14. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Üniversiteler Özel Programı Pazartesi Günü Başlıyor

14. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Ankara’daki üç büyük üniversitenin rektörleriyle işbirliği içinde düzenlediği Üniversiteler Özel Programı, 09 Mayıs 2011 Pazartesi günü rengarenk etkinliklerle başlıyor.
Festivale destek veren Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ve Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener tüm öğrencilerini kampüslerde düzenlenecek film festivali etkinliklerine davet ediyor.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    14. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin Üniversiteler Özel Programı Pazartesi Günü Başlıyor yazısına devam et
  • Arka Pencere Dergisi, Sizi Batı Yakasına Götürüyor

    Arka Pencere Dergisi, 80. sayısında, kapağına efsane müzikal West Side Story – Batı Yakasının Hikayesi’ni yerleştirdi! Tunca Arslan köşesinde, okuyucuyu Çin sinema tarihinin Hitchcock’u addedilen Ma-Xu Weibang’la tanıştırıyor.
    Vizyon filmleri eleştirileri arasında Gişe Memuru, Küçük Günahlar, Suçlu Kim?, Kıyamet Gecesi, Devrimden Sonra, Copacabana: Düğün Hediyesi, Kırmızı Başlıklı Kız: Kötülere Karşı, Ağır Abi ve Senna yer alıyor. Derginin 80. sayısı bir Hitchcock alıntısıyla sona eriyor: “Gişe rekoru kırmasına karşın Kanlı Meyhane (Jamaica Inn) hâlâ beni üzer.”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Sizi Batı Yakasına Götürüyor yazısına devam et
  • Küçük Mendiller Islanmadan Önce

    Küçük Beyaz Yalanlar (Les Petits Mouchoirs)
    Yönetmen-Senaryo: Guillaume Canet
    Görüntü: Christophe Offenstein
    Oyuncular: François Cluzet (Max), Marion Cotillard (Marie), Benoit Magimel (Vincent), Gilles Lellouche (Eric), Laurent Lafitte (Antoine), Valerie Bonneton (Vero), Pascale Arbillot (Isa), Joel Dupuch (Jean-Louis), Anne Marivin (Juliette), Louise Monot (Lea), Jean Dujardin (Ludo)
    Yapım: Les Productions du Tresor-EuropaCorp. (2010)

    Fransız oyuncu, yönetmen ve senaryo yazarı Guillaume Canet’nin “Küçük Beyaz Yalanlar”ı, dostluk üzerine etkileyici bir film. Filmin sonundaki melodram insana samimi geliyor.

    Orijinal adı “Küçük Mendiller” anlamına gelen 2010 yapımı “Les Petits Mouchoirs – Küçük Beyaz Yalanlar”, dostluğa adanmış mizahı iyi çarpıcı bir yapıt. Dostluk üzerine de sarsıcı ve güçlü bir film bu. Belki hikâyenin gelişimi hayal kırıklığı yaratabiliyor ama yine de çok güçlü dostluk bağlarını yansıtıyor “Küçük Beyaz Yalanlar” filmi. Bilemiyoruz ama bu filmde yalana dair pek bir şey fark edemedik. Olsa olsa bencillik olabilir bu. Guillaume Canet’nin filmi, Amerika’da “Little White Lies” adıyla vizyona girince, M3 Film de Amerikalıların yolundan gitmiş. Finaldeki cenaze sahnesi mendillere gönderme yapıyor. Fransa, dünyanın en gelişmiş sanayi ülkelerinden biri. Teknoloji en üst seviyede. Tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Fransa’da da iletişimsizlik ve yabancılaşma üst noktada. İşte böyle bir ülkeden dostluk üzerine güçlü bir film geliyor. Filmi seyrederken, büyük Fransız yönetmen Claude Sautet’nin 1974 yapımı unutulmaz “Vincent, François, Paul… et les Autres – Sen, Ben ve Diğerleri” filmini yadediyorsunuz. Guillaume Canet’nin filminde de dostluğun sıcaklığını hissediyorsunuz çünkü. Canet, Paris’in hemen güneybatısındaki Boulogne – Billancourt’da 1973’te doğdu. Burası, Paris’teki Fransız film stüdyolarının da yoğun olduğu bölge. Fransız sinemasının en karizmatik oyuncu – yönetmeni olduğu söylenen Canet, sinemanın muhteşem oyuncularından Diane Kruger’le evliydi. Şimdiyse filmlerini Marion Cotillard’a adıyor.

    Kaza ve tatil…

    Film, Paris’in 8. bölgesindeki gece kulübünde açılıyor. Ludo, oradakilerle vedalaşıyor. Bu vedalaşmaların son vedalaşmalar olduğunu bilmiyor elbette. Tan ağartısının kuşattığı Paris’te Ludo, motosikletine atlayıp, yarı uykulu yarı sarhoş yola çıkıyor ve 7. bölgede kendisine çarpan bir kamyonla gözlerini 12. bölgedeki ünlü Saint-Antoine Hastanesi’nde açıyor. Evet, Ludo’nun dostları var. Max, 4. bölgedeki lüks restoranında mükemmelliyetçi baskısını sürdürüyor. Bunları tatilde de dostları üzerinde sürdürüp duruyor Max. Ludo’nun bir başka dostu osteopat Vincent. Kazadan sonra Vincent, bir itirafta bulunuyor Max’a restoranda. Vincent, Max’a karşı eşcinsel ilgi duyuyor. Bundan sonra Vincent, Max için uzak durulması gereken biri. Vincent, Isa’yla evli ve Elliot adında küçük bir de oğulları var. Vincent eşcinsel olmamasına rağmen, Max’a karşı birdenbire ilgi duymuş. Max için hayat küçük bir cehenneme dönüveriyor işte. Max’ın karısı Vero da, Max’ın döktüklerini topluyor sanki geride hep. Marie’yse, isyânkar ve Parisli bir genç kadın. Geçmişte Ludo’yla da ilişkiye girmiş. Şimdi bir müzisyenle takılıyor Marie. Eric, bir oyuncu. Tatile, oyuncu sevgilisi Lea gelmeyince başlarda sorun yapmasa da sonraları özlüyor onu Eric. Bunların içinde en saf, ama gerçek tutkulu, melankolik aşık Antoine. O da, şimdi başkasının sevgilisi olmuş Juliette’i unutamıyor. Aşkı için yardım dileniyor adeta Antoine. Bir de yaşlı Jean-Louis var. Jean-Louis, Max’ın baba dostu bir balıkçı. Ludo, hastanede yaşam savaşı verirken, dostları, her yılki tatillerini ertelemiyorlar ve Max’ın yazlığında tatillerini bencilce yaşamaya devam ediyorlar. Ama, herkesin bir hikâyesi var. Max’la Vincent arasındaki gerilim, Antoine’ın aşkını yeniden kazanmak için çabaları, Eric’in neşeli görünmeye çabalaması, Marie’nin ziyarete gelen müzisyen sevgilisi ve ayrılığın ardından yaşanan sarsıntı.

    İşte yer yer eğlenceli, yer yer kederli “Küçük Beyaz Yalanlar” filminin fonunda bol bol İngilizce şarkılar duyuluyor. Aşkı en güzel anlatan Fransız “chanson”larıysa hiç yok. İnsan Jacques Brel, Charles Aznavour, Adamo, Patricia Kaas, Dany Brillant gibi sesleri de duymak istiyor. Bazı İngilizce şarkıların filmin ruhuyla da buluştuğunu belirtmeliyiz. Galli şarkıcı Bonnie Tyler’ın “Holding Out for a Hero” şarkısı, “Bütün iyi insanlar nereye gitti / Ve bütün Tanrılar nerede?” diyor. 1970’de 27 yaşında ölen Amerikalı şarkıcı Janis Joplin’in 1969’da yayımlanmış “Cosmic Blues” şarkısında, “Zaman akmaya devam ediyor / Dostlar arkasını dönüyor / Bense devam ediyorum” diyor. Amerikalı şarkıcı Ben Harper, “Amen Omen” şarkısında, “Bir fısıltı gibi başladı / Yavaş yavaş bir çığlığa dönüştü / Bir cevap aranıyor / Soru görünmeyen yerlerde” diyor. Amerikalı şarkıcı, söz yazarı, piyanist ve insan hakları savunucusu Nina Simone da “My Way” şarkısıyla “Ben her yolda bir seyyah gibi hayat yaşadım / Çok fazlasını, daha fazlasını bildiğim gibi yaptım” diyor. David Bowie ve Iggy Pop’un da şarkıları duyuluyor fonda. Filmde, modern zamanlarda aşka adanmış anlar da var. Eric ve Antoine, Max’ın arabasını alıp Bordeaux üzerinden Paris’e, aşka doğru yola çıkıyorlar. Eric’in, Paris’in 8. bölgesindeki otelde kalan Lea’ya gözleri yaşartan aşk dilenmesi de muhteşemdi. Antoine da, son çabasını gösteriyor ve Juliette’i büyülüyor. Filmdeki tatil anları, Fransa’nın güneybatısındaki Gironde bölgesindeki Lege-Cap Ferret sahil kasabasında geçiyor. Burası, Fethiye’nin Ölüdeniz’ini çağrıştırıyor. Ama burada gelgitler yaşanıyor bolca. Bordeaux şehrine de yakın bir bölge ayrıca. Elbette başrolde güzel Paris var. Canet, Hollywood’un unutulmaz yol fimi, Jerry Schatzberg’ün 1973 yapımı “Scarecrow – Korkuluk”a da bir selâm göndermeyi unutmamış. Filmde, kameraman Christophe Offenstein’in sakin sinemaskop çerçeveleri de fark ediliyor. Filmdeki mizah da iyi.

    (13 Mayıs 2011)

    Ali Erden

    sinerden@hotmail.com

    Selçuk Bakkalbaşı’nı Kaybettik

    Atilla Tokatlı’nın yönettiği Denize İnen Sokak adlı filmin senaristi Selçuk Bakkalbaşı 06 Mayıs 2011 Cuma günü vefat etti. 1960 yapımı filmde Ayfer Feray, Ulvi Uraz, Sadettin Erbil, Gülderen Ece ve Seden Kızıltunç oynuyordu. Selçuk Bakkalbaşı’nın cenazesi Kocatepe Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip 07 Mayıs 2011 Cumartesi günü Feriköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

    Sarajevo Film Festivali’nde Talent Campus

    Bu yıl 22 – 30 Temmuz 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Sarajevo Film Festivali bünyesinde Berlin Film Festivali Talent Campus işbirliği ile Talent Campus düzenleniyor. Festival süresince Campus katılımcıları eğitim, seminer gibi etkinliklerden faydalanıyor. Amacı bölge gençlerini teşvik etmek olan Sarajevo Talent Campus özellikle Doğu Avrupalı ve Türkiyeli sinemacılara kucak açıyor. Geçmiş yıllarda ülkemizden Cenk Ertürk, Ezgi Kaplan, Deniz Buga, Faysal Soysal gibi isimlerin katıldığı Campus’a 25 Mayıs 2011 tarihine kadar başvurulabiliyor. Festival bir haftalık konaklama, beslenme ve yol masraflarını karşılıyor.

  • Basın Bülteni
  • Başvuru için tıklayınız: 1 / 2 / 3
  • Yüksek çözünürlüklü görsele haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sarajevo Film Festivali’nde Talent Campus yazısına devam et