Dokunmayın Dünyama

İnternetteki bloger’lar gittikçe önem kazanıyor, yazılı medyadan bile daha güçlü hale gelmeye başladılar. Tabi bu dediğim disiplinli hareket eden ve doğru bilgilendirme yapanlar için geçerli. Bizim sinema sektörü da yavaş yavaş onlara verdiği önemi özel gösterimler yaparak ve reklâmlarında yazılarından alıntılar yaparak göstermeye başladı. Bazen onlarda da doğal olarak -yanlış demeyeyim de- eksik ve tek yanlı haberler yayınlanıyor. Birisi geçenlerde vefat eden sanatçılarla ilgili mealen “biz kuru kuruya sanatçıların ölüm haberlerini verip bir çeşit istismar ve duygu sömürüsü yapmak yerine o sanatçıyla ilgili geniş bir araştırma yapıp yayınlamayı tercih ediyoruz” diye yayın yaptı. sadibey.com’da ısrarla vefat eden sanatçıların ölüm tarihlerini ve nereye defnedildiklerini harita eşliğinde haber yapmaya çalıştığımızdan üzerimize alındık. Bu şekilde haber yayınlayan bir internet medyası olarak niyetimiz kesinlikle duygu istismarı ve “kuru kuru” haber yapmak değildir. Cenazeye iştirak etmek isteyenler içinde cami, kilise, havra veya mezarlık yerini bilmeyen olabilir. Bir kişiye de olsa yardımcı olsak yeterlidir düşüncesiyle, ayrıca tarih ve yer belgesi bırakmak amacıyla o şekilde yayın yapmaktayız. Keza eskiden gazetelerin Atatürk’ümüzün ebediyete intikal ettiği 10 Kasım günlerinde siyah başlıklarla çıkmalarının hatırlanmasıyla, kaybettiğimiz sanatçıya saygı olarak 2 gün web sitemizin başlığını siyah olarak yayınlıyoruz.

Diğer bir web sitesi de şu günlerde gündemde olan Beyoğlu Emek Sineması’nın yıkımının engellenmesi amacıyla harekete geçirilen “Emek Sineması Bizimdir, Yıktırmayız” eylemlerini, eylemleri değil de harekete geçiren kuruma dokundurmak maksadıyla olsa gerek “Biz öyle şeylerle uğraşacağımıza sinemanın tarihi ile ilgili geniş bir araştırma yayınlıyoruz” şeklinde haber yayınladı. Sinemanın tarihini bilmek, yıllarca oradan kimler gelmiş, kimler geçmiş öğrenmek, bu eylemlerin ne kadar haklı olduğuna sağlam bir gerekçe teşkil eder tabi ki. Bu vesileyle bendeniz de tarihi anılarımdan ikisini yazayım. Geçen gün bir basın gösterimi öncesinde “Emek yoksa, bende yokum” diyerek Emek Sineması hakkında kamuoyunun ilgisini yeniden harekete geçiren duayen sinema yazarımız Atilla Dorsay’a anlattığımda “Yaz bunları” dediğinden tekrar yazıyorum.

Emek Sineması’nın ilk matinesi genelde 12:15’te başlardı. 10-15 yıl önce sabah saat 08:00 mi, 09:00’mu Emek Sineması’nın önünden geçerken baktım fuaye ışıkları yanıyor, salon kapıları açık, salonunda ışıkları yanıyor. Daldım içeri, doğrudan salona girdim. Salonun ortasında 3×3 metre ebadında tavana kadar çelikten bir iskele kurulmuş, sinemanın efsane işletmecisi İsmet Kurtuluş iskelenin üstünde tavana yakın çalışan işçilere işaret ediyor. “Hayırdır İsmet abi” dedim. Tavanı işaret etti, “Şurada altın işlemenin birisinin boyası dökülmüş, onu boyatıyorum” dedi. İşaret ettiği yer ise ben diyeyim 15 santimlik bir yer, sen diyesin 20 santimlik bir yer. Söyleyecek şey bulamadım. Rahmetli İsmet Kurtuluş’un bu özenini, eğer yıkılırsa Emek Sineması’nın yıkımına sebep olanlara, başta Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay’a ithaf ediyorum.

Emek Sineması yıllarca İstanbul Film Festivali’ne hizmet etti. Hepimiz biliriz, festivallerin özel seyircileri olur. Bu tür seyirciler genelde normal zamanlarda sanatla temaşada bulunmazlar, ne zaman ki festivaller, şenlikler, galalar vs. olur, o zaman piyasaya çıkarlar. Çünkü oralarda görünmek de bir çeşit modadır. İşte yine bir festival günü Emek Sineması’nın fuayesinde olsun, salonunda olsun dolaşan kedileri görünce bu tür seyircilerden birisinin kedileri İsmet abiye şikâyetine şahit olmuştum. Bilmeyenler veya unutanlar için yazayım. Emek Sineması’nın içinde zaman zaman sinemasever kediler dolaşırdı. Ayrıca kapısında da uzun yıllar sinemasever bir köpeğin yattığını biliriz. Bunlar hiçte sayın elit seyircinin şikâyet ettiği gibi öylesine yoldan geçerken kapıyı açık bulup sinemaya giren kediler değildi. Özel olarak Emek Sineması işletmecisi ve çalışanlarının sahip çıktığı, sevip besledikleri hayvanlardı. Keza bir gün konuyu açtığımda rahmetli İsmet abimiz, “Sadiciğim kediler patilerini kaşırlarken koltuk kumaşlarını harap ediyorlar, pedikür yaptırmayı düşünüyorum fakat hayvanlara ayıp olur diye karar veremiyorum” dediğinde gülüşmüştük.

Günümüze gelirsek, geçen hafta mı, 10 gün önce mi ne, bu sefer Emek Sineması’nın önünden değil Taksim’e doğru paralel caddeden, Atıf Yılmaz Caddesi’nden İstiklal Caddesi’ne çıkıyorum. Baktım soldaki ünlü Ağa Camii’nin etrafını perdelerle çevirmişler, “Eyvah” dedim, “Emek Sineması’nın başına gelen Ağa Camii’nin de mi başına geliyor” derken devasa perdenin üzerinde “Tarihi Hüseyin Ağa Camii, Mirören şirketler grubunca restore edilmektedir” mealindeki yazıyı okuyunca rahatladım. Büyük bir holdingin tarihi camiye sahip çıkması, restore etmesi ne kadar güzel, gururlandım, sevindim. Tabi o arada hemen bendenize ilham geldi. Gelen ilhamı sizlere de sunayım: Malûmunuz sinemalar için sinemaseverlerin mabedi denir. O halde Emek Sineması’nı da iki adım ötedeki Ağa Camii gibi verin bir Holding’e, meselâ Zacıbaşı’na, aslına uygun restore etsin. Veya her ikisini de, aralardaki Yeşilçam Sokağı ve Atıf Yılmaz Caddesi ile birlikte verin bir AVM inşaatçısı şirkete sinemayı da camiyi de asansörlü kaldırma sistemiyle yukarı taşısın, altını da mis gibi AVM yapsın.

Ampulünü de al git he mi?

Yılbaşlarında veya bayramlarda ağaç ve çiçekliklerin küçük ampullerle süslenmesi yasaklansın. Veya yasaklanmasın, bu işi yapan veya yaptıranların da aynı şekilde yılbaşlarında veya bayramlarda küçük ampullerle süslenerek dolaşmaları mecburiyeti getirilsin. Hatta bu işlemi -adıyla, sanıyla, yeriyle, adresiyle yazayım- Bakırköy’deki Galleria AVM yetkililerinden başlansın. Şu sıralar oradan hava karardıktan sonra geçerken Yeşilköy’den Yenikapı’ya giderken kafanızı sağa, Yenikapı’dan Yeşilköy’e geçerken kafanızı sola çevirdiğinizde o muhteşem güzelliği görürsünüz. Yol boyunca AVM’nin önündeki kamuya ait yeşillikleri küçük ampullerle kendilerince süslemişler, bana sorarsanız yeşilliklere eziyet eder olmuşlar. Ağaçlara ve yeşilliklere “Size ampul takabilir miyiz?” diye sordunuz mu kardeşim? Ampulünüz patlasın e mi? Ampulünü de al git he mi?

(21 Aralık 2011)

Sadi Çilingir

Türkan Şoray Deprem Bölgesinde

Türk Sinemasının Sultan’ı Türkan Şoray, kızı Yağmur ile birlikte deprem bölgesini ziyaret etti. Kızılay’ın oluşturduğu Mevlana kentini ziyaret eden Türkan Sultan, depremzedelere moral verdi, sosyal etkinlik çadırında çocuklarla birlikte resim yaparak türkü söyledi. Zorlu kış koşullarında çadırda yaşamın güçlüğüne değinen ünlü yıldız, prefabrik yapıların önemine dikkat çekti. Türkan Şoray ve kızı Yağmur’un sıcak ilgisiyle moral bulan depremzedeler, sanatçıyla bol bol fotoğraf çektirip sevgi gösterisinde bulundular. Mevlana kentinde yaşayanlar çalışmalardan dolayı Kızılay temsilcilerine teşekkür ettiler.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Türkan Şoray Deprem Bölgesinde yazısına devam et
  • Randevu İstanbul’da 2011’in İki Büyük Yapımı Türkiye Prömiyerini İstanbul’da Gerçekleştiriyor

    TÜRSAK Vakfı’nın düzenlediği Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali, 16 – 22 Aralık 2011 tarihlerinde İstanbullu sinemaseverlerle buluşuyor. Her sene yılın en iyilerini sinemaseverlerle buluşturan festival, 2011’in iki büyük yapımını programına dâhil etti. Emmerich’in Anonim’i (Anonymous) ve Ralph Fiennes’in Koryalanus Faciası, (Coriolanus) festivalin Gala İstanbul bölümünde gösterilecek. Türkiye prömiyerini İstanbul’da gerçekleştirilecek olan filmler, Türkiye’de vizyona girmeyecekler. Bu yüzden İstanbullu izleyiciler için filmlerin Randevu İstanbul’un programına dâhil edilmiş olması büyük bir şans.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Randevu İstanbul’da 2011’in İki Büyük Yapımı Türkiye Prömiyerini İstanbul’da Gerçekleştiriyor yazısına devam et
  • 2. İtalyan Sinemasıyla Buluşma İstanbul 2011’de 15 ve 16 Aralık

    10 Aralık’ta İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nde başlayan 2. İtalyan Sinemasıyla Buluşma İstanbul 2011 etkinliğinde 15 Aralık’ta Francesco Bruni’nin yönettiği ve Fabrizio Bentivoglio, Barbora Bobulova, Flippo Scicchitano, Vinicio Marchioni ile Giuseppe Guarino’nun oynadığı Sakin Ol (Scialla), Lucio Pellegrini’nin Yıldızların Çocukları (Figli Delle Stelle), Giuseppe Gagliardi’nin Tatanka; 16 Aralık’ta ise Gian Alfonso Pacinotti’nin Son Dünyalı (L’ultimo Terrestre), Claudio Cupellini’nin Huzurlu Hayat (Una Vita Tranquilla), Francesco Lagi’nin Barış Görevi (Missione di Pace) adlı filmleri gösteriliyor.

    2. İtalyan Sinemasıyla Buluşma İstanbul 2011’de 15 ve 16 Aralık yazısına devam et

    14. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali’nin Açılış Töreni Bu Akşam Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda Yapılıyor

    TÜRSAK Vakfı tarafından gerçekleştirilen, yılın son film buluşması 14. Uluslararası Randevu İstanbul Film Festivali’nin açılış töreni AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik katılımıyla 14 Aralık 2011 Çarşamba akşamı (bu akşam) Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılıyor. Törende Ara Güler, Atilla Dorsay, Muzaffer Hiçdurmaz, Çağan Irmak ve Şener Şen gibi ustalara onur ödülü takdim edilecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Sadeliğin Derinliğinde Lütfi Ö. Akad Sineması Paneli

    Bilim ve Sanat Vakfı, Lütfi Ö. Akad’la ilgili üç oturumlu bir panel düzenliyor. Hayal Perdesi Sinema Dergisi’nin organize ettiği ve 24 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilecek panel, Akad’ın yönettiği Diyet filminin gösterimiyle başlayacak. Film gösteriminden sonra panelin ilk oturumunda Prof. Dr. Bülent Vardar, Prof. Sami Şekeroğlu ve Film Arası Dergisi’nin yayın yönetmeni Suat Köçer yer alacak. İkinci oturumda Otobüs Yolcuları ve Karanlıkta Uyananlar gibi Türk sinemasının önemli filmlerine imza atan yönetmen Ertem Göreç ve Türk sinemasının pek çok klâsiğinde pay sahibi olan senarist ve yönetmen Safa Önal, Akad’ı anlatacak.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Sadeliğin Derinliğinde Lütfi Ö. Akad Sineması Paneli yazısına devam et
  • Kartal’da Şiddete Karşı Sevgi Projesi Hayata Geçiriliyor

    Kartal Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) ve Yonca Evcimik proje ekibi işbirliği ile Şiddete Karşı Sevgi Projesi, Kartal’da hayata geçiriliyor. Çocuklarda hayvan sevgisinin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla Kartal’da bulunan ilköğretim 3 – 8. sınıf öğrencilerine yönelik bilgilendirici ve eğlendirici interaktif gösterilerin, konuşmaların yer alacağı etkinlik, 15 Aralık 2011 tarihinde Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde düzenleniyor.

  • Basın Bülteni
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kartal’da Şiddete Karşı Sevgi Projesi Hayata Geçiriliyor yazısına devam et
  • Kamuoyu Yeniden Harekete Geçiyor: Emek Sineması’nı Yıktırmıyoruz

    9. İstanbul İdare Mahkemesi’nin tarihi Beyoğlu Emek Sineması’nın yıkımıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararını kaldırması üzerine, muhtelif kamuoyu örgütleri tarafından Emek Sineması’nı Yıktırmıyoruz hareketi yeniden başlatılıyor. 24 Aralık Cumartesi günü saat 16:00’da Taksim Meydanı’nda toplanıldıktan sonra Emek Sineması’na kadar yürüyüş yapılacak ve basın açıklaması okunacak. Konuyla ilgili yayınlanan bildiri şöyle: “9. İstanbul İdare Mahkemesi 12.05.2010 tarihinde Emek Sineması için öngörülen projenin …”

  • Bildirinin devamı için tıklayınız.
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Kamuoyu Yeniden Harekete Geçiyor: Emek Sineması’nı Yıktırmıyoruz yazısına devam et
  • Sihirli Oyuncaklar (Yönetmen: Andrei Konchalovsky)

    Andrei Konchalovsky’nin yönettiği ve Elle Fanning, Nathan Lane, John Turturro ile Yulia Visotskaya’nın oynadığı Sihirli Oyuncaklar (The Nutcracker), 30 Aralık 2011’de Pinema Film dağıtımıyla r Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Mary’nin yeni arkadaşı Fındıkkıran, kısaca FK, canlanır ve Mary’yi büyülü dünyasına doğru olağanüstü bir yolculuğa çıkarır. Mary çok geçmeden bu muhteşem krallığın, kötü Fare Kral’ın ve dalavereci annesinin tehdidi altında bulunduğunu anlar. FK esir alınınca, Mary ve yeni edindiği oyuncak arkadaşları, FK ve krallığını kurtarmak için kötü Fare Kral’ın sırrını gün ışığına çıkarmak zorunda kalacaklardır.

    Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu