Türkiye’deki 700 engelli ve kimsesiz çocuğun sığınağı bir yetimhanedeki Nazi toplama kamplarını andıran koşulları bizlere ve tüm dünyaya gösteren İngiliz kadına teşekkür edeceğimize kızanlarımız var. Türkiye’nin imajını zedeliyor deniyor.
Kadının sergilediği görüntülerden bizim yetimhanelerimizin Charles Dickens adlı büyük yazarın romanlarında anlattığı 19. yüzyıl İngiltere’sindeki yetimhanelere çok benzediği anlaşılıyor. Ancak bir problem var: Biz 21. yüzyıldayız ve iki yüzyıl önceki ilkel ve insanlık dışı koşullara insanlarımızı mahkûm ediyoruz.
İngiliz kadına kızacağımıza, ne kadar kötü yönetildiğimizi bir kere daha anlamımıza neden olan bu tür olağandışı göz atma ve sergilemelerden dersler çıkararak, çocuklarımıza insan onuruna yakışır yaşam koşulları sağlamanın yollarını bulmamız gerekiyor.
30 yıl kadar önce de milletçe öfkeleniyor ve dövünüyorduk. Esrarkeşin biri Türk cezaevlerine düşmüş ve başına da gelmeyen kalmayınca önce bir kitapla sonra da bir sinema filmiyle bunları bütün dünyaya duyurmuştu. Tabii ki cezaevlerimiz beş yıldızlı otel konforunda olmamalıydı, suçlular buralara düştükleri için mutlu olmamalıydı. Ancak cezaevine düşen hiç kimse kanunların ve yargı temsilcilerinin kendisine verdiği ceza dışında bir eziyeti ve zulmü görmemeliydi. Cezaevlerindeki bazı mahkûmlar diğer mahkûmlar üzerinde egemenlik kuramamalıydı.
40 yıl kadar önce de Arapların Osmanlı askerlerine karşı ayaklanarak kan dökmelerini beyazperdeye taşıyan bir İngiliz’e (David Lean) diş biliyorduk. Adamcağız sadece tarihi gerçekleri yansıtmaktan başka bir suç işlememişti.
Bizler aynalara kızarak onları kıracağımıza, yetimhanelerimize ve cezaevlerimize çeki düzen vermek zorundayız. Hastahanelerimize de, okullarımıza da, tren istasyonlarımıza da, umumi tuvaletlerimize de, yolcu gemilerimize de, otobüs garlarımıza da çeki düzen vermek zorundayız.
Avrupalılar buraları denetlese de denetlemese de… Gerçeklerden memnun değilsek onları değiştirmeye çalışmalıyız. Halının altına süpürmekten, görmezden gelmekten, duymazdan gelmekten kısaca milletçe 3 Maymun’u oynamaktan artık vazgeçmeliyiz.
Önemli not: Dünya ekonomik krizinin yaşandığı ve uzun yıllar daha yaşanacağı bir zaman diliminde denizaltılara dört milyar dolar harcamaya hazırlanan bir devletin ve milletin kaynaklarının sınırlı olduğunu ne olur kimse bana söylemesin.
(04 Kasım 2008)
Hakan Sonok
hakan.sonok@tr.net
Çok haklısın, gerçeklerle yüzleşmeyi becerdiğimizde, çözüm yollarının o kadar da uzağımızda olmadığını anlayacağız sanırım.