Altın Portakal’ın Uluslararası Jürisi Açıklandı

49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması jürisinde yer alacak isimler açıklandı. Asya, Avrupa ve Ortadoğu ülkelerinden özgün bir dil geliştirmeyi başarmış, sinemaya farklı bakış açıları getiren yetenek ve isimlerin keşfini hedefleyen Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nın başkanlığını usta Macar yönetmen Istvan Szabo yapacak. Istvan Szabo’nun başkanlık edeceği Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması jürisinin diğer üyeleri arasında Claudie Ossard, Belçim Bilgin, Jacques van Heijningen, Cem Özer ve Barbara Hollender gibi isimler var.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal’ın Uluslararası Jürisi Açıklandı yazısına devam et
  • Araf

    Sadi Bey’in Twitter Günlükleri:

    Yeşim Ustaoğlu’nun “Araf”ını çok beğendim, benim gözümde Ustaoğlu’nun en iyi filmi diyebilirim. Sinemaskop görüntüleri tablo gibi, genç …

    … oyuncular Neslihan Atagül, Barış Hacıhasan olsun, Özcan Deniz, Nihal Yalçın olsun çok başarılı oyun çıkarmışlar. Nihal Yalçın’ı …

    “Hayatın Tuzu”nda mimlemiştim. “Masumiyet”te Haluk Bilginer’in, “Küçük Günahlar”da Macit Koper’in kesintisiz ve uzun diyaloglu …

    … sahnelerinde olduğu gibi Nihal Yalçın da “Araf”ta benzer bir sahnede, hayatın içinden alınmış gibi adeta devleşiyor. Önümüzdeki …

    … festival ve yarışma değerlendirmelerinde yardımcı kadın oyuncu dalında sanırım tüm ödülleri silip süpürecek. “Araf”ın son jeneriğinde, …

    … şimdiye kadar çok az yerli filmimizde rastladığımız “Bu filmde hayvanlara zarar verilmemiştir.” ibaresi geçti. Bu da filmin olumlu …

    … yanlarından biri, ancak filmdeki görüntülerde barınaktaki köpeklere fiziken zarar verilmese de psikolojik olarak zarar verildiği …

    … açıkça görülüyor. Çünkü barınakta geçen yangın sahnesinde ateşten korkan hayvanlar tel örgüleri tırmalıyor, korkuyla köşelere ve …

    … birbirlerine sığınıyorlar.

    *****

    Hiçbir festivalin verdiği veya vermediği ödüller bir başka festivalin verdiği veya vermediği ödüllerle karşılaştırılmamalı, ödüller …

    … birbiriyle ölçülmemeli. “Falanca festivalde ön elemeyi geçemedi ama filân festivalde birinci oldu” dememeli. Yanlış hatırlamıyorsam …

    … 2008 yılının Temmuz, Ağustos ayları olmalı, mekân tuttuğum dağıtım şirketine bir yönetmenimiz geldi, sohbet ediyoruz. Filmi vizyonunu …

    … tamamlayalı 6 – 7 ay olmuş. O sıra diğer birkaç film 2. kez vizyona çıkmış durumda. Bir ara yönetmen arkadaş, dağıtımcı arkadaşa …

    … “Abi” dedi, “Benim filmi Amerika’da filânca festivale göndereyim, birkaç tane ödül alıp geleyim, bir daha vizyona çıkaralım, ister …

    … misin?” diye ekledi. Dağıtımcı arkadaş filmin seyircisini tükettiği kanaatinde olduğundan yeniden vizyonun gereksiz olduğunu belirtti …

    … ve kabul etmedi. Yönetmenimizin sözlerini şu mübarek 2 kulağımla birebir duyduğumdan bu anıyı kamuoyuna da mal edeyim. Siparişle ödül …

    … alınabileceğine, -başkasından duysam- itiraf ederim bende inanmazdım. Şu günlerde benzer bir konu ortalıkta dolaşıyor. Film olsun, …

    … karalanan festival olsun, her iki taraftaki kişiler sevdiklerim arasındadır, onu da belirtmiş olayım. Demem o ki yazar milleti olarak …

    … yurtdışında herhangi bir festivalden ödül alındığında hemen olaya atlayıp yurtiçindeki festivalleri karalamamalıyız.

    *****

    Padişahımız efendimiz Muhteşem Süleyman bir muallime vazife tevdi etse de şu Hürrem Sultan’ın adam gibi Türkçe veya beyefendi gibi …

    … Osmanlıca öğrenmesine sebep olsa. Kimbilir kaç sene geçti hâlâ padişahımız efendimize “Sülüman” diyor, korkarım yakında padişahımızın …

    … o güzelim lâkabını da “Mıhteşem” diye telâffuz etmeye başlar, dünya aleme rezil oluruz, ayıp oluyor ha.

    *****

    İstanbul’da o kadar çok Ortadoğulu, sadece gözleri açıkta bırakan kara çarşaflı turist var ki kara çarşafa özenmeye başladım, giyip …

    … dolaşasım var. Tabi ki şaka, fakat kötü niyetli düşündüğümde acaba diyorum, Arap ülkeleri vatandaşlarının vize almadan Türkiye’ye …

    … girmesini bilhassa mı kolaylaştırdılar. Hani geleceğe hazırlık mı yapılıyor. Her gün göre göre, kara çarşaflasına, şalvarlısına, …

    … sakallısına iyiden iyiye gözümüz alışsın, yadırgamayalım, Osmanlıcası aşina olalım diye mi?

    *****

    Hayatın İçinden:

    62 yaşındayım, 63 senedir tren yolcusu sayılırım, tren rayı döşenecek güzergâha önce mıcır denilen küçük taş parçalarının serildiğini, üzerlerine tahtadan traversler döşenip onlara da rayların monte edildiğini bilirdim. Keza bu şekilde hızla giden demir tekerleklerin yaptığı sarsıntının küçük taşların esnemesiyle emildiğini sanırdım. Ne zaman İstiklal Caddesi’ne çıksam ve tramvay yolunun ortasına döşenmiş parke taşları kırılmış bir şekilde görsem bu bildiklerimi hatırlıyorum. Bunları döşeyen vatandaşların tren rayı nereye, nasıl, ne şekilde döşenir, hiç mi haberi yoktur bilemiyorum. Hadi, “Şehir içinde mıcır mı olur hemşerim” derseniz, o zaman en azından Taksim meydanında olduğu gibi rayların orta kısma ve kenarlarına 10×10 cm.lik küçük taşları döşeyerek yapsaydınız şu yolu da şimdiki kırık parke taşları gibi çirkin görüntülerle karşılaşmasaydık. “İstiklal Caddesinin altından tarihi bir tünel geçiyor Sadi Bey, kırılmalar o nedenle oluyor, haberiniz yok mu?” derseniz bu sorunuz, memleketin ahval ve şeraitinden endişe eden gazetecilere “Oturmuşsunuz boğaza karşı masaya, alkollü içkinizi yudumlayarak ahkâm kesiyorsunuz, vs. vs.” diyen iki gözümüzün nuru, başımızın tacı başbakanımızın açıklamasına benzer. Esas olan sorunun çözülmesi, yürüdüğümüz yolun kırık dökük, çukurlu tümsekli olmaması. Yolu da gazeteciler değil, iki gözümüzün nuru, başımızın tacı yapacak tabiî ki. Bu arada 62 yaşında, nasıl 63 senelik tren yolcusu olduğumu açıklamayı unutmuşum. Aslında 62 ¾ yaşında demem lâzımdı, anamın karnındaki 9 ayda da trenle seyahat etmiş olabilirim deye öyle yazmış bulundum.

    (16 Eylül 2012)

    Sadi Çilingir

    Ali Aydın’ın İlk Filmi Küf Venedik’te Geleceğin Aslanı Ödülünü Kazandı

    Ali Aydın’ın ilk uzun metrajlı filmi Küf, dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde Geleceğin Aslanı (Lion of the Future) ödülü kazandı. Yönetmen Ali Aydın ödül konuşmasında, “Bugün dünyada binlerce kayıp var. Ödülü kayıplarını aramaktan asla vazgeçmeyen Cumartesi annelerine adıyorum” dedi. Geleceğin Aslanı’na layık görülen Küf, 02 Eylül Pazar günü Uluslararası Film Eleştirmenleri Haftası Bölümü’nde dünya prömiyeri yapmıştı. Filmin İtalya haklarını alan Sacher Film’in sahibi, ünlü İtalyan yönetmen, oyuncu ve yapımcı Nanni Moretti de gala gösteriminde ekibi yalnız bırakmamış, birlikte filmi izlemişti.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Veli Akbaşlı’yı Kaybettik

    Sinemamızın Yeşilçam dönemi yönetmen, senarist ve oyuncularından Veli Akbaşlı, 08 Eylül 2012 Cumartesi günü hayatını kaybetti. 01 Ocak 1936 tarihinde Eskişehir’de doğan Akbaşlı, Darüşşafaka Lisesi’ni bitirdi. Vahşi Ölüm ve Tavan Arası adlı filmlerin yönetmenliğini yapan Akbaşlı, Ölüm Yaklaşıyor, Eşkıya, Konuşan Gözler, Dikenli Çit adlı filmlerin senaryosunu yazdı. Seslendirme ve kurgu çalışmaları da bulunan Veli Akbaşlı, çoğunu ağabeyi Hicri Akbaşlı’nın yönettiği 11 filmde Atilla Dinçer adıyla oyunculuk da yaptı. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

    Arka Pencere Dergisi 150 Dedi

    Arka Pencere Dergisi, 150. sayısında, kapağına Alfred Hitchcock’un korku senfonisi Sapık’ı yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, Charles Bronson’la Behçet Nacar’ı ‘karpuz’ ortak paydasında buluşturuyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Elena, Cesur, Geriye Kalan, Sır, Mutluluğa Boya Beni, Bahse Var mısın?, Şimdi Gel de Gör Beni ve Ruh yer alıyor. Lekeli Adam köşesinde Murat Erşahin imzasıyla Sam Peckinpah’ın Vahşi Sürücü’sü; Aşktan da Üstün köşesinde, Kemal Ekin Aysel imzasıyla Marx Kardeşler’in Üç Ahbap Çavuşlar Savaşta’sı ele alınıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi 150 Dedi yazısına devam et
  • Kızıl Saçlı Kahraman

    Hepimizin geçmişinde sevgiyle hatırlanan animasyon filmleri bulunur. Yaşı fazlasıyla tutanlar, “Bambi”yi unutmaz örneğin. Annesini kaybettiğinde bir arkadaşım ayağa kalkıp bağırarak ona yol göstermişti (beş yaşında falandık): “Bambi, Bambi, annen orda!” “Fantasia”yı izleyince şaşıp kaldık. Pixar filmleri, bize animasyonun yeni dünyasını tanıttı. Animasyon yaratıcıları arasında benim için Hayao Miyazaki ile Nick Park’ın da önemli bir yeri vardır.

    Onun için de, animasyonda kahraman gibi kahraman ilk kızdan söz ederken, bu tanımı Pixar filmleriyle sınırlıyorum. Daha önce Pixar’ın hep erkek kahramanları olmuş: Woody ile Buzz (Toy Story), Nemo, Ratatouille, Wall-E… Şimdi ise “Brave” ile bize başına buyruk, söz dinlemez, korkusuz, kızıl saçlı İskoçyalı bir prenses sunuyorlar. Demek ki Pixar yirmi altı yılın ardından nihayet bir filminin kahramanının kız olmasını uygun görmüş. Gerçi, filmin yönetmenlerinden birinin, karakterleri yaratmış, senaryoda çalışmış olan Brenda Chapman’ın da işine son verdiler ama, o ayrı konu.

    Orijinalinde, kendisi de İskoç olan Kelly Macdonald’ın konuştuğu Merida (neyse ki dublaj hayli makûl, Beren Saat’in Merida’sı da bana gayet uygun geldi), ateşli karaktere sahip bir İskoç prensesi. Savaşçı bir babası, kızını kusursuz bir prenses olarak yetiştirmeye odaklanmış bir annesi var. En çok sevdiği şey de, annesi Elinor’un (Emma Thompson) disiplininden ve görgü kurallarına ilişkin öğütlerinden uzak kalmak: kırlarda dolaşıp oklarıyla hedefleri vurmak.

    Ne yazık ki hayat, baba hediyesi yayla ok atarak geçemiyor. Ülkenin yönetimdeki dört klanın oluşturduğu barışçıl krallığı sürdürebilmek için, Merida’nın annesiyle babası Fergus (Billy Connolly), büyük oğullarıyla beraber lordları davet ediyorlar. Maksat Merida’yı evlendirmek. Ama kızıl saçlı asimiz, göreneklerin bir açığını yakalayıp, Fergus’un ilk çocuğu olarak okçuluk yarışmasına katılınca taliplerinin hepsini geride bırakıyor. Sonra da evden kaçıp bir cadıya (Julie Walters) gidiyor. Maksat, annesini caydırmak. Ama, baş yardakçısı karga da, cadı da hiç güvenilir yaratıklar değiller. Cadı pastasını yiyen Elinor, koskoca bir ayı oluyor. İşin fena tarafı, bir süre önce Fergus’un bacağının bir kısmını vahşi bir ayı kaptığı için, Elinor kralın eline geçerse derdini anlatana kadar (ki zaten anlatamıyor) canından olma ihtimalı yüksek.

    Aslında “Brave”, Pixar geleneğinden sadece kız kahramanıyla ayrılmıyor. Merida, Disney filmlerinde ender görülür bir şekilde, ne öksüz ne yetim. Annesi de babası da yaşıyor. Pixar genellikle ana karakterleri insan olmayan animasyonları tercih eder, şimdiye kadar da hiç kostümlü bir dönem filmi yapmadı. “Brave”, bütün bu kuralları yıkmış. Bilmiyorum, erkek çocuklar beğenir mi, çünkü kitaplarda olduğu gibi filmlerde de kesin bir ‘cinsiyet ayrımı’ var. Rowling bile bu ayrımcılığa karşı önlem almış, ‘kız’ olduğu anlaşılıp erkek çocuklar baştan ona tavır almasın diye adını J. K. olarak yazmayı tercih etmişti. “Brave”, daha çok kızlarla anneleri için bir rüştünü ispat etme macerası. Hem annelerle kızları arasındaki ebedi anlaşmazlıkları keyifle izleyebilirler. Adı niye cesur, hatta savaşçı anlamına “Brave” öyleyse? Belki de erkek çocuklar kansın da gelsin diye. Hatırlarsanız, Disney de “Rapunzel” filminin adını, kız kahraman itici olur endişesiyle “Tangled” yapmıştı.

    Küçük kızlarınıza akıllı, bağımsız, hareketli modeller arıyorsanız, “Brave”e buyurun. Üstelik heyecanlı ve komik. O hoplayıp duran kıvır kıvır kızıl saçları unutamayacaksınız! Kahramanlarımız Viking olmasa da, eğer öyle muhabbetlerden hoşlanıyorsanız doğrusu İskoç klan başları da kavgacı ve eğlenceli olma yönünden, Vikingler’den aşağı kalmıyor. Ayımızın biraz daha çevik, atik ve tetik olmasını isterdik ama, o kadar kusur kadı kızında da bulunur…

    (15 Eylül 2012)

    Sevin Okyay

    Fetih 1453 Ekibi Filmin DVD’sini İmzalıyor

    15 Ağustos’ta çift diskli özel versiyon DVD ve VCD formatında piyasaya sürülen Fetih 1453, yapımcısı Faruk Aksoy ve önde gelen oyuncuları Devrim Evin (Fatih Sultan Mehmet), İbrahim Çelikkol (Ulubatlı Hasan) Cengiz Coşkun (Şövalye Guistiniani), Dilek Serbest (Era) ve Recep Aktuğ (İmparator Konstantin) ile 08 Eylül Cumartesi günü D & R Trump Towers, ve 09 Eylül Pazar günü Beyoğlu Saturn mağazalarında imza günü kapsamında saat 14:53’te hayranları ile buluşuyor. Amerika, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, Fransa, İngiltere, İsviçre ve KKTC’de de gösterilen Fetih 1453′ü Türkiye de 6,5 milyon kişi izledi.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Cesur, Klak Sinema Programı’nda

    Bugün TV Klak Sinema Programı, bu hafta açılışını sevimli animasyon film Cesur ile yapıyor. Kasabanın çocuklarını kim neden kaçırıyor? Sır; geçmişten gelen karanlık sırlar peşlerine düşüyor, Ruh; nikâhtan önce terk edildi, peki şimdi ne yapacak? Şimdi Gel de Gör Beni; Kırmızı Değirmen’in yönetmeni Baz Luhrmann’dan muhteşem geri dönüş, Muhteşem Gatsby; Yeşil Yol’un altın kalpli devi, Michael Clarke Duncan hayata veda etti; unutulmaz filmleriyle Tony Scoot, hepsi ve çok daha fazlası bu hafta Klak’ta sizleri bekliyor. Klak Programı, 08 Eylül 2012 Cumartesi günü saat 13:20’de Bugün TV ekranlarında sizlerle.

  • Basın Bülteni
  • Pera Müzesi’nde Ümit Ünal ile Söyleşi

    Pera Müzesi’nde devam eden, “Deneyimin Ötesi” sergisi kapsamında Pera Müzesi Oditoryumu’nda 13 Eylül Perşembe günü saat 17:00’de Ara filminin gösterimi ardından yönetmen Ümit Ünal’ın da katılacağı Yrd. Doç. Dr. Ragıp Taranç moderatörlüğünde bir söyleşi düzenlenecek. Ünal, 9 Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema TV Bölümü’nü 1985 yılında bitirdi. İlk senaryosu Teyzem, Halit Refiğ tarafından filme çekildi. İlk filmi 9′u 2001 yılında yazdı ve yönetti. Ümit Ünal, son olarak, 2011 yılında senaryosunu kendisinin yazdığı Nar filminin yönetmenliğini yaptı.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Pera Müzesi’nde Ümit Ünal ile Söyleşi yazısına devam et
  • Altın Koza’dan Özel Film Gösterimleri

    Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali, gelenekselleşen bölümlerinden “Okullar Sinemada – Sinema Okullarda” etkinliğinde bu yıl da sinema sanatı ile çocukları bir araya getiriyor. Öğrenciler, Cinemaximum ve Avşar Sinemaları’ndaki 2 salonda film izleyebilecek. Özel seanslar 18 – 21 Eylül 2012 tarihleri arasında, saat 10:00’da gerçekleşecek. 80.000 öğrenciye ulaşması hedeflenen etkinlikte, çocuklar kendileri için oluşturulan özel bir seçkiyi izleyebilecekler. Festivalde engelliler için Adana Huzurevi’nde kurulacak mini açıkhava sinemaları da, huzurevi sakinlerine festival coşkusunu yaşatacak.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Gösterilecek filmler hakkında geniş bilgilere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Koza’dan Özel Film Gösterimleri yazısına devam et
  • 22. Akbank Caz Festivali’nin Programı Açıklandı

    Akbank Caz Festivali, 22. yılında yine dopdolu bir programla kapılarını açıyor. 03 – 21 Ekim 2012 tarihleri arasında üç hafta boyunca şehri cazın farklı renkleriyle kucaklayacak olan festivalin programı, 06 Eylül 2012 Perşembe günü Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı tarafından Hilton ParkSA Otel’inde düzenlenen basın toplantısında açıklandı. Sonsuzluk ve Bir Gün ve Ağlayan Çayır adlı filmler için bestelediği müziklerle dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip olan Eleni Karaindrou da Theo Angelopoulos anısına festival bünyesinde bir konser verecek.

  • Basın Bülteni
  • Program
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    22. Akbank Caz Festivali’nin Programı Açıklandı yazısına devam et
  • Altın Portakal’dan Sosyal Medya Atağı

    49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali sosyal medyadan canlı olarak izlenebilecek. 49. Altın Portakal’ın çok sayıda etkinliği, festivalin medya sponsorları arasında yer alan Matruşka Sosyal Medya Ajansı’nın desteğiyle Twitter’dan canlı olarak yayınlanacak. 04 Eylül’de İstanbul Pera Palas Oteli’nde yapılan basın toplantısında başlatılan Twitter’dan canlı yayın geleneği, festivalin açılış ve kapanış törenleri, geleneksel festival korteji, açılış kokteyli ve galası, basın toplantıları, film söyleşileri, Halkın Portakalı ödül töreni ve programda yer alan birçok etkinlikle devam edecek.

  • Basın Bülteni
  • Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü görsellere haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Altın Portakal’dan Sosyal Medya Atağı yazısına devam et
  • Anna Karenina

    Joe Wright’ın yönettiği ve Keira Knightley, Jude Law, Aaron Taylor Johnson ile Kelly Macdonald’ın oynadığı Anna Karenina, 28 Aralık 2012’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
    Yüksek bir sosyal konuma sahip Anna Karenina, erkek kardeşi Oblonsky’den evliliğini kurtarmasına yardım etmesine dair aldığı mektup üzerine Moskova’ya hareket eder. Yolculuk sırasında tanıştığı Kontes Vronsky’nin oğlu, subay Vronsky ile karşılaşır, aralarında bir çekim oluşur. Anna, St. Petersburg’a döndüğünde Vronsky de peşinden gelir. Başlayan tutkulu aşk, halk arasında skandal yaratır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman: Türkçe Altyazılı / Orijinal
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor
  • Diğer bağlantılara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Anna Karenina yazısına devam et
  • Sinemacılık ve Filmcilik Yararına Bağımsız İletişim Platformu