Benjamin Millepied’in yönettiği ve Paul Mescal, Melissa Barrera, Rossy de Palma ile Tracy Curry’in oynadığı Carmen, 18 Ağustos 2023’de Bir Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Carmen, büyüleyici bir genç kadındır. Meksika kartelinden kaçmak için ailesini geride bırakarak ABD’ye kaçar. Ancak kendisini öldürmeye çalışan sınır devriyesi tarafından yakalanır. Aiden, Carmen’in kaçmasına yardımcı olur. Carmen’in tutkusuna, özgür ruhuna ve özgürlük için mücadele etme isteğine hayran kalan Aiden, ona Los Angeles’a gideceği yolculukta yardımcı olmayı kabul eder ve yolculuk boyunca ona karşı olan ilgisi giderek artar.
Aylık arşivler: Haziran 2023
Başkalarının Çocukları
Rebecca Zlotowski’nin yönettiği ve Virginie Efira, Roschdy Zem, Chiara Mastroianni ile Callie Ferreira Gonçalves’in oynadığı Başkalarının Çocukları (Other People’s Children), 04 Ağustos 2023’de Başka Sinema dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Başkalarının çocuklarını sevmek risklidir. 40 yaşındaki Rachel’ın çocuğu yoktur. Çalıştığı lisedeki öğrencileri, arkadaşları, eski sevgilisi ve gitar dersleriyle dolu hayatından memnundur. Ali’ye âşık olduğunda, onun dört yaşındaki kızı Leila’ya da bağlanacaktır. Leila’yı yatağına yatırır, onunla ilgilenir, onu tıpkı kendi çocuğu gibi sevmeye başlar.
Kara Komik Bir Yolculuk
Beau Wassermann korku ile doğum anında tanışıyor. Annesinin karanlığın içinden duyulan boğuk çığlıkları ve tekinsiz uğultular eşliğinde. Bebek ağlamıyor önce. Daha sonra poposuna vurulan hafif bir şaplakla hayatı tırmalamaya başlıyor. Amerikan bağımsız sinemasının genç yaratıcılarından Ari Aster’in merakla beklenen yeni filmi ‘Korkuyorum’ ya da özgün adıyla ‘Beau Korkuyor / Beau Is Afraid’ travmalarından muzdarip ana karakterinin hikâyesine böyle başlıyor. Daimi terapisti ile görüyoruz sonra onu. Uzaklarda yaşayan annesinin aramaları buradayken de kesilmiyor. Babasının ölüm yıldönümü münasebetiyle aylardır görmediği annesinin davetini -doktorunun ifadesiyle suçluluk duygusuyla- kabûl etmek zorunda kalıyor. Yozlaşmış Gotham kentini andıran New York sokaklarına çıktığında onunla birlikte baş döndürücü bir kargaşanın içine dalıyoruz. İlk 45 dakikada türlü belâ ve saldırıyı atlatıyor atlatmasına ama sonunda oturduğu mahallede terör estiren bıçaklı seri katilin ve yoldan geçmekte olan aracın çarpmasından kurtulamıyor.
Epizodlar halinde ilerleyen filmin ikinci bölümünde yaralı Beau onu kırsaldaki evlerine taşıyan cerrah ve karısının misafiri olur. Asker oğulları Nathan’ı Caracas’daki bir operasyonda kaybetmiş olan eksantrik çiftin Z kuşağından kızları uyuşturucu ve haplarla uçmuş haldedir. Çatışmada ölen oğullarının aksine eve yara almadan dönmüş, silahla oraya buraya saldıran ruhen sakat asker arkadaşı da bahçedeki karavanda yaşar. Dingin başlayan bu geçici konukluk kısa süre sonra ölümcül bir kaçıp kovalamaca ile sonlanacaktır. Yeniden baba ocağına doğru yola koyulur Beau. Issız ormanın derinliklerinde karşısına çıkan, kendilerine ‘Ormanın Yetimleri’ adını vermiş gezici tiyatro topluluğunun oyunu onun benliğini, geçmişini geleceğini sorguladığı düşsel bir deneyime dönüşür. Odysseus misali eve dönüş öyküsü ve geçmişiyle hesaplaşması nasıl sonuçlanacak ve 45 küsur yaşlarındaki bakir Beau sonunda huzura kavuşabilecek midir.
Sinema evrenine parlak bir giriş yaptığı 2018 yapımı ‘Ayin / Hereditary’ ve hemen peşinden ‘Ritüel / Midsommar’da travma sonrasında geçmişleri ile yüzleşmek zorunda kalan aile bireylerini konu alır Aster. ‘Ayin’de annesi tarafından sevilmediği yüzüne vurulan Peter, ailesine musallat olan ruhlara sığınarak kendine yeni bir aile bulur. ‘Ritüel’de ise ailesini feci bir biçimde kaybeden Dani, İsveç’in güneşli gecelerinde kendine yeni bir aile bulmanın mutluluğunu tadar.
‘Korkuyorum’ aynı minvalde doğumundan başlayarak travmalar yaşamış ana karakterin çıkış yolları arama çabası üzerinedir. İlk bölümler kara komik bir Amerikan kâbusu teması üzerinden ilerler. Post ‘Taxi Driver’ New York sokaklarında insanların birbirlerini bıçakladığına, serseri güruhun ev bastığına, izbe koridorların cesetten geçilmediğine tanık oluruz. Kırsala çekilmiş varlıklı ailelerin gencecik oğulları Venezuella’da -ya da Irak’ta, Afganistan’da- ölüp gittiğinde milli kahraman (!) olarak anılmasını acı bir tebessümle karşılarız. Dehşeti komikle buluşturan yaratıcı senaryosu ile Aster bu belki de en tekinsiz yapıtını ülkesi ve kentinin hınzır eleştirisi ile beslemekte gayet başarılıdır. Ülkenin genel travmasından bireysel travmaya geçiş sürecinde ise Beau’nun durumu Peter ya da Dani’den farklılık arzeder. Çok fazla kontrolün onun kişiliğini yok edişinden muzdarip Beau’nun benliğine döndüğü eve dönüş yolculuğu, annesinin ölümcül baskısından kurtulması için ona yeni ufuklar açacak mıdır?
Aster üç saat uzunluğundaki filminde alameti farikası yenilikçi kamera açıları, müzik kullanımı, düşlerin hayallerin gerçek dünya ile ustaca buluştuğu mükemmel kurgusu ve her cümlesi özel nehir senaryosu ile yine çok özgün bir çalışmaya imza atmış. Üçüncü epizodda Şilili yaman canlandırma ustaları Cristóbal León ile Joaquín Cociña’nın imzalarını taşıyan 12 dakikalık animasyon sekansı filmin zirvelerinden.
Daha fazla ayrıntıya girmek isterdim, ancak sürprizleri açık ederek bu baş döndürücü görsel – işitsel destansı serüveni geniş perdede izleme keyfini bozmak istemiyorum. Son bir cümle ile oyunculardan söz etmeden bitirmeyelim: filmi dört bir koldan sırtlamış aktör Joacquin Phoenix, ‘Napoleon’ ve ‘Joker’in devam öyküsüne hayat verdiği yoğun temposu içinde nüanslı yorumuyla harikalar yaratmış. Nathan Lane, Amy Ryan, Patti LuPone ve bağımsızların kraliçesi Parker Posey parlak yorumlarıyla bu uzun yolculukta onun can yoldaşı olmuşlar.
(09 Haziran 2023)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Ferhan Baran Yazıyor: Dardenne Kardeşlerin Öfkeli Çığlığı
Jean-Pierre Dardenne ve Luc Dardenne kardeşlerin son filmi ‘Tori ve Lokita’ siyahi bir genç kızın endişeli donuk yakın planı ile açılıyor. Batı Afrika’nın Fransız sömürgesinden ya da şimdiki adıyla Benin’den kaçıp Belçika’nın Liège kentine kapağı atmış olan Lokita, reşit olma yaşına yaklaşmanın gerginliği içinde ‘Göç İdaresi’ görevlisinin sorularını yanıtlamaktadır. Lokita’nın oturma izni alabilmesi, bir göçmen yerleştirme merkezinde birlikte kaldığı 12 … Devamı…»
Ferhan Baran Yazıyor: Örümcek Kulübüne Hoş Geldiniz
Örümcek-Adam animasyon serisinin ilki büyük beğeni ile karşılanmış ve uzun metraj canlandırma kategorisinde Oscar dahil 80 küsur ödülle kucaklaşmış olan devam filmi ‘Örümcek-Adam: Örümcek Evrenine Geçiş / Spider-Man: Across the Spider-Verse’ dış sesin ‘Bu sefer farklı bir şey yapalım’ sözleriyle açılıyor. ‘Hayat ona sert vurdu, tek ona değil tabii. Sonra yalnız kaldı, bir tek o değil tabii’ diye devam ediyor. Gerisini bildiğimizi … Devamı…»
Ferhan Baran Yazıyor: Dali Efsanesine Yüzeysel Bir Bakış
20. yüzyıl sanatının tartışmasız en önemli figürlerinden biri olan Salvador Dalí üzerine bir film izlemek kuşkusuz ilgi çekici. Picasso’dan esin almış, gerçeküstücü akımın en önemli temsilcisi olmakla kalmayıp heykel, fotoğrafçılık gibi başka alanlarda da eserler üretmiş olan 1904 doğumlu çok yönlü sanatçı, yedinci sanatın ustalarından memleketlisi Luis Buñuel ile birlikte çektiği ‘Bir Endülüs Köpeği / Un Chien Andalou’ (1929) ile … Devamı…»
Korkut Akın Yazıyor: Örümcek-Adam: Örümcek-Evrenine Geçiş: Her Karesi Ayrı Özel…
Teknoloji geliştikçe insanların hayalleri de tutulamayacak denli genişliyor. Olur mu, olmaz mı, olmalı mı diye düşünmenize bile fırsat vermeyen bir hız hepimizi sarıp sarmalıyor. Buna da bağlı olarak çoklu evren çizgi filmlerin çizgi karakterlerine de uyarlanabiliyor. Yani sadece sanal diye bakamayız artık metaverse’e… İzlerken sizi çarpıyor, düşündürüyor, kazandırıyor ve doğal olarak da kaybettiriyor, azıcık ilginiz dağılırsa… “Spider-Man: … Devamı… »
26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Gösterimler Başladı
Uçan Süpürge Vakfı tarafından düzenlenen 26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali ilk gösterim gününü geride bıraktı. Sinematek / Sinema Evi ile sinema ve feminizm odaklı bağımsız dijital yayın organı Another Gaze / Another Screen iş birliğiyle hazırlanan festivalin bu yıla özel bölümlerinden İranlı Kadınlar Konuşuyor: Tarih, Sanat, Direniş adlı bölümü kapsamında İranlı yönetmen, yazar ve oyuncu Mania Akbari Ankara’daydı. Yönetmen koltuğunda oturduğu 2022 yapımı Ne Cüretle Bunu İstersin? (How Dare You Have Such a Rubbish Wish) filminin gösterimi öncesinde Goethe Enstitüsü’nde Bedenin Ötesinde temalı bir konuşma gerçekleştirdi.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
26. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde Gösterimler Başladı yazısına devam et
26 Mayıs – 01 Haziran 2023, Haftalık Gişe Verileri
26 Mayıs – 01 Haziran 2023, Haftalık (Weekly) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Haftalık Seans Bilgileri, 02 – 08 Haziran 2023
Gösterimdeki filmlerin 02 – 08 Haziran 2023 seansları için tıklayınız. (Listeler eksiksiz değildir, bu salonlar ve seanslar dışında da gösterimler olabilir. Listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi‘nin gösterilmesi rica olunur.)
Geri Sayım
Kuşaktan Kuşağa Travma Aktarımı
Rüyasında anne diye sayıklar Rama. Senegal asıllı Laurence Coly’nin 15 aylık kızını Kuzey Fransa’nın bir sahil kasabasında medcezir dalgalarına bıraktığı haberi onu fazlasıyla etkilemiştir. Kendisi ile yakın yaşlardaki memleketlisi böylesine kan dondurucu bir cinayeti nasıl işleyebilmiştir. Coly gibi o da beyaz bir adamla birliktedir ve dört aylık hamiledir.
Bir önceki otobiyografik filmi ‘Biz / Nous’ (2020) ile tanıdığımız Alice Diop, ‘en iyi ilk film’ ve ‘jüri büyük ödülü’nü kazandığı 79. Venedik Film Festivali’nden başlayarak ünü sinema alemine yayılan, Fransa’nın Oscar aday adayı olmuş ilk kurmaca uzun metrajı ‘Saint Omer’de 2013 yılında yaşanan gerçek bir olaydan, Fabienne Cabou’nun gizemli davasından yola çıkmış. Kurgu karakteri Rama gibi o da trajedinin izinden mahkemenin yapılacağı şirin Saint Omer kasabasının yolunu tutmuş, oturumları izlemiş, notlar almış. O dönemde böyle bir niyeti olmadığı halde, yıllar sonra kendi yaşamı ile paralellikler kurduğu bu davayı belgesel tadında bir kurgu öykü olarak çekmeye karar vermiş.
Diop’un alternatif benliği Rama’yı üniversitede verdiği dersinde tanıyoruz önce. Marguerite Duras şaheseri ‘Hiroşima Sevgilim / Hiroshima Mon Amour’dan alıntıda Nazi işbirlikçisi kadınların sıfıra vurulmuş saçları ile teşhir edildiği ünlü utanç sahnesidir bu. Partneri ile gittiği aile yemeğinde annesi ile gergin ilişkisini fark ediyor ve bebek beklediğini gizlemeye çalıştığını sezinliyoruz. Rama aynı Diop gibi duruşmayı izlemeye gidiyor.
İlk bakışta sabit kamera ile çekilmiş uzun monologları nedeni ile klasik bir mahkeme filmi izlediğimiz duygusuna kapılıyoruz. Ancak Diop’un yapıtı farklı sularda ilerleyen bir terapi sürecine dönüşmekte gecikmiyor. Kendi korkunç eylemini anlamlandırmakta zorlanan eğitimli Laurence’ın yanıt arayan gözlerinde ailesinin sömürge sonrası travmaları ile yüzleşiyor genç kadın. Film, karakterleri hakkında hiçbir ahlaki yargıda bulunmadan onların hakikatleri çözme çabalarına ortak eden tavrıyla, Laurence ile Rama’nın ortak aile tarihleri üzerinden Fransız toplumunun ‘öteki’yi aşağılayan ikiyüzlü tavrını açığa çıkarıyor.
Wittgenstein üzerine çalışmak istediği tez hocasının tanıklığında ortaya döküldüğü üzere ‘farklı bir kültüre gözünü açmış Afrika kökenli kadının, iyi eğitim almış olsa dahi, Avusturyalı bir düşünüşle ne ilgisi olabilir ki’! Kendini hep ezik ikinci sınıf vatandaş hissetmiş annesinin sömürge yılları ertesinde kızını ana dilini konuşmaktan men etmesi genç Laurence’ın bir arkadaş çevresine girmesini de engellemiştir. Yalnızlığı Fransa’daki üniversite yıllarında da sürecek olan genç kadının duruşma süreci giderek kuşaktan kuşağa aktarımın, anneden kız çocuğuna aktarılan travma deneyiminin ortaya döküldüğü gerilimli bir ‘aile terapisi’ seansına dönüşüverir. Genç kadının kederi Medea’nın trajedisine, Pasolini’nin ünlü uyarlamasının final bölümünde Maria Callas’ın hüznüne karışır. Nina Simone’un seslendirdiği ‘Little Girl Blue’ iki kuşağı acıda birleştirir. Caroline Shaw’un 8 ses için yazdığı enfes partita’sından tınılar içsel gerilimlerin dışa vurumuna dönüşür.
Alice Diop kendi toprağını, kendi hikâyesini duygusallığa prim vermeden aktarırken, Claire Mathon’un enfes kamera işçiliği ve iki oyuncusunun (Rama’da Kayije Kagame, Laurence’de Guslagie Malanda) ölçülü yorumları sakin görünümü altında nefes nefese izlenen filme büyük katkı sağlar. Son dönemin en iyi filmlerinden biri olan ‘Saint Omer’in sinema salonlarına gelişi biraz gecikmeli oldu, kaçırmamaya çalışın.
(08 Haziran 2023)
Ferhan Baran
ferhan@ferhanbaran.com
Ayvalık Uluslararası Film Festivali 2023
Seyir Derneği tarafından düzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali bu yıl 14 – 19 Eylül 2023 tarihleri arasında Ayvalık’ta sinema dolu günler yaşatmak için hazırlıklarına başladı. Azize Tan direktörlüğünde, Fatih Özgüven’in program danışmanlığında düzenlenecek festival bir kez daha yılın merakla beklenen uzun metraj, kısa metraj ve belgesel filmlerini izleyiciyle buluşturacak, düzenlenen panel ve söyleşilerle sinemanın başrolde olduğu bir festival deneyimi yaşatacak. Festivalin geçen yıl başlattığı, Zonguldak’tan Antalya’ya, Ankara’dan Muğla’ya toplam 10 şehirden 30 öğrenciyi ağırladığı Genç Sinema Programı bu sene de devam edecek.
İzmir Film ve Müzik Festivali, 16 Haziran’da Başlıyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Kültürlerarası Sanat Derneği, İZFAŞ ve İZELMAN işbirliği ile düzenleyeceği 3. İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali, 16 Haziran 2023 tarihinde yapılacak açılış töreni ile başlayacak. Törende İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sinema yazarı Sevin Okyay ile akademisyen – yazar Prof. Dr. Oğuz Makal’a bu yılın Emek Ödüllerini takdim edecek. Ardından, Nuri Bilge Ceylan’ın üç filmden seçilen on bir sahne üzerine bestelenen caz parçalarından oluşan “Taşra Üçlemesi” adlı projesinin dünya prömiyeri gerçekleştirilecek.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
02 Haziran – 11 Haziran 2023, Sinematek / Sinema Evi Film Gösterimleri ve Etkinlikleri
II. Sinematek Günleri: Sektör Buluşmaları kapsamında 02 – 04 Haziran 2023 tarihlerinde 10:00 – 18:00 saatleri arasında 8 oturum, 1 atölye ve 1 genel katılımlı söyleşi düzenlenecek. 03 Haziran Cumartesi günü 18:30’da Ne Cüretle Bunu İstersin filminin gösterimi ardından Mania Akbari ile soru cevap söyleşisi yapılacak. 04 Haziran 13:45’de ise yine Mania Akbari’nin Bedenin Ötesi adlı konuşması gerçekleşecek. Ünlü yönetmen Luchino Visconti’nin Güzeller Güzeli adlı filmi Selin Gürel sunumu ile 09 Haziran 2023 Cuma günü 20:00’de seyredilebilecek. 10 Haziran, 18:30’da yine Visconti’nin Venedik’te Ölüm filmi gösterilecek. Buradayız Ayaktayız sergisi Pazartesi hariç her gün gezilebiliyor.
- Basın Bülteni
- Günler hakkında geniş bilgi için tıklayınız.