Kartal Belediyesi 3. Ulusal Kısa Film Festivali’nde Ödüller Pazar Günü Takdim Edilecek

Kartal Belediyesi 3. Ulusal Kısa Film Festivali’nde kısa film gösterimleri sona erdi. Ödüller 20 Mart Pazar günü sahiplerine takdim edilecek. 14 Mart Pazartesi günü Kartal Belediyesi Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde gösterilen kısa filmler, 15 Mart Salı günü Hasan Ali Yücel ve Soğanlık Kültür Merkezi’nde, 16 Mart Çarşamba günü Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde ve 17 Mart Perşembe günü Hasan Ali Yücel ve Soğanlık Kültür Merkez’inde sinemaseverlere gösterildi.

Aynasız Haluk: Artı Polis

Bülent İşbilen’in yönettiği ve Tolgahan Sayışman, Erdal Özyağcılar, Algı Eke ile Sarp Bozkurt’un oynadığı Aynasız Haluk: Artı Polis, 29 Nisan 2022’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Han Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Haluk, karısı oğlunu alıp kendisini terk ettiğinden beri hayatla bağını koparmış mesleğine dört elle sarılmış bir komiserdir. Suçluları yakalamaya çalışırken kuralları hiçe saydığından emniyette Aynasız lâkabıyla tanınır. Bu lâkabı almasının bir nedeni de kendini geri plana atmış, özensiz fiziksel görünümüdür. Etrafındakilerin bu konuda eleştirileri umurunda değildir. Bu şekilde yaşayıp giderken hayat onu hiç de beklemediği bir yere getirir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Adanış: Kutsal Kavga, Türk Sinemasını Aksiyonla Tanıştırdı

Sezonun en iddialı yapımlarından, sinemaseverler tarafından uzun süredir merakla beklenen Adanış: Kutsal Kavga, 11 Mart’ta seyirci karşısına çıktı ve nefes kesen aksiyon sahneleri ile kısa sürede seyircinin dikkatini çekti. Adanış: Kutsal Kavga dövüş sporları meraklılarının uzun yıllardır bildiği dövüş tekniği Hankando’yu beyazperdeye taşıdı. Filmin yapımcısı Şenel İlhan tarafından dövüş sanatları literatürüne armağan edilen Hankando stilinin ismi “Soylu Hakanların Yolu” anlamına geliyor. Şenel İlhan, otoriteler tarafından onuncu seviyenin üzerine çıkabilmiş ustalara verilen çok özel bir unvan olan Grand Master belgesinin de sahibi.

Ferhan Baran Yazıyor: İnsanlık Tarihi Sessiz Kalmayı Reddediyor

Yetmişli yaşlarında ülkesinin demokrasi ve özgürlük mücadelesine ışık tutmayı sürdüren Pedro Almodóvar’ın Venedik Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapmış ve baş oyuncusu Penelope Cruz’a en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırmış son filmi ‘Paralel Anneler / Madres Paralelas’ İspanyol ustanın en iyi çalışmalarının sentezi olarak görülmeyi hak ediyor. Kadınların özeni ve şefkatiyle büyümüş Almodóvar bir kez daha onların renkli ve … Devamı… »

Pembe Payetli Kahraman

“Kadınlar olmasaydı erkekler olmazdı” sözü, “insanoğlu” tanımlamasına kanıt olarak aktarılıyor. Öyle ya, erkekleri de kadınlar doğurduğuna göre “insan” kadınlar için kullanılması gereken bir tanım. (Sadi Bey, kulaklarını çınlatıyorum, sizin mizahi, dokundurmalı yazılarınızdan etkilendiğimi anlamışsınızdır.)

Loretta Sage, popüler bir yazardır ve artık bıkmıştır “ucuz kahramanlık” romanı yazmaktan. Ancak kitaplarının kapak modeli Alan, biraz daha ünlenip biraz daha ilgi odağı olmak istemektedir. Bu, anlaşılabilir bir şey. Hemen aklıma gelen, Mayk Hammer yazan Afif Yesari, “Adam yedi Mike Hammer yazmış ve bir eli yağda bir eli balda inzivaya çekilmiş… Ben 50’yi aştı, hâlâ da yazıyorum, ama yine de zor geçiniyorum” demişti, yaşamının son dönemlerinde çektiğim bir televizyon röportajında. Demek ki, öykümüz gerçekçi.

Son bir kampanya ile geniş bir tanıtım programı uygulanırken, “Kayıp Şehir”in şifresine ulaşıp da hazineyi ele geçirmek isteyen ilginç, ilginç olduğu kadar şımarık, şımarık olduğu kadar uçuk milyarder, yazar Sage’i kaçırır. Pembe payetli sahne kostümü içerisinde hazinenin bulunduğu adaya kaçırılan yazar, şifreyi de çözer. Ancak kapak güzeli (!) Alan, onu kurtarmak amacıyla peşinden adaya ulaşır. Zaten hikâye de öyle başlıyor.

“Kamçılı Adam” benzeri birçok film sayabiliriz, bazısı gişe başarısı da yakalamış… Bu kez, “kamçılı adam”ın yerini pembe payetli kadın alıyor. Diğerleri kadar ürkünç, korkunç, tüyler ürperten olaylar geçmiyor başlarından, ama sürükleyici bir macera izliyoruz, keyifle.

Tamam, sıradan bir film, ama kadın kahramanı ve biraz da “ti”ye alması nedeniyle hoşluklar da barındırıyor. Bir de Brad Pitt var gönüllerin unutamadığı; kısacık ama heyecan kattığı rolüyle.

Kayıp Şehir (Lost City), Yönetmenler: Adam Nee, Aaron Nee, Senaristler: Oren Uziel, Dana Fox, Adam Nee, Aaron Nee, Oyuncular: Sandra Bullock, Channing Tatum, Daniel Radcliffe, Da’vine Joy Randolph, Oscar Nuñez, Patti Harrison, Bowen Yang… 25 Mart 2022 tarihinden başlayarak gösterimde…

(25 Mart 2022)

Korkut Akın

[email protected]

Altın Safran’da Başvurular Başladı

08 – 11 Haziran 2022 tarihlerinde 23.sü düzenlenecek Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali kapsamında düzenlenen Belgesel Film ve Fotoğraf Yarışması’nın başvuruları bugün başladı. Katılımın, yoğun olması beklenirken yarışmalarda verilecek ödüller de açıklandı. Belgesel Film Yarışması’nın son başvuru tarihi 18 Nisan 2022 olurken, Fotoğraf Yarışması’nın son başvuru tarihi ise 09 Mayıs olarak belirlendi.

Pembe Gözlüklerin Ardından

Kenneth Branagh imzalı ‘Belfast’, Kuzey İrlanda’nın başkenti olan liman şehrinden günümüze ait panoramik görüntülerle açılıyor. Kamera, bölgeleri birbirinden ayıran yüksek duvarların üzerine çizilmiş devasa emekçi portrelerini aştığında renkler siyah-beyaz’a, zaman dilimi 50 küsur öncesine dönüşüyor.

1969 yılının sıcak Ağustos gününde gamsız kasavetsiz kılıç kalkan oynayan çocuklar, sakin mahallelerini basan maskeli adamların attıkları Molotof kokteylleri ile şaşkına döneceklerdir. Branagh’ın doğup büyüdüğü fakir işçi semtidir burası. 9 yaşındaki sevimli Buddy üç kuşak ailesi ile birlikte kapısı sokağa açılan, tuvaleti arka bahçesinde mütevazi evlerinde sürdürür yaşamını. Bizim küçük semtlerimizde olduğu gibi herkesin birbirini tanıdığı, yardımlaştığı ortak bir mahalle hayatının temeli o meşum yaz günü dinamitlemiştir. Buddy’nin ailesinin de aralarında bulunduğu Protestanların yıllardır huzur içinde birlikte yaşadıkları Katolik komşuları ile aralarına nifak sokulmak istenmektedir.

O meşum yaz günü başlayan ve tam 30 sene sürecek olan kanlı çatışmalar ‘The Troubles (Büyük Sıkıntı )’ olarak tarihe geçmiştir. Dönemin trajik öyküleri Jim Sheridan, Neil Jordan, Paul Greengrass, Steve McQueen gibi saygın sinemacıların sert filmleriyle beyazperdeye taşınmıştır. Olaylar yüzünden doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmış ve çocukluğunun çok değişmiş sokaklarına 40’lı yaşlarında geri dönmüş olan Branagh ise çatışma günlerini kişisel pembe çocukluk anıları üzerinden paylaşmayı seçmiş. Dolayısıyla izleyiciye de o tekinsiz Ağustos günlerini çocuk gözlerle izlemek düşüyor.

Vergi borçlarını ödeyebilmek için İngiltere’de inşaatlarda çalışan ve iki haftada bir ailesinin yanına gelebilen yakışıklı baba ile güzeller güzeli annenin romantik dansları, büyükanne ve büyükbaba ile şefkat yüklü sohbetler, TV’de takip edilen Uzay Yolu (Star Trek) ve western kahramanları, sinemanın geniş perdesinde ailecek hayranlık ve şaşkınlıkla izlenen ‘Chitty Chitty Bang Bang’ ya da Raquel Welch filmleri, mahalle bakkalından aşırılan çikolatanın tadı ile hatırlamak istiyor o günleri Branagh. Gece gündüz koruma altındaki sokağındaki meşaleli adam ya da barikatın ardından yuvasına yönelen babası‘High Noon’un kahraman şerifi olarak hayal etmek istiyor. Bu hedef doğrultusunda bir set dekorunda çocuk boyuna konumlanmış kamera kullanımını tercih ediyor. Belfast doğumlu efsanevi müzisyen Van Morrison’un dönemi simgeleyen parçaları ile sarmalıyor pembe düşlerini.

Hollywood sinemasında pekişen kıvrak anlatımı, Poirot serilerinde de birlikte çalıştığı Kıbrıs doğumlu Haris Zambarloukos’un enfes siyah-beyaz görüntüleri tamam. İngiliz Judi Dench ile Belfast doğumlu Ciarán Hinds gibi anıt oyuncular ve de genç kuşaktan yetenekli Jamie Dornan ile Caitriona Balfe ya da sevimli Jude Hill’in yeteneğinden sonuna kadar yararlanması da güzel. Bu aşırı Hollywood kokan duygusal hatırat Akademi üyelerini de etkilemiş olacak ki film 7 dalda Oscar’a aday gösterildi. Aldığı ve alacağı ödüller hayırlı olsun da, o günler ve sonrasında ülke sınırlarını aşmış kanlı eylemlerle tarihe kederli bir 30 yıl olarak kazınmış bu döneme, olayların temel nedeninin mezhep ayrılığı olarak sunulduğu böylesine pembe gözlükler ardından tanıklık etmenin izleyici olarak beni filmden uzaklaştırdığını itiraf etmeliyim.

(25 Mart 2022)

Ferhan Baran

[email protected]