5. Uluslararası Çocuk Hakları Film Festivali

5. Uluslararası Çocuk Hakları Film Festivali, 27 Mayıs – 01 Haziran 2016 tarihleri arasında Bursa’da gerçekleştiriliyor. Dünyanın dört bir yanından, çocuk haklarına yönelik eserleri izleyicilerle buluşturmayı ve çocuk haklarına yönelik film üretimini özendirmeyi amaçlayan festival bu yıl da 10.000 çocuk izleyiciye ulaşacak. 2010 yılında başlayan ve 2055 yılına kadar sürdürülmesi planlanan festival kapsamında, her yıl Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bir maddesini festival teması olarak belirleniyor. 5. Uluslararası Çocuk Hakları Film Festivali’nde, yine birbirinden değerli konuklarla birlikte sözleşmenin 5. maddesi ele alınacak.

5. Uluslararası Çocuk Hakları Film Festivali yazısına devam et

Yaşam ile Ölümün Tam Sınırında

‘İnsanlar ölüm gerçeğini göz ardı ediyorlar’ diyor Michel Franco. Dünya sinemasının yükselen yıldızlarından Meksikalı yazar sinemacının bizde yeni gösterime gören 68. Cannes Film Festivali en iyi senaryo ödüllü dördüncü uzun metrajı ‘Kronik / Chronic’ yaşamın sonuna ilişkin kaçınılmaz gerçek üzerine soğukkanlı bir gözlem, yaman bir deneme.

Ölümcül hastalara son dönemlerinde yardımcı olan bir erkek hasta bakıcıdır David. Onları şefkatle kucaklar, dertlerini dinler, bu dünyaya huzurlu bir biçimde veda etmeleri için elinden geleni yapar. Çocuklarından, akrabalarından daha yakındır onlara. Filmin ilk bölümünde genç adamın özel hayatı hakkında bilgi edinemeyiz. Hasta evinden ayrıldıktan sonra yürüme bandında bazen açık havada koşarken izleriz onu. Yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide hayatta kalmak için antrenman yapar gece saatlerinde.

David hastalarıyla bütünleşmiştir. Öldükten sonra cenaze törenlerine katılır. Gece uğradığı barda tanıştığı çifte sözünü ettiği kaybettiği karısında ölen hastasını tarif eder. Başka bir erkek hastası ile paylaştıkları aile fertleri tarafından yanlış değerlendirilir. David kimdir? Hastalarının hayatına giren, onların kimliklerini, mesleklerini kendine mal eden bir psikopat mıdır? Bir süredir arabasıyla ve internetten takip ettiği genç kız kimdir? Filmin ilk bölümü bu tür soruları sorduran bir gizem perdesiyle kaplıdır. Ancak ikinci bölümde David’in geçmişte yaşadığı trajediyi öğrendiğimizde davranışları bir ölçüde anlam kazanacaktır.

Çağdaş Meksika’da cinsellik ve şiddet üzerine çarpıcı filmleriyle tanıdığımız Franco’nun haklı yükselişine Cannes Film Festivalleri tanıklık etmiştir. Sinemacının şenliğin ‘Yönetmenlerin 15 Günü’ bölümüne seçilen 2009 yapımı ikinci uzun metrajı ‘Daniel ile Ana’ Latin Amerika porno mafyasının kurbanı olan varlıklı ailenin bireylerinin açmazı üzerinedir. Film ölüm tehdidiyle cinsel ilişkide bulunmaya zorlanan iki kardeş kurbana ait kaydın internette satışa sunulduğu gerçek bir olaydan yola çıkar. 2012 yapımı ‘Lucia’dan Sonra / Después de Lucia’ annenin kaybından sonra babasıyla birlikte büyük kent Mexico City’ye taşınan genç kızın hikâyesidir. Varlıklı sınıf arkadaşları tarafından aşağılanan ve cinsel tacize uğrayan Alejandra’nın öfkeli babası şiddete karşı şiddet uygulama yoluna gidecek, film beklenmedik finaliyle izleyicisini altüst edecektir.

‘Lucia’dan Sonra’ aynı yıl Cannes şenliğinin ‘Belirli Bir Bakış’ seçkisine dahil olur ve Tim Roth’un başkanlığını yaptığı jürinin elinden bölümün büyük ödülünü alır. Genç sinemacının İngiliz oyuncuyla tanışması ve çalışması böyle gerçekleşir. Geçtiğimiz yıl Cannes Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülüyle dönen ‘Kronik’ başrolde yer alan Tim Roth nedeniyle İngilizce çekilmiş ve Franco’nun Meksika için düşündüğü mekânlar Los Angeles banliyösüne kaydırılmış.

Yönetmen ilk İngilizce filminde üslubunu korumayı başarmış, üstelik Michael Cristofer (John) ve Robin Bartlett (Marta) gibi mükemmel karakter oyuncularıyla çalışma fırsatı bulmuş. Ancak eşsiz performansıyla bir Tim Roth filmi ‘Kronik’. Seyri pek kolay değil belki ama yaşlılık ve ölüm sorunsalına sözgelimi Haneke filmi ‘Aşk / Amour’ gibi belli bir mesafeden bakabilen, duygusal klişelere kapılmadan kaçınılmaz süreci belgesel titizliğiyle aktarabilen özel bir film. İzleyiciye kişisel yaşam ile mesleğin birbirini ne ölçüde etkilediği hususunda sorular sorduran bir çalışma aynı zamanda.

Daha 36 yaşında olan yönetmen, ölüm sürecine bu denli yoğunlaşmasını, babaannesinin felç sonrası geçirdiği 6 aylık zorlu sürece şahit olmasıyla açıklıyor. Yaşlı kadının bakıcılarıyla yaptığı konuşmalar ve onların özverili çalışmaları kendisini derinden etkilemiş. Bu süreçte hastanın kendisine bakan hemşireye aile fertlerinden daha fazla bağlandığına şahit olmuş.

Sade ve gösterişsiz bir üslupla anlatıyor David ve hastalarının hikâyesini. Alamet-i farikası uzun planlarını daha önce Bruno Dumont ve Claire Denis gibi auteur sinemacılarla çalışmış görüntü yönetmeni Yves Cape’e emanet etmiş. Çok gerekmedikçe kamera hareketlerinden ve yakın plandan kaçınıyor. Hasta odasında bazen duyulan Bach ya da Grieg süitleri dışında müzik kullanmıyor. İzleyicinin aklını çelmek için numaralara girişmiyor. Bizleri hasta odasına konuk ederken bir gözlemci olarak olan biteni değerlendirmemizi istiyor.

‘Kronik’i izleyin. Ölümün belki ürpertici, korku salan ancak hayatın bir parçası olduğunu olabilecek en saf biçimde anlatan ve gücünü dürüstlüğünden alan farklı ve ilgiye değer bir deneme olduğu için.

(30 Mayıs 2016)

Ferhan Baran

[email protected]

Rüzgarın Oğlu

Stephen Hopkins’in yönettiği ve Stephan James, Jason Sudeikis, Jeremy Irons ile William Hurt’un oynadığı Rüzgarın Oğlu (Race), 27 Mayıs 2016’da PinemArt Film dağıtımıyla PinemArt Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Rüzgarın Oğlu (Race), tarihin en iyi atleti olmak için çıktığı yolda efsanevi bir yıldız olan ve 1936 Olimpiyatları’nda Adolf Hitler’in Ari üstünlüğü görüşüne karşı mücadele ederek dünya sahnesine çıkan Jesse Owens’ın gerçek ve etkileyici hikâyesini anlatıyor. Film, asıl adı James Cleveland olan Jesse Owens’ın olimpiyat efsanesi olma mücadelesini anlatırken izleyiciye cesaret ve ilham da veriyor.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Rüzgarın Oğlu yazısına devam et

Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu Film Destek Fonu 11 – 13 Temmuz 2016 Tarihleri Arasında Erivan’da Gerçekleştiriliyor

Ermenistan – Türkiye Sinema Platformu (ETSP), 8. yılında iki ülkeden ve her iki ülkenin diasporalarından kısa filmcileri ve belgeselcileri ortak yapıma uygun projeleriyle ETSP Proje Geliştirme Atölyesi’ne başvurmaya çağırıyor. Atölye, 12. Uluslararası Altın Kayısı Film Festivali sırasında, 11 – 13 Temmuz 2016 tarihleri arasında, Erivan’da gerçekleştirilecek. İki günlük atölye çalışması eğitimler, bire bir toplantılar ve proje sunumlarıni içeriyor. Atölye için seçilecek 10 kısa film ve belgesel projesi uluslararası jüri tarafından değerlendirilecek. Atölye sonunda, jürinin kararıyla seçilen bir proje 7.500 Euro ödül kazanacak. Bu yılki ödül, Avrupa Birliği desteği ile veriliyor.

Yavuz Seçkin Bu Sefer Çok Güldürecek

Ünlü komedyen Yavuz Seçkin, yapımcılığını üstlendiği yeni filmi Yıldızlar da Kayar Das Borak için kolları sıvadı. Instagram hesabından, Altan Gördüm ve Altan Erkekli ile sözleşme imzaladıktan sonra fotoğraf paylaşan Yavuz Seçkin, “Ustalarımızın da aramızda olmasından dolayı şeref duyuyorum.” notunu düştü. Paylaşımlarında filmin çekimlerinin, 06 Haziran’da başlayacağını vurgulayan Yavuz Seçkin, “Son hazırlıklarımızı yapıyoruz. Her şeyin en iyisi olması için büyük bir çaba sarf ediyoruz. En az bizim kadar siz de güleceksiniz.” dedi.

Hamdi Alkan’ın Özel Koleksiyonu Görücüye Çıkıyor

Ünlü oyuncu ve yönetmen Hamdi Alkan, özel afiş koleksiyonunu görücüye çıkarıyor. Hamdi Alkan’ın 70’li yıllara ait film afişlerinden oluşan özel koleksiyonu 23 Mayıs – 05 Haziran tarihleri arasında Metrocity AVM’de sergilenecek. Sinemamıza damga vurmuş afişleri uzun yıllardır biriktirdiğini belirten Hamdi Alkan, “Bu eserler benim için çok kıymetli, hepsi de büyük bir emeğin ürünü.” sözleriyle koleksiyonun kendisi için önemini dile getirdi. Serginin açılışı, ünlülerin katılımıyla 23 Mayıs Pazartesi günü 20:00’de Metrocity AVM’nin sergi alanında gerçekleşecek.

Düşlerinin Adası’nın İlk Gösterimi Kayseri’de Yapıldı

Klasik Bale’nin en önemli baletlerinden olan Rudolf Nureyev’in hayatı, Türk – Rus ortak yapımıyla seyirciyle buluştu. Senaryosunu Evgenia Tirdatova’nın yazıp Orhan Tekeoğlu ile birlikte yönetmenliğini yaptığı, Rudolf Nureyev: Düşlerinin Adası belgeseli ilk kez Kayseri’de seyirciyle buluştu. 4. Altın Çınar Film Festivali kapsamında seyirciyle buluşan belgesel Forum Kayseri AVM’de izlendi. Belgesele olan ilgi oldukça yoğundu. Film, yaşadığı zorluklar nedeniyle ülkesinden ayrılmak zorunda kalan Rudolf Nureyev’in önce Fransa’ya sığınmasını, ardından da Fethiye Gemiler Adası’na gelişini ve oradaki yaşamını konu alıyor.

Düşlerinin Adası’nın İlk Gösterimi Kayseri’de Yapıldı yazısına devam et

İlk Başrol Oynadığı Filmde Başarı Kazandı

İlk sinema filminde başrol oyuncusu olan Ceren Kaplakarslan filmin çekimlerinin devam ettiği şu günlerde ikinci sinema filminde de başrol teklifi aldı. Türk televizyon ve sinema sektörünün en çok kullanılan figürlerinden biri olan efeliği ilk kez tüm yönleri ile beyazperdeye taşıyan Atçalı Kel Mehmet filminin çekimleri kısa bir süre önce başlamıştı. Özellikle Ege Bölgesi’nde uzun zamandır heyecanla beklenen sinema filminde en çok merak edilen de bölgenin büyük efsanesi Atçalı Kel Mehmet Efe’yi Gökhan Keser, aşık olduğu ağa kızı güzel Fatma’yı ise Ceren Kaplakarslan canlandırıyor. Filmde ayrıca sevilen oyuncular Cemal Hünal, Mehmet Polat, Hasan Yalnızoğlu ve Ümit Acar rol alıyor.

TRT’nin, Televizyon ile Sinemayı Buluşturan Projesi TRT TV Filmleri Gençlerle Buluştu

TRT’nin, televizyon ile sinemayı buluşturan projesi TRT TV Filmleri, gençlerle buluştu. Türk sinemasına ve televizyon sektörüne yeni hikâyeler kazandırmayı, genç sinemacıların özgün ve yenilikçi projelerine imkân sağlamayı hedefleyen TRT TV Filmleri Direktörü Halid S. Şimşek ile beraberindeki oyuncu ve senaristler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Gençlik Fuarı’nda gençlerin sorularını yanıtladı.

TRT’nin, Televizyon ile Sinemayı Buluşturan Projesi TRT TV Filmleri Gençlerle Buluştu yazısına devam et

Anlar ve Hareketler, Pera Müzesi’nde

Berlinli film yönetmeni Eva Stotz ve Amsterdamlı step dansçı Marije Nie, İstanbul’da 2013 yılında başladıkları işbirliğini devam ettiriyorlar. Gezi Parkı’na doğru insanı içine çeken toplumsal hareket üzerine gerçekleştirdikleri One Million Steps adlı filmin ardından, Eva Stotz şu sıralar başka bir harekete odaklanmış durumda. Sanatçı, mültecilerle gerçekleştirdiği sinema atölyesinde, onlara kararlı adımlarının hikâyelerini filme çekmeyi öğretti. Bu filmler, Eva Stotz’un zengin görüntülerle dolu film arşivi ve Marije Nie’nin ustaca ve atmosferik ritimleri ile etkileşime geçiyor. Nie, çağdaş ve geleneksel müziğin etkileşimlerini birleştiren canlı ve danseden bir dünya yaratıyor.

Anlar ve Hareketler, Pera Müzesi’nde yazısına devam et

23. Uluslararası Adana Film Festivali

23. Uluslararası Adana Film Festivali’nin, 19 – 25 Eylül 2016 tarihleri arasında yapılacağı açıklandı. Festival kapsamında düzenlenecek olan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na 55 film başvurdu. Bu filmlerden 12’si Altın Koza Ödülleri için jüri karşısına çıkacak. Finalistlerden 6’sı dünya prömiyerini, 3’ü de Türkiye prömiyerini Adana’da yapacak. Beş film ise, yönetmenlerin ilk filmi olarak dikkat çekiyor. Yarışmada, En İyi Film seçilecek eser 350.000 TL.’lik ödülün sahibi olacak. Yapılacak olan tüm yarışmalarda ise toplam 840.000 TL. ödül dağıtılacağı açıklandı. Ödüller, 24 Eylül Cumartesi gecesi yapılacak Ödül Töreni ile sahiplerini bulacak.

23. Uluslararası Adana Film Festivali yazısına devam et

4. Filmamed Belgesel Film Festivali Başvuru Sonuçları Açıklandı

4. Filmamed Belgesel Film Festivali’ne başvuran filmler, belgesel filmcilerden oluşan bir seçici kurul tarafından değerlendirildi ve festival programına dahil edildi. Festivale başvuran filmlerin, değerlendirmeye alınırken öncelikli olarak herhangi bir etnik, dinsel, inançsal, cinsel, kültürel kimliği aşağılamayan, ötekileştirmeyen, temel evrensel değerlere, insan, bitki, hayvan haklarına ve doğanın korunmasına aykırı yaklaşım içermeyen filmler olmasına dikkat edildi. Festivalin Direniş teması ile uyumlu, “Kadın Filmleri” ve “Yüzleşme” bölümlerinin ihtiyaç duyduğu filmler üzerinden farklı kültür, dil ve halklara ait filmlerin festivalde yer almasına karar verildi.

4. Filmamed Belgesel Film Festivali Başvuru Sonuçları Açıklandı yazısına devam et

SALT’ta Uzun Perşembe: 26 Mayıs

SALT Galata’da 26 Mayıs Perşembe günü 19:00’da Charles Walters’ın yönettiği Koşma, Yürü (Walk, Don’t Run) adlı film gösterilecek. Tokyo’ya giden sanayici Sir William Rutland, Olimpiyat oyunları nedeniyle şehirde kalacak bir yer bulamaz. Christine Easton’ı, evinin bir odasını kendisine kiralamaya ikna eder. Ancak, Rutland’ın bu odayı Amerikan Olimpiyat takımından Steve Davis ile paylaşmaya kalkışması olayları karmakarışık hâle getirir.

SALT’ta Uzun Perşembe: 26 Mayıs yazısına devam et

9. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri

Documentarist 9. İstanbul Belgesel Günleri, bu sene 28 Mayıs – 02 Haziran 2016 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. Dünyanın her yerinden anlatılmaya değer insan öykülerini bir araya getiren belgeseller bir kez daha bir hafta boyunca Türkiye’ye konuk oluyor. Etkinliğin bu seneki onur konuğu, Yugoslavya döneminden başlayarak o toprakların en önemli sinemacıların biri olan Zelimir Zilnik. Belgesel ile kurmacayı harmanlayarak kendine has bir stil yaratan yönetmenin yapıtlarından bir seçki içeren Ustaya Saygı: Zelimir Zilnik Bölümü’nde 1969 yapımı Erken Dönem Yapıtları (Rani Radovi) adlı kurmaca film de gösterilecek.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Fragman

9. Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri yazısına devam et