Abidin Dino (Bir Kez Daha)

Abidin Dino ve “Goal” filmi ile ilgili -ve ister istemez başka şeyler- hakkında ilk kez sadibey.com’a 23.01.2011’de yazdım. O yazıda, ülkemizde Altın Goller adı ile gösterilen 1964 Dünya Futbol Şampiyonası final maçları üzerine yapılmış film hakkında yazarken Abidin Dino yanında iki yönetmen daha olduğunu yazmışım. Son günlerde (aslında “Abidin Dino Mardin’de” kitabında okuduklarım üzerine -bu kitabı GAP turunda Mardin’de bir müze’de dağıtılırken elime geçmesi ile edindim) “Goal” filmi üzerine yeniden araştırma yaparken filmin üç değil iki yönetmeni olduğu bilgisini edindim.

Dino’nun yanındaki yönetmen Ross Denevish idi. Daha sonra yönetmenliğe devam edecek olan Denevish, Goal de, Dino gibi ilk filmini çekiyordu. Dino daha önceleri filme çekilmemiş senaryolar yazacak, 1935’de SSCB’de çekilen Madenciler isimli filmin dekorlarını hazırlayacaktı, belge film çalışmaları olacaktı.

Dünya Kupası final maçları üzerine yapılacak film, belirsiz bir şey üzerine, ne olacağını bilemediğiniz olaylar üzerine yapılacak bir filmdir. Baştan bir belirsizlik içerir, bir sinema filmi için bile büyük bir risk olan bu durum -yapılacak- belge film için daha büyük bir risktir. Bunun için Dino film öncesi hazırlıklara girişir, bir futbol maçının özelliklerini göz önüne alarak yapacaklarını düşünürken, kameraları nerelere koyacağı konusunda da FİFA yetkilileri ile sürtüşmeye girişir.

Oynanacak maçların ritminin ne olacağı bilinmediği için -gerektiğinde- kullanılmak üzere, gerek sokaklarda, kahvehanelerde ve stadyumlarda neler çekilebileceği hakkında hazırlıklı olmaya hazırlanır. Maçlar bittiğinde çekilenlerin kurgulanması için kendisine verilen süre çok kısa bir süredir (bir ay…) Amansız bir kurgu çalışması sonunda (maçlar beklenen durgunluğu içermediği için) maçlarda çekilen görüntülerle film oluşturulur… Oluşturulur ama maçların oynandığı İngiltere’de -hele maçların sonuna doğru- yeterli ışığın olmaması nedeni ile (stadyumlardaki) harici çekimlerde normalde net görüntü alınamaması riskine rağmen, görüntü ekibinin gayretleri ile yeterli kalitede görüntüler elde edilir. Bütün bunlar maçların düzeyinin düşük olması olasılığı ile çekilen metrelerce filmin kullanılmamasına neden olur… Bunlar dolaylı da olsa maçlarla, futbolla ilgili filmlerdir ama maç görüntülerinin yerine konulacak görüntüler değillerdir.

Sonunda kurgulanan film, yazılanlara göre daha önceki yıllarda hazırlanan Dünya Kupası final maçları filmlerine göre daha sinemasal (filmsel) özellik taşır. Filmin bu nedenle Flaherty ödülü aldığı belirtiliyor. [İnternette yazılan yazılarda Dino’nun 1966’da yaptığı belgesel Golemata Voda adlı filmin Flaherty ödülü aldığı belirtiliyor ama bu film hakkında yeterli bilgiye ulaşabilmiş değilim. Golemata Voda filmi için yapılan araştırmada ise, filmin İngilizce adının The Great Water (2004) olduğunu gördüm ve bu filmin Goal filmi ile hiç bir ilişkisi yoktu.]

Sinemalarımızda da gösterilen The Goal filminin jeneriğinde Abidin Dino adı yer almaktadır. Ve filmden sonra Dino bu film hakkında yazdığı kitapta film öncesi ve sonrası çalışmalarını anlatırken, film için çizdiği desenlere de yer vermektedir. (Bu kitap Türkçeye çevrildi mi !!!?) The Goal filminin künyesinde ise süresinin 107 dakika olduğu ve yapımın İngiltere – Lihtenştayn (UK – Liechtenstein) olduğu belirtilmektedir.

Öncelikle ressam, yazar olan Dino sinema ile çekim öncesi süreçler (senaryo – kısa/uzun film) ile ilgilendiği gibi, belgesel filmler de yapmıştır. Denevish ile birlikte yaptıkları Goal ise dağıtımı -tüm dünyada- yapılan ve futbol (maçı) üzerine yapılan en popüler filmlerden biridir. Bu durumda Goal’ün spor(futbol)/sinema açısından bir köşe başı olduğu hiç bir zaman unutulmamalıdır.

[Dino, 1993’de yaşama veda etmiştir. Bir belgesel olarak belirtilen Golemata Voda filmi 1966 yapımı olarak gösteriliyor, Bu filmle (Golemata Voda) aynı adı taşıdığı belirtilen The Great Water ise Ivo Trajkov’un yaptığı bir roman uyarlaması olur (kurmaca bir film), 2004 yapımı… Yani Dino’dan 11 yıl sonra yapılmış. Bu filmlerin Goal ile ne ilişkisi olduğunu ben kuramadım, araştırılsa bir sonuca ulaşılabilir ama 1964 Dünya Kupası final maçları filmi Goal bunların dışında Dino’nun yönetimine katıldığı, kurgusunu yaptığı, çekim sürecini kitaplaştırdığı bir film. “Keşke Dino bunun yanında birde kurmaca film çekse idi” demek geliyor içimden…]

(04 Ağustos 2013)

Orhan Ünser

Arka Pencere Dergisi’nde Tarzan’ın Çığlıkları

Arka Pencere Dergisi, 196. sayısında, kapağına, 1932 yapımı Tarzan Maymun Adam’ı (Tarzan The Ape Man) yerleştiriyor. Tunca Arslan, Trendeki Yabancı köşesinde, Altyazı’nın son sayısını merkeze alarak, dergilerin Gezi Parkı Direnişi imtihanlarına göz atıyor. Vizyon filmleri eleştirileri arasında Wolverine, Camille Claudel 1915, Sanal Hayatlar, Karanlık Cinayetler, Son Konser, Süper İncir ve Aşkın 10 Kuralı yer alıyor. Haftanın DVD.lerinin kaleme alındığı Aile Oyunu köşesinde İsyan (Equilibrium), Hitchcock ve Parker inceleniyor. Kısa film köşesinde Marcus Alqueres’in The Flying Man’i keşfediliyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Arka Pencere Dergisi’nde Tarzan’ın Çığlıkları yazısına devam et
  • Haydar Işık, Filminin Çalışmalarına Hız Verdi

    27’sinde Aşk 7’sinde Ölüm isimli yapımın hikâyesini yazan ve yönetmen koltuğunda oturacak olan Haydar Işık, motor demek için geri sayıma başladı. İstanbul’da çekimleri başlayacak olan yapım Malatya çekimleriyle tamamlanacak. Malatya’da çekilecek sahnelerde oyunculuk adına halktan da yararlanacağını söyleyen Haydar Işık, “Bu Türkiye sınırları içinde yaşayan herkesin filmi, içimizden birilerinin oynaması da çok normal” dedi. İstanbul’da başlayıp Malatya’ya uzanan Kürt ve Türk, iki üniversitelinin aşkını konu alan senaryoda kardeşliğe ve barışa dair önemli mesajlar da verilecek.

  • Basın Bülteni
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Yüksek çözünürlüklü fotoğraflara haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Haydar Işık, Filminin Çalışmalarına Hız Verdi yazısına devam et
  • Bu Filmi İzlemeye Cesaretin Var mı? d@bbe: Cin Çarpması 02 Ağustos’ta Vizyonda

    Fragmanı sosyal medyada paylaşım rekorları kıran d@bbe: Cin Çarpması filmi için vizyon öncesinde ilginç bir uygulama yapılmaya hazırlanılıyor. 02 Ağustos’ta vizyona girecek d@bbe: Cin Çarpması’nı, kapalı bir sinema salonunda sonuna kadar izleyebilme cesareti gösterenlere yapımcı tarafından ödül verilecek. Hasan Karacadağ’ın 6. korku filmi d@bbe: Cin Çarpması filminin Fono Film Stüdyoları’nda yapılacak deneme gösteriminde sonuna kadar izleme cesareti gösterenler, yönetmenin bir sonraki filmi El Nazar’ın özel konuğu olacak.

    You Are Here

    Matthew Weiner’in yönettiği ve Melissa Rauch, Lauren Lapkus, Owen Wilson ile Zach Galifianakis’in oynadığı You Are Here, önümüzdeki aylarda Pinema Film dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarılıyor.
    Müzmin bekâr, çapkınlıkta sınır tanımayan Dallas ile hep çocuk kalmış arkadaşı Ben beraber yolculuğa çıkmasıyla başlayan olaylar anlatılıyor. Ben’in babası vefat etmiştir ve cenazeye katılacaklardır. Ben, babasının ona müthiş bir servet bıraktığı haberiyle şok olur. Arkadaşı Dallas, Ben’in bu ani zenginliğiyle şaşkına dönmüşken, bir de yaşlı adamın kendinden hayli ufak, genç ve güzel dul eşi Angela’yla tanışınca bir şaşkınlık daha yaşar.

    You Are Here yazısına devam et

    Hayal Perdesi Dergisi, Temmuz – Ağustos 2013 Tarihli 35. Sayısı Yayında

    Hayal Perdesi Dergisi’nin vizyon sayfalarında bu sayıda, Günlerin Köpüğü, Kutsal Motorlar, Man of Steel ve Evde adlı filmler yer alıyor.
    Hayal Perdesi Dergisi’nin yeni sayısının kapak konusu ise, Derviş Zaim’in Devir’i. Türk Sineması Araştırmaları bölümünde 2009 yılının Ağustos ayında vefat eden Milli Sinema’nın kurucularından Yücel Çakmaklı’yla ilgili bir soruşturma bulunuyor.
    Neden Film Seyrediyoruz’da yazar ve akademisyen Nazan Bekiroğlu sinemayla olan ilişkisini izlediği filmler üzerinden anlatıyor.

  • Basın Bülteni
  • Web Sitesi
  • Yüksek çözünürlüklü kapak fotoğraflarına haberin devamından üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.
    Hayal Perdesi Dergisi, Temmuz – Ağustos 2013 Tarihli 35. Sayısı Yayında yazısına devam et
  • Yerçekimi Filminin I’ve Got You Adlı Yeni Fragmanının Türkçe Altyazılı Versiyonunun Yayın Linkleri Açıklandı

    Ülkemizde 25 Ekim’de vizyona girecek olan Yerçekimi (Gravity) filminin yayınlanan I’ve Got You adlı yeni fragmanının Türkçe altyazılı versiyonunun yayın linkleri açıklandı. Başrollerinde Sandra Bullock ve George Clooney’in oynadığı filmin konusu şöyle: Önceleri normal görünen görevde felâketle birlikte uzay gemisi harap olmuş, Stone ve Kowalsky yalnız kalmışlardır. Birbirlerinden başka dayanakları kalmayan ikili uzayın derinliklerinde kaybolmuşlardır. Derin sessizlik onlara Dünya ile bütün ilişkilerinin kesildiğini ve kurtulma şanlarının kalmadığını söylerken, eve dönmenin tek yolu uzayın daha da derinliklerine inmektir.

  • Basın Bülteni
  • Fragmanı izlemek için tıklayınız.
  • Film hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
  • Rastgele Baltasar

    Hayır, Robert Bresson’un eşsiz ‘Au Hasard Balthazar’ı değil konumuz. Holywood’da çektiği ‘Zorlu İkili / 2 Guns’ adlı yeni filmi bu hafta sonu ABD sinemalarıyla aynı günde bizde de gösterime giren Baltasar Kormákur’dan söz ediyorum.

    Buzlar ülkesi İzlanda’nın bu sıcakkanlı yeteneğini 20. İstanbul Film Festivali’nin yarışmalı bölümünde yer almış ‘101 Reykjavik’ isimli çalışmasıyla keşfetmiştik. Karlı ve karanlık diyarlardan karşımıza gelmiş bu delidolu alternatif aile öyküsü Almodovar sıcaklığındadır ve kadroda İspanyol üstadın gözde oyuncularından Victoria Abril de yer alır. Büyüdüğü kente bir methiye ve milenyum partisine bir katkı olarak kotardığını belirttiği bu şirin ilk filmi takibeden yapıtlarında aile takıntısını işlemeyi sürdürür Kormákur. 2002 yapımı ‘Hafid / Deniz’, aile içi siyaset üzerine tek atımlık barutu olmadığının kanıtıdır. Film aile üyeleri arasındaki çatışmayı, baskıcı diktatör baba ile hesaplaşma çerçevesinde anlatır. 2006 yapımı ‘Mýrin / Uçurum’ yine aile ilişkilerinin karanlık geçmişine dayanan, İzlanda sinemasının en çok hasılat getiren filmi ünvanına sahip ilgiye değer bir polisiye dramadır.

    Birçok Avrupalı, Asyalı meslekdaşı gibi, Kormákur’un ABD sinema endüstrisi ile flörtü kaçınılmazdır. 2005 yapımı İzlanda/ABD ortak yapımı ‘Cennete Küçük Bir Yolculuk / A Little Trip to Heaven’, Forest Whitaker, Julia Stiles, Jeremy Renner gibi sağlam bir Amerikan kadro içeren küçük bütçeli bağımsız bir ilk denemedir. Yine karanlık aile ilişkilerini merkeze alan bu kara film, İzlanda banliyösünü pek de aratmayan ABD kırsalının yağmurlu fırtınalı izbe kasabalarından birini mekân almıştır bu kez.

    Kormákur’un ABD’deki ikinci çalışması ‘Nefes Nefese / Inhale’ (2010) küçük kızının hayatını kurtarmak için Meksika organ mafyasıyla işbirliği yapacak kadar ileri giden çaresiz babanın hikâyesidir. Bu iki denemenin ardından İzlandalı yönetmene Hollywood’daki ilk çıkışını getirecek olan yapım, bizde ‘Son Vurgun’ adıyla gösterilmiş 2012 yapımı ‘Contraband’ olacaktır. Hollywood devlerinden Universal ortaklığıyla kotarılan 40 milyon dolar bütçeli ‘Son Vurgun’, dünya çapında 100 milyon civarında bir hasılata ulaşır.

    Bu sürpriz ticari başarının ardından Universal’ın İzlandalı yönetmenle ikinci işbirliği ‘Zorlu İkili’. 74 milyon dolar gibi Hollywood büyük stüdyo ortalamalarının üzerinde seyreden bir bütçe söz konusu bu defa. Açılış haftasının hasılat rakamı Kormákur’un Hollywood’daki geleceğini belirleyecek gibi duruyor. ‘Rastgele Baltasar’ başlığı atmamın nedeni bundan.

    Filme gelecek olursak, ‘Zorlu İkili’ iki star Hollywood aktörü Denzel Washington ve Mark Wahlberg üzerine kurulmuş hareketli, eğlenceli bir yaz serüveni. Biri Narkotik Büro ajanı, diğeri donanma eskisi kimlikleri gizli serüvencilerimiz, New Mexico’da işin içine CIA’in de karıştığı 43 milyon dolarlık bir soyguna bulaşır. Eski dostlar birer birer düşman cephesine kayar. Bundan sonrası, kapana kısılmış iki kafadarın dur durak bilmeyen mücadelesi üzerinedir.

    ‘Zorlu İkili’ benzerlerini daha önce defalarca izlediğimiz bildik klişelerle örülü bir macera filmi. Lâkin hakkını verelim, Kormákur dersini iyi çalışmış. 1970’lerin popüler spagetti westernlerine öykünen hikâyesi, Tarantino ekolünden ödünç alınmış matrak diyalogları ve kendini ciddiye almayan tavrıyla yaz mevsiminin çekici bir eğlenceliği olarak rahatlıkla izleniyor. Oscar’lı ‘Argo’nun aksine, CIA ekibi yetmişli yıllarda olduğu gibi kötü adam kontenjanında. Filmin genel retro havasına çok yakışan Clinton Shorter’ın özgün müziği özellikle dikkat çekici.

    (04 Ağustos 2013)

    Ferhan Baran

    [email protected]