarını açıyor. Yazar da olan Emma, Dexter’la olmasaydı hayatı daha mı başka yönlere giderdi? O trajik anda koltukta donuyorsunuz ve bir boşluğa düşüyorsunuz. Yönetmen, Dexter’ın içine düştüğü boşluğu seyircisine gönderebiliyor.

Etkileyici yönetmen…

1959 Kopenhag doğumlu Danimarkalı kadın yönetmen Lone Scherfig, sinemada heyecan vermeye devam ediyor. Onu ilk, 2002 yapımı “Wilbur Wants to Kill Himself – Wilbur Ölmek İstiyor” filmiyle tanıdık. Ardından 2009 yapımı “An Education – Aşk Dersi” geldi ülkemize. Arada 2000 yapımı “Italiensk for Begyndere – Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca” vardı. Scherfig, sinema dili keşfedici ve heyecan verici yönetmenlerden. Sinemanın önemli kameramanlarından Fransız Benoit Delhomme’un sinemaskop görüntüleri çarpıcı. Londra ve Paris, bir tablo gibi yansıyor perdeye. Filmin senaryosunu, kendi romanından David Nicholls yazmış. Belki de bu yüzden perdede roman/film seyrediyormuş izlenimi yaşıyor seyirciler. Gerçekten yaşanması ve keşfedilmesi gereken bir şey olabilir bu. Filmin en güzel taraflarından biri, büyük şarkıcılardan Elvis Costello’nun muhteşem sesini duymaktı. Ama, etkileyici besteci Rachel Portman’ın tınılarına da kulak vermek gerek. İçinde trajedi olan bu özel filme dokunmalı. Scherfig filmleri de arşive alınmalı. Bu yönetmen Britanya tutkunu belirtmeliyiz. İngilizler de onu seviyor zaten. Bu filmden şunu da anlayacaksınız: Kadınla erkek bir yere kadar arkadaş olabilirler. Ama, bir zaman gelir ki aşk onlara çarpıverir…

(Bu yazı 14 Ekim 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)

(14 Ekim 2011)

Ali Erden

sinerden@hotmail.com