Sadece insanları öne çıkarsak da bu dünyada çiçekler, ağaçlar kadar hayvanlar da yaşıyor ve onları -asla- göz ardı etmemeliyiz. Dr. Dolittle tam da bunu izletiyor bize… Doktor Dolittle, hayvanlarla iletişim kurabilen biri olsa da, eşini kaybettikten sonra inzivaya çekilir. İngiltere Kraliçesinin yardım talebini kıramaz ve yeniden sıvar kolları… Bu arada alabildiğine iyi niyetle kendisinden yardım almaya geleni de “çırak” olarak kabul eder. … Devamı… »
Günlük arşivler: 17 Ocak 2020
Bayi Toplantısı’ndan İlk Afiş
Senaryosunu İbrahim Büyükak’ın yazdığı, yapımcılığını BKM’nin, yönetmenliğini Bedran Güzel’in üstlendiği sezonun en iddialı komedisi Bayi Toplantısı’ndan ilk afiş yayınlandı. Başrolde İbrahim Büyükak, Onur Buldu, Doğu Demirkol, Büşra Pekin ve Safa Sarı’nın yer aldığı film, üç beyaz eşya satıcısının katıldıkları bayi toplantısında yaşadıkları birbirinden komik maceraları konu alıyor. Namık, Sadık ve Adem hayatlarının sıkıntılı dönemlerini yaşarken yolları bir bayi toplantısında kesişir. Beklenmedik olaylar sonucu kendilerini bir soygun planının içinde bulurlar. İlk tanıtımı önümüzdeki günlerde yayınlanacak olan Bayi Toplantısı, 21 Şubat’ta gösterime girecek.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
17. Geleceğin Sineması
Sinema öğrencilerinin iyi bir kısa film yapabilmeleri için gerekli maddi ve ayni imkânları yaratabilmek adına gerçekleştirilen Geleceğin Sineması’na başvurular başladı. Öğrencilerin hayallerini gerçekleştirmelerine imkân sağlamayı amaçlayan etkinlik bu yıl 17. kez düzenleniyor. Geleceğin Sineması ile hayata geçen filmlerden birçoğu gerek Türkiye’de gerekse de uluslararası festivallerde birçok festivalden ödüllerle dönerek bu konuda yaptığı çalışmaların karşılığını alabilmiş nadir festivallerden biri olarak kabul ediliyor. Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı tarafından bu yıl 10 projeye 6 bin TL maddi destek ve danışmanlık hizmeti verilecek.
Karlar Kralı Norm 2: Macera Devam Ediyor
Tim Maltby ile Richard Finn’in yönettiği ve Fatih Özacun, Uğur Taşdemir, Ali Çorapçı ile Özgür Özdural’ın seslendirdiği animasyon film Karlar Kralı Norm 2: Macera Devam Ediyor (Norm of the North: Keys to the Kingdom), 14 Ocak 2022′de CJ ENM dağıtımıyla Filmartı Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Profesörün uçağı, önemli bir tarihi eseri korumaya çalışırken yardımsever Kral Norm’un evinin yakınlarına düşer. Kral Norm ve yardımcısı fareler, bu eseri kötü niyetli arkeolog Dexter’dan kurtarmak ve ait olduğu müzeye götürmek için söz verirler. Kral Norm, zamana karşı başladığı yarışı Dexter’dan önce bitirip, sözünü tutabilecek midir?
- Basın Bülteni
- Fotoğraflar
- Fragman: 1 / 2
- IMDb
10 – 16 Ocak 2020, Haftalık Gişe Verileri
10 – 16 Ocak 2020, Haftalık (Weekly) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Işık ile Pervane
İlk filminden beri takip ettiğiniz (Maborosi, 1995) ve çok takdir ettiğiniz bir Uzak Doğulu yönetmenin ilk kez ülkesi dışında, Avrupalı oyuncularla farklı bir dilde film çektiğini duyduğunuzda ne düşünürsünüz. Başta kuşkuyla yaklaştığımı itiraf etmeliyim. Çağdaş Japon sinemasının büyük ustası Hirokazu Kore-eda’nın halen bizde de gösterimini sürdüren son çalışması ‘Saklı Gerçekler / La Vérité’den söz ediyorum.
Hikâye, kamera güneşli bir Paris sonbaharında ünlü Fransız diva Fabienne Dangeville’in şatoyu andıran malikanesine süzülürken başlıyor. Kızı, Amerikalı oyuncu damadı ve küçük kız torunu, onun hayatını anlattığı –filmin ‘Hakikat’ anlamına gelen özgün ismiyle aynı adı taşıyan- anı kitabını kutlamak için ta New York’tan gelmişlerdir. Yıllar sonra bir araya gelen ana-kızın, kitapta yazılandan çok daha farklı geçmişleri üzerine tartışmaları, Fabienne’in rol aldığı, yine bir ana-kız hikâyesi üzerine kurulu bilim-kurgu filminin set çalışmaları süresince devam edecektir.
Bu kısa özetten yola çıkarak, Ingmar Bergman imzalı ‘Sonbahar Sonatı’na benzer bir ana-kız hesaplaşması akla gelebilir. Lakin, aile ilişkilerini tüm filmografisinde incelikle irdelemiş olan Kore-eda, aşırı duygusal bir yüzleşme ya da fırtınalı bir hesaplaşmanın izini sürme niyetinde değil. İlerlemiş yaşına rağmen -‘Gündüz Güzeli’ne nazire- ‘Paris Güzeli’ lâkaplı Fabienne’in böylesine bir yüzleşmeye girmeye oralı değildir zaten. Hayatını dilediği gibi yaşamış, yıldız oyunculuk kariyeri her zaman ön planda olmuştur. O bir oyuncudur, gündelik hayatın saf gerçeğini sergilemeyi gereksiz bulur. Yıldızların üzerindeki büyülü dünyasında ihtişamını sürdürme derdinde olmuştur hep. Rol aldığı filmin ana karakteriyle ilgili olarak ‘ben de hep uzayda olmak isterdim, yeryüzünde yaşamak istememiştim hiç’ demesi bu açıdan anlamlıdır. Defalarca aldattığı kocasını daha sonra kapı önüne koymuş, kızı ile hiç ilgilenmemiş, en parlak rolünü elinden aldığı yetenekli yakın dostunun hayatını mahvetmiş bir kadındır o. Kitabında değil belki ama yüzyüze bunları itiraf etmekten çekinmez.
‘Vincennes Ormanındaki Cadı’ karakterini bile isteye üstlenmiştir. Seversiniz, sevmezsiniz, ancak Kore-eda tüm narsistliğiyle, sözünü sakınmayan bir karakter olarak resmetmiş Fabienne’i. Ne fazla ne eksik. Perdedeki savaşı hep kazanmıştır Fabienne. Bu yüzden yalnızlığına katlanmayı da öğrenmiştir. Annesinin görkemli kariyerinin gölgesinde kalmış olan Lumir onu ‘mutlu aile tablosuyla’ yenmeyi aklından bile geçirmemelidir. Kızı ile duygusal bir yakınlaşma anını bile oyunculuk performansı için kullanmayı düşünür yaşlı diva. O ışıklı bir yıldızdır. O’na hayranlıkla, sevgiyle yaklaşan pervaneler mutsuz olmaya mahkûmdur.
Japon sinemacı, gerçek bir diva olan Catherine Deneuve ile çalışmış. İlerlemiş yaşı ve aldığı kiloları umursamaksızın hayatının rolünü oynuyor ‘Paris Güzeli’. Filmin girişinde Fabienne ile yapılan röportajda Deneuve samimi duygularını ifade ederken, çağdaş Fransız oyuncularından hiçbirinin onun oyunculuk genini miras almadığını kibirle dile getiriyor. Brigitte Bardot’dan söz edilirken çekinmeden burun kıvırıyor.
Fransız sinemasının bir diğer yıldız oyuncusu Juliette Binoche, Deneuve’ün yıldız personasına hizmette kusur etmeden, hayatı boyunca sevgi açlığı çekmiş Lumir’in kederli edilgenliğini sade bir performansla aktarıyor. Ve Kore-eda, kendisine kilometrelerce uzak bir coğrafyada ve kültürde evrenseli yakalamayı biliyor. Ana-kız ilişkisi ve yıldız sanatçının kabullenilmiş kibirli yalnızlığı meselesini, duygusal patlamaları törpüleyerek ve ustaca kullandığı mizahı elden bırakmadan anlatmasını biliyor. Yine güneşli bir gün Paris kışa hazırlanırken, hem Kore-eda’yı hem tam rolünü bulmuş Deneuve’ü alkışlayarak ayrılıyoruz sinema salonundan.
(24 Ocak 2020)
Ferhan Baran