Çilingir Sofrası (Sadi Bey’in Facebook Günlükleri):
Nişantaşı gibi bir semtte hem “Müslüm”ü hem de “Bohemian Rhapsody”yi gösterebileceği seyirci profiline sahip olan sinemalar, en azından haftada birkaç seansı reklâmsız, fragmansız, arasız, cep telefonsuz ve sessiz ve sedasız gösterime ayırmalı. “Müslüm” filmine gelen “Bohemian Rhapsody” seyircisi ile “Bohemian Rhapsody” filmine gelen “Müslüm” seyircisi rahatsız olmadan, keyifle, tadını çıkara çıkara filmini izlesin. (03 Kasım 2018)
Bir film seyredeyim dedim, sinemaya gittim. Oynayan filmlere baktım, “Bir Yıldız Doğuyor” (A Star is Born), “Müslüm Baba”, “Bohemian Rhapsody”, “Tutsak” (Bel Conto). Aynı sinemada, müzikle ilgili 4 film gösteriliyor. Hiç böyle denk gelmemişti. Hâlâ umut var sanki. (03 Kasım 2018)
Fatih Sultan Mehmed Han’ın Gökkurt, Çebi, Suskun, Adsız, Mübariz, Kongar ve Aşgar’dan oluşan, Delular lâkaplı birliği “Deliler” adıyla filme alınmaya başlamıştı. Vizyona girmesine iki – üç hafta kala, bir baktık ki Kasım 1973’de sinemalarımızda gösterime giren 45 yıllık “Kara Murat: Fatihin Fermanı”nın adından ilham almış. Olmuş mu sana “Deliler: Fatih’in Fermanı”? Olmuş. Ferman padişahınsa filmler bizimdir. Fragmanını seyrettikçe Delular’ı merak ve heyecanla bekliyoruz. (05 Kasım 2018)
Durağa minibüs yanaştı, ön camda “Hacı Osman, Acıbadem Hast. …” yazıyor. 8 derece miyop gözlerim “Hacıbadem” olarak okudum. Bu gece de rüyamda muhtemelen kendimi acıbadem kurabiyesi yerken göreceğim. Eee normaldir, Oktay Akbal’ın “Önce Ekmekler Bozuldu” dediği gibi, belirli bir yaştan sonra “Önce Rüyalar Bozuldu”. (Ahmet*, sen bilirsin.)
*Ahmet bana göre “çok daha yüksek bir yaş” vasfını haizdir. (07 Kasım 2018)
Antalya Film Festivali’nin bu yılki olumlu yanı, açılış ve kapanış törenlerini Cam Piramit’te yapmasıydı. Her festival benzer klasiği sürdürmelidir. Mesela bu yıl İstanbul, Soho House’da; Adana, Hiltonsa Bahçesi’nde ve Malatya, Nikah Sarayı’nda açılış yapacağına, İstanbul, Lütfi Kırdar’da, Adana, Belediye Tiyatro Salonu’nda; Malatya, Kemal Sunal Kültür Merkezi’nde yapsaydı ne güzel olurdu. Her festival benzer klasiği sürdürmelidir. (10 Kasım 2018)
Yaşam tarzına müdahale olmayan -ismi lazım değil, kayısısıyla meşhur- memleketin birinde, büyük bir AVM içindeki Migros mağazasında alkollü içeceklere tecrit edilmiş cam kapılı bir oda yapmışlar. Parasını ödeyip oradan alıyorsunuz, torbaya koyup, marketi boydan boya geçip diğer malların parasını ödemek için bir daha kuyruğa giriyorsunuz. Kasa-darın tepesindeki camekan içinde envai çeşit tütün mamulâtı, size “Beni de al, beni de al” diye bangır bangır bağırıyor, üzerlerinde yazan “Sigara sağlığa zararlıdır, öldürür” yazısını düşünmeden. Oldu olacak alkollü içeceklerin üzerine de “İçki sağlığa zararlıdır, süründürür” yazın ve tütün mamûllerini de tecrit edilmiş odalarda sattırın ki eşitlik sağlansın. (10 Kasım 2018)
Yaşam tarzına müdahale olmayan -ismi lazım değil, kayısısıyla meşhur- memleketin birinde fotoğraf makineleri müzesi kurulmuş ve kurulur kurulmaz ülkedeki en büyük fotoğraf makinesi müzesi unvanına kavuşmuş. Kuruluşta 1900 küsur olan fotoğraf makinesi adedi yeni başkan geldiğinde 2000’in üzerine çıkmış ve müze böylece Avrupa ve Asya’nın en büyüğü olmuş, dünyada ise en büyük ilk üç müze arasına girmiş. Günün öğleden öncesinde müzeyi gezip görünce ve görevlilerin gözleri parlayarak verdikleri teferruatlı bilgileri öğrenince hakikaten gurur duyuyorsunuz. Gelgelelim günün öğleden sonrasında, bir sohbet esnasında lâf bir şekilde tiyatroya geliyor. Şehir Tiyatrosu’nda oyun sonunda kadın erkek oyuncuların el ele tutuşarak seyirciyi selamlamalarının yasaklandığını, kadın ve erkek oyuncuların el ele tutuşmalarının şehir gençlerine kötü örnek teşkil ettiği gerekçesiyle böyle yapmamaları konusunda ikaz edildiklerini öğrendiğinizde, büyük müze nedeniyle duyduğunuz gurur artık duyulmaz oluyor. (11 Kasım 2018)
Koydum önüme 1, 8, 16, 43, 92, 124, 188 dakikalık filmleri, hangisi kısa film, hangisi uzun film diye kara kara düşünüyorum. 16 dakikalık 8 dakikalığa göre uzun; 124 dakikalık 188 dakikalığa göre kısa oluyor. Velhasıl hepsine “film” dedim geçtim. Kurmaca, belgesel, deneysel, vs. gibi ayırımları da kaldırdım kendimce, neticede hepsi hareketli görüntü, onlara da “film” dedim geçtim. (12 Kasım 2018)
Adam meselesinde de kısa film, uzun film isimlendirmesi gibi aynı durum söz konusu. Mesela uzun adam, kısa adam deniyor. Gelgelelim 160, 175, 189, 215 santimetrelik boylara baktığımızda 175’lik 160’lığa göre uzun, 189’luk 215’liğe göre kısa oluyor. Netekim mesele uzun adam – kısa adam olmak değil, mesele adam olmak. Aferim bana, çok güzel anlattım. (12 Kasım 2018)
Filmde kabadayı rolünde izlediğiniz oyuncuyu gösterim sonrasında fuayede çiçekli gömleği, kırmızı pantolonu ve kulağında küpesiyle gördüğünüzde sükutu hayale mi uğruyorsunuz, dünyanız mı kararıyor, şoke mi oluyorsunuz, tam olarak anlayamadım. (13 Kasım 2018)
8. Malatya Uluslararası Film Festivali sırasında yeni bir film festivalimizin daha olduğu haberini aldım. Gerçi 4 günlük bu festivalimiz biz Malatya’dan Eskişehir’e geçene kadar oldu bitti ama dikkat çekmekte fayda var. Henüz bizlere ulaşamadıkları için internetten araştırdım ve bu vesileyle Mersinlilere hayran kaldım. Sağ olsun Mersinliler 365 günlük koskoca yılda başka zaman aralığı kalmamış gibi aynı 4 gün içine 2 tane sinema etkinliği sığdırmışlar. Birisi 16-18 Kasım tarihleri arasında düzenlenen “Mersin Sinema Günleri”, diğeri 16-19 Kasım tarihleri arasında düzenlenen, adı üzerinde mubatakat, mukabatat, mubakatat -her neyse işte- sağlanamamış “1. Ulusal Mersin Altın Limon Film Festivali”. Tam burada aklıma estikçe önerdiğim film festivali adları önerimi tekrarlamam gerekiyor. Mersin’in festival etkinliğinin adı kamuoyuna 4 farklı adla duyurulmuş. Şöyle:
1. Ulusal Mersin Altın Limon Film Festivali
1. Ulusal Mersin İçel Film Festivali
1. Ulusal İçel Film Festivali
İçel Film Festivali
Bu kadar karışıklığa ne gerek var arkadaşlar, İstanbul Film Festivali gibi sadece şehrinizin adını kullanın. Altın Limon, Koza, Portakal, Baklava, Çınar, Ulusal, Uluslararası gibi kelimelere gerek yok, “Mersin Film Festivali” diye adlandırın gitsin. Bakın ne kadar güzel, kafa da karıştırmıyor. (19 Kasım 2018)
(09 Temmuz 2019)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com