Mesut Kara’nın Yeni Kitabı Sanatlarıyla İz Bırakıp Geçtiler Hayatımızdan Klaros Yayınları’ndan Çıktı

Belgesel sinemacı, yazar Mesut Kara’nın yeni kitabı Sanatlarıyla İz Bırakıp Geçtiler Hayatımızdan, Klaros Yayınları etiketiyle yayınlandı. Yeni kitabının kitapçı raflarında ve internet kitap satış adreslerinde yerini alıp okura ulaşacağını söyleyen Mesut Kara, sonraki kitap çalışması, otobiyografik roman tadında bir otobiyografi olan, Bir Uyumsuzun Hatıra Defteri’ni de Klaros Yayınevi’ne teslim ettiğini, önümüzdeki aylarda yayınlanmasını beklediğini belirtti. Yazarın Sanatlarıyla İz Bırakıp Geçtiler Hayatımızdan adlı kitabında hayatlarımıza dokunan, eserleriyle derin iz bırakan, erken yitirdiğimiz 28 değerli sanatçının, sinemacının, şair ve yazarın ardından yazılan yazılar yer alıyor.

Mesut Kara’nın Yeni Kitabı Sanatlarıyla İz Bırakıp Geçtiler Hayatımızdan Klaros Yayınları’ndan Çıktı yazısına devam et

Altın Koza’dan Umut Veren Ekoloji Belgeselleri

29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali çağımızın büyük ekolojik sorunlarını yedinci sanatın anlatım olanaklarını mükemmel kullanarak ele alan belgesel filmlere Sürdürülemez adında özel bir bölüm ayırdı. Ormanların Kurtarıcısı, Buz Devri Parkı, Bölge, Hassas Mevzu ve Dünyanın Bütün Nefesleri adlı belgeseller 12 – 18 Eylül 2022 tarihleri arasında, Adana Esas 01 Burda AVM Cinemapink Sineması’nda izleyicilere sunulacak.

Altın Koza’dan Umut Veren Ekoloji Belgeselleri yazısına devam et

Cennetten Kovulmak

Saygın Fransız yönetmen Laurent Cantet, bizde de gösterimi süren son yapıtı ‘Arthur Rambo’da bir kez daha ülkesindeki göçmen azınlık sorununa eğilirken, çağdaş sosyal medyanın hayatımızı kontrol altına almış ölümcül etkisi üzerine dikkat çekiyor. Ana karakteri Cezayir asıllı Karim D. dilimizde ‘Çıkarma’ anlamına gelen ‘Débarquement’ adlı romanının edebiyat dünyasında coşkuyla karşılanmasının sarhoşluğu içindedir. Annesinin gerçek hikâyesini anlattığı ilk kitabı, genç kadının kendisi için seçilen Fransa’ya çıkarması üzerinedir. Kibirli ülke halkı onu aralarına almakta pek de gönüllü davranmamıştır gerçi. Hem coğrafi hem de sosyal anlamda donup kalmışlığı dile getiren, sömürgeciliğin suçlarına içten bir bakış olarak karşılanan roman öylesine başarı bulunmuştur ki, lansman partisinde kitabın film hakları satın alınarak filmi bizzat yazarın yönetmesi dahi talep edilir.

Yüzündeki şaşkın gülümseme ile dans pistine yönelmeden önce karşılaştığı başka bir ünlü edebiyat kişisi Karim D.’yi uyarmadan edemez. O gece herkesin gözdesidir ancak toplumun her kesiminden akan bu coşkun ilgiye çok da fazla güvenmemeli; anın keyfini çıkarmalı ama ne olur ne olmaz diyerek temkini elden bırakmamalıdır. Yayıncılar yazarlarının ölü olmalarını hayatta olmalarına yeğler çünkü. Nitekim bizim çağdaş Külkedisi’nin haz yüklü anları çok uzun sürmez. 16 yaşındayken (19. yüzyıl sonlarının özgür ruhlu huzursuz şairi Arthur Rimbaud’dan esinle) Arthur Rambo takma adıyla yazdığı ve sonradan uyarılara rağmen silmediği onlarca tweet gecenin yarısında sosyal medyada yayılmaya, geçmişinden gelen nefret dolu mesajlar birer birer afişe olmaya başlar. Irkçı, ayrımcı, özellikle Yahudileri ve eşcinselleri, engellileri hatta şişman insanları yeren ve ağır hakaretler içeren iletilerdir bunlar.

Karim D.’nin baş döndürücü yükselişini tepetaklak bir düşüş izler. Önce yayınevi desteğini hızla geri çeker. Yakın arkadaş çevresi, bin emekle kurduğu küçük çaplı video kanalında çalıştığı dostları, ‘sana ihtiyacım var’ diyerek sığındığı sevgilisi birer birer uzaklaşır ondan. Annesi hayal kırıklığı içindedir. Yalnızca erkek kardeşi Farid onun geçmişteki isyan dolu haykırışının yanındadır. Karim D. şaşkındır. Verdiği röportajda kendi yarattığı karakterin bir serseri hatta kötü ikizi olduğunu söyleyecek, zeminini hazırladığı kışkırtıcı tartışma ortamında sınırların aşıldığını ve işlerin çığırından çıktığını ifade ederek özür dilemeye çalışacaktır. Kardeşi Farid bu konuda aynı düşüncede değildir gerçi: banliyölere itilmiş göçmen toplumunun (Matthieu Kassovitz’in bizde ‘Protesto’ adıyla gösterilmiş 1995 yapımı kült filmi ‘La Haine’ esini taşıyan) nefret yüklü birikimini ağabeyinin yüzüne haykıracak ve onu köpek gibi cennetlerinden kovanlardan özür dileyen Karim’i suçlayacaktır.

1999 yapımı ilk uzun metrajı ‘İnsan Kaynakları / Ressources Humaines’ ve ‘İş Yok Zaman Çok / L’emploi du Temps’ gibi önceki işleriyle çağdaş Fransız toplumunda emek sermaye ilişkilerini didik didik etmiş olan sinemacı, Cannes Film Festivali Altın Palmiye ödüllü 2008 yapımı ‘Sınıf / Entre Les Murs’de farklı etnik gruplardan öğrencilerin oluşturmuş olduğu sınıf ortamını çağdaş Fransız toplumunun sosyokültürel yapısını analiz ettiği bir laboratuvara dönüştürmüştü.

Bu defa radyo yorumcusu Mehdi Meklat’ın 2017 yılında skandal yaratmış nefret dolu tweetlerinden yola çıkan yönetmen, bir gecede vezir ettiğini aynı süratle rezil etme gücüne sahip çağımız sosyal medya olgusunu soluk soluğa ilerleyen bir hikaye ve dinamik bir kurgu ile anlatıyor. Sosyal medyanın baştan çıkarıcılığı ve hızlı yoldan gelen şöhretin sarhoşluğunu 48 saatlik bir zaman diliminde aktarıyor. Bu alemde daha fazla beğeni daha fazla takipçi getirdiğinden, kelimelerin şiddeti giderek artmaktadır. ‘Bir oyun parkında gibiydim’ der Karim. ‘Bir sınır arıyordum ve birilerinin beni durdurmasını bekliyordum, ama kimse durdurmadı’ diye ilave eder. Öfkesini dışa vurma yolunda tweet atmak onun için nefes almaya bir tür bağımlılığa dönüşmüştür artık. Cantet bu çağdaş soruna dört başı mamur bir biçimde parmak basarken yılın en dikkate değer filmlerinden birine imza atıyor. Chloe Thevenin’in tedirgin müziği ile ilerleyen film, 13 yıl önce Cantet’nin ‘Sınıf’ filmindeki küçük öğrencilerden biri olarak oyunculuğa adım atmış olan Rabah Nait Oufella’nın başarılı Karim D. yorumundan büyük destek alıyor.

(17 Eylül 2022)

Ferhan Baran

[email protected]