Demet Akbağ ve Çağan Irmak’ın Sürprizleri Devam Ediyor

Yılın son ayında, 2015 – 2016 sezonuna damga vurmaya hazırlanan Nadide Hayat sürprizlerle dolu. Çağan Irmak’ın son projesinin başrol oyuncusu Demet Akbağ’ın, Nadide Hayat’ta yapmadığı şey kalmadı. Akbağ filmde miço bile oldu, eline paspası alıp güverteyi temizledi. 18 Aralık’ta sinemaseverlerle buluşacak olan filmde Demet Akbağ’a Yetkin Dikinciler eşlik ederken, kadroda Sevil Akı, Batuhan Begimgil ve Sadi Celil Cengiz gibi isimler de bulunuyor.

Cin Kuyusu

Murat Toktamışoğlu’nun yönettiği ve Sinem Sarızayim, Beril Özgür, Asi Güner, Zeynep Buse Kale, Cemal Baykal, Emre Korkmaz ile Kubilay Güleçoğlu’nun oynadığı Cin Kuyusu, 06 Kasım 2015’de Mars Dağıtım dağıtımıyla VTR Production tarafından vizyona çıkarıldı.
Cin Kuyusu, çocukları olmayan bir ailenin son umut olarak köydeki büyücüye gitmeleriyle başlayan ilginç ve fantastik bir hikâye. Ailenin yolda geçirdiği trafik kazası ile tetiklenen bir lanetin sonucu ızdırap ve korku dolu iki gün yaşanır. Köyün başına gelen lanet ise köyün güzel kızı Zehra’nın yavuklusu Ali’nin bir gece ansızın askerden firar edip gelmesiyle başlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman

Cin Kuyusu yazısına devam et

Yarım Ay Gerçekleri, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor

Bettina Blümner’in yönettiği Yarım Ay Gerçekleri (Halbmondwahrheiten) 14 Ekim 19:00’da Alman Kültür Merkezi’nde gösteriliyor. Yarım Ay Gerçekleri, “erkek” göç hikâyeleri anlatan bir belgesel. Filmde, Türkiye kökenli erkeklerin kültürlerarası bir toplumda yaşamaktan kaynaklanan güçlüklerle nasıl başa çıktıkları gösteriliyor. Film, eski klişeleri sorgularken, Almanya’da haklarında çok konuşulan, ama sorunları bilinmeyen erkekleri tanıtıyor.

Yarım Ay Gerçekleri, Alman Kültür Merkezi’nde Gösteriliyor yazısına devam et

Malatya Uluslararası Film Festivali’nden Hayatını Sinemaya Adayanlara Ödül Veriliyor

Malatya Valiliği’nin koordinasyonunda düzenlenen Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında geçtiğimiz yıl ilk kez verilen Sinema Emek Ödülleri bu yıl da verilmeye devam ediliyor. Sadece beyazperdenin önünde değil arkasında da sinemaya emek veren isimler bu yıl da onurlandırılacak. Bu kapsamda verilecek olan Sinema Emek Ödülleri sahipleri belirlendi. Bu sene 06 – 12 Kasım 2015 tarihleri arasında 6. yaşını kutlayacak olan festival, sinema kitapları yazan ve sinema tarihine çok önemli katkılarda bulunan Sinema Yazarı ve Tarihçisi Agâh Özgüç ile birçok tiyatro topluluğu ve film ekibinde makyaj uzmanı olarak yer alan Suzan Kardeş’i Emek Ödülü’ne değer gördü.

Malatya Uluslararası Film Festivali’nden Hayatını Sinemaya Adayanlara Ödül Veriliyor yazısına devam et

Tepebağ Çıkmazı

Ozan Sihay, Murat Harput ve Tufak Şimşekcan tarafından yazılan Tepebağ Çıkmazı adlı senaryo 22. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde Adana konulu senaryo yarışmasında En İyi Senaryo seçildi. Senaryo Tepebağ’da yaşayan üç gencin hikâyesini anlatıyor. Kısa film çekmeye çalışan, aileleriyle ve kentin dönüşümüyle çıkmaza giren üç genç. Hikâyede çözüm niteliği taşıyan birde kız arkadaşları var. Onun görevi, bu üç gencin aralarında katalizör olmak. Eski ahşap evlerin, taş sokakların, sıcakcık yaşamların iç içe geçtiği bu mahallede karakterler yaşam mücadelesi ile yüzleşiyorlar.

Şehir CTV Film Günleri

İstanbul Şehir Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü öğrencilerinin film çalışmalarının sergileneceği Şehir CTV Film Günleri, 20 – 22 Ekim 2015 tarihleri arasında gerçekleşiyor. 26 filmin yer alacağı etkinlik Şehir Üniversitesi Batı Kampüsü Sinema Salonu’nda düzenlenecek. CTV Film Fest olarak planlanan program son dönemlerde yaşanan üzücü olaylar nedeniyle CTV Film Days olarak değiştirildi. Program kapsamında planlanan, öğrenci filmleri gösterimi ve sergisi dışındaki etkinlikler iptal edildi.

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin Basın Toplantısı Yapıldı

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali basın toplantısı 08 Ekim 2015 Perşembe günü gerçekleşti. Festival ile ilgili ayrıntılı bilgileri Prof. Dr. Adem Sözüer ve Prof. Dr. Bengi Semerci konuklara aktardılar. Festival, adaletin sadece bir suç ve karşılığında ceza kavramlarından oluşmadığını, tüm toplumu ilgilendiren ve üzerinde önemle durulması gereken bir konu olduğunu gündemde tutmak, tartışmak, ülkeler arasındaki farklılıkları, sorunları gündeme getirmek, üzere herkese sesleniyor.

5. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin Basın Toplantısı Yapıldı yazısına devam et

Madımak: Carina’nın Günlüğü Hakkında Açıklama

Madımak: Carina’nın Günlüğü filmi hakkında yazılı basında ve sosyal medyada yapılan eleştiriler üzerine filmin yapımcısı Gökkuşağı Film Yapım bir açıklama yayınladı. Açıklama şöyle: “Basına ve Kamuoyuna. Gökkuşağı Film Yapım ailesi olarak 22 yıldır yüreklerimizi en derinden yaralayan ‘Madımak Katliamı’nı senarist ve yönetmenimiz Ulaş Bahadır’ın kaleme almasıyla beyazperdeye aktarma kararı aldık. Filmimizi Türkiye’li olmayan bir kadın olan Carina Cuanna’nın günlüklerinden uyarlayarak onun gözünden anlatmayı tercih ettik. Çünkü Carina her şeyden önce, Türkiye’den bihaber, en masum olanımızdı. Otelde yaşamını yitiren aydınlarımız …”

İftarlık Gazoz’a Caretta Caretta Molası

Eğlenceli hikâyesiyle izleyicileri ‘80 öncesi yıllara götürmeye hazırlanan İftarlık Gazoz’un çekimleri Muğla ve ilçelerinde aralıksız sürüyor. Plaj sahneleri için İztuzu Plajı’nda özel izinli bölgede set kurmaya hazırlanan ekip güzel bir sürprizle karşılaştı. İztuzu’na özel izin almak için giden İftarlık Gazoz ekibi, Dekamer tarafından tedavi edilen beş yetişkin deniz kaplumbağası ve yeni doğmuş yaklaşık 50 yavrunun denize bırakılması gerektiğini öğrenince çekim planlarını değiştirdi.

Çanakkale Kısa Film Festivali İçin Son Başvuru Tarihi Uzatıldı

Çanakkale zaferinin 100. yılı anısına ilk kez 26 – 27 Kasım 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan Çanakkale Kısa Film Festivali’nde son başvuru tarihi 10 Kasım’a uzatıldı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Çanakkale Belediyesi tarafından düzenlenen festivalde filmlerin katılımı sürüyor. Bu yıl 1.si düzenlenen Çanakkale Kısa Film Festivali’ne, 1915 Çanakkale zaferinin 100. yılı olması dolayısıyla “Çanakkale Ruhu”nu yansıtan, kahramanlık, milli birlik ve beraberlik, vatan sevgisi, vatan için yapılan fedakârlıklar, gibi milli ve manevi değerlerin konu alındığı, öğrenci ve profesyonellerin çektiği kısa filmler katılabilecek.

Sırrı Elitaş’ı Kaybettik

Sinemamızın emektar oyuncularından Sırrı Elitaş, 07 Ekim 2015 Perşembe günü hayatını kaybetti. Elitaş 1960’lı yıllarda İstanbul’un Üsküdar ilçesinde seyyar satıcılık yaparken Öztürk Serengil’in keşfetmesiyle sinemaya başladı. Oynadığı filmler arasında Eşkıya Celladı, Bin Yıllık Yol, Aç Kurtlar, Cemo, Gökçeçiçek, Irmak, Susuz Yaz, Bedrana, Kara Çarşaflı Gelin, Fırat’ın Cinleri gibi sinemamızın en önemli filmleri de var. Sırrı Elitaş’ın cenazesi 08 Ekim 2015 Cuma günü (bugün) Üsküdar Şakirin Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Hepimiz Kısmetin Elindeyiz

Woody Allen’ın Dostoyevski ile atışması devam ediyor. Halen gösterimde olan ‘Mantıksız Adam / Irrational Man’ Amerikalı yazar yönetmenin tanınmış Rus edebiyatçısına cevaben çektiği filmlerin şimdilik sonuncusu. Aklı herşeyin üstünde tutan rasyonel düşüncenin ağır sorumluluğunu yüklenmiş insanoğlu’nun ahlâk ve vicdan sorunsalını dile getiren Dostoyevski’ye yanıt olarak ‘varoluşun tamamen anlamsız bir sıradanlık’ olduğunu savunur Allen.

İyi ile kötüyü ayırdetme sorumluluğunu insanın omuzuna yükleyen sinemacı, Dostoyevski’den farklı olarak adalet ve cezanın boş kavramlar olduğunu ifade eder. Kariyerinde önemli bir yer tutan suç ve ceza öykülerinden 1989 yapımı ‘Crimes and Misdemeanors / Suçlar ve Kabahatler’in tanınmış bir göz doktoru Judah Rosenthal din adamı babasının telkinlerinden ziyade ‘kişi ahlâki değerlerin kendisini rahatsız etmesine izin vermediği sürece özgürdür’ diye buyuran May hala’nın yolunu takip eder. Nietzche kaynaklı nihilist düşüncenin doruğa çıktığı 2003 yapımı ‘Match Point / Maç Sayısı’nda bir topun fileye çarpıp çarpmayacağına ya da sözü geçen filmde sık sık kullandığı ‘şans ya da kısmet’e bağlar herşeyi.

Bahsi geçen her iki filmde de cinayetten sorumlu olmayan eski sabıkalıların üzerine yıkılır suç. Ancak gerek doktor Rosenthal gerekse hırslı tenis hocası Chris Wilton olanların ardından pırıl pırıl parlayan güneşle birlikte güvenlikli yaşamlarına kaldıkları yerden devam ederler. Woody Allen’ın akılcılığı reddeden evrenindeki
Raskolnikov’u (ya da filmin özgün adının daha doğru çevirisiyle rasyonel olmayan adamı) bu kez bir felsefe profesörü. Zulasında tek malt viski ve içki göbeğiyle salınan küstah Abe yaz dönemi felsefe programı için Rhode Island’daki küçük üniversite kampüsüne teşrif ettiğinde kadınların onu ‘felsefeye viagra etkisi’ kıkırdamalarıyla karşılaması boşuna değildir. Pervasızdır Abe. Felsefenin teorik düzeni ile gerçek hayatın farklılığını vurgular sürekli. Kant’ın yalana yer açmayan ahlâkçı felsefesiyle kafa bulur. Daha da ileri giderek felsefe bilimini ‘sözel mastürbasyon’ olarak takdim eder.

Ancak vurdumduymazlığın ardında büyük bir depresyon taşımaktadır kırklı yaşlarının başındaki öğretim üyesi. 12 yaşında çamaşır suyu içerek intihar etmiş anne travmasına yakınlarda Irak’ta yitirdiği yakın arkadaşının kaybı eklenmiştir. Ne her türünü denediği uyuşturucular ne de güvenilir ağrı kesici olarak tanımladığı cinsel tatmin ona yetmemektedir artık. Tesadüfen şahit olduğu yakınma yaşamına anlam getirecek bir nedene dönüşür aniden. Savunmasız genç bir kadının çocuklarının velayetini almak
için önündeki engeli, yargıç Spengler’i ortadan kaldırma fikri yeniden ayağa kaldırır onu. Kimsenin kendisinden şüphe etmeyeceği kusursuz cinayet eylemi dünyayı değiştirmek için yola çıkmış ama şimdilerde iktidarsız bir adama dönüşmüş profesörü hayata döndürecektir. Cinayet eylemi yaratıcılığının önündeki engellerin kalkmasını, görüntüler, sesler, şarabın tadı ve yaşamın zevklerinin geri gelmesini sağlayacaktır. Lakin Woody Allen’ın düşüncesine göre herkes kısmetin elindedir. Abe’in şansı doktor Rosenthal ya da genç tenis hocası denli yaver gidecek midir. Bunun yanıtını seyir keyfini bozmamak için izleyiciye bırakalım, ‘Maç Sayısı’ndaki şans objesi yüzüğün yerini bu kez basit bir ‘el feneri’nin aldığını söylemekle yetinelim.

Woody Allen’ın kendine özgü dünya görüşünün katıksız bir temsili ‘Mantıksız Adam’. Sinemacının Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza’sı ya da Hannah Arendt kaynaklı ‘kötülüğün sıradanlığı kavramı’nın delil teşkil teşkil ettiği bu uçarı suç öyküsü bukalemun oyuncu Joaquin Phoenix’i doyumsuz Abe kompozisyonunda izlemek için de bir fırsat.

(15 Ekim 2015)

Ferhan Baran

[email protected]