Ankara’nın Sessiz Çığlığı: Gölgeler

Ankara’ da çekilen uzun metrajlı sinema filmi Gölgeler’in çekimlerinin büyük bir kısmı tamamlandı. Kosova asıllı yönetmen Murat Derman’ın yakında gösterime girmesi beklenen filminin çekimleri hızla devam ediyor. Filmde 1930, 1940, 1950 tarihlerinin gölgesinde geçen yedi ayrı aşk öyküsü anlatılıyor. Filmin setleri Ankara’daki üniversitelerin Sinema – TV Bölümü öğrencileri için adeta sinema okulu ve atölyesi halini alıyor. Yönetmen Murat Derman bir yandan filmin çekimlerine devam ederken bir yandan da öğrencilere film setinde ve Vela Film Stüdyosu’nda sinemayı özendirici olanaklar sunuyor.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • İstanbul Modern Sinema’da Aralık ve Ocak Aylarında Beckett Filmleri Gösteriliyor

    İstanbul Modern Sinema, Samuel Beckett’in 100. yaşını kutluyor. Petrol Ofisi’nin katkılarıyla Aralık ayında Beckett Filmleri’nin birinci bölümünden dokuz, Ocak 2007’de ikinci bölümden on film gösterime sunulacak. Beckett Filmleri Dublin’deki Gate Tiyatrosu’nun sanat yönetmeni Michael Colgan’ın oluşturduğu bir proje. Samuel Beckett’in 19 tiyatro yapıtının ilk kez bir araya getirildiği projede, Jeremy Irons, Julianne Moore, John Hurt gibi oyuncular ve Neil Jordan, Anthony Minghella, Atom Egoyan gibi yönetmenler bulunuyor. Filmlerin yapımcılığını RTÉ, Channel 4 ve Irish Film Board adına Michael Colgan ve Alan Maloney yapıyor.

  • Basın Bülteni
  • Aralık Programı
  • Web Sitesi
  • Gösterilecek filmler hakkında bilgi ve yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    İstanbul Modern Sinema’da Aralık ve Ocak Aylarında Beckett Filmleri Gösteriliyor yazısına devam et
  • Tüm Şirketler

    Tüm Şirketler, 29 Aralık 2006 – 04 Ocak 2007 Haftalık, 29 Aralık 2006 – 04 Ocak 2007 Yıllık, Eski Yıllar (Ex Years Releases) yıllık (annual) Box Office listesi için tıklayınız. Bu listeden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.

    Cinemascope Dergisi’nden Kampanya

    Cinemascope Dergisi abone kampanyası başlattı. Dergiye 30 Ocak 2007′ye kadar 1 yılık abone olan herkese 5 DVD’den oluşan Jackie Chan filmleri DVD seti, Ülkü Tamer’in Sinema Dedi Ki kitabı ve derginin eski sayıları hediye ediliyor. Detaylı bilgi için tıklayınız. Derginin yeni uygulaması olarak e-derginin Aralık sayısı web sitesinden indirilebiliyor.

  • Web Sitesi
  • beyazperde.com’da Türk Sineması Anketi

    Ülkemizin en popüler web sitesi beyazperde.com’un 2006 Aralık ayının son haftası içinde gerçekleştirdiği “2007 yılında ne tür yerli yapımlar bekliyorsunuz?” başlıklı anketine 8377 kişi katıldı. Komedi, melodram, korku, bilim kurgu, gençlik, bağımsız seçenekleri ile sıralanan cevaplarda 2411 oyla korku en çok oyu alan tür oldu. Hemen arkasından gelen komedi 2187 oyla ikinci sırada yer aldı. Daha sonra sırası ile bilim kurgu 1226, gençlik 1167, bağımsız 956 ve melodram 420 oy aldı.

  • Oylama sonuçlarını gösterir grafik için haberin devamına bakınız.
    beyazperde.com’da Türk Sineması Anketi yazısına devam et
  • Nokia Nseries Kısa Film Yarışması Son Başvuru 31 Ocak’ta

    Nokia Nseries Kısa Film Yarışması’nda başvurular sürüyor. Herhangi bir cep telefonu ya da dijital kamera ile çekilebilecek kısa filmlerin son teslim tarihi 31 Ocak 2007. Gelişmiş multimedya özellikleriyle sinemaya mobil bir boyut katmayı hedefleyen Nokia Nseries Kısa Film Yarışması’na amatör ya da profesyonel herkes katılabiliyor. Yarışmaya başvuru formları Nokia Shop’lar, İKSV (İstiklal Cad, No: 146, Beyoğlu) ve yarışmanın web sitesinden temin edilebiliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • DFA Kurucusu Patrick DiRenna’dan Özel Ders

    Digital Film Academy kurucusu aktör – yönetmen Patrick DiRenna 08 Ocak 2007′de başlayacak olan Digital Film Making eğitim programına kayıt yaptıran öğrencilere özel ders vermek üzere 20 Ocak 2007′de tekrar İstanbul’da olacak. DiRenna ayrıca 1. dönem öğrencilerinin çekmekte olduğu kısa film projelerine danışmanlık da yapacak. 2. Dönem eğitim programına kayıt yaptıran öğrenciler ilk hafta Cenneti Beklerken adlı son filmiyle sinemaseverlerden ve eleştirmenlerden övgüler alan Derviş Zaim’den Senaryo dersi alacaklar. Digital Film Academy, Halaskargazi Cad, No: 401, B – Blok, K: 8, Şişli, İstanbul. (Tel: 0212 2196979) adresinde faaliyet gösteriyor.

  • Web Sitesi
  • Senaryo ve Film

    Sinema sanatının ürünü olan film, diğer sanat dallarının ürünlerinden farklı bir yapı gösterir. Yazarın yazdığı bir eser, okuyucusuna ulaştığında, yazarın yazdıkları ile okurun algıladıkları vardır. Bir resim veya heykel sergilendiği, özel veya genel bir yerde izleyicisine sunulmuşken, izleyici bakıp geçtiği gibi bir süre durarak da bakar bu esere. Müzik ise farklı bir boyuttadır, duyularak yazılır, izleyicisine ulaşması için icra edilmesi gerekir, araya yazandan farklı biri, -belki- eseri farklı yorumlayacak biri girer ve izlenmesi belirli süre içerisinde olacaktır. Bir edebiyat yapıtının okurlar tarafından algılanmasının farklı sürelerde olabilmesine karşı müzik yapıtının icra süresi belirlidir, icra içeriğe aittir, süresi -fazla- değiştirilemez. Mimari ise çok daha farklılıklar gösterecektir. Tiyatro da, müzik gibi yazılma, yorumlama (sahneye koyma) ile oynanışla ulaşır izleyicisine ve müzik gibi her defasında yeniden üretilmesi gerekir.

    Hepsi birbirine farklılık gösteren, bu insanın kültürel üretimlerinin yanında sinema kendine has özellikler ile diğerlerinden daha da farklılaşmalar gösterir. Başlangıçta yazınsal bir metin ile yola çıkılır. Burada bu yazısal metnin (senaryo) içeriğinin yapısallığını tartışmak istemiyorum. Senaryonun film/sinema için gerekli olup olmadığı, doğaçlama sinema yapılıp yapılmayacağına girmeyeceğim, çünkü kameranın arkasına geçen bir yönetmen, eğer belirli bir şey çekmek istiyorsa, yazılmış olmasa da kafasında bir metni (senaryomsuyu) hazırlamıştır.

    Yazılı senaryoyu esas alarak devam edersek, çekilecek sahnenin (mekân/dekor) hazırlanması gerekir, hazırlanan sahnede oyuncular yerlerini alır ve bunların çerçevelenmesi için, ışık düzeni ve kamera açıları/hareketleri belirlenir ve oynanış, mekânda senaryonun ön gördüğü veya o anda yapılan ya da yapılması gereken biçimi ile görüntülenir. Yazılı bir metnin birebir veya değişikliklerle (senaryo) canlandırılması/yönetilmesi ve görüntülenmesi ile sonuçlanır. Ama daha film ortada yoktur, film olabilecek bir malzeme vardır. Rosellini’nin dediği gibi film kurgu masasında üretilir ise, kurgulanması gerekecektir. Kurguyu kurgucu yapar, yönetmenin kendisi de yapabilir veya kurguya katılabilir. Mekanik kurgu ve dramatik kurgu ile film ortaya çıkarsa da, günümüzde bu aşamada filmin her gün giderek gelişen teknik efektlerle -tabir caizse- cilâlanması daha da gelişmiş bir aşamadır. Diğer sanatlardan biraz daha farklılık gösteren sinema, tamamen farklı yapıdaki senaryodan kalkarak, yönetim ve görüntülemenin birlikteliğinden geçerek, kurgu işlemi ile ürününe ulaşır.

    Burada üzerinde duracağımız olgu, yazılı senaryo ile filmin oluşmasından sonra, film üzerinden değerlendirilebilecek senaryonun farklılaşması olacak. Daha önce, dikkat edilecek bir konu, senaryonun durumudur. Senaryo önceliği olmayan bir metin olabileceği gibi, her hangi tür (roman, öykü, oyun.. hatta şiir) edebiyat metnine de dayanabilir. Pasolini senaryonun bir başka yapıya yönelik yapısından söz ediyor. Eğer senaryo böyle bir ön-metine dayanıyorsa, bu metni yazılı olarak görselleştirmesi gerekmektedir. Bu görselleştirme (veya görselleştirmeye çalışma) özgün senaryo için de geçerlidir. Senaryonun filmleştirilmesi, senaryo ne kadar görselleştirilmiş olursa olsun yine de bir yapı değişikliğidir. Bu süreç, yönetmen ve görüntü ekibinin hazırladığı bir mekânda, oyuncuların katılımıyla yeni (görsel) formatı için boyutlandırılarak, canlandırılır. Böylece elde edilen malzeme kurgu aşaması ile filme dönüştürülür. Efektlerin kullanımı, müziğin eklenmesi ile başlangıçta dört unsurlu olarak belirttiğimiz sinema yeni unsurları ile de zenginleşerek, seyirci karşısına çıkacak, tüketilecek/değerlendirilecek filme dönüşür.

    Yönetim (kamera ve oyuncu), görüntü düzeyi, görüntünün mekanik (ve dramatik) bağlanışı, oyuncular filmin görsel yapısı ile izleyiciye ulaşır. Çekim aşamasında olanlarla, bitmiş haldeki filmde olanlar aynılık göstermezse de, yine yapılanlar son hali ile, düzenlenmiş görüntülerden üretilerek, bize ulaşmıştır.

    Tekrar başa dönersek, aşama aşama üretilen, bir görüntüler dizisi olan ve görüntüleri daha da etkin hale getiren çalışmalar sonucunda üretilen filmin kalkış noktası senaryocunun yazdığı senaryodur. Tartışmasız yazınsal bir metin olan senaryonun, ulaştığı görüntüsel son hali ile olan ilişkisi ne kadardır? Yönetmen -belki de kendi yazdığı- senaryoya ne kadar bağlı kalmıştır veya kalabilmiştir? Aslında olabilecek her türlü değişim -kabûl edilebilir olsun veya olmasın- gerçekleştikten sonra, yine de senaryo yazarı o filmim yazınsal halini hazırlayan kimsedir.

    Burada, şu soru sorulabilir mi: Bitmiş bir film değerlendirilirken, film üzerinden senaryo hakkında nasıl karar verilebilir? Bir yarışmada yarışan on filmi, film olarak (görsel) değerlendirip derecelendirebilirsiniz; filmi bütün olarak değerlendirebilir, yönetimini ayrıca ele alabilir, görüntü, ışık, renk ve efektleri sıralayabilir, oyunculara ödüller verebilirsiniz; filme bir boyut daha katan (katabilmiş ise) müziğine değer biçebilirsiniz. Çünkü bütün bunlar filmin, yazınsal metinden hareketle yapılan senaryodan sonraki çalışmalardır, filmin üretimine ilişkin çalışmalardır ve filmin içine yerleştirilmiş, ondan ayrılması düşünülemez unsurlarıdır. (Burada, filmin müziğinin farklı bir konumu var. Filme derinlik katan fon müziğinin filmden ayrılması belki söz konusu değildir, ama, yine filme yedirilmiş film şarkılarının filmden ayrılması yapısı gereğidir. Sırf bir film için bestelenmiş bir şarkı, film içindeki varlığını sürdürürken, film dışında da bağımsız bir bütünlük kazanabilir. Yahut daha önce bestelenmiş bir takım besteler/şarkılar film içinde, önceki varlıklarının yanında filmin bir unsuru olabilen yeni bir kimlik kazabilirler.) Bu soruları sorunca, senaryoyu bütün bu bütünlüğün içinden dışarıda tutmaya yönelmek, senaryoyu sırf filmin öyküsünü anlatan bir metin gibi ele almak sonucunu doğurur ki, bu yanlıştır. Evet, senaryo filmin öyküsünü anlatır, ama, hep aynı öyküyü anlatsada farklı senaryo yazarları, aynı öyküleri farklı biçimlerde anlatabilirler. Bu farklı öyküler anlatmak değildir, senaryonun görsel bir metin olması gereği aynı öykünün farklı görselliklerle anlatılabilme olasılığına olanak sağlamaktadır, bu da aynı öyküden farklı senaryoların yazılabilme olanağını sağlar. Nasıl ki aynı senaryodan farklı filmler yapılma olasılığı var ise.

    Senaryonun filmle hem çok sıkı hemde oldukça gevşek ilişkisi içinde, bir filme bakarak senaryoyu değerlendirmek ne derece sağlıklıdır. Edward Dmytryk, Sinemada Kurgu (*) kitabında bitirilmiş son haline varılmış filmlerde bile, yeri geldiğinde yapılacak yeni kurgu ile bazı kısaltmalara gidilebileceği veya bazı sahnelerinin yerinin değiştirilmesi ile dramatik yapıya değişik vurgular kazandırılabileceğine değiniyor. Bitmiş filmi değiştiren bu müdahaleler, senaryoyu da değiştirmiyor mu?

    Sonuçta, yarışmalarda veya yarışma dışında filme bakarak senaryo değerlendirmesi yoluna gidilme durumunda, sağlıklı karar verme olanağının pek olmadığı sonucuna varıyorum. Bunu söylerken, herhangi bir sanat eserini değerlendirmenin, hiçbir zaman matematiksel bir doğruluk taşımayacağını, bunun değerlendirenlerin kimlikleriyle (birikim, eğitim, değerlendirilen eser ile ve eserin konusu ile bilgileri) değerlendirme zamanıyla, değerlendirmedeki diğer eser’lerin varlığıyla (A’nın B ile veya C ile karşılaştırmalı değerlendirilmesiyle) değişebileceğini demek istiyorum.

    Filmden senaryonun değerlendirilmesini kendime dert ettiğim bu yazıyı bitirmeden tarihsel bir belge vermek istiyorum. 1948 yılında yapılan ilk film yarışmamızda (Yerli Film Müsabakası) En İyi Film, En İyi Senaryo ödüllerinin dışında bir de En İyi Hikâye ödülü verilir. Bir filmden hareketle, filmin ilk hareket noktası olan öyküye ödül vermek! (Bu yarışmada bu ödülü alan film Bir Dağ Masalı’ndan (Turgut Demirağ) başka Unutulan Sır da (Şakir Sırmalı) bir edebi metinden hareketle yapılmış bir filmdir (**), fakat metin, öykü veya roman değil, bir yurt gezisi ve gezinin hem anlatılması hem de amacının araştırılmasının öyküsüdür. Bir Dağ Masalı filmi nedeni ile de ödül alan yazar, Reşat Nuri Güntekin’dir. (***)

    (11 Ocak 2007)

    Orhan Ünser
    ____________________
    (*) Sinemada Kurgu / Edward Dmytryk – Afa Sinema: 23 – 1993
    (**) Unutulan Sır, diğer adı ile Domaniç Yolcusu, Şukûfe Nihal’in Domaniç Dağlarının Yolcusu isimli eserinden uyarlanmıştır.
    (***) Festivaller / Erman Şener – Anlam Yayınları – 1972

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu