55. Uluslararası Antalya Film Festivali

Bu yıl 29 Eylül – 05 Ekim 2018 tarihleri arasında 55. kez düzenlenecek olan Uluslararası Antalya Film Festivali, Türkiye’deki film endüstrisiyle dünya film endüstrisini, bir iletişim ve kültür platformu olma misyonuyla yeniden bir araya getiriyor ve uluslararası alanda daha fazla ses getirmeyi amaçlıyor. Festival bu yıl tema olarak da ‘insan’ odaklı bir çerçeve sunacak. Göç, mültecilik, ekonomik, sosyal ve duygusal dışlanmışlık bağlamında dünyanın farklı ülkelerinde yaşanan çeşitli ortak hikâyeleri anlatan filmleri ‘Çağdaş Masallar’ başlığı altında toplayan festival bu yıl Türkiye’den ve dünyadan 55 film sunacak. Dünya festivallerinde büyük ödül almış filmler izleyiciyle buluşacak.

55. Uluslararası Antalya Film Festivali yazısına devam et

Ev Kadını

Can Evrenol’un yönettiği ve Clementine Poidatz, David Sakurai, Alicia Kapudağ ile Ali Aksöz’ün oynadığı Ev Kadını (Housewife), 10 Ağustos 2018’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films – Anka Film – Mo Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Holly’nin kardeşi ve babası, cinnet geçiren annesi tarafından öldürülmüştür. Aradan 20 yıl geçmesine rağmen Holly hâlâ bu korkutucu kâbusları görmektedir. Eski bir arkadaşıyla karşılaşması ise her şeyi karıştıracaktır. Arkadaşı Holly’yi ünlü bir medyumun lideri olduğu tarikat tarzında bir grup ile tanıştırır. Medyum Holly’ye özel bir ilgi gösterir ve Holly’nin tüm kâbusları gerçek olmaya başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Fragman
  • IMDb

Yılın En Büyük Projesi Deliler’in İlk Görüntüleri Heyecan Yarattı

Türk sinemasının dünya çapında bir prodüksiyon ile beyazperdeye taşıdığı Deliler filminden ilk görüntüler yayınlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyayı titreten ordusunun, en önde giden cesur savaşçılarını, Deliler’i anlatan film, göz kamaştırıcı sahneleriyle 23 Kasım’da seyirciyle buluşacak. Başrollerini Erkan Petekkaya, Cem Uçan, Yetkin Dikinciler, İsmail Filiz ve Nur Fettahoğlu’nun paylaştığı filmin diğer oyuncu kadrosunda Hakan Yufkacıgil, Gökçe Özyol, Rüzgar Aksoy, Gülşah Şahin Uçan, Demet Tuncer, Kamil Güler, Namık Rüstemhanlı, Mehmet Pala, Mehmet Ali Karakuş, Baran Öztürk gibi isimler yer alıyor.

  • Basın Bülteni
  • Teaser’ı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.

Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali Başvuruları Başladı

14 – 16 Aralık 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali şartnamesi ve başvuru formu internet sitesi www.dostlukfilmfestivali.com ile sitenin İngilizce versiyonu www.amityfilmfestival.comda yayınlandı. Fethi Gemuhluoğlu’nun herkesle dost olmak felsefesinden hareketle yola çıkan ve ilk kez gerçekleştirilecek Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali, Kısa Metraj Film Yarışması ana yarışma kategorisinden oluşuyor.

Fanatik Fenerbahçeli Çakallar Şevket Çoruh, Murat Şeker, İlker Ayrık, Murat Akkoyunlu ve Timur Acar Çekim Arasında Soluğu Fenerium’da Aldı

Çakallarla Dans 5’in Yönetmeni Murat Şeker ve serinin fenomen karakterleri Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Murat Akkoyunlu ve Timur Acar, Dünya Fenerbahçeliler Günü’nde takımlarının Ali Koç imzalı yeni sezon formalarını Maraton Alt Fenerium Mağazası’ndan aldılar. Filmin yönetmeni Murat Şeker, “2010 yılında başladığımız Çakallarla Dans macerasının 5. filmini çekiyoruz. Sevenlerimizi Çakallarla Dans serisinin en komik filmi bekliyor. Takdir izleyicimizindir.” dedi.

1. Kızkalesi Film Festivali

Bu sıralar, Akdeniz’in yumuşak başlı sularıyla çevrelenmiş tarihi Kızkalesi’nde bir hareketlilik var. Masmavi denizin ortasında, Antik Roma Kenti Korykos’tan kalma 1000 yıllık kalede, yılın en güzel zamanında; sinemaseverlerin denize, tarihe, sinemaya, söyleşilere, ödüllere doyacağı bir film festivali hazırlanıyor. Erdemli’nin Kızkalesi Mahallesi’nde, tarihi deniz kalesinin içinde, 6 – 8 Eylül 2018 tarihlerinde gerçekleşecek 1. Kızkalesi Film Festivali’nde film gösterimleri, ödüller ve söyleşiler sinemaseverleri bekliyor. 3 kategoride 9 ödül verilecek festivalde yarışacak filmler hakkında ayrıntılı bilgiye festivalin web sitesinden ulaşılabiliyor. Festival kapsamında düzenlenecek yarışması için son başvuru tarihi 15 Ağustos 2018.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Tanıtım Filmi

1. Kızkalesi Film Festivali yazısına devam et

Kumsaldakiler

Tunus asıllı Fransız yönetmen Abdéllatif Kéchiche, 66. Cannes Film Festivali’nin tartışmasız galibi olarak ayakta alkışlanmış ‘Mavi En Sıcak Renktir’den tam beş yıl sonra yeni çalışması ‘Kısmet, Sevgilim: İlk Şarkı / Mektoub, My Love: Canto Uno’ ile sinemalarımıza konuk olurken, kariyerini takip edenler için hiç de yabancı olmayan anlatımıyla gençliğe ve cinsel özgürlüğe bakışını tazeliyor.

Tüm yapıtı İstanbul Film Festivali programlarında yer almış bulunan Kéchiche’in (Keşiş olarak okunuyor) ilk yönetmenlik deneyimi ‘Kabahat Voltaire’de / La Faute A Voltaire’ (2000), Paris’te zor bir yaşam sürdüren Afrika kökenli yasadışı mülteciler üzerinedir. En iyi film ve yönetmen dallarında Cesar ödülünü aldığı 2003 yapımı ‘Kaçak / L’Esquive’de varoş yaşamından hareketle genç kuşakları anlamaya çalışır. 2007 Venedik şenliğini ayağa kaldıran unutulmaz kuskus güzellemesi ‘Balıklı Bulgur / La Graine et Le Mulet’ ile, 35 yıllık hizmetinin sonunda paçavra gibi bir kenara atılmış Kuzey Afrika kökenli göçmen Süleyman’ın şahsında işçi sınıfının çığlığını duyurur. 2010 yapımı ‘Siyah Venüs / La Vénus Noire’, 19. yüzyıl başlarında Londra ve Paris’te ucube olarak sergilenen Güney Afrika’nın ‘Hottentot’ kabilesinden dev boyutlu Saartjie Baartman’ın gerçek öyküsünden hareketle sömürü düzenini kıyasıya eleştiren bir insan hakları manifestosuna dönüşür.

2013 yapımı ‘Mavi En Sıcak Renktir’ ya da Fransızca özgün adının (La Vie d’Adèle – Chapitre 1 & 2) çevirisiyle ‘Adèle’in Hayatı – Bölüm 1 & 2’de, cinsel olgunlaşma sürecindeki liseli Adèle ile güzel sanatlar okuyan kendisinden yaşça büyük Emma’nın tutkulu birlikteliğini cesur sahneler aracılığıyla anlatır. Öğretmenliğe yeni başlayan ve ilk aşkının hüznünü taşıyan Adèle’in geleceği nasıl şekillenecek, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü Kéchiche hikâyenin devamını çekmedi henüz. Ancak ana karakterlerinin yıllara yayılmış öykülerini anlatma geleneğini devam ettirmekte kararlı. Son filminde, Arapça kader, kısmet anlamına gelen ‘Mektoub’ kelimesinin yanına İngilizce ‘Sevgilim’ kelimesini konduruyor ve sonrasında İtalyanca ‘Birinci Şarkı’ (nam-ı diğer ‘Birinci Bölüm’) anlamındaki kelime ekiyle hikâyenin devamının geleceğini haberliyor. Nitekim, kış aylarında geçen ‘İkinci Şarkı’nın çekimleri tamamlanmış bile.

‘Kısmet, Sevgilim’ yönetmenin cinsel özgürlük, sınıfsal kodlar, sanat ve iktidar ilişkileri üzerine çok katmanlı okumaya açık bir önceki çalışması ‘Mavi En Sıcak Renktir’ düzeyinde değil belki. Ancak ilgiyle izlenen ve planlanan üçlemenin tamamlandığında bir nehir filmler serisi olarak klasikleşeceğini düşünüyorum. Laurent Cantet’nin Cannes büyük ödüllü ‘Sınıf / Entre Les Murs’ filminin yazarı François Bégaudeau’nun ‘La Blessure, La Vraie’ adlı otobiyografik romanından yola çıkmış sinemacı. Seksenli yıllarda 15 yaşındaki Leninist François’nın yerini Tunus asıllı üniversite öğrencisi Amin almış. Paris’e tıp tahsiline gitmiş genç adam, garsonluk yaparak geçimini sağladığı büyük kentten ‘kendi deyimiyle’ güneşini ve renklerini özlediği aile ocağına (‘Balıklı Bulgur’a da mekân olmuş Akdeniz kıyısındaki sahil kasabası Sète’e) dönüş yapıyor. Tıp öğrenimi O’na göre değildir, sinemacı olma derdindedir.

Teni ısıtan ve arzuyu kışkırtan sıcak yüz güneşi altında insanları, genç kızları, genç erkekleri gözlemler Amin. Fingirdek komşu kızı Ophélie’ye olan ilgisini içine atar. Yüzünden eksilmeyen tebessümüyle kendi romantik ve farklı dünyasında yol alır. Yaz tüm eğlencesi ve baştan çıkarıcılığı ile sürerken, karşılıksız aşklar ve kırık kalpler birbirleriyle teselli bulma umudu taşır uzayıp giden kumsalda.

‘Kısmet, Sevgilim’ adı üzerinde hayatın bir kader, kısmet işi olduğu duygusunu taşıyor. Ana akım seyirliklerdeki türlü dramatik gelişmeleri beklemeyin bu filmden. Kéchiche tüm filmografisinde kendine özgü ritmini koruyan bir sinemacı. Beş yıl önce Cannes’daki ödül gecesindeki konuşmasında, yaptığı her işte ‘vakte ve zamana ihtiyaç duyduğunu’ belirtmişti. Örnek aldığı büyük Japon usta Ozu’nun yapıtları gibi insan doğası üzerine müthiş bir gözlem içeren filmlerinin süreleri oldukça uzun (‘Kısmet, Sevgilim’ tamı tamına üç saat sürüyor). Sıkça kullandığı omuz kamerası ve yakın planlar, Marco Graziaplena’nın ustalıklı görüntü çalışması karakterlerin duygu dünyalarını son derece etkileyici bir biçimde taşıyor perdeye.

1994 yazında geçiyor film. Nimet mi yoksa lanet mi olduğu tartışılır günümüzün teknolojik alışkanlıklarından 25 yıl kadar öncesine, akıllı telefonların, sosyal medya uygulamalarının hayatı işgal etmediği, Amin’in VHS kasetten sessiz Rus klasiklerini izlediği, kaleme aldığı kendi filminin senaryosunu daktilo ile yazdığı, fotoğrafların banyo edildiği daha masum bir dönemde geziniyor, üç saat süresince genç adamın gözlemlerine, hayal kırıklıklarına, çağını belki de çoktan tüketmiş romantik arayışına eşlik ediyoruz.

Gamsız yaz eğlencelerinden, Tunus asıllı cemaatin bol dedikodulu gündelik yaşamlarından kesitleri, kışkırtıcı yaz flörtlerini uzun sekanslar halinde aktarıyor sinemacı. Kimi zaman tekrara düşüyor ama bütününde bir dönemin duygusunu kusursuzca yakalıyor. Amin’in kuzuların doğum sahnesini fotoğrafladığı harikulade bölüme Cecilia Bartoli’nin yorumladığı Mozart imzalı ‘Laudate Dominum’ eşlik ediyor. Finaldeki yaklaşık yarım saat süren ve coşkunun zirve yaptığı disko sekansında müziğin ve kıvıran kalçaların gölgeleyemediği tek başınalığın hüznünü iliklerimize kadar hissediyoruz.

(27 Temmuz 2018)

Ferhan Baran

ferhan@ferhanbaran.com