İzmir Karaca Sinemaları, 09 – 15 Eylül 2011 seansları için tıklayınız.
Aylık arşivler: Eylül 2011
Fantasturka Türk İşi Fantastik Filmler Festivali
Başkent Ankara, 23 – 25 Eylül 2011 tarihleri arasında, Türkiye’deki film festivalleri takviminde son derece sıra dışı bir sinemasal etkinliğe sahne olacak. Türk sinema tarihinin bilimkurgu, korku, gerilim, polisiye, western, kahramanlık fantazisi gibi türlerindeki yapıtları arasından oluşturulmuş Fantasturka Türk İşi Fantastik Filmler Festivali, izleyicilerle buluşturacağı 30 dolayında uzun ve kısa metrajlı filmin yanı sıra, anılan türün ülkemizdeki en önemli ustalarını da sevenleriyle tadına doyulmaz söyleşiler eşliğinde bir araya getirip Hayat Boyu Başarı Ödülleri’yle onurlandıracak.
Fantasturka Türk İşi Fantastik Filmler Festivali yazısına devam et
Van CineVAN Sinemaları
Turkuaz AVM Salonları, 09 – 15 Eylül 2011 seansları için tıklayınız.
Denizli Beyaz Sahne Sinemaları
Denizli Beyaz Sahne Sinemaları, 09 – 15 Eylül 2011 seansları için tıklayınız.
Bulgaristan’dan Siyah Beyaz’a İki Ödül
Bulgaristan’ın Varna kentinde 26 Ağustos – 01 Eylül 2011 tarihleri arasında düzenlenen 19. Love is Folly Uluslararası Film Festivali’nde Siyah Beyaz iki ödül kazandı. Ahmet Boyacıoğlu’nun yönettiği ve başrollerinde Tuncel Kurtiz, Taner Birsel, Erkan Can, Şevval Sam, Nejat İşler ile Derya Alabora’nın yer aldığı Siyah Beyaz, Avrupa, Asya ve Amerika’dan 13 filmin katıldığı uluslararası yarışmada Jüri Özel Ödülü’ne ve Bulgar Film Eleştirmenleri Birliği Ödülü’ne lâyık görüldü. Film, ressam, avukat, doktor ve bir iş kadınının sığındığı son liman olan Siyah Beyaz adlı bar ve müdavimlerini anlatıyor.
6. İstanbul Dağ Filmleri Festivali
1. İzmir Dağ Filmleri Festivali
Altın Portakal’ın Makyajı Bay Corci’den
Ünlülerin makyörü Corci 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivalinde Workshop çalışmaları yapacak. Asıl adı Yavuz Birsel olan makyör Corci, Corci ile Sinema Makyajında Fx Profesyonel Makyaj Gösterisi adı altında yapacağı çalışmalarda festivalin ana temasına uygun performanslara imza atacak. Plâstik makyaj dalında çeşitli temalarda sergilemeler yapacak olan Corci, mankenler üzerinde gerçekleştireceği canlı performanslarda festivalin ana teması bağlamında “kadına yönelik şiddet” konusunu da işleyecek. Corci’nin gösterileri söyleşilerle de zenginleşecek.
Altın Portakal’ın Makyajı Bay Corci’den yazısına devam et
16 Eylül’de Bir İlk Yaşanacak, Sinemalar Film Kokacak
Sinema tarihi boyunca göze ve kulağa hitap eden filmler buna Koku’yu da ekleyerek 4D (4 Boyut) haline geldi. Türkiye’de izleyicilerin ilk kez yaşayacakları bu deneyim 16 Eylül 2011 Cuma günü gösterime girecek olan Çılgın Çocuklar 4D filminde uygulanacak.
Bilet alırken dağıtılacak koku kartları üzerinde bulunan numaralar perdede hangi numarayı kazımanız ve koklamanız gerektiğini gösterecek. Örneğin mutfak sahnesinde ilgili numarayı kazıdığınızda izlediğiniz yemeğin kokusunu alacaksınız. Yapımcılar gerçeklik katmak için, filme anne – babaların aşina olduğu bebek bezi kokusuna da yer vermeyi unutmamışlar.
Gerçekten de Kötü Bir Öğretmen
Kötü Öğretmen (Bad Teacher)
Yönetmen: Jake Kasdan
Senaryo: Gene Stupnitsky-Lee Eisenberg
Müzik: Michael Andrews
Görüntü: Alar Kivilo
Oyuncular: Cameron Diaz (Elizabeth), Lucy Punch (Amy), Jason Segel (Russell), Justin Timberlake (Scott), Phyllis Smith (Lynn), John Michael Higgins (Müdür Wally), Dave Allen (Sandy), Matthew J. Evans (Garrett)
Yapım: Columbia (2011)
Yönetmen Lawrence Kasdan’ın oğlu Jake Kasdan’ın “mavi komedi” diye anılan hınzır “Kötü Öğretmen”i, tüm öğretmenleri bir hayli kızdıracak filmlerden.
Bu filme, ilk defa duyduğumuz tabirle “mavi komedi”, yani “blue comedy” deniliyor. “Terbiyesiz” (ribaldry) mizah diye de anılıyor bu türden yapıtlar. Müstehcen, saygısız, küfürbaz, ahlâksız ve grotesk görülüyor ayrıca bu mizah türü. İşte Jake Kasdan’ın 2011 yapımı “Bad Teacher – Kötü Öğretmen”, tüm bunların hepsini içine alıyor. Filmi seyrederken gerçekten böyle öğretmen var mı, diye de düşünüyorsunuz. Marihuana içerken afyon da çekiyor üstelik bu öğretmen. Filmin hikâyesi Şikago’da geçiyor. Elizabeth Halsey, güzel ve alımlı bir öğretmen. Servet avcısı. Nişanlısı onunla ayrılmak istiyor. Ayrılıyorlar. Elinde öğretmenlikten başka iş kalmayan Elizabeth okula yeniden dönüyor istemeden. Derslerinde, ortaokul öğrencilerine gerilim ve korku filmleri izlettiriyor videodan her sabah. Bu arada güğüslerinin küçüklüğüne de takıyor. Göğüslerini büyütmek için paraya da ihtiyacı var. Önüne çıkan hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Bu arada okulun gözde öğretmeni Amy’yle de rekabet yapmak zorunda kalıyor Elizabeth. Her yıl sonunda, öğrencilere iyi öğrettiği için yüklüce ikramiye alan Amy’nin bu ikramiyesini de gözünü kestiriyor. Elbette bir aşk da var. Okula geçici öğretmen olarak gelen Scott’ın zengin olduğunu öğrenen Elizabeth, onu etkileyebilmek için her şeyi deniyor. Ama, kalbi kırık Scott, müşfik görünen Amy’ye yaklaşıyor. Kendi tipi olarak görmediği, üstelik parası da olamayan beden eğitimi öğretmeni Russell belki de ona gerçek aşkı verecek bir insan. Sonda buna bir cevap olabilir.
Yönetmenin oğlu…
Michiganlı yönetmen Jake Kasdan 1974’te doğdu. Ünlü yönetmen Lawrence Kasdan’ın da oğlu. Baba Kasdan’ın 1981 yapımı modern kara filmi “Body Heat – Vücut Ateşi”, 1988 yapımı romantik filmi “The Accidental Tourist – Kazara Turist”, 1994 yapımı westerni “Wyatt Earp”, romantik komedisi 1995 yapımı “French Kiss – Fransız Öpücüğü”, 2003 yapımı korku-bilimkurgusu “Dreamcatcher – Düş Kapanı” akla geliveriyor. Genelde televizyon dizileri çeken oğul Kasdan, 2002 yapımı “Orange County – Gençlik Hayalleri” komedi filmiyle bizdeki sinemaseverlerle tanıştı. 2007 yapımı müzikali “Walk Hard: The Dewey Cox Story – Zorlu Yol: Dewey Cox’un Hikâyesi” de buralara uğradı. Kısaca, babanın kaderi oğulun kaderi, ama baba sanki daha iyi yönetmen. Zaman zaman insanı güldüren ve eğlendiren “Kötü Öğretmen”de, Cameron Diaz’ın preformansı görülmeye değer. Bir an melek oluyor, ardından tam bir şeytan. Filmdeki yan karakterler de iyi işlenmiş. Öğretmen Lynn, hayattaki mağlubiyetleri fiziki görünümü yüzünden kabûllenmiş. Ama Elizabeth, her daim bakire Lynn’e bir erkeğe nasıl yaklaşacağını gösterince zor olan kolaylaşıyor. Hatta Elizabeth, şair ruhlu öğrencisi Garrett’ın kırık kalbini bile onarıyor. Öğretmen Russell karakteri de muhteşem. Esprileri algıladığınızda o sahnelerde çok gülüyorsunuz. Kendimizi epey zorladığımızı itiraf etmeliyiz. Espriler bize uzak, nerdeyse soğuk, ama gülen gülüyor. “Mavi komedi” diye anılan bu mizaha da alışırız belki. Sonuçta bu film, sadece dıştaki değil içteki güzellikleri de fark edin diyor. Günümüzde bu biraz zor, ama iyi fikir.
(09 Eylül 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com
6. Datça Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali
6. Datça Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali, Sinema Ustalarına Saygı Günleri alt başlığıyla 04 – 06 Eylül 2011 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle düzenlenen festivalin bu yılki onur konuğu Fatma Girik olarak belirlendi. Ayrıca Kemal Sunal ve Yavuz Özkan geceleri de düzenlenecek olan festivalde Yeşilçam’ın emektarlarından Necmettin Çobanoğlu ve Seyfettin Karadayı, Türk Sineması’na katkılarından ötürü “Emek Ödülü” ile onurlandırılacak. Festival geceleri Zuhal Olcay, Yeşim Salkım ve Rafet El Roman’ın vereceği konserlerle şenliğe dönüşecek.
6. Datça Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali yazısına devam et
Yeşilçam’ın Erkekleri Adlı Sergi 08 Eylül’de Çukurcuma’da Açılıyor
Hülya Küpçüoğlu’nun Yeşilçam’ın Erkekleri adlı yeni sergisi, İstanbul’da Galeri Artist Çukurcuma’da 08 – 23 Eylül tarihleri arasında sanatseverlerin karşısına çıkacak. Ressam Hülya Küpçüoğlu, Yeşilçam’ın ünlü isimlerine ait portre ve film sahneleri serisine devam ediyor. Bu kez, Yeşilçam’ın erkek figürlerini ön plâna çıkaran Küpçüoğlu, çalışmalarında “pop sanat”ı da etkilediği söylenen “hazır nesne” kavramından yola çıktığını belirtiyor. Sergi, Ekrem Bora, Kadir Savun, Ayhan Işık, Engin Çağlar, Kemal Sunal gibi Yeşilçam’ın ünlü isimlerini Hülya Küpçüoğlu’nun yorumlarıyla bir araya getirecek.
Yeşilçam’ın Erkekleri Adlı Sergi 08 Eylül’de Çukurcuma’da Açılıyor yazısına devam et
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 26 Ağustos – 01 Eylül 2011 Haftalık (Weekly) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
Çılgın Çocuklar 4D
Robert Rodriguez’in yönettiği ve Jessica Alba, Joel McHale, Rowan Blanchard ile Mason Cook’u oynadığı Çılgın Çocuklar 4D (Spy Kids – All The Time In The World 4D: Aroma – Scope), 16 Eylül 2011’de Pinema Film dağıtımıyla Film Pop tarafından vizyona çıkarıldı.
Görevini bırakmış ve kendini ailesine adamış olan ajan, zamanı hızlandırarak dünyayı yok etme tehdidi savuran kötü adamı yakalamak için gizli servise geri döner. Ajan görevini yeni kocasından saklar fakat çocuklarının olaya dahil olmasını engelleyemez. Büyümüş olan eski casus çocuklar da onlara eşlik eder.
Çılgın Çocuklar 4D yazısına devam et
Bu Durakta Korku Bitmez
Son Durak 5 (Final Destination 5)
Yönetmen: Steven Quale
Karakterler: Jeffrey Reddick
Senaryo: Eric Heisserer
Müzik: Brian Tyler
Görüntü: Brian Pearson
Oyuncular: Nicholas D’Agosto (Sam), Emma Bell (Molly), Miles Fisher (Peter), Ellen Wroe (Candice), Jacqueline MacInnes Wood (Olivia), PJ Byrne (Isaac), Courtney B. Vance (Ajan Block), Arlen Escarpeta (Nathan), Tony Todd (Bludworth)
Yapım: New Line Cinema (2011)
Üç boyutlu korku-gerilim serisinin son filmi “Son Durak 5”, önceki filmlerden geri kalmayan bir korku ve kan gölü. İlk uzun filmini çeken yönetmen Steven Quale seyircinin nefesini kesiyor.
Bu korku seli 2000 yılında James Wong’un yönetiminde başladı ilk. 2002’de David R. Ellis ikinci filmi çekti. 2006’da James Wong bir daha kameranın arkasına geçti. Mesafeli yaklaşılan dördüncü macerayı 2009’da ikinci filmi çeken David R. Ellis yönetmiş. Son macerayı da Steven Quale yönetsin demişler. Çünkü Quale, ünlü yönetmen James Cameron’ın yardımcı yönetmenliğini yapmış bir sanatçı. 2011 yapımı “Final Destination 5 – Son Durak 5”, Quale’in ilk uzun filmi. Yönetmen Quale’in bu filmini seyredince, mükemmelliyetçi ustası James Cameron’dan bir şeyler öğrendiğini de anlıyorsunuz. Üç boyutlu “Son Durak 5”, şiddet tarafıyla önceki dört filmden geride kalmıyor. Quale’in serinin bu son filmindeki estetiği gerçekten çarpıcı. Bazı sahneler sinema tarihine kalabilir. Öncelikle köprüde geçen tüm sahneler. Cimnastik salonunda geçen sahnelerde Hitchcock tadı aldık. Filmin girişi, tipik bir gençlik korku-gerilim filmi gibi. Filmin derinliğinde, o korku ve dayanılmaz şiddeti hiç yaşamayacakmış gibi. Kırık kalpler, kıskançlıklar ve hayaller. Gençlik dönemleri. Ama, öğrenciler otobüse bindiklerinde her şey birden değişiyor ve perdede zaman zaman seyredilmesi zor bir şiddet patlaması başlıyor.
Sam’in hayali…
Sam Lawton, Paris’e gidip aşçılık kariyerini sağlamlaştırmayı hayal ederken sevgilisi Molly’nin kalbi kırık ve ondan ayrılmak istiyor. Sam’in en iyi arkadaşı Peter da cimnastikçi Candice’le çıkıyor. Isaac, tam bir telefon çapkını ve kibirli. Nathan, fabrikada çalışıyor. Kibirli Olivia’nın gözleri bozuk. İşte bu gençler, belleği güçlü ölümün takibinde. Sam, otobüsle onarımı yapılan köprüden geçerlerken birdenbire bir hayal görüyor ve köprü çökerken birçok insan ölüyor. Sam bile. Birden kendine gelen Sam, sevgilisi Molly’yi ikna ederek otobüsten indiriyor ve Sam’in dehşet yüklü kâbusu gerçekleşiyor hemen. Köprüde ölenlere düzenlenen cenaze töreninde, sorgu yargıcı da denilen, kuşkulu ölüm olaylarını kovuşturan gizemli koroner William Bludworth, üniversiteli gençleri doğaüstü kelimelerle bir an korkutuyor. Ama, bu gizemli kelimeleri vahşi ölümlerle anlamlaşıyor daha sonra. Ölümün belleği çok güçlü. Sam’in hayalindeki gibi gençlerin ölümünü sıraya koyuyor bu doğaüstü güç. Bir de olayları anlamaya çalışan ajan Jim Block var. Ajan Block, olayları ilk önce terör saldırısı olarak değerlendiriyor. Ölümler, ne cinayete ne de teröre benziyor. Doğaüstü güç, sanki zekâsıyla her şeyi plânlıyor ve kusursuz ölümler gerçekleştiriyor. Hikâye herkes için trajik. Ondan kaçmak zor. Ölümlerin hepsi gerçekten sarsıcı ve neredeyse koltuğunuzda titriyorsunuz. Film üç boyutlu olduğu için atmosferin içinde hissediyorsunuz kendinizi. Son jenerik öncesi, dört “Son Durak” filminden de şiddet görüntüleri yansıyor perdeye. Filmin müzikleri de görüntüleri kadar ürpertici.
(Bu yazı 09 Eylül 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanmıştır.)
(09 Eylül 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com