Nijat Özön (1927 – 2010) 1968 yılında Türk Sineması Kronolojisi: 1895 – 1966 (Bilgi Yayınevi) isimli kitabını yayınladı. Bu yazarın 1962 yayınlanan Türk Sinema Tarihi (Dünden Bugüne: 1896 – 1960) kitabından sonra sinemamız üzerine yayınladığı kitap idi. Nezih Coş (1950? – 1984), bu kitap üzerine Ulusal Sinema Dergisi’nde (sayı: 3 / 4 – 1968) 5 sayfalık bir eleştiri yazısı yazdı. [Nijat Özön: Sinemamız (ve tarihi) üzerine yazılar, araştırmalar yapan bir yazarımız. / Nezih Coş: Erken yaşta yitirdiğimiz, sinema yazarı (ve eleştirmeni) / Ulusal Sinema: Türk Film Arşivi’nin yayını. Birinci sayısı “Özgür Sinema” adı ile sonraki 2 ve 3 / 4 sayıları ise “Ulusal Sinema” adı ile yayınlanmıştır. Türk Film Arşivi, şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema – Televizyon Bölümü’nün geçirdiği aşamalardaki duraklarından biridir.]
Nezih Coş, yazısında önce kitabı bölümler halinde ele alıp, bölümlerin içerikleri hakkında bilgi verdikten sonra, kitabı (Türk Sineması Kronolojisi) bir ara kitap olarak niteliyor. Bu yargısında haklıdır. Özön, 1962’de yayınlanan -o zaman için bir ilk olan- Türk Sinema Tarihi’nde, sinemamızın başlangıç yıllarına kısaca değindikten sonra 1960 yılına kadar olan süreyi -bir kitap kapsamında ele alınabilecek kadar- incelemektedir. Aslında, sonraki dönemin -60 sonrası dönemin- yeni kitaplarda ele alınması gerekirken, Özön bu konuda bir çalışma yapmamış, yine de önemini korumakta olan kitabının sonraki yıllarda tıpkı basımları ile yetinmiştir.
Sinemamız tarihi konusunda Özön’den sonra Mustafa Gökmen “Türk Sinema Tarihi”ni yayınlamıştır. Tamamen farklı ve çok kendini has bir yöntemle yazılan kitap, sinemamızın başlangıç günlerinden 1950 yılına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Kendisi ile yaptığımız görüşmelerde Gökmen, 1950 yılından sonraki dönemin kendisini -kitap çalışması yapacak kadar- ilgilendirmediğini söylemiştir. Kitabı, yine de bu dönem için enteresan bilgileri içeren bir çalışmadır.
Tekrar makaleye dönersek, Coş, Özön’ün başlangıç yıllarında, o yıl içinde çevrilen filmlerin tamamını ele aldığına değinirken sonraki yıllarda, incelenen yıl için verilen film sayısı ile o yıl içinde zikredilen film sayısının tutmadığına değinmektedir. Özön, her yıl için çevrilen film sayısını verdikten sonra, o yılın önemli filmlerini yönetmen belirterek saymaktadır. O yıl içinde çeşitli özellik (“eğilimler ve özellikler”) arz eden filmler yine yönetmenleri belirterek tekrar saymaktadır. O yıl ağırlık taşıyan veya yeni başlayan “oyuncular”ı saydıktan sonra bir kısım oyuncuların oynadıkları filmleri zikretmektedir. Sonra da “sinema olayları” başlığı altında yurt içinde olan “olaylar”ı belirterek, yurt içinde yapılan festivallere (o yıllarda yeni başlamaktadır) yer verdikten sonra, yurt dışında yapılan festivallere katılan filmleri sıralamaktadır (o yıllarda bunlarda hayli az ve sınırlı sayıdadır).
Sinema ile ilgili olarak belirtilen yılda yurt dışında çekilen önemli yabancı filmleri de ülke de belirterek kıyaslama (?) olanağı hazırlamaktadır. Fakat bu kategoriler içinde sayılan filmler sıralandığında, o yıl için çevrildiği belirtilen film sayısına ulaşmamaktadır. Coş, arada belirtilmeyen filmlerin, belirtilmemesini anlayamamıştır, bunda da son derece haklıdır. Yıllara göre çekilen film sayısı belirtildikten sonra, o yıl için çekilen film sayısından daha az sayıda filmin adının belirtilmesi, kitap için bir eksikliktir. Belirttiğimiz gibi, Coş bu yargısında haklıdır. Ayrıca Coş’un değinmediği bazı bilgi hataları da içermektedir, Özön’ün kitabı. 1949 yılında çekilen Fedakâr Ana filminin yönetmeni olarak Cahide Sonku gösterilmektedir, oysa filmi Seyfi Havaeri yönetmiştir. Cahide Sonku filmin oyuncularındandır ve filmi çekim sırasında (veya sonrasında) yapımcısına ortak olmuş ve filmin jeneriğine de yönetmen olarak kendi adını yazmıştır. Bu yüzden Havaeri ile mahkemelik olmuşlardır. 1955 yılı yapımı Kara Vadi isimli filmin yönetmeni olarak Necati Çakın adı verilmektedir ki sinemamızda bu isimde bir yönetmen yoktur, doğru isim Mehmet Kemal Necati Çakuş’tur. Çakuş, o günlerde Gani Turanlı’nın kayınpederidir ve Kara Vadi de, Turanlı’nın görüntü yönetmenliğine başlamadan önceki yapımcılık (Üniversal Film) dönemine ait bir filmdir. Filmden beklenen kâr elde edilemeyince And Film’e satılacaktır, Turanlı’nın yapımcılığı da sona erecektir. Özön, yine 1955 yılı yapımı Ebediyete Kadar filminin yönetmeni olarak, yapımcısı Yukavim (!) Filmeridis’in adını vermektedir ki, filmin yönetmeni Turgut Etingü’dür. Benzer hatalar daha var…
Coş, bunlara değinmiyor, yalnızca yıllara göre filmlerin sayı olarak verilmesindeki yöntemi hedefliyor. Burada belirtilmesi gereken bir başka nokta da kitabın kapsadığı yıllara ait verilen filmlerin yapım yıllarına ilişkindir. O yıllara ait üç farklı kitapta (Nijat Özön – Türk Filmleri Kronolojisi / Agâh Özgüç – Türk Filmleri Sözlüğü / Giovanni Scognamillo – 6 Yönetmen) bazı filmlerin yapım yılları bir iki yıl farklılık içerecek şekilde verilmektedir. Bu konuda yıllar önce bir çalışma yapmış ve yayınlanmak üzere Ve Sinema Dergisi’ne vermiştim, 10. sayıda çıkacaktı, fakat -ülkemizde sinema dergilerinin başına her zaman gelen şey oldu ve- 10. sayı hiç bir zaman çıkamadı. Filmlerin yapım yıllarının (aslında bu da başlı başına bir yöntem sorunudur, yapım yılı mı?, gösterime çıkış yılı mı?) doğru olarak gösterileceği bir kaynak mutlaka çıkacaktır. (Memduh Ün’ün Bir Serseri filminin yapım yılı kaynaklarda 1960 olarak verilmektedir, filmin başrolünü Talat Artemel oynamaktadır. Artemel, Seden’in 1957 yılında çektiği Bir Avuç Toprak filminin setinde geçirdiği kalp kriziyle yaşamını kaybetmiştir. Peki, Ün’ün filmi Bir Serseri, üç yıl sonra nasıl oynar.)
Bu yazıda ne Özön, ne de Coş herhangi bir şekilde hedefimiz değildir. Yıllar önce okunan (Coş’un) yazısının unutulmaması (değişik şekilde hatırlanır olsada) nedeni ile tekrar okunması ve her zaman elimizin altındaki Özön’ün kitabı -sonuçta bir noktada buluşunca- bir araya gelince, yazmak gereğini duyduk. Bu vesile ile yakında yitirdiğimiz Özön ile uzak bir geçmişte kalan (ve her zaman genç kalacak olan) Coş’u hatırlamamıza vesile olduğu için de, bize yazma gayreti verdi. Her ikisinin de ellerine sağlık.
(01 Temmuz 2012)
Orhan Ünser