29. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Bridges Europe – Turkey, 13 Nisan Film Bilgileri

29. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında Avrupa’dan 10, Türkiye’den 12 filmi sinemaseverlerle buluşturacak olan Bridges Europe – Turkey programında; 13 Nisan günü, 10 film gösteriliyor: Bulgaristan yapımı Koca Dünyada Kurtuluş Pusuda (The World Is Big And Salvation Lurks Around The Corner), Danimarka yapımı Kamping (Kamping), Yunanistan yapımı Köpek Dişi (Dogtooth), Hollanda yapımı Özel Hayatlar (Nothing Personal), İngiltere yapımı Çağrı (The Calling), Türkiye yapımları Acı Aşk, Büyük Oyun, Başka Dilde Aşk, Orada ve Bahtı Kara adlı filmler izlenebilir.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Diğer basın bültenleri, filmler hakkında geniş bilgiler ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    29. Uluslararası İstanbul Film Festivali, Bridges Europe – Turkey, 13 Nisan Film Bilgileri yazısına devam et
  • 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan’da Neler Oldu?

    29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan Pazar günü saat 11:00’de Beyoğlu Sineması’nda yapılan Müezzin filminin gösterimine filmin yönetmeni Sebastian Bremashuber katıldı. Yönetmen kendisini bu filmi yapmaya iten duygunun Amerikalı hiphop albümleri ve İstanbul’da sabah ezanının tüyleri diken diken eden sesi olduğunu söyledi. Yönetmen, müezzinlerin kendi aralarında kim daha iyi okuyor, kim önce okuyacak, bir semtteki ezanlardan hangisinin sesi baskın çıkacak gibi rekabetleri olduğunu fark edince bu durumu hiphop sanatçılarının yaptıkları müziğe daha da benzetmiş, çünkü hiphopta da bir atışma söz konusu.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde 11 Nisan’da Neler Oldu? yazısına devam et
  • Kopyala Yapıştır Emek Sineması Filmi Devam Ediyor

    Emek Sineması’nın yıkılıp üst katlara kopyala – yapıştır yapılmasına en son yorum değerli üstad Hıncal Uluç’dan geldi. Değerli üstad bakın ne diyor:

    Yahu neyi yıktırmıyorsunuz?. Emek zaten çökmüş. Bir leş. Bir fare yuvası. Sinema olarak on paralık değeri olsa yaşardı. Kimseler gitmediği için kapandı. Devir değişti. Kimse farkında değil. Sinema devri değişti. Artık Emek, Atlas, Yeni Melek’ler dünyanın hiçbir yerinde yok. Sinemalar site halinde. Millet oralara koşuyor, etrafında hızlı, ağır yemek yerleri, kafeleri ile, sinema sitelerine.

    Oysa, her gün yüzbin kişinin seller gibi aktığı İstiklâl Caddesi’nde Emek’e giren yok. Emek bitmiş, tükenmiş, kapanmış zaten.

    Dahası. Binayı tutan kolonları da kesmiş birileri bir zaman. Şimdi zelzele değil, “Zel” dese biri çökecek.

    Bir plân yapılmış Emek’i kurtaracak.

    Dinleyen yok. Yahu hele dinleyin. Dinleyin ki tartışalım.

    Anlatılanlar makûl. O blok, sağlam kolonlar üzerine yeniden yapılacak. Alt taraf alışveriş merkezi. Üst tarafta sinemalar, kafeler, restoranlar. Yani günümüz koşullarına uygun modern bir yapılanma. En rahat, en ileri film izleme teknikleriyle cazip bir sinema alanı.

    Peki Emek.

    Emek’i yıkmıyor, aynen üst kata, “Büyük Salon” olarak taşıyorlar.

    Başkasından duysam kimse bu sözlerin Hıncal Uluç’a ait olduğuna inandıramazdı beni. Hocam ne oldu sana böyle de birden galeyana geldin. Hem bugüne kadar neden sustun. Aylardır o kadar konuşuldu da neden şimdi yazmaya başladın. Karşı fikir olsun diye mi konuşuyorsun, yoksa inandığın değerleri mi savunuyorsun bilmiyorum. Hıncal Uluç bildim bileli ya siyah ya beyazdır. Onda gri bulamazsınız. Ya tam sever, ya da tam döver. Bu defa tercihini yanlış yapmış olabilir mi acaba?

    Hocam ben her İstanbul’a gittiğimde ilk ziyaret ettiğim yer Yeşilçam Sokağı’dır. Sokağa her girdiğimde içimi hüzün kaplar. Evet orası gerçekten berbat bir halde, gerçekten o sokağa girince pis kokudan ve çöpten geçilmiyor. O zaman ‘yıkalım yok edelim’ öyle mi. Peki neden restore edilmesi fikrine karşısın. Olduğu gibi yerinde korunmasına karşısın.

    Restorasyon nedir, “Eski, tarihi, otantik ve özgünlük değeri olan, önemli bir olaya ev sahipliği yapmış eserin, aslına uygun olarak, asli malzemeden, asli yapım tekniğinden ve özgünlüğünden faydalanarak, mümkün olduğu kadar az müdahale ile koruyarak onarılmasıdır.”

    Hasankeyf yok edilmesin diye az çabalamadın. O zaman tarihi eserleri oldukları yerden taşıyalım duralım. Meselâ Bergama Zeus Tapınağı’nın Berlin Pergamon Müzesi’nde akvaryumun içinde sergilenmesine ses çıkarmayalım. Nasıl olsa bizden daha iyi bakıyorlar. Orda kalsın ne güzel olur değil mi.

    Aswan Baraj Örneği

    Aswan barajı bize gösterebileceğin kötü bir örnek. Biliyor musun ki hocam Unesco önderliğindeki kurtarma çalışmaları sayesinde en önemlileri kurtarılsa da, sayısız tarihi eser sular altında kaldı. Dikkatinizi çekerim ki burada taşınma olayı var, Emek Sineması örneğinde ise yıkılıp aynısının yapılma olayı var. Yani kopyası. Mısır piramitlerinin de kopyasını yapsak nasıl olur hocam, ya da Ayasofya’yı baştan yaratsak. O zaman devam edelim, Hasankeyf’i yok edip yenisini yapalım.

    Ne dersin Hocam…

    (19 Nisan 2010)

    Erhan Işık

    [email protected]
    www.yesilcam.gen.tr

    Arka Pencere Dergisi, Çocuk Oyunculara El Sallıyor

    Arka Pencere Dergisi, 24. sayısında sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi çocuk oyuncu performanslarını listeliyor. Tunca Arslan, Emek Sineması’nın kapanmasından yola çıkarak geçmişten günümüze kapanan Beyoğlu sinemalarının izini sürüyor. Vizyon filmi eleştirilerinde Bal, Şark Oyunları, Son İstasyon, Cehenneme 2 Adım, Rina, Aşkın Yaşı Yok, En Mutlu Olduğum Yer, Beş Şehir, İki Babalık var. Sapık köşesiyle sonlanan Arka Pencere’nin 24. sayısı, bir Hitchcock alıntısıyla nihayete eriyor: “Korkularımdan kurtulmamın en iyi yolu, onlar hakkında filmler yapmak!”

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi, Çocuk Oyunculara El Sallıyor yazısına devam et
  • Son İstasyon’un Antalya Galasında İzdiham

    Uzun yıllardır yaptığı mizah filmleri, televizyon programları ve tiyatro oyunlarıyla tanınan Levent Kırca, beyazperdede ilk drama performansını sergilediği Son İstasyon filmine Antalya’da halk galası yapıldı. Yoğun bir katılımla Özdilek Park’ta gerçekleşen muhteşem galada filmin oyuncularından Levent Kırca, Başak Daşman, Korel Cezayirli, Hikmet Karagöz, Merak Küçükerol, Ziver Açıl, Özgür Aydın ve yönetmen Oğulcan Kırca hazır bulundu. Filmin sonunda ağlayan Kırca “Bu filmi altıncı izleyişim. Hâlâ duygulanıyorum, böyle ailelerin olduğunu biliyorum. Onlara ve aslında Türkiye’nin haline ağlıyorum” dedi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Son İstasyon’un Antalya Galasında İzdiham yazısına devam et