Sadi Bey’in Facebook Günlükleri:
Daha önce 17 Şubat’ta vizyona gireceği belirlenen Martin Scorsese filmi Silence’ın gösterim tarihinin ertelenmesi, “Bir deli kuyuya taş atmış bin akıllı çıkaramamış”a benzedi. Birisi “Recep İvedik 5 yüzünden salon bulamadı” dedi, herkes o güzergâhtan yürüyor. Bir filmin vizyon tarihi en azından 2-3 ay önce belirlenir ve bu gibi durumlar her zaman olağan karşılanır. Siz vizyon tarihinizi bu hafta belirlersiniz, bir iki hafta sonra gösterime giren başka bir film umulmadık ilgi gördüğünde dağıtımcılar ve sinemacılar anlaşırlar, o ilgi gören filmin gösterim süresi doğal olarak birkaç hafta daha uzatılır. Dolayısıyla ardından gelen tüm filmlerin vizyon tarihleri geriye kayar. Silence filminde olan sadece filmin vizyonunun ertelendiği bilgisinin biraz geç duyurulmasıdır. Benzer bir örnek vereyim: Şu anda 03 Mart’ta vizyona gireceği “sanılan” (dikkat ederseniz “kesinleşen” demiyorum) Reis filminin daha önce 14 Ekim 2016 tarihinde vizyona çıkacağı açıklanmıştı, vazgeçildi. Reis’in filmsel değeri bir yana o hafta vizyona giren Ansızın (Auf Einmal – All of a Sudden), Berzah: Cin Alemi, Cehennem (Inferno), Demir Yumruk (Hands of Stone), Oğlan Bizim Kız Bizim, Seni Seven Ölsün ve Yolsuzlar Çetesi adlı filmlerin hiç birinden daha az ilgi göreceği düşünülemez. Demek ki ertelenmesinin mutlaka başka bir sebebi vardır. İllâ aynı hafta vizyona çıkan filmlerden kaçtığı şeklinde yorumlayamayız. Keza İsmail Güneş’in Kervan 1915 filmi de ilk ilan edildiği tarihte vizyona çıksaydı şimdi film unutulmuştu bile, oysa isabetli bir kararla önümüzdeki Nisan ayında vizyona çıkmasına karar verildi. Bizlerin hariçten okuduğumuz gazeller kulağa hoş gelse de, sektör içinden dinleyenlerin kulağına farklı nağmeler ulaşıyor olabilir. (18 Şubat 2017)
Sosyal medya ve hayata savurduğum yazı ve sözlerimden kanaatimi anlayan veya sezen ve bu sebeple gönül koyan veya gücenen veya sükût-u hayale uğrayan takipçilerim veya arkadaşlarım varsa şimdiden beyan ederim ki “kandırıldım” veya “aldatıldım” haklarım saklıdır. (20 Şubat 2017)
Sosyal medyada, Recep İvedik 5′in hafta sonu rekorunu kırdığı haberleri yayılmaya başladı. Küçük bir düzeltme yapayım: (Belki yayılan haberlerin peşinden yetişir.) Recep İvedik 5, “Hafta sonu + 1 Rekoru”nu kırdı, çünkü film Perşembe günü vizyona girdi. Genel gişe söyleminde hafta sonu Cuma, Cumartesi, Pazar günlerini kapsıyor.* (20 Şubat 2017)
* Bu günlüğe gelen faydalı yorumlar:**
A.S.: Perşembe hariç 3 günlük hasılat da 1.646.846 kişiyle rekormuş!.. Zaten hiç de şaşırmadım!
A.R.Ö.: Şimdi bizim oralarda bir lâf var, “İtleri salmışlar, taşları bağlamışlar!” Bütün sinemaları kapat, ülkenin en çok seyircisi olan bölge sinemalarında Recep dışında film olmasın, ondan sonra da kalk, “Bak Recep rekor kırdı,” de! Olur, biz de yiyelim! Bu koşullarda Nuri Bilge Ceylan filmi de rekor kırardı!
Sadi Çilingir: 3 günlük rekora bir şey dediğim yok, 4 gündür vizyonda olduğu için açıklamaya ihtiyaç vardı. Onu hatırlattım. Ayrıca “Ölçülen zamanların hafta sonu rekoru” diye belirtmek lazım. Malûm, kayıtlar 1989’dan beri tutuluyor. Ayrıca 30-40 yıl önce filmler Pazartesi günleri vizyona girerdi ve ilk günler film hızını alır hafta sonu düşme bile olabilirdi. “Hafta sonu hasılatı” ifadesi bile yoktu.
U.K.: Hepsinde ebeveyn var mı? Lâkin film 7+13A.***
M.T.Ş: Film rekor falan kırmadı, önceki film 865 salonda gösterilirken bu film tam 1326 salonda gösteriliyor. Salon sayısında korkunç bir fark var. Recep’in girdiği hafta sadece 2 film daha (az kopya ile) vizyona girince de sinemaya giden herkesi alternatifsiz bıraktılar. 1326 salonu hesaba katarsanız seyircide artma değil düşme olacağını göreceksiniz. Recep’in 1 haftalık gişesini 4 günde yaptırdılar bu sayede.
** İsimlerinin baş harflerini belirttiğim arkadaşlar bu yazıyı okuyup izin verirlerse adlarını açıklayabilirim.
*** 7+13A belgeli filmlerde küçük çocukların filmleri ebeveynleri ile birlikte izlemeleri gerekiyor. Yorum yapan, küçük çocukların çoğunun yanında ebeveynlerinin olmamasına gönderme yapıyor.
Yanlış hatırlamıyorsam 15 kopya ile tüm ülkede sinema gösterimini tamamlayan Eşkıya kopya başına 85.000 kişiye hizmet vermişti. Zamane filminin rekoruna birde bu açıdan bakmak lazım. Bizden önceki büyüklerimiz izleyici rekoru dendiğinde başrolünü Hüseyin Peyda’nın oynadığı Mezarımı Taştan Oyun filmini hatırlatırlar. Onun bir özelliği de yaptığı toplam hasılatın memleket nüfusuna oranıdır. Net olmasa da örnek olarak şöyle diyebiliriz: 40 milyon nüfuslu ülkede 10 milyon kişi izlese, yoldan geçen 4 kişiden biri filmi izlemiş oluyor. 4 no.lu Recep’imi yaklaşık 70 milyonda 7 milyon kişi izlediğine göre gerçek rekoru kırması için İvedik’in kopya başına 85001 kişi tarafından izlenmesi gerekiyor. (21 Şubat 2017)
Eski seri filmlerin adlarında bile bir özen ve hoşluk var: Hababam Sınıfı, Hababam Sınıfı Tatilde, Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor, Hababam Sınıfı Askerde… Turist Ömer, Turist Ömer Avrupa’da, Turist Ömer Afrika’da, Turist Ömer Uzay Yolu’nda… Karaoğlan Altay’dan Gelen Yiğit, Karaoğlan Baybora’nın Oğlu, Karaoğlan Bizanslı Zorba… Şimdikilerde ilave isim bulmaya bile uğraşmıyorlar, salla gitsin, 1, 2, 3, 4, 5… Bir de biliyorsunuz birincisi olmayan 2. film var: Amerikalılar Karadeniz’de 2. (21 Şubat 2017)
1. Sinema Güzeli Yarışması basın toplantısından canlı yayın görüntüsü. Bu arkadaşın görüntüyü ortalamaması ve telefonu dikey tutması sinemanın S’sinden bile anlamadığını gösteriyor. (21 Şubat 2017)
Bir filmi seyretmek kazanç olduğu gibi, seyretmemek de aslında kazanç. Düşünsenize, size müspet katkıda bulunacağını umarak merak ve heyecanla bir filmi bekliyorsunuz, görme imkânı bulduğunuzda seyrediyorsunuz ve sükût-u hayale uğruyorsunuz. İşte bu filmi seyretmemek sizin için bir kazançtı, çünkü seyretmeseydiniz beklentiniz sürecekti. Seyrettiniz ve beklentiniz yok oldu. (23 Şubat 2017)
(24 Şubat 2017)
Sadi Çilingir
sadicilingir@sadibey.com