Kehanet

Alex Proyas’ın yönettiği ve Nicolas Cage, Rose Byrne, Lara Robinson ile Chandler Canterbury’nin oynadığı Kehanet (Knowing), 10 Nisan 2009’da Warner Bros. dağıtımıyla Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.
1959 yılında, bir grup öğrenciden geleceğin neye benzeyeceğini resmetmeleri istenir. Resimler 50 yıl boyunca saklanır. Yarım asır sonra, öğrencilerin verdiği mesajın geçen 50 yıl içinde yaşanan tüm büyük felâketleri tahmin ettiği ortaya çıkar. John Koestler belgeden, üç büyük felâketin daha yaşanacağını ve bunlardan sonuncusunun küresel çapta bir yıkıma yol açacağını keşfeder. Büyük felâketi durdurabilmek için zamanla yarış başlar.

“Kehanet” üzerine bir yorum

  1. Spoileerrr!!!

    Beni büyük bir ikilemde bırakan bir film. Belki diyorum “The Day The Earth Stood Still”den önce seyretseydim daha büyük bir zevk alabilirdim. Çünkü tema benzerliği çok ve bir yerden sonra sıkıyor. Filmin senaryosunda boşluklar olması, tutarsızlıklar taşımasına rağmen öyle iyi yönetilmiş ve çekilmiş ki son saniyeye kadar koltuğundan kımıldamak istemiyorsun.

    Birinci mesele 50 yıl önceki mesajlar. Uzaylı arkadaşlar, neden fısıltılarla gelecek 50 yıl içinde olacak felâketleri küçük kıza bildirdiler? Yani eğer gerçekten güneş patlamasının önüne geçmek mümkün değildiyse ve zaten seçtiklerinden başkalarını da götürmeyeceklerse -ki bu seçilmişlerin nasıl seçildiği de muallâkta- neden böyle bir zahmete girdiler acaba? Ayrıca günümüzda küçük oğlan neden ikinci bir kez yazıları yazma zahmetine giriyordu? Son mesaj bulunsun diye mi, yoksa o sayılar başka mesajları da mı içeriyordu?

    İkinci mesele filme sinmiş ve insanı boğan dini göndermeler. Uzaylı mı, melek mi olduğuna kafa yoracağımız yaratıklar, garip mesajlar, ateistlik ve inanç, Adem ve Havva, cennet ve cehennem vs…

    Son ve üçüncü mesele de gönderme yapacağız derken göz çıkartmak. Proyas’ın önceki filmlerine ve türünün daha önceki filmlerine gönderme yapmak istediği sahneler fena olmasa da “ne gerek vardı” dedirtiyor.

    Yine de görüntü yönetmeninin hakkını yememek gerek. Özellikle uçak sahnesi inanıyorum ki izleyen herkesin aklına kazınacak güzellikte çekilmişti. Şahsen bundan sonra uçağa binip binmeyeceğim konusunda ciddi şüpheler içindeyim. O kadar iyiydi yani. Aynı derecede metro sahnesi de muhteşemdi.

    Kıssadan hisse güzel filmdi amma zaten örneklerni pek çok kez gördüğümüz kıyamet senaryolarına bir yenisini eklemekten kelli bir işe yaramadı.

    10/7. Neden? İyiki varsın Alex Proyas, sayende her gün yediğim yavan ekmek yerine bir gün de pasta yedim. Umarım kendine bir an önce çeki düzen verirsin.

Yorumlar kapalı.