Aytaç Yörükaslan’ı Kaybettik

Sinema ve tiyatromuzun sevilen oyuncularından Aytaç Yörükaslan, 26 Şubat 2015 Perşembe günü (bugün) hayatını kaybetti. Yörükaslan’ın rol aldığı filmler arasında Cennet Fedaileri, Allahaısmarladık İstanbul, Ay Yıldız Fedaileri, Kolsuz Kahraman, Zalimler, Baba Kartal, Sis, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, Kız Kulesi Aşıkları, 80. Adım, Mektup gibi filmler var. Aytaç Yörükaslan’ın cenazesi, 27 Şubat 2015 Cuma günü Üsküdar Şakirin Camii’de kılınacak öğle namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Orhan Ünser’i Kaybettik

Sinemamız üzerine yazdığı inceleme yazılarıyla özel bir okur kitlesine sahip olan, sitemiz yazarlarından Orhan Ünser bu sabah (26 Şubat Perşembe) geçirdiği kalp krizi neticesinde hayatını kaybetti. 1946 Samsun doğumlu Ünser, beyazperdede gördüğü ilk filmler olarak Faruk Kenç’in yönettiği Hürriyet Şarkısı ve Kendini Kurtaran Şehir adlı yerli; Elizabeth Taylor ile Robert Taylor’un oynadığı Kara Şövalye (Ivanhoe) adlı yabancı filmleri özlemle anmaktaydı. Cenazesi, 27 Şubat 2015 Cuma günü Samsun Büyük Camii’de kılınacak öğle namazını müteakip Samsun Asri Mezarlık’ta toprağa verilecek olan merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Asabiyim Ben

Damian Szifron’un yönettiği ve Ricardo Darin, Oscar Martinez, Leonardo Sbaraglia, Dario Grandinetti, Erica Rivas, Maria Marull, Monica Villa ile Rita Cortese’in oynadığı Asabiyim Ben (Relatos Salvajes – Wild Tales), 06 Mart 2015′de Özen Film dağıtımıyla Özen Film – Umut Sanat tarafından vizyona çıkarıldı.
Öfke ile yoğrulmuş bir toplumda, aşklar, nefretler, intikamlar. Satın alınan şereflerin gölgesinde kanunların çaresiz bıraktığı insanların öfkesi ve tepkisi. Yolsuzluğun ve karmaşanın kol gezdiği bir ülkede, muhteşem düğünler, öç ve ölüm dansları. Garip gelecek size, ancak şaşıracaksınız ve güleceksiniz ağlanacak halimize.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Ferhan Baran Yazıyor

Asabiyim Ben yazısına devam et

Ölüm Bizi Ayırıncaya Dek

Medeniyet ile barbarlığı ayıran ince çizginin aşılması durumunda neler olur. Gündelik hayatlarımızda biriken öfke kontrolden çıktığında neler yaşanır. Arjantinli genç sinemacı Damian Szifron’un dilimize ‘Vahşi Hikayeler’ adıyla çevirebileceğimiz üçüncü uzun metrajı ‘Relatos Salvajes’ işte buna kafa yoruyor. Cannes Film Festivali ana seçkisinde görücüye çıkışının ardından tüm dünyada büyük bir ilgi gören, son olarak en iyi yabancı film kategorisinde Oscar’larda yarışan bu çizgi dışı çalışma ‘Asabiyim Ben’ adıyla bizde de gösterime giriyor.

Szifron’un filmi aslında asabiyetin çok ötesinde, beklenmedik gelişmelerle kesif bir şiddete taşınan birbirinden bağımsız altı öyküyü barındırıyor. Bir zamanlar İtalyan sinemasında çok gözde bir tür olan kısa skeçlerden oluşmuş yapımın gerçeküstünün sınırlarını zorlayan kapkara hikâyeleri vahşi olduğu denli komik. Çağdaş Arjantin toplumundaki yolsuzluk ve yozlaşma saptamaları bir o kadar evrensel.

Prolog niteliğindeki ‘Pasternak’ aynı adı taşıyan ezik uçak görevlisinin hayatını olumsuz etkilemiş tüm figürleri bir araya topladığı yolcu uçağındaki şaşırtıcı intikamı üzerine ‘Alacakaranlık Kuşağı’ tadında bir hikâye.

‘Fareler’ (Las Ratas) ailesinin mahvına sebep olmuş tefeci gangsterle yıllar sonra garsonluk yaptığı ücra restoranda karşılaşan genç kadının depreşen intikam duygularının vardığı noktayı sergiliyor.

‘Kim Daha Güçlü’ (El Mas Fuerte) başlıklı üçüncü öykü Steven Spielberg etkisi taşıyor. Szifron’un hayranlığını gizlemediği Amerikalı sinemacının televizyon için çektiği ilk yönetmenlik denemesi 1971 yapımı ‘The Duel’de olduğu gibi otoyolda geçen bir ölüm düellosu resmedilen. Bu defa son model Audi’sini altına çekmiş şehir züppesi ile külüstür Peugeot’su tekleyen magandanın kapışmasını izliyoruz. Eşitsizlikten doğan şiddet öylesine büyüyor ki katletmek bir tutkuya dönüşüyor.

Arjantinli gözde oyuncu Ricardo Darin’in oynadığı karakterden adını alan ‘Bombacı’da (Bombita) laf dinlemez bürokrasiye kızgınlığını dinamit gibi patlatan mühendisin absürd serüvenine tanık oluyoruz.

‘Teklif’ (La Propuesta) adını taşını taşıyan kısa öykü bizler için hayli tanıdık. Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Üç Maymun’una da konu olmuş başkasının suçunu üstlenme hikâyesi Yılmaz Güney’in 1971 yapımı ‘Baba’ filminden esinler taşıyor. Varlıklı ailenin iyi eğitimli oğlu hamile bir kadına arabasıyla çarpıyor ve kaza mahallinden kaçıyor. Babanın avukatı evin emektarına iki çocuğunun geleceğini garanti altına alacağı yüklü bir para karşılığı cinayeti üstlenmesini teklif ediyor. Buraya kadar çok tanıdık olan gelişmeler olaya karışan savcı ve ikna etmek zorunda olduğu polis müdürü ve diğer görevliler, uyanık avukat ve hatta mazlum gözüken bekçinin cazip rüşvet kazanından daha fazla pay elde etme çabalarıyla trajikomik bir hal almaya başlıyor.

Adını başlığa aldığımız son hikâye (Hasta Que La Muerte Nos Separe) bu yaman filmin belki de en nadide parçası. Bir düğünü anlatıyor bu son bölüm. Hiçbir masraftan kaçınılmadan organize edilmiş bu dillere destan tören gelinin damadın iş arkadaşıyla ilişkisi olduğunu öğrenmesiyle kabusa dönüşüyor. Ani bir öfke patlamasıyla ortaya çıkan beklenmedik yüzleşmede sahte ilişkiler, yalancı gülüşler kanlı bir arbedeye meze oluyor.

Soykırımdan kurtulmuş Polonya asıllı Musevi bir ailenin ferdi olan Szifron son öyküsünün kargaşa ortamını aşinası olduğu bir Yahudi düğününe taşımış. Geleneksel Klezmer müziği ve dansların enerjisi ile söz konusu cemaatin kontrolden çıkmış izlenimi veren çılgın düğün adetleri bu uçuk öyküye çok uygun bir mizansen imkanı sağlamış.

Şaşkınlıkla, kimi zaman dehşetle fakat her daim kahkalarla izlenen, güleriz ağlanacak halimize dedirten, çağdaş toplumlardaki eşitsizlik, yozlaşmış kamu düzeni ve insan ilişkilerine alaycı bir gözle bakan bu filmi kaçırmayın. Arjantinli genç yeteneğin geniş hayran kitlesi kazandığı Hollywood kazanında kişiliğini kaybetmemesini dileyerek yazımızı noktalayalım.

(05 Mart 2015)

Ferhan Baran

[email protected]

8 Saniye’de Gala

Ömer Faruk Sorak’ın heyecanla beklenen yeni filmi 8 Saniye’nin galası gerçekleşti. Galaya, Cem Yılmaz, Belçim Bilgin Erdoğan, Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül, Berrak Tüzünataç, Mete Horozoğlu, Kenan Ece, Hatice Aslan, Güven Kıraç, Murat Serezli, Jale Arıkan, Selen Uçer ve Zafer Algöz gibi seçkin isimlerin aralarında bulunduğu konuklar katıldı. Davetliler konusu, kurgusu ve prodüksiyonuyla bir hayli merak edilen filmi ayakta alkışladı.

8 Saniye’de Gala yazısına devam et

26. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Başvuru Süreleri Uzatıldı

Katılımcılardan gelen yoğun talep nedeniyle 26. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin yarışma başvuru süresi bir hafta uzatıldı. Festival yönetimi, ulusal uzun, belgesel ve kısa film yarışma kategorilerinin tümü için son başvuru tarihini 04 Mart 2015 olarak belirledi. Ulusal Yarışma için tüm kategorilerde başvurular çevrim içi (on-line) olarak kabul ediliyor. Yarışma ve gösterim yönetmeliklerine festivalin resmi web sitesinden ulaşılabiliyor. Yarışmaya katılmak isteyenlerin filmlerini, 04 Mart Çarşamba günü saat 17:00’ye kadar “Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı, Ankara Uluslararası Film Festivali, Farabi Sok. 29/1, Çankaya, 06690 Ankara” adresine göndermesi gerekiyor.

26. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde Başvuru Süreleri Uzatıldı yazısına devam et

Ankara ve İzmir’de If Günleri 26 Şubat’ta Başlıyor

14. If İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, yolculuğuna Ankara ve İzmir’de devam ediyor. If İstanbul, 26 Şubat – 01 Mart 2015 tarihlerinde Ankara’da Cinemaximum Armada, İzmir’de ise Cinemaximum Konak Pier Sinemaları’nda gerçekleşecek. Toronto’dan Venedik’e, dünyanın en önemli festivallerinde büyük ilgi görmüş, yılın en çok beklenen yapımlarını bir araya getiren Digiturk Galaları bölümdeki filmler, Ankara ve İzmir’de ilk kez sinemaseverlerle buluşacak.

Ankara ve İzmir’de If Günleri 26 Şubat’ta Başlıyor yazısına devam et

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü, Michael Scott: Değişen Bir Adam Belgeselini Gösteriyor

TMMOB Mimarlar Odası Belgesel Sinema Kulübü’nün bu haftaki etkinliğinde, 27 Şubat Cuma günü 17:00 ve 19:00’da Michael Scott: Değişen Bir Adam (Michael Scott: A Changing Man) adlı belgesel film gösterilecek. Michael Scott, 20. yüzyılın en büyük mimarları arasında sayılıyor. Yetenekleri arasında oyunculuk, dans, müzik, edebiyat ve sinema bulunuyor. Tipik bir Rönesans dönemi örneği olan Scott’ın tasarımları, Modernizm’in klasikleri arasında yer alıyor. Bu film Michael Scott’ın, 20. yüzyıl ortalarında İrlanda’yı kilisenin tekdüze, dar görüşlü ve yıprandırıcı etkisinden kurtarıp modern bir İrlanda imajı yaratma çabasını gözlemliyor.