Şov dünyasını komik dille anlatan senaristliğini ve yönetmenliğini Mustafa Uğur Yağcıoğlu’nun, yapımını Panorama Film’in yaptığı Şov Bizınıs, şöhret olma yolunda yaşanan komik hikâyeleri anlatıyor. Başrollerini Önder Açıkbaş, Müslüm Gürses, Zeynep Beşerler, Cem Kılıç, Zeynep Aydemir, Almeda Abazi, Aşkın, Ayşin Zeren, Cengiz Küçükayvaz, İrfan Kangı ve Gülden Dudarık’ın paylaştığı film 19 Mayıs tarihinde izleyicisiyle buluşacak. Filmde Müslüm Gürses, Rıfat karakteriyle izleyeceğimiz Önder Açıkbaş’ın borçlu olduğu 1976 yılı Erkek Güzeli seçilmiş mafya babası Hüseyin’i canlandırıyor.
Aylık arşivler: Mayıs 2011
Aşk Tesadüfleri Sever’in DVD ve VCD’si 12 Mayıs’ta Raflarda
Mehmet Günsür, Belçim Bilgin, Altan Erkekli ile Yiğit Özşener’in rol aldığı ve vizyonda kaldığı 12 hafta boyunca 2.384.041 kişi tarafından seyredilen Aşk Tesadüfleri Sever, DVD ve VCD olarak 12 Mayıs’ta satışa sunuluyor. Filmin tek DVD versiyonunda video klipler, fragmanlar ve fotoğraflar bulunurken iki disk özel versiyonda ise kamera arkası görüntüler, çıkarılmış sahneler ve daha birçok ekstra özellik yer alıyor. Aşk Tesadüfleri Sever, çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca yolları Ankara’da kesişen, 2010 yılında İstanbul’da tanışan Özgür ve Deniz’in birbirlerine doğru ve engellerle dolu aşk macerasını anlatırken, bir yandan da geri dönüşlerle onların bugünlerini yaratan dönemlere uzanıyor.
Aşk Tesadüfleri Sever’in DVD ve VCD’si 12 Mayıs’ta Raflarda yazısına devam et
Suçlu Kim?
Malcolm Venville’in yönettiği ve Keanu Reeves, Vera Farmiga, Judy Greer, James Caan’ın oynadığı Suçlu Kim? (Henry’s Crime), 06 Mayıs 2011’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Henry, bir banka soygununa şahit olur. Suçu üstlenen Henry hapisten çıktıktan sonra, cezasını çektiği ancak aslında soymadığı bankayı soymaya karar verir. Bankayla tiyatronun arasında bir tünelin olduğunu farkeden Henry, hücre arkadaşı Max’in de tahliye olup olaya dahil olmasıyla soyguna yaklaşır. Ancak aşkı Julie ile karşılaşacağını hesaba katmamıştır.
Tüm Sinemalar
Tüm Sinemalar, 06 – 12 Mayıs 2011 seansları için tıklayınız. (Eksiksiz liste değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Senna
Asif Kapadia’nın yönettiği ve Ayrton Senna, Alain Prost, Frank Williams ile Ron Dennis’nin oynadığı belgesel film Senna, 06 Mayıs 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Brezilyalı efsanevi yarışçı Ayrton Senna üzerine kurulu olan belgesel film, Senna’nın 80’lerin ortasında başladığı Formula 1 kariyerini anlatırken siyasetin spora getirdiği zorluklara da değiniyor. 1994 yılında yarış esnasında virajı dönemeyip beton duvara çarpan Senna, direksiyon milinden kopan bir kaynak parçasının kaskı delerek başına saplanması sonucu 34 yaşında hayatını kaybetti.
Senna yazısına devam et
Cinedergi 37 Yayında
Cinedergi’nin 37. sayısının öne çıkan başlıkları, Rıza Kıraç, Esra Ruşan, Nazan Kesal ve Marc Futoussi. Sinemadan akrabalarımız, ebeveynlerinin izinden giden oyuncu ve yönetmenler ile spor filmleri bu ayın dosya konuları.
Oyuncu Gerard Depardieu ve Penelope Cruz bu sayının portre konukları.
Görsele dayanan İşte O An, sinemanın özünü yakalayan Filmin Özü, Türk sinemasının nabzını tutan Sindrella ve DVD köşesi, hepsi ücretsiz sinema dergisi Cinedergi’nin yeni sayısında.
Cinedergi 37 Yayında yazısına devam et
Van CineVAN Sinemaları
Turkuaz AVM Salonları, Artos AVM Salonları, 06 – 12 Mayıs 2011 seansları için tıklayınız.
Kaledeki Yalnızlık
Volga Sorgu’nun yönettiği ve Numan Çakır, Özlem Tekin, Tolga Sarıtaş, Nur Sürer ile Yıldırım Bayazıt’ın oynadığı Kaledeki Yalnızlık, 03 Haziran 2011’de MFP-CineGroup Film dağıtımıyla Çimen Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Nurettin, futbolda parlak dönemler yaşarken geçirdiği trafik kazası sonucu eşini ve geleceğini kaybetmiştir. Onu hayata bağlayan tek neden oğlu Feyyaz’dır. Nurettin’in eniştesi bir lunaparkta çalışmaktadır. Almanya’dan yeni gelen Zenoş Teyze ise sevecenliği ve sıcaklığı ile eve ayrı bir renk katmaktadır. Ünlü ve tanınmış futbolcu Ümit Karan, Zenoş Teyzenin Almanya’dan çocukluk arkadaşıdır.
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Web Sitesi
- Fragman
- IMDb
- Filmi izlemek için tıklayınız.
Bahçeşehir Cinemax, İzmit Cinepark, Sivas Polat Center, Ankara Cinemalltepe, Kastamonu Barutcuoğlu, Tokat Asberk Sinemaları
Bahçeşehir Cinemax, İzmit Cinepark, Sivas Polat Center, Ankara Cinemalltepe, Kastamonu Barutcuoğlu, Tokat Asberk Sinemaları, 06 – 12 Mayıs 2011 seansları için tıklayınız.
Ankara Büyülüfener Sinemaları
Gişe Memuru Cuma Günü Vizyonda
Tolga Karaçelik’in senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini üstlendiği BKM ve Mantar Film yapımı fantastik komedi türündeki Gişe Memuru, 06 Mayıs Cuma günü seyirciyle buluşuyor. Çekimleri Edirne ve İstanbul’da gerçekleştirilen filmin oyuncu kadrosunda Serkan Ercan, Zafer Diper, Nergis Öztürk, Nur Aysan, Büşra Pekin, Nadir Sarıbacak, Ruhi Sarı, Sermet Yeşil ve İskender Bağcılar gibi birbirinden başarılı isimler yer alıyor.
Film, gişe memuru Kenan’ın evden servise, servisten gişeye, gişeden servise, servisten eve, yani bir kutudan diğer kutuya geçerek tükettiği hayatını anlatıyor.
Tüm Şirketler
Tüm Şirketler, 28 Nisan – 01 Mayıs 2011 Haftasonu (Weekend) Box Office listeleri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.
80 Dakika Uzunluğundaki Kar Beyaz’ı İzlemeniz İçin 8 Neden:
1) Türk edebiyatının en değerli roman – öykü yazarı ve şairlerinden Sabahattin Ali’nin hikâyesinin özünü, sert doğa koşullarının içinde mahrumiyet ve fakirlikle sarmalanmış insanların her şeye karşın umuda tutunmalarını, görselliği öne çıkararak öykülediği için.
2) Babası hapishaneye düşen, annesi de kasabada bakıcılık yapan çocuğun kendinden küçük iki kardeşine bakabilmek için, rüzgâr, soğuk, kara aldırmadan ve uzun bir yol kat ederek küçük mola yerine gelip ayran satmaya çalıştığı bir günün öyküsünün, Artvin’in dağlık bölgesinde geçebildiği gibi, dünyanın herhangi bir coğrafyasına dair olduğunu da hissettirdiği için.
3) İnsanı insan yapan ve ruhunda küçük fırtınalar koparırken dışa vuramadığı duyguları, öyküsü gibi vakurlukla aksettirebildiği için.
4) Her bir seyircinin kendi algısı doğrultusunda içselleştirebileceği, farklı anlamlar çıkarabilip farklı hissiyatlara savrulabileceği özel bir yapıt olduğu için.
5) Dramatik kurgusundaki yetkinliği için.
6) 2.35:1 görüntü oranında sunulan görüntülerindeki çarpıcı kadrajlar ve ‘doğal / vahşi anlar’ için.
7) Bir film için müziğin nasıl işlevsel olabileceğini kanıtlayan sinemamızdaki nadir örneklerden olduğu, yine dünyanın her köşesindeki insanların kalplerini etkileyebilecek bir müzik çalışmasını ihtiva ettiği için.
8)Örnek oyuncu seçimi ve doğru tonları yakalamış oyuncu yönetimi için.
(09 Mayıs 2011)
Ali Ulvi Uyanık
ali.ulvi.uyanik@gmail.com
1 Mayıs’ta Gişe Memuru Eskişehir’e Koşa Koşa Geldi
13. Uluslararası Eskişehir Film Festivali’nin bir parçası olan Türk Sineması 2010 – 2011 bölümünde, 11 Türk filmi arasında yer alan Gişe Memuru tüm ekibi ile eğlenceli bir söyleşi gerçekleştirdi. Filmin genç yönetmeni Tolga Karaçelik, Eskişehir’e ilk kez yine Anadolu Üniversitesi’nin bir etkinliği vesilesiyle geldiğini söyleyerek, “Daha önce geldiğimde çok büyük keyif aldım, burası bana farklı bir enerji hissettiriyor” dedi.
Filmin başrol oyuncusu Serkan Ercan da Eskişehir’in çok sevdiği yerlerden birisi olduğunu söyleyerek, gerçekten sinemayla ilgili seyircilerle film izlemenin keyifli olduğunu vurguladı.
Şövalyeler Hâlâ Yaşıyor mu?
Gerçi Cuma’dan bu yana ihmalde bulunduk ama, Tolga Karaçelik’in Altın Portakal’lı ilk uzun metraj kurmaca filmi “Gişe Memuru”ndan söz etmek istiyorum. Genç yönetmen, filminde zengin hayal dünyası ile tatsız gerçekler arasında kalmış bir adamın hikâyesini anlatıyor. Kenan’ın, yani. Kenan (Serkan Ercan), kendi halinde bir memur. O işteyken babasıyla (Zafer Diper), komşu kızı Özgül (Nergis Öztürk) ilgileniyor. Bir servis arabasıyla evden işe, işten eve gidip geliyor. Bazen tek arkadaşı olan berber Artun’la (Sermet Yeşil) dertleşiyor. Geceleri gizli gizli, arasının hiç iyi olmadığı babasının arabasını tamir etmeye çalışıyor.
Kenan, Tavşancık gişeler bölgesinde gişe memuru. Aslında, ideal bir memur, şimşek gibi hızlı, hatta robottan farksız. Kimse sürat açısından onunla aşık atamaz. Ne var ki, bazen hayal dünyasına kapılıp kendi kendine konuşuyor. Böyle bir kontrol kaybı olayının ardından, yeni atanan gişe müdürü onu psikolojik rahatsızlığı yüzünden, günde üç-dört arabanın geçtiği Afar gişesine sürüyor (Serkan Ercan’ın bir basın toplantısında söylediğine göre, burası esasen ‘Araf’). Yakınlarda çalıştığı için her gün onun önünden arabayla geçen Kadın’a da (Nur Aysan) orada rastlıyor işte.
Önünden geçen kamyon şoförleriyle (hepsi eşsiz Nadir Sarıbacak) ilgilenirken, hep Kadın’ı hayal ediyor, bazen onunla konuşmadığı halde konuştuğunu sanıyor. Kendisi için en çok değer taşıyan anısını da (hayalinde) bir tek ona naklediyor. Küçükken, şövalyelerin varolduğuna inanırmış. Bodrum Kalesi’ne gittiklerinde de bu hayalle en yukarı çıkmak istemiş. Annesi onu böyle bir şey olmadığına inandırmaya çalışmış ama Kenan dinlememiş, babasıyla yukarı çıkmışlar. Şimşek çakışları arasında, onları gözleriyle gördüğüne inanmış. İşin tuhafı, babası da onları gördüğünü söylemiş. Kenan o gün bugün, bir daha hayali gerçekten ayırt edememiş.
“Gişe Memuru”, 47. Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nde aldığı üç ödülle dikkati üstüne çekmişti. En İyi İlk Film Altın Portakal’ına, En İyi Görüntü Yönetmeni (Ercan Özkan) ve En İyi Erkek Oyuncu (Serkan Ercan) ödülleri eşlik ediyordu. Filmin senaryosunu da yazan Tolga Karaçelik, daha önce yurt içinde ve yurtdışında ödüller almış olan beş kısa film çekmiş, hatta bir Mehmet Güreli belgeselinde görüntü yönetmenliği yapmış. Ona, bir gişe memurunun ilham kaynağı olduğunu söylüyor.
Bu da, tıpkı Kenan gibi, büyük bir hızla çalışan, para alıp, para üstü verip fiş kesen bir memurmuş. Karaçelik “Sıra bana geldi,” diyor. “Paramı verdim, para üstünü verdi, fişi kesti, makine gibiydi. Paralara bakmıyordu bile para üstünü verirken. ‘Teşekkür ederim, iyi günler, kolay gelsin’ dedim. Bir anda kafasını kaldırdı ve bana sanki küfür etmişim gibi baktı, cevap vermedi. Yoluma devam ettim. Çok garip bakmıştı bana, bütün gün düşündüm bana neden öyle baktığını. Sonra anladım. Bir makineydi o işini yaparken; bense onu o makinelikten çıkarmıştım, tekrardan konsantre olup o ruh haline girmeye çalışacaktı.”
Daha önce bilgisayar başında çalışan, arabayla evden işe, işten eve gidip gelen biri olarak, gişenin, kendi hayatının altı biraz kalın çizilmiş bir metaforu olduğunu fark etmiş.
Kenan’ın tek sorunu işi değil, ama. Esas sorunu, babası denebilir. Hakkı, geçinmesi zor bir adam, oğlunun hiçbir şeyi beceremediğini düşünüyor, boyuna onu azarlıyor. Anne öldükten sonra aralarındaki bağ büsbütün zayıflamış. Buna karşılık babası, hayatındaki bir avuç insandan biri: işyerinde ona hep takılan Cengiz (Ruhi Sarı), çocukluk arkadaşı Artun ve komşu kızı Nurgül ile birlikte. Ama zaten sessiz bir insan, konuşmayı sevmiyor. Otuz beş yaşında bir bekâr. Babası onun Nurgül’le evlenmesini istiyor, kızın da Kenan’a zaafı ver ama onun niyeti yok hiç. Afar gişesinden geçen Kadın ise, geceleri tamir ettiği baba arabası gibi, onun için bir özgürlük timsali.
Gişe memuru, ailesizlik duygusuna kapılmış, birinin çocuğu olmakla babası gibi olmak arasında kalmış bir karakter. Bunca etkili bir kurmaca karakter yaratan yönetmenin başarısında, yaptığı araştırmaların da payı var. Yapı-Yol Sendikası’na başvurmuş, Kadıköy’deki merkezlerine gitmiş. Yaşadıklarını anlatınca, sendika temsilcisi ona başından geçen benzer bir olayı nakletmiş: Bir akşam kapısı çalınmış, kapısında yeğeni var. “Ne oldu dayı, kavgalı mıyız?” diye sormuş aniden. “Nerden çıkarttın?” diye sormuş dayısı. “Üç gündür gişenden geçiyorum, selâm veriyorum, hiçbir şey söylemiyorsun.”
Tolga Karaçelik, “Benim o bakışın nedenini anlamam sayesinde beni aralarına kabûl ettiler, hep yardımcı oldular,” diyor. Çamlıca gişelerine gitmiş, gişe memurlarıyla tanışmış, bir ay o gişelerde mesai yapmış. “27 yaşında kendi ayakları üzerinde duran bir erkek olmak ile başkasının oğlu olmak arasındaki o noktada olduğumu ve etrafımdaki birçok kişinin bu yolculukta uzun bir sure takılı kaldığını farkettim.”
Kenan’ın hayatında Bodrum Kalesi olayının, orada gördüğüne inandığı şövalyelerin büyük rolü var. Onun gerçeklik duygusunu zıvanadan çıkaran bir olay bu. Özellikle gişede tek başınayken, başka dünyalara kayıyor. Çocukluğundan beri hep gerçeklik konusunda sorunu olmuş. Tabii, bunun ille de kötü bir şey olması gerekmiyor ama, kelimenin tam anlamıyla bir “gişe memuru”nun sıradan hayatıyla harmanlamak zor.
Karaçelik, oyuncularıyla, özellikle Serkan Ercan ile uzun uzun konuşmuş, prova yapmış. Zaten filmdeki yüksek oyunculuk düzeyinden belli oluyor. Mehmet Güreli’nin “Gölge”sinde görüp çok beğendiğim Ercan, mükemmel bir oyun çıkarmış. Kenan rolüyle 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü “Çoğunluk”un başrolündeki Bartu Küçükçağlayan ile paylaşan aktör, Peyami Safa uyarlaması “Gölge”nin Halim’iyle de 15. Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülü almıştı. Tiyatro sevgisine hep hayran olduğum Zafer Diper ile “Kıskanmak”ın ödüllü oyuncusu Nergis Öztürk, Yeşil, Sarı, herkesin performansı iyi. Nadir Sarıbacak’ı da unutmuyorum elbette. “Uzak İhtimal”in çok başarılı oyuncusu, gişenin önünden geçen bütün arabaların şoförlerini oynuyor. Kadın hariç… Mehmet Güreli ise, filmin sürprizi. Finale doğru, eski oyuncusuyla karşı karşıya geliyor ve düpedüz ‘rol çalıyor’.
(09 Mayıs 2011)
Sevin Okyay