Birol Kurt, Deney Filmiyle Gün Sayıyor

Dila Hanım, Umutsuz Ev Kadınları, Ömre Bedel gibi TV dizilerinde yönetmen yardımcısı olarak çalışmış olan Birol Kurt, ilk uzun metraj sinema filmi Deney ile seyirciyle buluşmak için gün sayıyor. Birol Kurt, Adanalı, Çiçek Taksi, Yabancı Damat ve Tatlı Kaçıklar gibi pek çok kült yapımda da ışık, kamera ya da reji asistanlığı gibi TV sektörünün mutfağında çeşitli görevler aldığı 400’ü aşkın bölüm tecrübesini Deney filmi ile seyirciye yansıtacak.

Sinema Gişelerinin Kurtuluşu İçin Vergilerde Düzenleme Gerekiyor

Türkiye’de bir sinema bileti üzerinde uygulamada olan vergi oranları üretimi zorlayan bir yoğunluktadır. Sinema alanında gerçekleştirilecek vergi güncellemesi bütün kazanç paydaşlarını rahatlatacaktır…

Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Kriz var kriz var bunalım var
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, İşveren zor durumda, İşçiyi bağrına basar
Reva mı bu efendim, Bunalım bundan doğar
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Kriz var kriz var, Bunalım var
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Demek ki ne yapmalı, Paradan at bir sıfır
Artsın öyle fiyatlar, İşçi fazla at gitsin
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Kriz var kriz var, Bunalım var
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, İşsizlik pahalılık, Konjonktür enflasyon.
Milletçe fedakarlık, Kriz bunalım derken
Bilançoya bir baktık, Bu yıl iki misli kâr, Hayret şu işe bak sen, Nerden geldi bu kârlar
Kime gitti bu kârlar
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Kriz var kriz var, Bunalım var
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Kime gitti bu kârlar, Aman kimse sormasın
Kim kazandı bu işten, Aman kimse duymasın
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Oyna vatandaş oyna
Ekonomi tıkırında, Ekonomi tıkırında, Kriz var kriz var, Bunalım var

Yukarıdaki sözler Yılmaz Onay’a ait. 1981 yılında Yılmaz Onay’ın kaleme aldığı şiirin adı Ekonomi Bilmecesi. 1983’te usta müzisyen Timur Selçuk’un ‘Dünden Bugüne’ isimli albümünde yerini alan, bestesi de Yılmaz Onay tarafından yapılan bu eser Timur Selçuk’un hınzırca seslendirmesi eşliğinde ülke müzik tarihindeki yerini aldı. 38 yıl önce yaratılmış bu eser Türkiye için her devirde daim ve bugün de düşündürttükleri açısından fazlasıyla güncel…

Oysa Türkiye sinema gişeleri için de çok ‘tıkırında’ gidiyormuş her şey. Her yıl, bir önceki yıla göre artan bilet satışları, % 60’ları aşan yerli film bilet satışı hakimiyeti, 200’lere yaklaşan yıllık film üretimi… Koltuk başına düşen bilet satışı ve nüfusa oranla film başına düşen satışlarda yüksek kayıtlar alınmasa da sinema gişelerinden alınan mali dönüşler bugünkü kara tabloya göre oldukça iyiymiş… ‘Kara tablo’ benzetmesi biraz ağır olabilir fakat 2019’da, 80 milyon bilet satışı bandını geçmeyi beklerken ve gösterim programında bu hedefi sağlayacak bir çok film varken bir takım negatif uygulamalar sonucunda bir önceki yılın satış seviyesini yakalamayı çalışmak hiç de ferah bir tabloyu işaret etmiyor.

Türkiye’de film prodüksiyonu gerçekleştiren yapımcı firmalarla Kore’nin eğlence sektörünün dev şirketi CJ’e satılan Cinemaximum Sinemaları arasında patlak veren gelir paylaşımı sorunu sebebi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde çalışmalarını gerçekleştiren Sinema Genel Müdürlüğü’nün devreye girmesiyle ülkenin sinema işletimi dinamiklerinde bir dizi düzenlemeler yapılmış ve bu süreç yeni bir yasanın yürürlüğe sokulmasıyla noktalanmıştı. Türkiye’de mevcut, hakim yönetim iradesinin her alanda kolaylıkla sonuçlandırdığı yasa ve uygulamalar gibi sinema yaşamını da düzenleyen bu yeni taslak herhangi bir dirence uğramadan yasalaştı ve yönetmelikleri oluşturuldu. Sinemanın gelişimini, filmlerin ve bu alanda üretim gerçekleştiren, çalışan, emek sarf eden insanların yararına olduğu söylenen yasanın bütün maddeleri aslında sansürü, yasakları, kısıtlamaları ve antidemokratik, özgürlükten uzak uygulamaları Türkiye sinema yaşamına dayattı. Sinema gişelerinden elde edilen gelirin -kısmen- Türk televizyonları için üretilen dizi filmlere aktarılmasından, büyük ekonomik sıkıntılarla mücadele eden sinema işletmelerinin reklam gelirlerinin kısıtlanmasına kadar, film yapımcılarının ve sanatçıların icracısı ve yaratıcısı olduğu yapımlarının içeriklerinin sansürlenmesinden sinemaseverlerin film izleme alışkanlıklarına olumsuz etki edecek bir dizi uygulamaya dek, negatif etki doğuran maddeler eşliğinde oluşturulan ve yasalaşan bir metinden bahsedebiliriz. Kaldı ki; yasalaşmadan önce komisyonlarda ve çalıştaylarda yeterince tartışılamayan bu yasa tasarısı meclis onayından sonra doğurduğu yönetmeliklerle de -en başta- sansürü destekleyici uygulamalarıyla kendisini hissettirmeye başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı huzuruna taşınan düzenleme talebi günün sonunda sinema piyasasını olumsuz yönde etkilemiş gözüküyor.

Kampanyaların yasaklanması ve sinema işletmecisiyle yapımcılar arasındaki gelir paylaşımı anlaşmalarının sekteye uğramasından ötürü sinemada film izleyen kitle için en önemli unsur olan ‘bilet fiyatları’ 12 TL. ortalamasından 16 – 17 TL. ortalamasına çıkarken salonları yaygın olarak kaplayan yabancı stüdyo filmleriyle, Türkiye’nin yüksek gişe beklentili yapımlarının biletleri ilk vizyonlarında 20 ila 25 TL. arasında bilet satış fiyatlarıyla gişedeki yerlerini aldılar.

Bugün, yeni yasanın ardından Türkiye sinema yaşamında yönetmenler ve film yapmak isteyen girişimciler, senaristler bakanlıktan maddi destek almaya karar verdiklerinde vergi borçlarından, sigorta prim ödemelerine, mal varlıklarından, ipoteğe dek bir çok zorlu prosedüre tabi tutuluyor. Hiçbir sinema işletmesi direkt olarak, karşılıksız maddi işletme desteği alamazken perde reklamlarının süresi, bilet satışlarının denetimi gibi konularda baskıya uğruyor. Özgür olması gereken sinema filmlerinin gösterimleri sadece sinema salonlarında değil, dijital mecralarda ve televizyonda sert sansürlere maruz kalıyor. Sinema yaşamını oluşturan bütün unsurların yanı sıra sinemaseverler de artan film izleme maliyetleri sebebiyle mağdur pozisyonunda. Ve ne yazık ki yeni yasa ve onunla birlikte gelen uygulamalar bu kara tabloyu aydınlatacak herhangi bir madde içermiyor.

Toplum anlayışı içinde pozitif bir kavramdır aslında ‘vergi’. En basit haliyle 2019’un ilk aylarında yasalaşan sinema yaşamına yönelik maddeler içerisinde ticari sinema piyasasını rahatlatacak, üretimi ve bilet satışı adedini arttıracak vergi ve vergilendirme konusunda herhangi bir düzenlemeye gidilememiştir. Filmlerin özgürleşmesini sağlayacak, sansürü destekleyen maddelere itiraz edilmediği gibi sinema işletmelerinin, onlardan hareketle izleyicinin sinemada film izleme alışkanlığını teşvik edecek, bilet fiyatlarının düzenlenmesi konusunda herhangi bir adım atılmamış, atılamamıştır. Aksine kampanyalar engellenerek, bilet fiyatının artmasının önü açılmış, genellikle boş koltuklara film oynayan sinema salonlarına anlık bildirim zorunluluğu getirilmiş ve aksi durumlarda yüksek para cezaları -tehditvari- yasalaştırılmıştır. Yine de, bu uygulamaların ya da önerilerin ortaya çıkartılması kötü bir niyete dayandırılmamalıdır. Vahim olan yasa yapıcı ile icracılar arasındaki yetersiz iletişimdir. Sinema piyasasının bakanlık ya da özerk kurumlar vasıtasıyla düzenlenmesi gerekli, hatta da şarttır. Mamafih bu maddelerin ağırlıklı olarak icracıları tarafından yapılması, son halinin verilmesi kaçınılmazdır. Türkiye sinemasının hassas ticaret ortamının mevcut dinamiklerini, bugünlere gelirken (1990’lı yıllar ile 2010’lu yıllar arasındaki farka bakmak yeterlidir) geçilen mayınlı, meşakkatli yolları görmezden gelerek, sinema işletmelerinin, sinemacıların, yapımcıların, yönetmenlerin iradesinden uzakta kalan bir yasa yapmak ve bunu yetersiz haliyle uygulamaya koymak bugünkü kaçınılmaz krizin mimarıdır.

Basit bir hesapla; Türkiye’de 01 Temmuz 2019 tarihinden sonra sinema filmi yapımcılarının kasasına bir bilet üzerinden, -önceki döneme- göre hakkaniyetle bölünen bir pay intikal etmektedir. Yasaya sebep olan karmaşık dönemde kabaca; 12 TL’ye satılan bir sinema biletinden yapımcıya 5 TL. dönmekteyken bugün ortalaması 16 TL’ye gelen bir biletin 7 TL.’si aynı yere dönüş yapmaktadır. Paylaşım oranlarında çok büyük bir değişiklik olmadığı gibi satılan bilet toplamlarındaki düşüş, kan ağlayan sinema salonlarının teker teker kapanmasına, yapımcıların ise üretimde daha uzun süreler düşünmesine sebep oluyor.

Hükümetin ve dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle bir hassasiyeti (!) var mıdır bilinmez ama sinema piyasası ile ülkedeki film üretiminin nicelik açısından ve ulaşılan ticari gelir düzeyinde korunabilmesi için bir çözüm önerilebilir. Piyasayı destekleyecek en önemli girişim biletler üzerinden alınan eğlence vergisine uygulanacak indirim ya da muafiyetler olabilir. Olabilirdi.

Türkiye’de sinemaya giden insanlar ödedikleri bir sinema bileti tutarı içinden % 10 oranında eğlence vergisi ödemek mecburiyetindedir. Bu vergilendirme eğlence vergisi adıyla sinemada film izleyen her bir kişiden alınmaktadır. Ödeme pratiğine bakıldığında sinemaya gidenler % 10’luk eğlence vergisini sinema gişelerinden bilet alırken peşinen ödemektedir. Sinema işletmeleri bu oranı her bir sinemasever adına devlete iletmekle yükümlüdür. Aslında eğlence vergisi ne sinema işletmesinden ne de film yapımcısında alınmaktadır. Temel olarak biletlere uygulanan eğlence vergisi bilet alan kişilerin ödemekle yükümlü olduğu bir vergidir. Sinema işletmeleri ve film yapımcıları kanunlarla sınırlı şirketlerdir ve rutin vergilendirmeler, eğlence vergisi haricinde zaten uygulanmaktadır. Kestikleri faturalardan alından katma değer vergileri, yıllık kurumlar vergisi ve şirketlerin yapısına göre tahakkuk eden diğer vergiler… Teorik olarak sinema bileti satın alan kişilerin ödemekle yükümlü olduğu eğlence vergisi pratikte sinema gişelerinin kasasında toplanarak sinema işletmecileri aracılığıyla ilgili devlet kurumlarına ulaştırılmaktadır. % 8 katma değer vergisi ve iletilmesi gereken % 10’luk eğlence vergisine göre bilet fiyatlarını belirleyen sinema işletmeleri ekonomik koşullara göre bu tutarlarda güncellemeler yapmakta ve koşulların zorluğuna göre bu güncellemeler, zam olarak bilet fiyatlarına kaçınılmaz olarak yansıtılmaktadır.

Günümüzde Türkiye sinema gişelerinin satış, salonlarının ise doluluk oranı yıllık bazda % 12 civarında seyretmektedir. İlginç olan şudur ki Türkiye’nin sinemada film izleme potansiyeli yüksektir ve bu 2019 öncesinde yabancı yatırımcısının da ilgisini çekmiştir. Yapılması gereken filmlerin teker teker teşvik edilmesinin yanı sıra sinema izleyicisinin film izleme bütçesinin desteklenmesidir. Bunun için devletin sinema biletleri üzerindeki eğlence vergisini -keşke- tamamen ortadan kaldırarak piyasadaki paydaşların her birini % 5’lik bir katkı sağlaması, -ya da- eğlence vergisi oranında indirime gitmesidir.

Afrika kıtasında sinema biletleri üzerinde alınan vergilerin ortalama oranı % 13. Bu oranın % 10 genel devlet vergisi % 5’i ise eğlence vergisi olarak tahsil ediliyor. Asya’da alınan vergiler toplamı % 11. % 8 genel vergi % 3’ü ise eğlence vergisi. Avustralya kıtasında Yeni Zelanda ve Avustralya’da eğlence vergisi yok. Kıtanın tamamında biletlerden alından toplam vergi % 13. Türkiye’nin de içinde olduğu Avrupa kıtasında ise biletler üzerinden alınan vergilerin ortalama oranı % 16. 26 farklı Avrupa ülkesi ele alındığında sinema biletlerindeki ortalama genel vergi oranının % 14, eğlence vergisi oranının ise % 2 olduğu gözlemleniyor. Avrupa’nın biletleri üzerindeki ortalama vergi oranı -bu 26 ülke ve ek olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne göre- % 16. Amerika Birleşik Devletleri’nde alından genel vergi oranı % 7’yken eğlence vergisi adı altında ya da benzer bir vergilendirme uygulaması bulunmuyor. İnceleme altına aldığımız yedi Güney Amerika ülkesinin vergi ortalaması ise; genel vergilerde % 15, eğlence vergisinde % 6 oranında.

Aşağıdaki tabloda dünyanın bazı ülkelerindeki ortalama sinema bileti satışı fiyatlarını ve biletler üzerindeki ortalama vergi oranlarını inceleyebilirsiniz. Türkiye, % 10’luk eğlence vergisi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle birlikte ilk onda yer almaktadır. Hindistan, Ekvator ve Brezilya’da şehirlere göre farklı oranlarda ve filmlerin bilet satışlarına göre değişen vergilendirmeler yapılmaktadır. Amerika Birleşik Devleri’nde de eyaletlere göre değişik vergilendirme oranları mevcuttur fakat ülke genelinde eğlence vergisi adı altında ekstra bir vergilendirme bulunmamaktadır.

Türkiye’de sinema yaşamında emek harcayan film yapımcılarının ve çok büyük özverilerle sinema işletmelerinde filmleri sinemaseverlerle buluşturan sinemacılarımızın verimliliklerini en yükseğe taşıyabilmeleri, ülkenin sinemada film izleme potansiyelini en üst seviyeye taşıyabilmeleri için vergisel teşvike ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de bir sinema biletine uygulanan vergi oranlarının Avrupa ve dünya standartlarına uydurulması ivedilikle gerekmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Sinema Genel Müdürlüğü vasıtasıyla bu konuda bir iyileştirme yapması ve sinema piyasasının içinde bulunduğu krizden hızla çıkmasına yardımcı olması gerekmektedir. Sinema biletlerinden alınan eğlence vergisinin tamamen kaldırılmasını umuyoruz.

(*) Tablodaki veriler ve sütunlardaki değerlerin tamamı uluslararası yetkili şirketlerden temin edilmiştir. Verilerin kopyalanmamasını, izinsiz bir şekilde alınmamasını ve alıntılanmamasını hassasiyetle öneririz.

(19 Ağustos 2019)

Deniz Yavuz

denizeyavuza@gmail.com

Blue’nun Yaratıcılarından Beşiktaş’ın Efsane Dönemini Anlatan Yeni Bir Belgesel: Kolej Havası

İki dahi müzisyen Yavuz Çetin ve Kerim Çaplı’nın hikâyelerinin ölümsüzleştiği Blue belgeseliyle adından söz ettiren ekip yeni bir proje ile sinema ve futbolseverleri buluşturmaya hazırlanıyor. Bu kez Türkiye futboluna damga vurmuş ve Metin – Ali – Feyyaz ile özdeşleşen Beşiktaş Futbol Takımı’nı ele alan ekip Kolej Havası’yla izleyicinin karşısına çıkacak. Kolej Havası, Beşiktaş futbol tarihinin en parlak dönemlerinden birine imza atan, 1989 – 92 yılları arasında üst üste 3 şampiyonluk kazandığı takıma odaklanıyor. Serpil Hamdi Tüzün ve Süleyman Seba’nın temsil ettiği değerlerle yoğurulan bu ekibin hikâyesini anlatıyor

Sir-Ayet 2

Kayhan Başoğlu’nun yönettiği ve Üzeyir Ulus, Mehmet Aras, Arzu Suriçi ile Cansu Karataş’ın oynadığı Sir-Ayet 2, 27 Eylül 2019’da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Enis Özkan Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Çok zor günler geçiren Bilal Ağa, yaptığı bir anlaşma ile lânetli bir servet sahibi olur. Pişman olunca anlaşmadan vaz geçmek ister ancak bu isteği ölümüne neden olur. Aynı köyde yaşayan iki genç plân yaparlar ve bir gece Bilâl Ağa’nın mezarını kazarlar, altın dişlerini sökerek paraya çevirirler. Bununla birlikte gençlere ve etraflarında bulunan diğer insanlara, sırası ile lânetli servetin belâsı bulaşıcı bir virüs gibi sirayet etmeye başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Teaser

Kral Şakir: Korsanlar Diyarı

Haluk Can Dizdaroğlu ile Berk Tokay’ın yönettiği ve Atilla Şendil, Levent Ünsal, Mustafa Oral ile Didem Atlıhan’ın seslendirdiği animasyon film Kral Şakir: Korsanlar Diyarı, 04 Ekim 2019′da CJ Entertainment dağıtımıyla BKM Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Şehir büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Okyanusun en derin yerinden çıkan, tarih öncesine ait dev bir yaratık, şehre gelmek üzeredir. Yaratığı durdurabilecek tek şey ise, altın bir savaş topudur. Yaratık şehre ulaşmadan önce onu etkisiz hale getirmek isteyen Şakir ve ailesi, savaş topunu bulmak için yola koyulur. Ancak Şakir ve ailesi kendilerini Bermuda Şeytan Üçgeni’ndeki bir kürenin içinde bulur.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Kral Şakir: Korsanlar Diyarı yazısına devam et

Kraliçe Lear Filminin Posteri ve Teaser’ı Yayınlandı

İlk gösterimini 25. Saraybosna Film Festivali’nin uluslararası belgesel film yarışmasında yapacak olan Pelin Esmer’in Kraliçe Lear filminin posteri ve teaserı yayımlandı. 20 Ağustos’ta Saraybosna’da gösterilecek film, Mersin Arslanköylü tiyatrocu kadınların Toroslardaki köylere yaptıkları otuz günlük turnede Shakespeare’in Kral Lear oyununun dağ yollarında yavaş yavaş Kraliçe Lear’e dönüşmesini konu alıyor. Türkiye’de 2019 sonbaharında gösterime girmesi planlanan Kraliçe Lear, Pelin Esmer’in Oyun filmiyle tanıdığımız Arslanköylü tiyatrocu kadınlarla on dört yıl sonra yeniden bir araya gelmesiyle ortaya çıktı. Kraliçe Lear, 15 Kasım 2019’da gösterime girecek.

  • Basın Bülteni
  • Teaser’ı izlemek için tıklayınız: 1 / 2
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Yılın Filmi Geliyor, Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu, 25 Ekim’de Sinemalarda

Dijital Sanatlar Yapımevi, halterde aşılması güç, neredeyse imkânsız başarılara imza atan, Dünyanın En İyi Sporcusu seçilen efsanevi halterci Naim Süleymanoğlu’nun hayatını beyazperdeye taşıyor. Senaryosunu Barış Pirhasan’ın yazdığı filmin yönetmeni Özer Feyzioğlu. 25 Ekim 2019’da vizyona girecek Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu filminin oyuncu kadrosunda Naim Süleymanoğlu’na ikizi kadar benzeyen Hayat Van Eck’le birlikte, Yetkin Dikinciler’i babası, Selen Öztürk’ü annesi rolünde izleyeceğiz. Gürkan Uygun ise Süleymanoğlu’nun halter sporuna yeteneğini fark eden, dünya arenasına taşıyan ilk antrenörü Enver Türkileri’yi canlandırıyor.

Sinematek / Sinema Evi’nin Yıldızlar Altında Sinema Gösterimleri Binlerce Sinemaseverle Buluştu

Kadıköy Belediyesi Sinematek / Sinemaevi’nin 22 – 28 Temmuz 2019 tarihleri arasında KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali kapsamında gerçekleştirdiği Yıldızlar Altında Sinema gösterimleri yoğun bir ilgi gördü. Chaplin’in ilk uzun metrajlı filmi Yumurcak (The Kid) Kalamış Parkı’nda kurulan dev perdede, Orçun Orçunsel yönetimindeki Avras ya Filarmoni Orkestrası eşliğinde izlendi.

Sinematek / Sinema Evi’nin Yıldızlar Altında Sinema Gösterimleri Binlerce Sinemaseverle Buluştu yazısına devam et

Hürkuş, 2019 Yaz Kültür Sanat Festivali Kapsamında Büyükada’da Gösteriliyor

Sinema yazarı Melis Zararsız’ın moderatörlüğünde Adalar Kültür Derneği’nin bahçe sineması etkinliklerinde 4 haftalık Türk sineması gösterimleri ve yönetmen / oyuncu söyleşileri devam ediyor. Etkinlik kapsamında 13 Ağustos Salı akşamı yönetmen Kudret Sabancı konuk olacak,Hürkuş: Göklerdeki Kahraman filmi izlenip söyleşi yapılacak; 20 Ağustos Salı akşamı Bilal Babaoğlu’nun Aşık, 27 Ağustos’ta Ceyda Torun’un Kedi belgeseli ve 03 Eylül’de ise Ümit Ünal’ın Sofra Sırları sunulacak, yönetmenlerle söyleşiler yapılacak.
Hürkuş, 2019 Yaz Kültür Sanat Festivali Kapsamında Büyükada’da Gösteriliyor yazısına devam et

Quentin Tarantino’dan Bir Zamanlar Hollywood’da, İKSV Galaları’nda

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından gerçekleştirilen İKSV Galaları’nda Quentin Tarantino’nun son filmi Bir Zamanlar Hollywood’da (Once Upon A Time In Hollywood), vizyona çıkışından önce, 21 Ağustos Çarşamba günü 21:30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Quentin Tarantino’nun merakla beklenen dokuzuncu filmi, başta Leonardo DiCaprio ile Brad Pitt olmak üzere birçok Hollywood yıldızını bir araya getiriyor ve Tarantino filmlerinin âlâmetifarikalarını da yeniden beyazperdeye getiriyor. 1969 yazında Los Angeles’ta geçen filmin başkarakterleri, oyuncu Rick Dalton ile dublörü, şoförü ve en iyi arkadaşı olan Cliff Booth.

Quentin Tarantino’dan Bir Zamanlar Hollywood’da, İKSV Galaları’nda yazısına devam et

Deney

Birol Kurt’un yönettiği ve Selçuk Kılıç, Serdar Yıldırım, Ercüment Fidan, Büşra Acar ile Emel Genç’in oynadığı Deney, 11 Eylül 2020′de STL3 Film dağıtımıyla Aliwood Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Gizli bir deney üzerinde çalışan askeri bilim adamı Albay Vladimir, Rus hükümetinden gereken izinleri alamayınca çareyi Türkiye’ye gitmekte bulur. Sahte evrak hazırlayıp ekibiyle birlikte Türkiye’ye gelen Vladimir, gizli bir mekâna gereken ekipmanları yerleştirir. Uyku üzerine deney yapacak olan Vladimir, uygun denekler aramaya başlar. Kaldığı evin çevresinden insanları kaçırıp onları hücrelere koyar ve 30 günlük uyku deneyini başlatır.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Teaser
  • IMDb

Deney yazısına devam et

İblis: Esir-i Beden

Hira Evren Işık’ın yönettiği ve Araf Mehmet Geçgel, Esin Kaya, Elif Erkanlı ile Emre Bulut’un oynadığı İblis: Esir-i Beden, 30 Ağustos 2019’da CJ Entertainment dağıtımıyla White Light Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Özel güçlere sahip olan dört arkadaş, astral seyahat yapmak istemektedir. Beden ile ruhun ayrılmasıyla zamanlar ve boyutlar arasında seyahat eden arkadaşlar, kendilerini gizem dolu bir maceranın içerisinde bulur. Bu seyahati üç yüz yıllık bir konakta gerçekleştiren gençler, gerçek ve ruhlar alemi arasında sıkışan arkadaşlarını ararken peşlerine korkunç bir varlığın takılmasına neden olur. Varlıktan kurtulabilmek için zorlu bir mücadele başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman

45-25: Kusursuz Cinayet Filminin Fragmanına Yorum Yağdı

Üç ayrı ekiple ve 3 farklı sonla çekilen 45-25: Kusursuz Cinayet filminin fragmanı yayınlandı. Yayınlandığı dakikadan itibaren büyük ilgi gören fragmana yüzlerce yorum geldi. Sosyal medya fenomenlerinin seri cinayetlere kurban gittiği olaylar zincirini konu alan filmin yönetmeni Biray Dalkıran, Kanıt adlı TV dizisinin beyazperdeye uyarlaması olan polisiye filmin, sinemaseverlerin beklentisini fazlasıyla karşılayacağını söyledi. Gerek konusu, gerekse çekim kalitesi ile en iddialı yerli polisiye filmini çektiğine inandığını söyleyen Dalkıran, bu filmde “Kusursuz cinayet var mıdır?” sorusuna yanıt arıyor. 45-25: Kusursuz Cinayet, 06 Eylül’de sinemalarda.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.