Yeşilçam’ın dorukta olduğu yıllarda melodramlar çok sevilir ve izlenirdi. TRT yasakları nedeniyle şarkılar türküler de dinlenir, dolayısıyla konser gibi etkinliklerin de yerine geçerdi filmler. Yıllar geçti, teknoloji değişti, dolayısıyla Yeşilçam’ın o “klasik” anlayışı da eskide kaldı. Ancak yine de bazı filmler (Babam ve Oğlum, İftarlık Gazoz vd.) umulandan da fazla ilgi gördü. Çektiği filmin gişesini yükseltmek isteyen şirketler bu tür filmlere (ağırlıklı olarak televizyon filmleriydi bunlar) yöneldi.
Bir şeyler yapmak lazım
O zaman pek sevilen, hataları, eksiklikleri, yetersizlikleri göz ardı edilen bu filmler artık izleyicinin beğenisine seslenmiyor. Senaryoları eksikti, yan öykücükler yoktu, yakın planlar pek bulunmazdı, teknik ve finansal olanakların kısıtlılığından göz ardı edilen güzellikler de aranmazdı aslını sorarsanız.
Bilgi dağarcığımız da gelişti. Yeni okullar açıldı, yerli yabancı uzmanların kitapları okunuyor artık. Yani bir şeyleri değiştirmemiz mümkün. Ama galiba arkadaşlarımız hâlâ kolaya kaçmayı seçiyor.
Güç birliği…
Sinema meslek birliklerinin oluşturduğu Güç Birliği kapsamında, bir dönem birlikte çalıştığımız yapımcılıkta uzman arkadaşımız Baran Seyhan “Söz Vermiştin”le yazdığı senaryosunu çekti. Bu önemli bir gelişme, kutluyor, alkışlıyoruz arkadaşımızı. Demek ki isteyene imkan veriliyor ya da Baran Seyhan o imkanları iyi kullanabildi.
İlk filminde, Yeşilçam geleneği dayanışmasıyla da gösteriyor kendisini… Belli ki deneyimli oyuncuların da desteğini almış yönetmen, teknik desteğin yanı sıra. Ancak yetmemiş. Hemen baştan söyleyeyim… Yeşilçam filmleri 90 dakika olurdu, zayıf da olsa ritmi izleyiciyi sıkmazdı. Bu kez iki saatlik bir film çekilmiş ve buna da bağlı olarak filmin bütünü zayıflamış. Sinema meşakkatli bir iştir ve onca emekle çekilen sahneleri / planları montajda atmaya bile kıyamaz insan. İlk filmini çeken hemen tüm yönetmenlerde karşımıza çıkan bu sorun bu filmde epey bir belirgin. Akmıyor.
Dost acı söyler…
Atasözlerimizle anlatmak, bir şeyi açıklamak çetrefiller doğurur. Bir yanıyla “dost acı söyler” diyerek doğruculuğunuzu öne çıkarıp destek olduğunuzu söyleyebilirsiniz, ama öbür taraftan “dostun attığı gül yâreler beni” sonucu da doğar. İki arada bir derede kalırsınız.
İsterim ki daha çok film çekilsin, daha çok izleyiciye ulaşsın. Bunun için daha çok çaba harcamamız gerekir. Yukarıda değinirken atlamışım; yan öykücükler yok, diğer yerli filmlerde olduğu gibi “Söz Vermiştin”de de. Senaryoyu bu kadar uzatmayı yan öykücüklerle, onların da desteğiyle sağlasak. Çok daha güçlü olacak filmlerimiz de, sinemamız da.
Sıcak bir aşk öyküsü…
Bir şekilde bir araya gelen ve aralarında aşk doğan iki arkadaşın arasında yaşananları anlatan “Söz Vermiştin”, şiire dayandırdığı akışıyla aslında sıcak bir öykü. Emre Karayel ile Aslı Tandoğan iyi oynamışlar. Ancak oyuncuları motive edecek, yaşattıkları karakterlerin içine sokacak öykü yaşamadığı (yan öykücüklerin olmaması nedeniyle) için filmi taşıyamıyorlar.
“Bir selam da kendine ver…”
Yeşilçam’ın ahde vefası bu filmde de gösteriyor kendisini. Atillâ Dorsay’ın “Sinemamızın muhtarı” olarak nitelediği Sadi Çilingir’in perdede görünmesi hepimizi sevindirdi. Bir kez daha teşekkürler Baran Seyhan.
Söz Vermiştin
Yönetmen Baran Seyhan
Oyuncular Emre Karayel, Aslı Tandoğan, Şenay Gürler, İlyas Özçakır, Gözde Seda Altuner, Enes Üstündağ, Mazlum Çimen, Levent İnanır, Nur Sürer…
15 Kasım’dan başlayarak gösterimde…
(14 Kasım 2019)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com