Hobbit: Beş Ordunun Savaşı

Peter Jackson’ın yönettiği ve Benedict Cumberbatch, Luke Evans, Evangeline Lilly ile Richard Armitage’in oynadığı Hobbit: Beş Ordunun Savaşı (The Hobbit: The Battle Of The Five Armies), 17 Aralık 2014’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Hobbit: Beş Ordunun Savaşı’nda Bilbo Baggins, Thorin Meşekalkan ve Cüceler Bölüğü’nün maceraları destansı bir sona ulaşıyor. Erebor Cüceleri yurtlarının zenginliğine yeniden kavuşmuşturlar ancak şimdi Ejderha Smaug’u Göl Kasabası’nın savunmasız erkeklerinin, kadınlarının ve çocuklarının üzerine serbest bırakmış olmanın sonuçlarıyla yüzleşmek zorundadırlar.

  • Basın Bülteni: 1 / 2
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • IMDb

Hobbit: Beş Ordunun Savaşı yazısına devam et

1. Axtamara Van Film Günleri

Van Büyükşehir Belediyesi, 09 – 14 Kasım 2014 tarihleri arasında Axtamara Van Film Günleri düzenliyor. Seyrantepe ve Süphan mahallesine kurulacak iki çadırda yapılacak gösterimlerin yanı sıra birçok film gösterimi de Nuda Kültür Merkezi’nde yapılacak. Film günleri ile ilgili bilgi veren Kültür Müdürü Hamdi Bayhan, amacın halkta sinema ve film kültürü oluşturmak olduğunu belirterek, ilk etapta sinemaya gidemeyen mahalle ve bölgelerde çadırlar kurarak film gösterimi yapacaklarını söyledi. Bayhan, film günlerini, muhalif sinemayı halkla buluşturmak ve toplumsal dönüşümle aydınlanmaya katkı sağlamak amacıyla düzenlediklerini söyledi.

1. Axtamara Van Film Günleri yazısına devam et

3. SERKA Kurmaca Kısa Film ve Belgesel Yarışması

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen yarışma, “Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun”a istinaden 2009 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile bölgesel kalkınma ekseninde faaliyet gösteren 26 Kalkınma Ajansı’ndan biri olarak kurulan ve TRA2 bölgesini oluşturan Kars, Ağrı, Ardahan, Iğdır illerinde faaliyet gösteren T. C. Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) tarafından, faaliyet gösterdiği bu illerdeki kültürel değerlerin tanıtılması amacıyla düzenleniyor. 3. SERKA Kurmaca Kısa film ve Belgesel Yarışması’na katılacak eserlerin SERKA – Serhat Kalkınma Ajansı’nın faaliyet gösterdiği şehirlerde çekilmiş olması gerekiyor.

3. SERKA Kurmaca Kısa Film ve Belgesel Yarışması yazısına devam et

Uluslararası Dağıtımcılar İstanbul’da

Belgesel film üretmek başlı başına bir mücadele iken, sonrası da yeni bir mücadele alanı. Bitmiş filmlerimiz yurtiçi festival ve özel gösterimlerle izleyicisi ile buluşabiliyor. Yurtdışı festivallere ulaşmak için ise özel iletişim ağları gerekiyor. Belgesel Sinemacılar Birliği, 08 – 09 Aralık tarihlerinde filmlerimize yurtdışı yolunu açacak bir etkinlik gerçekleştiriyor, uluslararası dağıtımcılar ile belgesel sinemacıları İstanbul’da buluşturuyor.

Ciguli’yi Kaybettik

Ses sanatçısı ve oyuncu Ciguli Ahmet, 31 Ekim 2014 Cuma günü 21:00 sularında hayatını kaybetti. Sofya’daki bir hastanede ameliyata alınan Ciguli, aldığı narkozdan uyanamayarak yaşamını kaybetti. 02 Kasım 2014 Pazar günü Bulgaristan’ın Hasköy şehrinde toprağa verilecek olan sanatçı Nerdesin Firuze, Bu Son Olsun ve Limonata adlı sinema filmlerinde de rol almıştı. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz.

Yedikule Anadolu Lisesi 3. Kısa Film Festivali

Yedikule Anadolu Lisesi 3. Kısa Film Festivali, 11 Mart 2015 Çarşamba günü saat 17:00’de Kazlıçeşme Kültür Merkezi Akdeniz Sahnesi’nde gerçekleştiriliyor. Film tanıtımları ve çeşitli etkinliklerle düzenlenecek festival kapsamında yapılacak kısa film yarışmasında kazananlara En İyi Film, Senaryo, Oyuncu, Yönetmen, Müzik, Kurgu, Görüntü ve Afiş Ödülleri verilecek. Senaryo teslim tarihinin 14 Kasım 2014, film teslim tarihinin ise 16 Şubat 2015 olduğu festival kapsamında yapılacak yarışmaya katılacak filmler arasında Öc-ü, Harlem Mafya, Seni Görmeseydim, Şah-Mat, Yabancı, Derin Uyku, Platoniğin Pençesi, Hayriye Potır, Böyle Olur gibi kısa filmler var.

  • Instagram
  • Youtube
  • Fragman

Yedikule Anadolu Lisesi 3. Kısa Film Festivali yazısına devam et

Hadi İnşallah

Ali Taner Baltacı’nın yönettiği ve Büşra Pekin, Murat Boz, Şinasi Yurtsever ile Müjde Uzman’ın oynadığı Hadi İnşallah, 28 Kasım 2014’de Warner Bros. dağıtımıyla 25 Film tarafından vizyona çıkarıldı.
PuCCa erkek arkadaşı tarafından terk edilince Ankara’dan İzmir’e ailesinin yanına döner. Çok mutsuzdur, evden çıkmaz ve kendini yemeğe verir. Ayrılık sendromunu yaşayan PuCCa’nın artık bunları atlatması gerekmektedir. Babasının aracılığıyla bir iş görüşmesine gider. Aslında hiç çalışmak istememektedir ancak gittiği iş görüşmesinde gördüğü Pekmez bir anda hayatını değiştirir Artık İzmir’de yayın yapan yerel bir TV kanalında muhabirdir.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb

Hadi İnşallah yazısına devam et

Atillâ Dorsay’a Dair

Bilindiği gibi 33. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, bu yıl “Sinemamızın 100 Yılı” temasıyla yola çıkıyor ve konsept bağlamında Onur Yazarı olarak -çok doğru bir kararla- Atillâ Dorsay’ı merkezine alıyor.

Fuar süresince elli civarında sinemasal etkinliğe ev sahipliği yapacak olan Fuar’da, yazarımızın imza atacağı çalışmalar arasında “Renkli Sinemaskop Bir Hayat: Atillâ Dorsay”, “Dorsay’ın Sanatçıları” ve “Yeşilçam’dan 100 Portre” sergileri de bulunuyor.

Ülkemizde sinema yazını denilince akla gelen ilk isimlerden olan ve 50 yıla yaklaşan bir sürede 30’un üzerinde kitap ve Cumhuriyet’ten Milliyet’e, Yeni Yüzyıl’dan Sabah’a birçok gazetede sayısız makale kaleme alan Dorsay’ın televizyon için hazırladığı program ve film gösterimleriyle de yeni kuşaklara verdiği ilhamı akıldan çıkarmamak gerekiyor.

Sinema Yazınında Bir Doruk

Yıllar önce, 2007 sonbaharında yaptığımız bir söyleşide, “Türkiye’de kurumsallaşmış ve kendini kabul ettirmiş bir eleştiri kurumunun olduğunu söylemek kolay değil. Bu müzik, edebiyat gibi diğer dallar için de geçerli” diye söze giren yazar; ülkede, kendisiniden önceki sinema eleştirisini çok yakından takip ettiğini ve kimi isimlerden etkilendiğini vurgulamıştı:

“Bizim kuşağı etkileyen bir eleştirmen, 1950’lerin sonunda ve bütün 60’lar boyunca Milliyet’te yazan Tuncan Okan oldu. Yıldız verme olayını ilk defa o başlattı ve bizim kuşağı derinden etkiledi. Daha sonra eleştirmenlikten çok Türk sinema Tarihçisi kimliği baskın olan Nijat Özön’ü takip ettim. Yine eleştirmenlikten çok yazarlık kimliği ile sinemanın temel sorunlarına yaklaşma özelliği ağır basan Onat Kutlar bizim için birer öncü oldular ve daha sonra birçok eleştirmen gelip geçti.”

1966’dan bu yana inatla sinema üzerine yazı yazmanın nasıl bir duygu olduğunu sorduğumuzda, işin sırrının “tutku” olduğunu belirten Atillâ Dorsay, eleştiriyi sinemanın yan işlevi olarak görmediğinin altını çizmişti:

“Eleştiri olayı bütün sanatlarda olduğu gibi, ama özellikle de sinemada önemli; çünkü insanlar filmleri, bir kitaptan, bir tablodan daha çok tüketiyor. Her hafta sonu dünyada milyonlarca insan film izlemeye gidiyor. O yüzden sinema eleştirisi çok gerekli bir kurum; ancak ben sinema eleştirisini yazı yazmanın bir türü olarak görüyorum ve herşeyden önemlisi yazı yazmayı çok seviyorum.”

Dorsay, neden sinemanın yalnızca eleştiri kısmında yer aldığına ise “Sinema yapmak çok takdir ettiğim bir çaba; ama benim karakterimle bağdaşmıyor, onu herhalde beceremezdim” sözleriyle yanıt veriyordu.

Eleştiriyi Eleştirmek

“Yabancı filmleri eleştirdiğiniz zaman çok büyük bir sorun yok; çünkü onlardan tepki gelmesi olanaksız. Yerli sinemaya bulaştığınız anda sorunlar başlıyor. Ben ilk birkaç yıl -çok bilinçli bir seçim olmadan- yabancı sinema üzerine yazdım. O yıllarda Türk sinemasını Cumhuriyet’te Turan Gürkan yazardı. 1970 yılında Yılmaz Güney’in ‘Umut’ filmi beni öylesine etkiledi ki onun üzerine bir yazı yazdım ve bunu kullandılar. O tarihten başlayarak –Umut benim için de bir dönüm noktasıdır- Türk sineması üzerine yazmaya başladım. Bir kültürün bahçesinde yaşıyorsanız o topraktan etkilenmemeniz mümkün değil. Dolayısıyla 70 yılından itibaren fiilen sinemamıza bulaştım ve o zaman sorunlar çıkmaya başladı. Her eleştirmen kuşağı gibi biz de o yıllar Yeşilçam’da bazı filmlere çok ağır eleştiriler yazdık. Mesela rahmetli Nejat Saydam’ın bazı filmlerine yazdığım eleştiriler o kadar ağır olmuş ki, neredeyse hasta oluyormuş. Sonradan öğrendim bunu kendisinden.”

Sözü eleştiri kurumunun yıllar içinde gösterdiği gelişme ve muhataplarının tahammül sınırlarına getiren Dorsay’a 60’lı ve 70’li yıllarda yaşanan kimi tartışmaları hatırlattığımızda karşımıza Sinematek’in çıkmazı kaçınılmaz oluyordu:

“Bir dönemde Ulusal Sinemacılar beni benimsemediler ve aramızda birtakım çekişmeler oldu. Biz daha ziyade onlara karşı, Onat Kutlar’ın başını çektiği Sinematek’in çatısı altında toplanan eleştirmen grubuna dahildik ve hayata / filmlere ‘sol’ bir perspektiften bakıyorduk. Aslında sol kuramı da çok iyi bildiğimiz söylenemezdi ama özeniyorduk ve biz Türkiye’de sosyalist eleştiriyi yerleştireceğiz diye inat ediyorduk. Ben Fransız eleştirisinin etkisiyle, Cahiers du Cinema çevresinde toplanan eleştirmenlerin yazdıklarıyla büyüdüm. Daha sonra Marksist eleştiriye heves ettim; ama başarabildiğimi hiç sanmıyorum.”

70’lere Bakış

Sinema yazınımızdaki dönemlerin ve kimi çabaların, özellikle ideolojik bakış noktasında pek de başarılı olmadığı inancına sahip olan yazarımızın 70’lere ilişkin bakışı şu sözlerle özetlenebilir:

“O yıllarda söylendiği gibi Batı’lı anlamda sınıflar tam anlamıyla oluşmuş değildi. Çok geniş bir sanayileşme yoktu. Ona bağlı olarak bilinçli bir emekçi kitlesi yoktu. Türkiye köylüye dayanarak mı sosyalizmi geliştirecekti? Türkiye’nin sanayileşmesi daha sonranın ürünüdür. 60’lardan veyahut 70’lerden söz ediyoruz. Ama Ulusalcılar da tümüyle haklı değillerdi; onların da yazıları, kendilerine sol diyen ama milliyetçiliğe kayanların eleştirilerinden çok farklı değildi. Elbette zaman içinde bütün bunlar ayıklandı, benim kafam da billurlaştı. Temelde ben kendimi hala solcu görüyorum; ama bugün dünyada komünist bir toplum olacağını ve insanlara mutluluk, adalet vereceğini hiç beklemiyorum. İdeolojilerin tümüyle çöktüğüne de inanmıyorum; ancak bir takım metinleri ve filmleri yalnızca ideolojik yaklaşımlarla çözümlemenin mümkün olmayacağını söylüyorum.”

Sinema ve Teknoloji

Yazımızı, aydın olmanın sorumluluğunu her daim üzerinde hisseden, yeri geldiğinde ceketini alıp çıkmaktan geri durmayan -Tunca Arslan’ın deyişiyle “İtham ediyorum!” ya da “Sartre Fransa’dır!” düzeyinde tarihi bir itirazla “Emek Yoksa Ben de Yokum!” diyen- Atillâ Dorsay’ın sinemanın geleceğine ilişkin sözleriyle noktalayalım:

“Teknolojinin getirdiği bazı şeylerin tehlikeler de içerdiğine inanıyorum. O büyük sinema salonlarında yüzlerce kişinin aynı filmi izlediği dönemlerden mültiplekslere kaydık. Filmler çeşitlendi, ayrıştı, sinema seyircisi de kategorilere bölündü. Eskinin o büyük homojen kitlesi yok artık, farklı beklentileri olan farklı seyirciler var. Sinemayı DVD’lere, internetten film indirmelere indirgemek, yedinci sanat dediğimiz şeyin ruhuna aykırı. Kimse kusura bakmasın ama ben bu bilimsel maddiyat çağında hâlâ sinemayı ‘büyü’ sözcüğüyle bağlantılı olarak düşünüyorum. Geniş bir ekranda başka insanlarla birlikte aynı duyguları aynı anda hissederek, beraber nefes alarak, beraber korkup beraber kahkaha atarak bir filmi izlemek bambaşka bir şey. Dolayısıyla filmi izleme biçimi neredeyse filmin içeriğini belirler. Ben hâlâ filmi sinemada izlenebilir bir eğlence olarak görüyorum.”

Sözün kısası, bu ülkede sinema üzerine birşeyler karalayan hemen herkesin çok şey borçlu olduğuna inandığımız Atilla Dorsay’ın 50. yılını şimdiden kutluyoruz.

(08 Kasım 2014)

Tuncer Çetinkaya
ModernZamanlar Sinema Dergisi Editörü

Komik Filmin Komik Fragmanı, İçimdeki Ses’in Fragmanı Yayında

Engin Günaydın’ın başrolünde oynadığı İçimdeki Ses’in fragmanı yayınlandı. Günaydın’ın ilk komedi filmi, Barakuda Film yapımı İçimdeki Ses, fragmanıyla şimdiden çok güldürüyor. İçimdeki Ses’in zengin ve eğlenceli oyuncu kadrosunda, Günaydın’ın yanı sıra Leyla Tuğutlu, Füsun Demirel, Ersin Korkut, Onur Buldu ve Hamdi Kahraman yer alıyor. Yönetmenliğini Çağrı Bayrak’ın üstlendiği komedi filmi İçimdeki Ses, hikâyesi, diyalogları ve oyunculuklarıyla sinema izleyicisine özlediği komediyi sunacak. Yapımcılığını, Vay Arkadaş ve Galip Derviş gibi projelere imza atan Barakuda Film’in üstlendiği İçimdeki Ses, 05 Aralık 2014 Cuma günü vizyona girecek.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.