Hepsi Aptalca Bir Aşk Yüzünden

‘Genç Werther’in Acıları / Young Werther’ metne adını veren genç delikanlının bir ıhlamur ağacının altına uzanmış görüntüsü ile açılıyor. Sol şakağı kanlar içindeki Werther cep telefonundan sadık dostuna attığı sesli mesajda ‘Galiba ölüyorum’ demektedir, hem de ‘aptalca bir aşk yüzünden’. Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe’nin (1749 – 1832) tarafından 1774 yılında ve yalnızca iki hafta içinde yazılmış mektup romanından uyarlanan yeni yapım, özgün metnin finaline uyumlu bir giriş yapıyor ama hikâyenin başına döndüğümüzde olaylar farklı biçimde gelişiyor.

Müzik videoları ile bilinen Kanadalı sinemacı (tam adıyla) José Avalino Gilles Corbett Lourenço, Goethe’nin 250 yıllık trajik öyküsünü çağdaş Montréal ortamına taşıdığı filminde, benzer bir aşk acısı yaşayan Goethe’nin 25 yaşın heyecanıyla kaleme aldığı metninin ana yapısını korumaya özen göstermiş. Bir aile yadigârını annesi ile dargın olan teyzesinden geri almak üzere şehir merkezine kısa bir ziyaret için uğrayan Werther (Douglas Booth), büyük kız kardeşi Sissy (Iris Apatow) ve arkadaşı Melanie (Amrit Kaur) ile birlikte doğum gününü kutlayan Charlotte’u (Alison Pill) gördüğü anda vuruluyor.

Romandaki Lotte örneğinde olduğu gibi genç kızın evlilik arifesinde olduğunu öğrendiğinde ise 400 yıllık kader ikizi gibi sarsılıyor. Werther tüm sevimliliği ve hayat doluluğuyla genç kızın aklını çelmeye çalışmaktan vazgeçmiyor gerçi, ancak annesini aniden kaybeden ve kızlı erkekli 6 kardeşine annelik yapmak zorunda kalan Charlotte’un sorumlulukları vardır. Zengin bir avukat olan nişanlısı Albert (Patrick J. Adams) Charlotte’un ve ailesinin geleceğini güvence altına almakla kalmayıp, 1960’lardan kalma bir astronot gibi yakışıklıdır da. Çiftlikte büyümüş toprak adamı, işine bağlı Albert ile Werther arasında da yakın bir dostluk gelişmeye başlasa da üçlü arasındaki bağlar giderek karmaşıklaşacak, Charlotte için arzu, yakınlık ve aşkın sınırlarını ayırt etmek gittikçe zorlaşacaktır.

Goethe özgün Almanca adıyla ‘Die Leiden des jungen Werthers’de Alman Yüksek Mahkemesi’nde asistan olarak görev yaptığı sırada Charlotte Buff adındaki nişanlı kadına ilgi duymuş ve karşılıksız sevdasını edebi bir forma dönüştürmüş. Yakın dostu Karl Wilhelm Jerusalem’in intiharı ise bu trajik aşkın doğuşu ve Werther’in kendi elleriyle hayatına son vermesinde ona ilham kaynağı olmuş. Nitekim Goethe’nin yapıtı genç Werther’in derdini Wilhelm karakterine açtığı mektuplardan oluşmaktadır. Kanadalı yönetmen ise çağdaş yorumunda genç kadına Charlotte adını vermiş, sevdiğini ve ailesini geçindirmek üzere bir yol arayan Werther’i ise, saygın hukukçu amcasının nüfuzu sayesinde hiçbir birikimi olmadığı halde bir hukuk firmasında asistanlığa başlatıvermiş.

Romanın ilk basımlarının 1774 yılında Leipzig kitap fuarlarında yerini aldığını ve gencecik Goethe’yi birdenbire şöhret doruğuna ulaştırdığını biliyoruz. Öyle ki romana büyük ilgi sürerken Almanya sokakları mavi ceket sarı pantolon giyen gençlerin istilasına uğramış, ümitsiz aşkın hazin finalinin etkisiyle birçok intihar vakasıyla karşılaşılmış. Anladığım kadarı ile edebi metnin 1970 yılında ‘Aşk Hikâyesi / Love Story’ benzeri kitleleri peşinden sürükleyen bir etki gücü söz konuşu imiş. Lourenço günümüzün materyalist düzeninde böylesine trajik bir sonun fazla kaçacağını düşünmüş olmalı ki, can dostu Paul’ün ‘Bir kız için kendini mi öldüreceksin?’ sözlerine, ‘Saçmalama, 18. yüzyıl Almanyasında mıyız?’ alaycılığıyla karşılık veriyor genç Werther.

Özgün adıyla acısız ‘Genç Werther’ keyifle izlenen mevsime uygun bir yapım. Nick Haigt’in geniş ekran görüntüleri, Ciana Vernon’ın özenli prodüksiyon tasarımı, Owen Pallet’in özgün müziğinin büyük katkısı söz konusu, ancak filmin en önemli kozu, yerinde duramayan enerjisi ve sevimliliği ile (biraz genç Val Kilmer’ı hatırlatan) İngiliz oyuncu Douglas Booth’un atik tetik performansı olmuş. Yönetmen Lourenço ilk uzun metraj çalışmasında dört asır öncesi ile günümüz dünyası arasında incelikli geçişler kurmuş. ‘Doktor No’ yıllarından Sean Connery’yi hatırlatan, nezaket ve görgünün temsili Werther ile elinden J. D. Salinger düşmeyen Charlotte’un ‘club’ ortamındaki vals performansına benzer zarif ayrıntıların peşine düşmüş.

(12 Haziran 2025)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir