Sefa Öztürk’ün yönettiği ve Gözde Çığacı, Bülent Çolak, Ahmet Kaynak ile Serkan Keskin’in oynadığı Güven, 15 Mart 2019′de Kurmaca Film dağıtımıyla Okyanus Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Ali ve Meryem sıradan bir ailedir. Meryem’in evlenmeden önce aşık olduğu Ferit’ten bir çocuğu vardır. Ali ikisini de bağrına basmıştır. Ferit’in dönmesiyle, Ali ikisini de bir güven sınavına sürükler. Acaba Meryem gerçekten O’nu seçecek midir? Meryem minnet duygusuyla aşk acısı arasında kalırken, Ali’nin kendine güveni sarsılmaya başlar. Ferit’in öldürülmesi aralarındaki güvensizliği iyice körükler. Sonuçta yine birbirlerine tutunurlar.
Günlük arşivler: 10 Eylül 2018
Çınar
Mustafa Karadeniz’in yönettiği ve Yunus Emre Çelik, Sezgin Cengiz, Şilan Düzdaban ile Mert Aygün’ün oynadığı Çınar, 12 Nisan 2019′da CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla Çınar Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Mustafa, eşi Suna ve engelli oğlu Rıza ile birlikte Kars’ın Sarıkamış ilçesinde hayatını sürdürmektedir. Ailesini şoförlük yaparak geçindiren Mustafa’nın en büyük hayali, oğlu Rıza’nın diğer çocuklar gibi koşup oynadığını görebilmektir. Oğlunu ameliyat ettirebilmek için çalışan Mustafa, at üzerinde kasabaya işe giderken, eşi Suna da eğitim alması için elinden geleni yapmakta, oğlunu sırtında okula götürüp getirmektedir.
Nezih Bir Film
Ayhan Özen’in yönettiği ve A. İlker Okumuş, Deniz Barut, Mehmet Ali Karakuş ile Mehmet Uslu’nun oynadığı Nezih Bir Film, 21 Eylül 2018’de MC Film dağıtımıyla Best Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Nezih, hayatı boyunca bir baltaya sap olamamış ezik bir karakterdir. Yıllarca yaptığı nalburluk işini batırdıktan sonra, Kasım’la beraber bir inşaat şirketi kurarlar ve uzun uğraşlardan sonra bir ihaleyi kazanırlar. Ancak sözleşme imzalayacakları son toplantıda Nezih’in işgüzarlığı ve patavatsızlığı her şeyi mahveder. Fakat Nezih hiçbir şey olmamış gibi 1975 model Volkswagen’inin açılıp kapanmayan camlarını elektrikliye dönüştürmek derdindedir.
55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Yarışacak Filmler Belli Oldu
Bu yıl 55.si gerçekleştirilecek Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında yapılan Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’na katılacak filmler belli oldu. Dünya sinemasının en iyilerini ağırlayacak olan yarışma kategorisinde 8 uluslararası ve 2 ulusal film yer alıyor. 29 Eylül – 05 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek festivalin Sanat Direktörlüğünü Mike Downey yürütüyor. Yarışma seçkisinde Bir Aile İşi (Shoplifters), 12 Yıllık Gece (La Noche de 12 Anos), Soğuk Savaş (Cold War), Capenaum, Ayka, Kailash, Göç Mevsimi (Birds of Passage), Üç Yüz (Three Faces), Çınar (Planetree) ve Güven (Trust) adlı filmler yarışacak.
- Basın Bülteni
- Festival hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
55. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Yarışacak Filmler Belli Oldu yazısına devam et
07 – 09 Eylül 2018, Hafta Sonu Gişe Verileri
07 – 09 Eylül 2018, Hafta Sonu (Weekend) Gişe Verileri için tıklayınız. Bu listelerden alıntı veya kopyalama yapıldığında kaynak olarak Haftalık Antrakt Sinema Gazetesi’nin gösterilmesi rica olunur.
Keşif
Volkan Kocatürk’ün yönettiği ve Burak Can, Sude Zulal Güler, İbrahim Yıldız ile Yurdaer Okur’un oynadığı Keşif, 19 Ekim 2018’de CGV Mars Dağıtım dağıtımıyla TFT Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Farklı şehirlerde ve aile ortamlarında yaşayan Berk, Esma ve Hasan’ın ortak yanı aynı dijital oyunu takıntı haline getirmiş olmalarıdır. Gençler oyunun ilerleyen aşamalarında bir zaman tünelinin kapısını açıyor. Kendilerini Çanakkale Savaşı’nda bulan üç genç, neler olduğunu anlamaya çalışırken bugüne, yani 2018’e geri dönmenin tek yolunun oyunun kendilerine verdiği görevleri mutlaka yerine getirmekten geçtiğinin farkına varıyor.
Ben Bir Dâhiyim -ama Henüz İlk Filmimi Çekmedim-
“Biz ne mükemmel dostlarız ki
kelimesiz ve yazısız
anlaşırız…”
Nâzım Hikmet
Daha adını görmeden beni anlattığını düşündüm Turgut Yasalar’ın, teşekkür etmeye hazırlanıyordum, ama önce okudum.
Nâzım Hikmet, sinemayla da uğraşmış, önemli bir şair. Ne demişse doğru demiştir, dizelerinde… Yazısız ve kelimesiz anlaşanlardır sinemacılar. Kitapta anlatılan sinemacıların dışında kalanlar için de geçerli bu…
Dayanışma…
Diğer sanat dallarından ayrıldığı belirleyici nokta, bir endüstri oluşu nedeniyle ekip çalışması olduğudur, sinemanın. Parmağınızla kuma bir resim çizebilirsiniz -kalıcı olmayabilir, ama kimse resim olmadığını iddia edemez. Bir avuç toprakla heykel de yapabilirsiniz… Bir kâğıt bir kalemle roman veya şiir yazmanıza da bir engel yoktur. Kuşkusuz, birikimi göz ardı etmiyorum. Duygu ve düş gücünü de… O her yerde ve her zaman gerekli. Ancak sinema için oluşturduğunuz öykünün senaryolaştırılması, filme çekilebilmesi için mekân ve oyuncu bulunması, negatif ve pozitif film almanız, tabii, bunlarla birlikte kamera, ışık, ses ve set ekipmanları gerekir. Bununla da bitmez… Karanlık odalarda, tanrının bile bilmediği bir sürü işlemden geçen film şeridinin üzerinde şekiller belirir (tamam, eskidendi, artık bu aşama yok, itiraz etmiyorum), sonra o şeritleri düşleriniz doğrultusunda kesmeniz, yani montajlamanız gerekir. Hemen buraya bir parantez açıp kurgu ile montajı ayırmak gerektiğini belirtmeliyim. Kurgu senaryoda oluşturulan, montaj ise pelikülün ve/veya videobantın, dijital görüntünün birbiri ardına getirilmesidir.
Turgut Yasalar, gerek kendi yaşadıklarını gerekse aynı kuşaktan birçok yönetmenin yaşadıklarını akıcı bir dille (ne de olsa metin yazarı) aktarıyor. Bu zorluklar kimsenin gözünü yıldırmamalı… Zaten film güç veriyor, kararlılık sağlıyor, eğer bir film çekme (aslına bakarsanız, hayatın her anında her alanında ne yapmak istiyorsanız) amacındaysanız.
Robert Rodrigez…
Daha yirmi üç yaşındayken çektiği bir filmle Hollywood’da da üst üste film çekmeyi başaran Rodrigez’in, kendisine nasıl yol gösterdiğini, nasıl da güç verdiğini anlatarak başlıyor Yasalar kitabına… Tabii, filminin de savsözü olan “Leoparın kuyruğunu asla tutma, tutarsan da asla bırakma” demeyi atlamadan.
Serdar Akar, Kudret Sabancı, Mustafa Altıoklar, Handan İpekçi, Reis Çelik, Derviş Zaim, Ümit Ünal, Ahmet Uluçay, Uğur Yücel, Yüksel Aksu, Hüseyin Karabey, Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan, Atalay Taşdiken, A. Haluk Ünal’ın hangi şartlarda, ne gibi sorunların üstesinden gelerek “leoparın kuyruğunu tuttuklarını ve/veya asla bırakmadıklarını” öğreniyoruz.
Hepsi bizim için rehber…
“İnancı olun kuş yeraltında da uçarmış”, benim Rıza Baloğlu ile birlikte çektiğimiz ilk kısa filmin savsözüydü. Yeter ki isteyin, yeter ki kararlı olun… Eninde sonunda başarıyı yakalarsınız. Sonrası size kalmış, ya kaybolursunuz o cangılın içinde ya da sürdürürsünüz film çekmeyi.
Kitapta yaşadıklarını anlatan her bir yönetmenin başından geçen aslında birer film öyküsü… tıpkı “benim hayatım bir roman” der gibi… Onlar yılmadıysa, onlar yapabildiyse siz niye yap(a)mayasınız ki! Hele de her geçen gün, gelişen teknolojinin de desteğinde, daha da kolaylaşan bu alanda. Elinizdeki cep telefonu iyi bir kamera aynı zamanda (biliyor musunuz, uzaydan en net görüntüleri gönderen Hubble teleskopu 1 megabayt gücünde, sizin telefonunuzun kamerasıysa 6 ile 12 megabayt arasında değişiyor). Evdeki bilgisayarınızla en zorlu montajı bile yapabilirsiniz. Demek ki karar vermeniz ilk adım için yeterli. Nazım Hikmet’in dizelerindeki o “mükemmeliyet” daha önce bu yoldan geçmiş olanlardan gelecektir, hiç yüksünmeden, sakınmadan…
Ben Bir Dâhiyim Ama Henüz İlk Filmimi Çekmedim, Turgut Yasalar, Söyleşiler, Karakarga Yayınları, Ağustos 2018, 235 s.
(17 Eylül 2018)
Korkut Akın
korkutakin@gmail.com