Anna Fontaine’in yönettiği ve Lou de Laage, Isabelle Huppert, Charles Berling ile Damien Bonnard’ın oynadığı Masumiyetin Dayanılmaz Çekiciliği (Blanche Comme Neige – Pure as Snow), 17 Mayıs 2019’da Özen Film dağıtımıyla Özen Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Claire, oldukça güzel genç bir kadındır. Üvey annesi Maud O’nu, babasından kalan otelde tıpkı bir hizmetçi gibi çalıştırmaktadır. Bir süre sonra üvey annenin genç sevgilisi, Claire’e aşık olur. Kıskançlık sınırlarını aşan ve üvey kızına tahammülü kalmayan Maud, O’ndan kurtulmaya karar verir. Ulaştığı küçük kasabada 7 erkek Claire’e tutku ile bağlanır.
Günlük arşivler: 8 Mayıs 2019
El-Deccur
Gökhan Arı’nın yönettiği ve Fatih Kınacı, Aybars Mengi, İsmail Ülgey, Nasmina Tüten, Ulukan Ağdaş ile Dilara Demirdüzen’in oynadığı El-Deccur, 06 Mart 2020′de MC Film dağıtımıyla Suare Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Bir grup arkeoloji öğrencisi, öğretmenleriyle birlikte kazı yapmak için daha önceden belirlenmiş olan bölgeye giderler. Başlarda herkes, öğretmenler ve öğrenciler, iyimser ve mutludur. Ekipten bir öğrencinin kazı sırasında tılsımlı objeyi bulmasıyla işler değişir. Gecenin çökmesiyle beraber yedi kişilik grup Deccur ile yüzleşmek zorunda kalırlar. Onlar için artık tek kurtuluş sabah olmasıdır.
Kamiller
Dudley Andrew ile Söyleşi: Sinema Nedir!
Kadir Has Üniversitesi’nin düzenlediği 20. Türk Film Araştırmalarında Yeni Yönelimler Konferansı’nın konuğu olarak Türkiye’ye gelen Amerikalı sinema kuramcısı Dudley Andrew, 11 Mayıs Cumartesi günü 11:00’de TSA ve SAM birlikteliği ile düzenlenen söyleşi programına katılacak. Prof. Dr. Peyami Çelikcan moderatörlüğündeki söyleşide yazar Türkçeye çevrilen kitabı Sinema Nedir! üzerine konuşacak.
- Basın Bülteni
- Konferans hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
Devrim Erbil – Gökyüzü Öyle Maviydi ki
Durmuş Akbulut’un yönettiği ve ?????, ?????, ????? ile ?????’in oynadığı Devrim Erbil – Gökyüzü Öyle Maviydi ki, önümüzdeki aylarda ????? dağıtımıyla Picus Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Türk resminin en özgün sanatçılarından biri olan Devrim Erbil’in gerçek yaşamından izler barındıran yapım; sanatçının bugün bildiğimiz çizgilerinin ve konularının hangi kaynaklardan nasıl beslendiğini eğlenceli ve fantastik bir dille aktarıyor. Bu filme birlikte; Devrim Erbil’in tuvalinden yansıyan İstanbul, Anadolu, ağaçlar, kuşlar ve doğa bu kez beyazperdede canlanıyor.
Cüneyt Arkın’ın Amerika Şubesi…
Birçok insan Yeşilçam’ı kötülemek için ticari filmleri örnek gösterir. Hele bir de vurdulu kırdılı bir filmse, devreye benzetmeler girer: Cüneyt Arkın gibi…
Cüneyt Arkın da ister tarihi film olsun ister günümüz filmi, ne yaralanır ne de vurulur… Mecbur kalırsa da ölümcül olmayan yaralarla savuşturur bütün saldırıları… Tabancasında mermisi, sadağında oku hiç bitmez. O iğne deliğinden vurur da, “tabak gibi ortada” olmasına rağmen vurulmaz…
Bizim küçümsediğimiz Cüneyt Arkın filmlerini Hollywood yapınca muhakkak ki anlam kazanmıyor, ama reklamı o kadar çok yapılıyor ki seyirci salonları dolduruyor.
Serinin üçüncüsü…
Takım elbisesi, yakışıklılığı, iyi, hatta çok iyi dövüşmesi, keskin nişancılığı ile sevilen (!) bir tetikçi olan John Wick, serinin ilk filminde karısını ve çok sevdiği köpeğini kaybediyor, ölümden kıl payı kurtuluyordu. İkinci filmde emekli olup köşesine çekilmesine izin vermeyen karanlık (!) güçler O’nu yeniden silah kuşanmaya zorluyordu. Zaten ucu açık bitmişti, en az bir film daha bekleniyordu. Beklentilerimiz boşa çıkmadı…
Özellikli takım elbisesi, ölüm emri verilmiş olmasına rağmen sevilmesi, dolayısıyla ve tabii, olmazsa olmaz köpeğiyle kendini kurtarma filmidir bu… ve beklendiği üzere yeni bir film daha gelecektir (yine ucu açık bırakılmış).
Motor ve silah sesi…
Kaçma kovalamaca dışında bolca silah sesi, vurma vurulma planlarıyla dolu bu filmde, kan oluk oluk akıyor. Silah külah sevenler kuyruğa girecektir muhakkak. Tam bir seyirlik… Bu yakıcı sıcakta orucun açlığını unutturur. Zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız, aç olduğunuz için mideniz de bulanmaz.
… Ama unutmayın, prodüksiyonu bu kadar zengin, tekniği bu kadar iyi olmasa da Cüneyt Arkın 40 – 50 yıl önce çekmiş, belki de Hollywood’a ipucu vermişti.
(15 Mayıs 2019)
Korkut Akın
Araf 3 Müjdesi
2006 yılında ilki çekilen Araf, Türk korku türünün başlangıç filmlerinden sayılıyor. Amerika’ya satılan ilk Türk korku filmi olmasının yanı sıra Murat Yıldırım ve Hayko Cepkin gibi yetenekleri Türk sinema ve müzik endüstrisine kazandırdı. Araf’ın 12 yıl sonra devam filmi Araf 2 vizyona girdi ve izleyiciden yine tam not aldı. Yoğun ilgi dolayısıyla yönetmen Biray Dalkıran sinemaseverleri çok fazla bekletmeden Araf 3’ün çalışmalarına başladı. Ünlü yönetmenin Araf 3’ün başrolü için oyuncu Mehmet Baştürk ile anlaşma imzaladığı öğrenildi. Filmin Türkiye dağıtımını Bir Film üstlenirken, Amerika dağıtımını da Breaking Glass adlı firma gerçekleştirecek.
- Basın Bülteni
- Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.