Gitmek de kalmak kadar zordur, sığamazsınız kendi içinize bile. En tam da o nedenle rüzgârın önünde savrulan ya da suyun yüzeyindeki bir yaprak gibi akıntı sizi nereye götürürse oraya gidersiniz. Gittiğiniz yer istediğiniz (umduğunuz) yer midir? Çoğunlukla hayır. Ama bir yerde durmak, kök salmak gerekir, çünkü yaşam hiçbir şeyi bırakmıyor, taşıyor…
Fransa’da doktorasını yaparken içine sığamayan Defne (Ahsen Eroğlu), istemediği halde annesinin yanına taşınır. Anne “dırdırı” fazla gelince arkadaşının yanına, kanepe üzerine sığınır. Arkadaş da olmayınca geri döner, annesinin yanına. Sonrasında belki yine Fransa yolu görünecektir, kim bilir. Resmi seven Defne, resim restorasyonu işi bulur ve büyük bir hevesle o işe odaklanır. Ancak kendini bulma süreci olarak sığındığı bu iş de yetmeyecektir; kader ağlarını hep kendi örer.
Genç bir kadının kendini bulma öyküsü olarak değerlendirebileceğimiz “Başlangıçlar”, sakin dili ve yer yer duraksasa da akıcılığıyla, özellikle genç kuşağın içinde bulunduğu hali gözler önüne seriyor. Yönetmen Ozan Yoleri, ne istediğini biliyor ki, sadece çerçeveyle sınırlamamış filmini, haletiruhiyeye
uygun renklerle de belirlemiş; dahası, Fransa Türkiye arasında gitmiş gelmiş. Filmi, çok açık olarak kendinizle özdeşleştiriyorsunuz. Yalnız anne, sevgilisiyle tatile çıkan arkadaş, ölümle yüz yüze dede, kadere boyun eğmiş anneanne arasında çıkar yol bulamayan Defne’den farkınızı arıyorsunuz ister istemez.
Ancak asıl kötüsünü, tam kendisini bulmaya başlamışken patronunun, Defne’ye üzerinde gece gündüz çok titiz çalıştığı resmin sergilenmeyeceğini söylemesiyle izliyoruz. Defne’nin tepkisi haklı(ydı) ama onca emek verdiği resme zarar vermesi kabul edilemez.
13 Aralık’tan başlayarak gösterimde…
(05 Kasım 2024)
Korkut Akın