4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Çevrimiçi Açılışla Başladı

01 – 07 Mart 2021 tarihleri arasında ilk etabının gerçekleşeceği 4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali, çevrimiçi youtube yayını ile açılışını gerçekleştirdi. Festival Direktörü Gülten Taranç, film gösterimleri ve atölyelerin yer alacağı festivalin programını anlattı. Taranç 2018’de ‘hafta’ olarak başlayan etkinliğin bu yıl uluslararası festival olarak gerçekleştirilğini ve ‘sığamıyoruz’ sloganıyla bu festivali yapmaktan çok mutlu olduklarını, ayrıca festivalin 4. yılında Kadın Yönetmenler Derneği’ni de kurduklarını açıkladı.

4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali Çevrimiçi Açılışla Başladı yazısına devam et

Altın Baklava Film Akademisi 6. Uluslararası Öğrenci Film Festivali

Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesi tarafından düzenlenecek olan Altın Baklava Film Akademisi 6. Uluslararası Öğrenci Film Festivali, 06 – 08 Nisan 2021 tarihleri arasında yapılıyor. Üniversite öğrencilerinin hazırladıkları belgesel ve kurmaca kısa filmlerin ödüllendirileceği festival, genç yönetmenleri yeni filmler üretme yolunda heveslendirmek, sinemaseverlerin ilgisini çekmek, sinema sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak ve genç sinemacıların ulusal ve uluslararası görsel platformlarda tanınmalarını sağlamayı amaç ediniyor.

Altın Baklava Film Akademisi 6. Uluslararası Öğrenci Film Festivali yazısına devam et

Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı Şubat Kitapları Raflardaki Yerini Aldı

Klaros Yayınları, 2021’in Ocak ayında başlattığı Klaros Sinema Kitaplığı serisinden 3 yeni kitabını daha yayınladı. Dizi editörlüğünü sinema yazarı – yönetmen, Türk sinema tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla da tanınan Mesut Kara’nın üslendiği Klaros Sinema Kitaplığı’nın Şubat ayı kitapları geçtiğimiz günlerde yayınlanarak raflarda ve internet kitap satış noktalarında yerini aldı. Sinema Kitaplığı serisinden her ay üç sinema kitabı yayınlamayı planlayan Klaros Yayınları’nın Şubat kitapları arasında, dizinin editörlüğünü yürüten Mesut Kara’nın ilk baskısı 2017 yılında Etki Yayınları tarafından yapılan Benim Sinemacılarım adlı kitabının genişletilmiş 2. baskısı da yer alıyor.

Klaros Yayınları Sinema Kitaplığı Şubat Kitapları Raflardaki Yerini Aldı yazısına devam et

8. BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali

13 – 19 Ekim 2021 tarihleri arasında düzenlenecek Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) bu sene 8. yılına giriyor. Covid-19 salgınından dolayı izleyicisiyle online buluşacak festivalde filmler ücretsiz olarak izlenebilecek. Festival yönetmenliğini Petra Holzer’in, koordinatörlüğünü de Ethem Özgüven’in üstlendiği festivale 2021 senesinde, 100 ülkeden 1000’in üzerinde film başvurdu. Başvuran filmler arasında gençlerin direniş öyküleri, iklim krizi, organik bağcılıktan Afrika’da kapana sıkışan mültecilere kadar çok geniş temalar öne çıkıyor.

  • Basın Bülteni
  • Tanıtım Filmi
  • Web Sitesi

8. BIFED Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali yazısına devam et

Arabesk Kültür ve Sinema: Hayatın Akışı İşte Bu

İnsan gençken daha bir delidolu oluyor, daha bir farklı açıdan bakıyor yaşananlara da, geleceğe de… Biz, 78’liler, günü yaşamayı bir kenara bırakıp geleceğe odaklanmış, “devrim” düşüyle yaşayanlardık (gerçi hâlâ da öyle).

O zamanlar, sokak aralarında arabalar dolaşırdı afişlerle kaplı: “Bilmem hangi sinemada, şu film oynuyor, duyun da gelip izleyin”. Bir film duyurusu, “sosyal içerikli” ve tabii ilgimizi çekti hemen. Bir arabesk film. Aslına bakarsanız burun kıvırıyorduk arabeske de, kültürüne de. Ama “sosyal içerik”se eğer taşıdığı tabii ki izlerdik. Meğer başrol oyuncusunun arkadaşlarıyla, zenginliğini bir tarafa bırakıp ekmeği bölüşmesiymiş…

Sinemanın önemi…

Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerinden Nesrin Tan Akbulut, 19. kitabı “Arabesk Kültür ve Sinema” ile bir dönemin hem ruhuna hem de toplumsal yaşamın sinemaya yansımasına eğiliyor (ben bunu okuyuncaya değin 20.si de yayınlandı bile “Radyodan Televizyona Arkası Yarın”).

“İnsan yaşamının hiç kuşkusuz en önemli buluşu sinemadır. Çünkü sinemaya dek tüm sanatlar insanı gerektiriyordu. İnsan eli işin içine girmeksizin sanat yapıtı oluşamıyordu. Sinemayla insan eli ve sanat yapıtı arasına ilk kez bir aygıt girdi. Görüntü, resim gibi biricik değildi. Yeniden üretim teknikleri bir filmin pek çok kopyasını çıkarabiliyor. Karanlık sinema salonlarında, dijital platformlarda mekân ve zaman kısıtlılığı olmaksızın, değişik ülkelerden pek çok insan aynı filme ulaşabiliyor, izleyebiliyor. Şimdiye dek hiçbir sanat halka bu kadar yakınlaşmadı. Sinema doğası, işleyiş biçimi gereği bu halk sanatıdır.” Akbulut, buradan yola çıkınca doğal olarak siyasi, sosyal ve coğrafi özelliklerin belirleyiciliğini de kanıtlıyor. Toplumsal kültürün sinemadan (ve tabii, hayatın tümünden) uzak kalması beklenemez. Doğal olarak “halklaştırılmış kültür” hayatın her alanında, her anında önümüze çıkar.

İzlemeye doyamadık…

Nesrin Tan Akbulut’un bu önemli, önemli olduğu kadar da belirleyici kitabı biz sinema ilgilisi okura sadece arabesk filmleri ve arabesk filmlerin akışını anlatmıyor, ulaşabildiği (ya da daha doğru deyişle kitabında yer verebildiği) filmlerle sosyal yaşamın dönüşümünü de gözler önüne seriyor. Gündelik yaşamın sıradanlığına karşın arabesk filmler, standart, tekdüze ve yeniden çoğaltılmış birbirinin benzeri değiller. (Burada benim yukarıda değindiğim anım ile çatışıyor ister istemez ve Nesrin Hoca’ma hak vermemek mümkün değil.)

1050’lerde Mısır filmleriyle başlayan, tek kanallı ve yasakçı devlet radyoları nedeniyle yayımı engellenen müzikle yükselen bu “feryat”ın sinema tarafından görülmemesi, duyulmaması mümkün değildi, öyle de oldu. Her ne kadar sinema üzerine yazıp konuşanların televizyon etkisine bağlasalar da tabandan gelen bir talepti bu.

Bir anda arabesk filmler furyası başladı ve sinema salonları eski hareketliliğine kavuştu (bunu seks ve avantür filmler izleyecek, ama televizyonun gücünü kırmak mümkün olmayacaktı). Adını sinema tarihine yazdırmış birçok yönetmen arabesk film çekti. Birçok şarkıcı arabesk film oyuncusu oldu, bir kısmı yönetmenliğe bile geçti.

Bir ortaklık var bu işte…

Seyirci kendini görüyor, çözümsüzlüğünün sadece kendisiyle sınırlı olmadığını anlıyor, böylelikle kaderine razı oluyor. Hemen bütün arabesk filmlerin temelinde yoksulluk, dışlanma, hor görülme ve yakınma ile birlikte kadercilik var. Tümünde de mesajlar doğrudan değil, müzik üzerinden verilir. “İhkakıhak” dediğimiz, asıl karakterin kendi hukukunu kendisinin belirlemesi arabesk filmlerin temelidir. Kötü adam/kadın muhakkak olmalı ki, insanların hesap sorması gereken hedef şaşsın. Hemen hepsi mutsuz sonla biter.

Doçent Doktor Nesrin Tan Akbulut’un Arabesk Kültür ve Sinema” kitabı sadece sinema ile ilgilenenlerin değil, sosyolojik araştırma yapanların da başvuru kaynağı olacak.

Arabesk Kültür ve Sinema
Doç. Dr. Nesrin Tan Akbulut
Araştırma / İnceleme
Klaros Yayınları
Ocak 2021, 151 s.

(08 Mart 2021)

Korkut Akın

[email protected]