Ricky

François Ozon’un yönettiği ve Alexandra Lamy, Sergi Lopez, Melusine Mayance ile Arthur Peyret’nin oynadığı Ricky, 25 Eylül 2009’da Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film & Mars Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Alelâde insanlar olan Katie ile Paco tanışır ve sanki sihirli bir değnek değmişçesine bir mucize gerçekleşir: Aşık olurlar. Aşklarının meyvesi daha da olağanüstüdür: Ricky adında müthiş bir bebek. İngiliz yazar Rose Tremain’in Moth adlı kısa öyküsünden uyarlanan film, Ozon’un tabiriyle gerilim, bilim-kurgu, komedi ve masal türlerinin öğelerini bir araya getiriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirileri, diğer haber ve basın bültenlerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ricky yazısına devam et
  • Franklyn

    Gerald McMorrow’un yönettiği ve Ryan Philippe, Eva Green, Sam Riley ile Bernard Hill’in oynadığı Franklyn, 31 Temmuz 2009’da Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Körfez Savaşı gazisi, dini bütün Esser, gelecekteki hayali Londra’nın evsizlerin hükmündeki karanlık sokaklarında kayıp asi oğlunu aramaktadır. Otuzlarındaki Milo, gerçek aşkın saf ve güçlü duygularına tekrar sahip olmak için çabalayıp durmaktadır. Şehrin tek ateisti, başına buyruk maskeli detektif Preest sokaklarda intikam peşindedir. Tek bir kurşun, bu dört kayıp ruhun kaderini beklenmedik bir şekilde belirleyecektir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • sadibey.com yazarlarının eleştirilerine haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Franklyn yazısına devam et
  • Abimm’in Çekimleri Devam Ediyor

    İstanbul da 01 Temmuz’da çekimleri başlayan Abimm adlı film çekimleri Marmaris’de kavurucu sıcak altında devam ediyor. Zaman zaman 45 dereceye varan sıcak oyuncuları ve teknik ekibi bunaltıyor. Elita Film – Ergun Mercan’ın yaptığı ve Şafak Bal’ın yönettiği Abimm adlı film için 80 kişilik ekip, sezonun en iyi filmlerinden birini hazırlamak için ter döküyor. Senaryosunu İlkay Akdağlı’nın yazdığı ve görüntü yönetmenliğini Türk sinemasının en başarılı ve ödüllü kameramanlarından Ertunç Şenkay’ın yaptığı Abimm filminin Ağustos ayı ortalarında bitmesi bekleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Melekler ve Kumarbazlar: Gerçek Bir Vicdan Hikâyesi

    İzmir Özdere’de çekimlerine başlanan, senarist ve yönetmenliğini Ertekin Akpınar’ın yaptığı, Melekler ve Kumarbazlar filminin çekimleri Sapanca ve Adapazarı’nda devam ediyor. Cem Davran, Hakan Gerçek, İrem Altuğ ve Bülent Şakrak’ın başrollerini paylaştığı filmin çekimleri bu hafta sonu tamamlanıyor. Ulusal ve Uluslararası bir çok yarışma ve festivale katılacak olan filmin 23 Ekim 2009’da Türkiye Almanya, Hollanda, Belçika ile aynı zamanda vizyona girmesi bekleniyor. Melekler ve Kumarbazlar filminin çekimlerine Adapazarı ve Sapanca halkı büyük ilgi gösteriyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Ödüllü “11’e 10 Kala” 25 Eylül’de Seyirciyle Buluşuyor

    Oyun adlı filmiyle pek çok ödül alan Pelin Esmer’in bu yıl 28. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü, 16. Adana Altın Koza Film Festivali’nde de En İyi Film ve En İyi Senaryo Ödüllerini kazanan filmi 11’e 10 Kala 25 Eylül’de Özen Film’in dağıtımıyla vizyona giriyor. Başrollerini Nejat İşler ve Mithat Esmer’in oynadığı film, Türkiye’deki festival başarılarından sonra dünyanın en saygın festivallerinden davetler aldı. Sonbaharda dünyanın önde gelen festivallerinden birinin ana yarışma bölümünde yer alacak filmi önümüzdeki aylarda uzun bir festival maratonu bekliyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • .pdf formatlı basın bülteni ve yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Ödüllü “11’e 10 Kala” 25 Eylül’de Seyirciyle Buluşuyor yazısına devam et
  • İFSAK’tan Senaryo Atölyesi

    50. yılını kutlamaya hazırlanan İFSAK, 05 Ağustos – 23 Eylül tarihlerinde senaryo atölyesi düzenleyecek. Yönetmen Cem Başeskioğlu’nun eğitmenliğinde her çarşamba 19:30 – 21:30 saatleri arasında gerçekleştirilecek atölyede, senaryo yazımıyla ilgili teknik eğitim verilmesinin yanı sıra katılımcılara özgün ve yaratıcı bir bakış açısı kazandırılması da hedefleniyor. Her katılımcı, 8 haftalık sürenin sonunda kendi senaryosunu tamamlamış olacak. 16 saatlik eğitim için belirlenen ücret ise 300 TL. Ayrıntılı bilgi, 0212 2924201 ve 0212 2921807 numaralı telefonlardan veya www.ifsak.org adresinden alınabiliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İFSAK’tan Senaryo Atölyesi yazısına devam et
  • Metroda Bir Fidyeci

    Metrodan Kaçış (The Taking of Pelham 1 2 3)
    Yönetmen: Tony Scott
    Roman: John Godey
    Senaryo: Brian Helgeland
    Müzik: Harry Gregson-Williams
    Görüntü: Tobias A. Schliessler
    Oyuncular: Denzel Washington (Garber), John Travolta (Ryder), Luis Guzman (Ramos), John Turturro (Camonetti), James Gandolfini (Belediye Başkanı)
    Yapım: Columbia-MGM (2009)

    ‘Top Gun’ filmiyle ünlenen İngiliz yönetmen Tony Scott, ‘Deja Vu’ filmindeki gibi bir daha nefes kesici bir gerilim yaratmış ‘Metrodan Kaçış’ filmiyle. Bu filmde iki büyük oyuncu Denzel Washington ve John Travolta’yı seyretmek de heyecan verici.

    Yönetmen Tony Scott, New York metrosunda yaşanan bir şiddet olayını yansıtıyor beyazperdeye. Başlarda gizemli gibi görünen, kendisine Ryder diyen bir fidyeci, metroda trendeki yolcuları rehin alır ve isteklerini bildirir. Karşısına da, bir suçlama dolayısıyla hareket memurluğuna sürülmüş Walter Garber çıkar. Ryder’ın ne amaçla metroda bu fidye olayını gerçekleştirmiş? Ya Garber? MTA’yla rüşvet olayıyla başı derde girmiş. Masum olduğunu kanıtlayana kadar da hareket memurluğuna sürülmüş. Kader, bir öğleden sonra Garber ve Ryder’ı bir araya getiriyor. Ryder, isteklerini Garber üzerinden iletiyor ve bir saat içinde on milyon doları New York Belediyesi’nden istiyor. New York Belediye Başkanı da bir “günah”tan dolayı hep kendini savunmak zorunda kalan başkan. Ryder, aslında dolandırıcının biri. İnşaat işleriyle uğraşıyor, borsada oynuyor. Dolandırcılıktan hapse yatmış. Kaybettiği on milyon doları da New York Belediyesi’nden istiyor. Ryder, öfkeli ve acımasız bir insan. Karşısındaki insanları kolayca öldürebiliyor.

    Nefes kesici anlatım…

    New York’ta, metroda birkaç saati anlatan “Metrodan Kaçış”, sinematografik diliyle yer yer nefes kesici bir aksiyon. Bunda oyuncularının da katkısı var. İki büyük oyuncu, Denzel Washington ve John Travolta’nın karşılıklı performanlarını perdede görmek gerekiyor. Elbette John Turturro’yla James Gandolfini’yi de unutmamak gerek. Yoğunlukla iç mekânlarda geçen bu film, karanlık ve kasvetli atmosferiyle kara film tadında bir aksiyona dönüşüyor. New York şehrinin caddeleri ve sokakları da bir karakter gibi yansımış. Filmin girişindeki video klip estetiğini bir tarafa bıraktığınızda Tony Scott’ın bu filmdeki kamerası sinema için heyecan verici. Yönetmen, iyi yazılmış senaryoyla filminde gerilim anlarını iyi ayarlamış. Seyirciye nefes alacak anlar da bırakmış neredeyse. Yolcuların rehin alınmasından, Garber’ın paraları rehinelere teslim ettiği bölüme kadar gerçekten nefes kesici bir anlatımı var filmin. Yönetmenin “Deja Vu” filmini görenler, bu filmde de aynı tadı alabilirler belki. “Metrodan Kaçış”ın kurgusu, “Deja Vu” kadar karmaşık olmasa bile yine de çarpıcı. Öncelikle, “koşut kurgu”yla yansıyan Garber-Ryder konuşma bölümlerinde. Brooklyn Köprüsü’ndeki final bölümü de akılda kalabilecek sahnelerden. Biraz melodram soslu olsa da gerilimi iyi ayarlanmış. Ayrıca, filmin fonunda yer yer “hard rock” tarzı tınılar da duyuluyor.

    Amerikalı yazar John Godey’nin (1912-2006) “The Taking of Pelham One Two Three” romanı, daha önce 1974 yılında yönetmen Joseph Sargent tarafından sinemaya aktarılmıştı. Başrollerde de Walter Matthau, Robert Shaw ve Martin Balsam vardı. Bu defa da Tony Scott sinemaya uyarladı bu romanı. İlk çevrimin, New York’un kış atmosferinde geçtiğini belirtelim. Pelham, New York’un Bronx bölgesine yakın bir banliyö. İşte, bu filmin mekânları, metronun bu Pelham istasyonundan yansıyor. Yazar Godey’nin bir diğer ünlü romanı “Johnny Handsome-Yakışıklı Johnny”yse, 1989 yılında Walter Hill tarafından sinemaya aktarılmıştı. İngiliz Tony Scott, abisi Ridley Scott gibi ünlü bir yönetmen. 1944 yılında İngiltere’nin kuzeyindeki balıkçı kasabası North Shields’da doğan Tony Scott, 1986 yapımı “Top Gun” filmiyle ünlendi. Denzel Washington’la Tony Scott, “The Taking of Pelham 1 2 3-Metrodan Kaçış”a kadar epey filmde beraber çalıştılar. Bu filmler, 1995 yapımı “Crimson Tide-Denizde İsyan”, 2004 yapımı “Man on Fire-Gazap Ateşi”, 2007 yapımı “Deja Vu”ydu.

    (29 Temmuz 2009)

    Ali Erden

    31 Temmuz 2009 Haftası

    “Metrodan Kaçış”, başrollerinde, eski borsa spekülâtörü -yeni dengesiz katil/çete lideri, rüşvet soruşturmasından dolayı ‘tenzil-i rütbe’ye uğramış hareket memuru ve New York kenti ile toplamı bin altmış kilometrelik metro hattı olan, bir rehine pazarlığı… Büyük zanaatkâr Tony Scott’ın ‘döktürdüğü’, nefes nefese gerilim ve suç hikâyesi. Bir vagon dolusu yolcuyu rehin alanla, pazarlık yapanın -bazen- aynı ‘kaybetmişlik’ durağına vardığı fakat tabii bilinen ‘klâsik son’la da rahatlatıcı. Olgunluk ürünü bir çalışma.

    “Küçük Deniz Kızı Ponyo”da büyük üstat Miyazaki, el emeği çizgilerle, okyanus sularının -içindeki canlılarla birlikte- toprakla sevişmesini binbir rengin dansıyla sunarken, koşutunda, insan olmak isteyen küçük balık-kızın bir erkek çocukla arkadaşlığının masumiyetini en güzel halleriyle resmediyor: Ancak rüyalarınız marifetiyle yaratılabilecek fantastik düşlerin sinemadaki takipçileri için.

    “Kontes”, Julie Delpy’nin yazıp, yönetip, müziklerini besteleyip, bir de oynadığı, 1560-1613 yılları arasında yaşamış güçlü kadın, Macar kontes Erzebeth Bathory’nin ürpertici yaşam hikâyesini gerçeğin penceresinden bakarak anlattığı dram. Ülkenin savunmasında önemli rol oynayan kocasının ölümünden sonra ailesinin gücünü sürdüren bu pervasız kadın, onu düşürmek isteyen erkeklerin dünyasında dimdik ayaktayken en büyük zaafının kurbanı olacaktır: Deli gibi âşık olduğu genç adam elinden alındıktan sonra, gençlik ve güzellik saplantısı, onu, bakirelerin kanıyla yıkanan bir seri katile dönüştürecek ve zenginliğini ele geçirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir…

    Delpy, esasen, kazananların yazdığı tarihe, dönemin konjonktürünü dikkate alarak, psikolojik bir derinlik kazandırmış. Kuşkusuz, tuzaklara düşülebilecek bir konu ve dengelerin kurulmasının zor olduğu bir öyküleme… Fakat Delpy, olayların gelişmesindeki tüm etmenleri yerli yerine oturtarak çetrefilliğin üstesinden gelmiş. Tarihi oluşturan güç savaşları ve insan ruhunun karanlığı üzerine fikir jimnastiği yapmak isteyenler için, birinci sınıf bir çalışma.

    “Histeri”, “sürekli değişip gelişen virüsler, birgün gelip çocuklarınızın beyinlerini direkt etkiler ve onları birer caniye dönüştürerek sizi içinizden yok etmeye çalışırsa ne olur” sorusunun yanıtını, Noel partisi için kente uzak bir evde toplanan iki ailenin yaşadıkları terörü perdeden yayarak veriyor. Cesur, risk almış bir korku filmi tabii. Çünkü çocukları kullanıyor; fakat onları akıllıca ve dikkatlice oynatarak… Şiddet yüksek, finâl umutsuz! Dünyanın değişen kimyasının geri tepmesine dikkat: Bugünkü tehditler kuş ve domuz gribini, ileride aramayalım!

    “Franklyn”, günümüz dünyası yönetimlerinin, ‘özgürlük maskesi’ takınarak, önceden belirlenmiş inanç modellerine sahip şemsiyeler altında insanları tüketime, savaşmaya, rekabete zorlamasını, farklı nedenlerle acı çeken dört insanın çıkış arayan ruhlarının yankıları üzerinden eleştiren, modern bir stile sahip dram. Yaşadığımız gerçek dünyaya koşut olarak bazılarımızın algılayabildiği diğer dünyaya -karakterlerden biri vasıtasıyla- film boyunca gidip gelmeniz ve böylece belki de asıl gerçeği idrak etmeniz, zekice bulunmuş bir unsur.

    (29 Temmuz 2009)

    Ali Ulvi Uyanık

    [email protected]

    1. Uluslararası Kafkas Film Günleri

    Sınır şehrimiz Artvin’in Gürcistan sınırındaki ilçesi Hopa, Kafkas filmleri buluşmasına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 09 – 13 Ağustos 2009 tarihleri arasında düzenlenecek 1. Uluslararası Kafkas Film Günleri kapsamında Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, Rusya ve Türkiye’den 5 uzun metraj film ve son yılların öne çıkan belgesel filmleri sinemaseverlere sunulacak. Gola Kültür ve Ekoloji Derneği’nin düzenlediği 4. Yeşil Yayla Festivali ile birlikte gerçekleştirilecek olan Kafkas Film Günleri’nde Aleksandra (Alexandra), Otar Gittiğinden Beri (Since Otar Left), Başka Zaman (Özge Vakit), Sınır (Border) ve Sonbahar adlı filmler gösterilecek.

    1. Uluslararası Kafkas Film Günleri yazısına devam et