X-Men: Birinci Sınıf (X-Men: First Class)
Yönetmen. Matthew Vaughn
Senaryo: Ashley Miller-Zack Stentz-Jane Goldman-Matthew Vaughn
Müzik: Henry Jackman
Görüntü: John Mathieson
Oyuncular: James McAvoy (Xavier), Michael Fassbender (Erik), Kevin Bacon (Shaw), Rose Byrne (Moira), Jennifer Lawrence (Raven/Kuzgun), January Jones (Emma), Laurence Belcher (Genç Xavier), Bill Milner (Genç Erik), Morgan Lily (Genç Raven),
Yapım: Fox-Marvel (2011)
İnsana benzeyen mutantlar, “X-Men: Birinci Sınıf” filminde bu defa Soğuk Savaş yıllarında dünyayı bir nükleer felâaketten kurtarıyor.
Sinemanın heyecan veren yönetmenlerinden 1965 New York doğumlu Bryan Singer’ın 2000 yılında “X-Men” adıyla bu çizgi roman bilimkurgusunu sinemada bir seriye dönüştürmüştü. Bu ilk seri, Profesör Charles Xavier’nin yaşlılık döneminde geçiyordu. Singer, 2003 yılında “X2-X-Men 2” adıyla bu bilimkurgu çizgi romanını bir daha sinemaya uyarladı. Bu ikinci seriye Erik / Manyeto da katılmıştı. Serinin sonraki bölümlerinde yönetmenler değişti. Brett Ratner’ın yönettiği 2006 yapımı “X-Men: The Last Stand – X-Men: Son Direniş”, ardından gelen 2009 yapımı “X-Men Origins: Wolverine-X-Men Başlangıç: Wolverine” filmini Gavin Hood yönetti. Serinin bu bütün filmlerinde Wolverine (Porsuk) karakteri vardı. 2011 yapımı “X-Men: First Class – X-Men: Birinci Sınıf”ın yönetmenliğini Matthew Vaughn üstlenmiş. 1971 Londra doğumlu İngiliz yönetmen Matthew Vaughn, daha çok 2004 yapımı “Layer Cake – Bir Dilim Suç” filmiyle hatırlanıyor. Yönetmenin, 2007 yapımı “Stardust – Yıldız Tozu” filmi de buralara gelmişti.
Geçmiş herkes için…
Serinin “X-Men: Birinci Sınıf” bölümü, Profesör Xavier ve Erik’in çocukluğuna uğruyor önce. 1944’te, İkinci Dünya Savaşı zamanlarında Polonya’daki Nazi toplama kampında çocuk Erik, öfkeyle ortaya çıkan manyetik gücünün farkına varıyor. Mutant olan Erik, Nazi kampında Dr. Shaw’a gücünü gösteremediği için, Shaw annesini tek kurşunla öldürüyor. Erik’in öfkesi derinleşiyor ve intikam ateşiyle yanıyor. Film, ABD’de yaşayan çocuk Charles Xavier’i de gösteriyor. Telepatik gücü olan Xavier, çocuk Raven’le (Kuzgun) tanışıyor, mutfaklarından yiyecek çalarken. Yıllar geçiyor ve hikâye 1962 yılına geliyor. Soğuk Savaş’ın en sıcak yılları. Küba füze krizinin tepeye çıktığı, ABD Başkanı John F. Kennedy’nin çılgına döndüğü yıllar bu. Film, tarihi gerçeklerden yardım bularak bu krizi mutantlara çözdürüyor. İnsancıl Xavier, CIA ajanı Moira, Erik ve diğer mutantlarla Karayip denizlerinde, iki süper gücü, ABD’yle Sovyetler Birliği’nin donanmalarını karşı karşıya getirmeden bu sorunu dünyaya az hasarla atlattırıyorlar. Sadece bu değil, “kötü adam” Shaw, öncesinde Türkiye’ye de nükleer füzeler yerleştirilmesi için oyunlar oynuyor. Tek amacı, 3. Dünya Savaşı’nı hemen çıkartmak. Böylece ABD, hem Karayipler’de hem de Türkiye’de Sovyetler’le uğraşmak zorunda kalacak. Filmdeki en beklenmedik ve en harika şey Wolverine’in, barda kendisini bulan Xavier ve Erik’i başından savuşturduğu sahneydi. Gerçekten insanı eğlendiriyor. Sahnenin mizahı sağlamdı.
Muhteşem bir görsellik…
Bazı şeyler sadece perdede görülmeli denir. Yönetmen Vaughn’ın “X-Men: Birinci Sınıf” filmi de öyle. Gerçekten, filmin sinemaskop görüntüleri sanatsal yönden de insanı etkiliyor. Filmin girişindeki Nazi toplama kampının yansıyışı estetik anlamda çok çarpıcı ve yağan yağmurlar görsel olarak fotoğraflara çok şey katıyorlar. Xavier’in, şatoda mutantları eğittiği sahneler de akılda kalıcı estetik anlamda. Sinema tarihi boyunca hep olmuş görsellik, bu anlarda perdeyi kuşatıyor. Bu anda görüntüler perdeyi sürekli bölüyor. İngiliz kameraman John Mathieson, görsel olarak bu filme çok şey katmış. 1961 doğumlu bu önemli kameramanın, Kevin Allen’ın 1997 yapımı “Twin Town – İkiz Kasaba”, Julien Temple’ın 1998 yapımı “Vigo – Yaşam Tutkusu”, Ridley Scott’ın 2000 yapımı “Gladiator – Gladyatör”, yine Ridley Scott’ın 2001 yapımı “Hannibal” filmlerindeki muhteşem görüntüleri unutulmazdı. Filmin özel efektleri de tek kelimeyle mükemmel. Bunun ötesinde bir hayli inandırıcı. Fonda müzikleri duyulan İngiliz besteci Henry Jackman’ın senfonileri zaman coşkulu duyuluyor. Ama, sakin tınılar da var. “X-Men”, çizgi roman olarak ilk defa Marvel Comics’ten 1963 yılında hayat buldu. Vaughn’un filminde yer yer bu filmin çizgi romandan geldiğini hatırlatan çizgiler de yansıyor perdeye. “X-Men”i, 1922 New York doğumlu Stan Lee yarattı. Çizgilerse Jack Kirby’ye (1917 – 1994) aitti. Eğitim sürerken Erik, Raven’e kendisinden ve görünüşünden utanmaması gerektiğini söylüyor. Normal olmak belki de kendini olduğu gibi kabûl etmek ve kendindeki güzelliği görebilmek. Xavier de Erik’e öfkesini ve nefretini kontrol edebilmesi için sakin olmasını öğütlüyor. Sakinlik, hayatın belki de en hassas dengesi. Bunun ardından da hemen sevgi kuşatıveriyor insanı işte. Bu filmden seyirciler için geriye kalansa, bu küçük ve anlamlı öğütler oluyor.
(03 Haziran 2011)
Ali Erden
sinerden@hotmail.com